Meyvenin de fazlası alkol kadar zararlı!
Mine Şenocaklı, Türk Tabipler Birliği Tarım, Gıda ve Beslenme Komisyonu Başkanı Prof. Kenan Demirkol ile konuştu:
*İçki şişede durduğu gibi durmaz, bunu içen de bilir, içmeyen de... İşte bu yüzden üzüm rakıdan tehlikeli. Çünkü kimse bilmez ki üzüm de salkımda durduğu gibi durmaz, biraz fazla kaçırdınız mı; sağlığınızı bozar, mesela damar sertliğine yol açar. Ben de bilmiyordum, Başbakan sayesinde öğrendim! “Rakı içmeyin, üzüm yiyin” deyince, bir bilene danıştım. Prof. Dr. Kenan Demirkol anlattıkça anladım ki, meyvenin de fazlası içindeki fruktoz yüzünden en az alkolün fazlası kadar zararlı!
*Diyelim ki bir restorana gittik ve Başbakan’ın önerdiği gibi bonfilenin yanında bir kadeh şarap yerine, bir bardak taze sıkılmış portakal suyu içtik. Bir bardak portakal suyunda yaklaşık olarak
Mesele sağlık oldu mu, hepimiz doktor kesiliriz. Hastalık ne olursa olsun, hepimizin bir reçetesi vardır! Mahalle kahvesi olsun, siyaset kürsüsü olsun fark etmez, mesnetsiz atar tutarız! Başbakan, biraz ideolojik biraz da gerçekten sağlıklı bir toplum hayalinden geçen hafta bir reçete daha sundu. Kendince kimyasal bir formül oluşturdu, “Rakı içmek yerine üzüm yiyin” dedi. Formülü basitti, madem ki alkol meyveden üretiliyor, o zaman ne gerek var içki içmeye!.. Hani biraz “Biber acıdır, hayat da acıdır, öyleyse hayat biberdir” gibi bir mantık önermesi... Laik çevreler çok kızdı, muhafazakârlar sevindi. Ama kimse de kalkıp bir bilene sorma ihtiyacı hissetmedi!
Ben içki içmem. Çok içeni de sevmem! Yine de takıldı kafama bu mesele. Bir türlü çözemedim, üzüm yemekle bu iş çözülür mü? Gerçekten alkol içmek sağlıksız, üzüm yemek daha mı sağlıklı, bir uzmana danışmaya karar verdim. Türk Tabipler Birliği Tarım, Gıda ve Beslenme Komisyonu Başkanı Prof. Kenan Demirkol ile buluştum. 30 yıllık hekim Demirkol, hiç tereddüt etmeden girdi konuya; “Vücudumuz için zararlı üç beyazdan, yani un, tuz ve şekerden en zararlısı şekerdir. Sanıldığı gibi kolesterol değil, şekerdir damar sertliğine sebep olan. Meyvelerin içinde ise bol miktarda şeker var, hele ki üzümde en çok.” Yani, üzüm yiyin diyerek, alkol kadar zararlı bir reçete sunmuş Başbakan. Nasıl mı? Meyvenin içindeki fruktoz fazla alındığında, ki bu sınır günde
Mesele aslında bildiğimiz, ama hep unuttuğumuz gibi, her şeyin çoğu zarar, azı karar. Günde bir kadeh şarap yerine bir şişe devirirseniz alkol de zarar. Tıpkı bir salkım yerine bir kilo üzümü gövdeye indirmek gibi...
Prof. Demirkol ile Cuma günü Topkapı Suriçi’nde Fatih Belediyesi’nin tesislerinde buluştuk. Mekanı öneren oydu, sayesinde böyle güzel bir tesis görmüş oldum. Bir ara çimlere bile oturduk... Üç saat boyunca sağlık konusunda daldan dala atladık; pet şişedeki sudan zehirli bebek mamalarına kadar... Sağlık gibi bir konuda uzun zamandır bu kadar bilgilendirici bir sohbet yapmamıştım, bir o kadar da keyifli... Hocam, Başbakan’ın sözlerinden önce şunu sormak istiyorum. Gelirken bir arkadaşıma rastladım, kilolarından şikayetçidir hep. Ona “Canının istediğini ye ama çok hareket et” dedim. Yanlış mı yaptım acaba?
Sağlıklı kilo vermede spor asla yeterli olmaz. Bugün şişmanlık, kaloriye dayandırılıyor. Oysa kalori hesabı fiziksel bir özellik. Gıdaların kimyasal özellikleri de var. Siz sadece kaloriye baktığınız zaman o kimyasal özellikleri tümden yok sayıyorsunuz. Mesela bizim bugünkü konumuz da olan şeker kendi başına eklem kıkırdağını eriterek dizde kireçlenmeye yol açıyor ve o kadar yaygın ki bu hastalık! Diz protezi, kalça protezi yapılmasının başlıca nedeni şeker. Damarları tıkayan da sanılanın aksine kolesterol değil, şeker.
*Yani şeker sadece kalorisi ve şişmanlatıcı etkisiyle zarar vermiyor, doğrudan kimyasal yapısıyla da tehlikeli. “Şeker yiyeyim oradan aldığım kaloriyi başka yerden kısarım” demek çok yanlış...
Kesinlikle.
*Peki ne kadar şeker kullanabiliriz? Günde 8 kesme şeker hakkınız var. Başka hiçbir meyve ya da bal, reçel yememişseniz tabii.
* Ben sabahları bir tatlı kaşığı bal yiyorum... O zaman 6’ya iniyor şeker hakkınız. Bal ağırlıklı olarak fruktoz içerdiği için, yiyeceğiniz meyveyi de üçte bir oranında düşürmeniz gerekir.
* Peki hangisi daha zararlı? Tuz mu, şeker mi? Kesinlikle şeker.
* Tuz için de “Günde en fazla
ÇOK MEYVE YİYEN MÜTHİŞ BİR ERKEK GÖRDÜNÜZ MÜ?
* İyi ama bazı dönemlerde tatlı yeme ihtiyacı artıyor insanın. O zaman ne yapacağız?
Vücudun şeker talebi yoktur. Ama biz sürekli şekerle beslendiğimiz zaman, vücudumuz zararlı olduğunu bildiği için şekeri metabolize edecek olan insülini hazır bekletir. Dolayısıyla sürekli fazla şeker ya da nişastayla beslenen kişinin açlık kan insülin düzeyi yükselir. Açlık kan insülin düzeyi yükseldiği zaman kan şekeri düşer. Kan şekeri düştüğü zaman, “Eyvah kan şekeri düşüyor” sinyalini vücut size nasıl yansıtır? Mide özsuyunu salgılatarak, size açlık hissettirerek... O yüzden de siz aşerirsiniz. “Reçel kavanozu nerede?” diye aranmaya başlarsınız. Halbuki 100 yaşını aşan insanların ortak özelliği nedir diye bakıldığında açlık insülin düzeylerinin düşük olduğu görüldü.
* Yani uzun yaşamanın temelinde şeker yememek yatıyor... Evet. Açlık insülin düzeyini düşük tuttuğunuz oranda sağlıklı ve uzun yaşarsınız. 1700 yılından kalma İngiltere’ye ait istatistikler var elimizde. Kişi başına yıllık bildiğimiz şeker tüketimi ne kadar biliyor musunuz?
*Merak ettim, siz şeker kullanıyor musunuz? Hiç. 38 senedir ne çayıma ne kahveme şeker koyuyorum. Onun dışında tatlı hiç yemiyorum.
*Ama hep denir ki şeker, yani glikoz beyin hücrelerini çalıştırır... Doğru, çok iyi hatırlattınız. Eritrositin, omurilik ve beyin hücrelerinin enerji kaynağı glikozdur. Ama şeker yiyerek daha akıllı olmuş bir insan gördünüz mü siz? Çünkü vücut gereksinim duyduğu o glikozu yağdan da, proteinden de kendisi üretmeyi becerebiliyor. Mesela spermin enerji kaynağı fruktozdur. Peki siz hiç çok meyve yiyen müthiş bir erkek gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü testis hücresi spermin ihtiyaç duyduğu fruktozu kendisi üretir. Fruktoz çok dikkatli alınmalıdır. Çünkü, şeker pancarından veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker, yani bilimsel adıyla ‘sakaroz’ (bir yapay tatlandırıcı olan sakarinle karıştırılmamalı) iki ayrı molekülden oluşan bir birleşik moleküldür. Sakarozu biz yer yemez vücudumuzda glikoz ve fruktoza ayrışır. Glikoz kan şekerimizin de adıdır. Hemen kana karışır ve kan şekerini yükseltir. Vücudumuz şekerin zararlı olduğunu bildiği için korkudan hemen insülin salgılar.
* Nasıl? Eğer çok fazla miktarda şeker yemişsek, gereğinden fazla insülin salgılanır. İnsülin o şekeri hemen alır vücudun bir enerji açığı varsa kısmen enerjiye dönüştürür. Ama insan vücudu çok tasarruflu bir biyolojik bünye. Çok az enerjiyle çok işler yapabilir. Mutlaka yediğiniz şekerde bir fazlalık olacaktır. Bu fazla şeker, insülin aracılığıyla ya kas ve karaciğerdeki şeker depolarına götürülecek, ki vücudumuzun şeker deposu
* Ama meyvedeki fruktoz doğal? Doğal sözcüğüne bayılıyorum. Akrep zehiri de doğal, bir porsiyon ister misiniz??İster dondurmadan ister elmadan alın, fruktoz fruktozdur. 15 gramdan fazlası alındığında yağa dönüşür, kolesterolü oksitleyerek damar sertliğine yol açar. Ama yine de meyvenin meyve suyuna üstünlüğü var. Meyve suyunda hiç posa bulunmadığından, fruktoz tümüyle emilirken, meyvedeki posa fruktozun hiç değilse bir bölümünün emilmesini engellemektedir. Ama posa da meyveyi tümüyle masumlaştırmamaktadır. Yani siz fazla meyve yiyerek kendinize iyilik ettiğinizi düşünüyorsunuz. Ama bir avuç trigliserit elde ediyorsunuz.
SİZİ KADIN, BENİ ERKEK YAPAN KOLESTEROLDÜR
* Bu trigliseritin önemi ne peki? Kolesterol masum bir maddedir. Ve bütün hormonlarımızın hammaddesidir. Sizi kadın, beni erkek yapan kolesteroldür. Kolesterol olmazsa hormonlarımız olmaz. Nitekim sıfır beden mankenlerimizin kolesterol almadıkları için hormonları çok azalır ve adetten kesilirler. Ve maalesef tamamen sağlıklarını kaybederler. Anne sütü o yüzden kolesterolden zengindir. Doğa kendi kendine zarar vermez. Çocuğun kolesterole ihtiyacı var ki, anne sütünde de kolesterol var. Ama eğer siz kolesterolün oksitlenmesine yol açarsanız o zaman damar sertliği olur. Dolayısıyla kolesterolün kendisi zararlı değil, oksitlenmiş kolesterol zararlı. Kolesterolü oksitleyen dört madde var. Bunlardan biri de fruktoz. Dediğim gibi sihirli sınır da
olur şarapta kalalım! Çünkü şarap antioksidandır. Özellikle kırmızı şarap. Beyaz şarap beyaz üzümden, kırmızı şarap kırmızı üzümden yapılır diye bir ayrım yoktur. Kırmızı şarabın önemi, üzümün kabuklarıyla birlikte ezilip mayalanmasından gelir. O yüzden beyaz şaraptan daha değerlidir. Çünkü üzümün kabuğunda antioksidan bir sürü madde vardır ve bu antioksidanlar da damar sertliğine ve kansere karşı koruyucudur.
YEMENİZ GEREKEN EN SON ŞEY BEYAZ PEYNİRLE KARPUZ
* Çoğu beslenme uzmanı meyve ve sebze serbest diyor... Bir kere meyve ve sebze aynı satıra yazılmayı hak etmiyor. Meyveden almak istediğimiz tüm antioksidanlar, vitaminler ve mineraller sebzede de var. Halbuki meyvede, sebzeden farklı olarak oksitleyici şeker mevcut. Burada Taş Devri Diyeti önerenlere bir hatırlatmamız olmalı. O dönemki meyvelerin şeker içeriği bugünkü meyvelerden üç kat daha azdı. Kültür bahçeciliği ile biz meyveleri giderek şekerlendirdik. Yani 10 bin sene önce elmanın şeker içeriği bugünkü domatesin şeker içeriği kadardı. Biz aslında meyveleri sağlığımıza zarar verecek hale getirdik. O yüzden Taş Devri Diyeti’nde “İstediğiniz kadar meyve yiyin” deniyor. Ama hayır. Meyve sakıncalı. İçindeki fruktoz oranı yüzünden sakıncalı. Şimdi gelelim yine Başbakan’a... Başbakan, alkol içeceğinize meyve yiyin diye bilime son derece aykırı bir ifade kullandı.
* Vallahi ben yıllardır Başbakan’ın söylediği gibi yapıyorum. Hiç içki içmiyorum ve çok meyve yiyorum. Özellikle de üzüm... Ve kendinize zarar veriyorsunuz. Çünkü bütün meyveler hem glikoz hem fruktoz hem de o ikisinin birlikteliğinden oluşan sakaroz içerir. Unutmayın, bugün Amerika’da alkole bağlı sirozdan daha çok, karaciğer yağlanmasına dayalı sirozdan karaciğer nakli gereksinimi duyuluyor.
* Öyleyse ne kadar meyve yiyebiliriz? Meyveleri, az, çok ve orta şekerli diye, tabii ki geçişler var ama kabaca üçe bölmemiz mümkün. İlkbahar meyveleri, kiraz, vişne, erik, kayısı bir dereceye kadar az şekerli meyveler arasına giriyor ve başka hiçbir şeker tüketmediyseniz, yani hiç pasta kek yemediyseniz, çayınıza, kahvenize şeker katmadıysanız, günde
* Peki ya karpuz ve kavun? Karpuz az şekerli meyve sınıfına giriyor. Kavun da az şekerli ile orta şekerli arasında... Ama ben biliyorum ki mesela “Yazın ne yemeli?” diye bir diyetisyene sorduğunuz zaman, “Hafif yemeli. Mesela beyaz peynir ve karpuzla öğlen yemeğini geçiştirmeli” der. Tebrik ederim, yapmanız gereken en son şey bu. Çünkü beyaz peynirden aldığınız kolesterolü karpuzdan aldığınız fruktozla oksitleyerek damar sertliğine yol açmış oluyorsunuz. Ama buna karşın yağsız bir kuzu şiş yeseniz, yanında da bir bardak şarap içseniz hiçbir damar sertliği olmaz... Bu arada, sorunuza gelecek olursam, karpuz bir dilim yenir, ama bir dilim karpuz yiyen insan görmedim şimdiye kadar. Halbuki en fazla
* Yani içki meyveden daha mı ehven-i şer? Alkol sınırını Dünya Sağlık Örgütü belirledi. Alkol karaciğer için bir toksik maddedir. Bu kesin. Bu toksik madde karaciğerde detoksifiye ediliyor, yani zararlı etkisi ortadan kaldırılıyor. Ama karaciğerin de bir sınırı var. Erkekte bu sınır, günde
* Peki neye tekabül ediyor
* Ama bilim de alkole bir sınır, dolayısıyla bir yasak getiriyor... Elbette.
* Peki neden kadın-erkek ayrımı var? Kadının metabolizması farklı. Bunun yüzde 100 şu nedenle olduğu söylenemiyor. Ama kadınlarda daha düşük orandaki alkolün karaciğerde hasara sebebiyet verdiği saptanmış durumda. O yüzden Dünya Sağlık Örgütü, üst sınır olarak erkeğe günde
* Peki haftanın üç günü birer kadeh içilse? Bu soru çok sık soruluyor bana. “Ben 6 gün içmeyeyim ama 7’nci gün dört duble içeyim” diye... Hayır. Önerilen dozun her aşıldığı durum ciddi bir darbe vuruyor karaciğere. O yüzden her gün için ama bu sınırı dikkate alın.
HER GÜN YARIM KADEH KIRMIZI ŞARAP FAYDALI
*Ben hiç içmiyorum... Bence her gün yarım kadeh kırmızı şarap sağlığınıza olumlu etki sağlar. Rahatlatır, sonra antioksidan kaynağı olarak çok önemlidir. Alkolün sınırlarını bilip o sınırlara özen gösterirseniz, şaraptan veya rakıdan korkmanız gerekmiyor. Ama sınırınızı bileceksiniz.
* Peki içkinin fazlası ne yapıyor vücuda? Bir kere kalorisi yüksek olduğu için kilo fazlalığı yapar. Yani bütün o şişmanlığın getirdiği olumsuzlukları yanında taşır ama her şeyden önce karaciğeri zehirler ve karaciğer yetersizliğine neden olur. Tıpta, matematik gibi eşittir işareti hiç yoktur. Yani “Sen şunu yaparsan şu olursun!” Siz doğada bir ağacın üzerinde tıpkı iki yaprak gördünüz mü? Hep bir biyolojik değişim vardır. Ama çok ender olarak eşittir işareti vardır tıpta da. O da alkolü fazla tüketirsen karaciğer yetersizliği gelişir. İki artı iki eşittir dört gibi...
* Başbakan belki bu konuda haklı olabilir? Başbakan, ne olur insanların beslenmesine karışırken, sağlıkta dönüşüm diye ciddi bir paket ortaya atarken, insanların hasta olmamasını sağlayan bir sistem sunsun. Hastaları üç dakikada muayene edip, “Performans alacağım” diye koşan hekim orduları yaratmayı başarı gibi göstermesin! Siz değerinizin kaç lira olduğunu biliyor musunuz? Sizin değeriniz 3 lira! Devlet hastanesinde bir hekim, bir hasta gördüğü zaman karşılığında aldığı para 3 lira. Bugün bir hekimin çıplak maaşı bin 200 lira. Eğer 4 bin lira gibi bir aylık gelir elde etmek istiyorsa hekim, günde 100 hasta bakmak zorunda. Peki bu mudur Türk insanına görülen reva?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle