En Sıcak Konular

ÖLÜME DAVETİYE ÇIKARMAYIN !

19 Ağustos 2008 14:00 tsi
ÖLÜME DAVETİYE ÇIKARMAYIN ! Çevre kirlenmesi, tüm hastalıkların dörtte birine neden oluyor. Vebali göz yumanların boynuna.

 

http://slaytyerim.com/slaytlar/cat_view/36-salk.html  

GELECEĞİMİZ TEHLİKEDE!

Çevre kirlenmesi, tüm hastalıkların dörtte birine neden oluyor.

BM Küresel Çevre Tahmini 4(Global Environment Outlook 4; GEO4), "Bizim Ortak Geleceğimiz" adlı raporunu yayınladı. Bu rapor, Dünya Komisyonu'nun, "Çevre ve Gelişme" ile ilgili raporundan, 20 yıl sonra yayınlandı. Bu ufuk açıcı nitelikteki rapor; Birleşmiş Milletler Çevre Programı(UNEP)’in, "küresel çevre"nin durumunu ortaya koyan, amiral gemisi denilebilecek son raporudur. Bu rapor, küresel atmosferin, karaların, suyun, biyolojik çeşitliliğin, bugünkü durumunu değerlendiriyor; son 20 yıl içinde nelerin değiştiğini açıklıyor. Rapor, Dünya’yı baskı altına alan çevre sorunlarından bazılarının, üstesinden gelebilmek için hazırlanmıştır. Ve gerçek bir küresel sürece işaret etmektedir. İnsanlığı tehdit eden bu meydan okuyuşun ölçeği, oldukça büyüktür.

ÇEVREMİZDEKİ TAHRİBAT: "ÇOK KÖTÜ İHMAL EDİLDİ"

Bu bölümde, çevremizde oluşan tahribatın, gelişmeyi nasıl zorlaştırdığı; hem bugün, hem de yakın gelecekte insanoğlunu, nasıl tehdit ettiği incelenmektedir. 1987’deki Komisyon'u yönetmiş olan Norveç’in eski Cumhurbaşkanlarından Gro Harlem Brundtland, 1995’te şunları yazmıştı:

"İnsanların acı çekmesi, kaynakların müsrifçe kullanımı ve çevresel bozulma yüzünden, ödenmesi gereken acı bedel, çok kötü bir şekilde ihmal edildi."

ÇEVRE KİRLENMESİ VE KİRLETİCİ ENERJİ

Yarısı çölde yaşayan Afrika ülkeleri, halkına verdiği temel hizmetlere yaptığı harcamalardan 3 kat daha fazla, borçlanıyor. Gittikçe artan küreselleşme, çevreyi de etkiliyor. Küreselleşen ticaret, yabancı ve işgalci bir takım canlı türlerinin yayılmasını kolaylaştırıyor. Çevre kirlenmesi, tüm hastalıkların dörtte birine neden oluyor. Yani sağlığı da etkiliyor. Ayrıca  solunum rahatsızlıkları, bazı kanser türleri, virüs taşıyan hastalıklar ve hayvan hastalıklarının insanlara taşınma oranını arttıran çevre kirliliği, beslenmeyi de etkiliyor.

Kaynak:

 

United Nations Environment Programme web site, UNEP News release 2007/34, Nairobi, Kenya, Çev: Furkan Kargıoğlu, 25/10/2007. 

ys@yaklasansaat.com

........................................................................................ 

Yalnızca yediklerimiz ve içtiklerimizle değil, yaşam şeklimizde yapacağımız küçük değişikliklerle de kanserden korunmak mümkün.

Prof. Dr. Erkan Topuz, evde ve iş yerinde çağın en korkunç hastalığı olan kansere karşı alabileceğimiz önlemleri anlattı. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kanser Hastanesi Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz; kanserden korunma yollarını anlattı:

Kanserin dalga dalga yayılacağını söylüyor, dört bir yanımızda; evde, işyerinde, sokakta, kansere neden olan etkenler var diyorsunuz. Peki bunlardan nasıl korunacağız?
Bu işin şakası yok. Dikkatli ve uyanık olacağız. Daha anne karnındayken korunmaya başlayacağız. Evimizde, işyerimizde gerekli önlemleri alacağız. Radyasyonun, kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biri olduğunu artık herkes biliyor. O zaman siz de ona göre tedbirler alacaksınız. Ne yapacaksınız?

Mesela televizyonu en az 6-7 metre uzaktan seyredeceksiniz.

Cep telefonuyla 30 saniyeden fazla konuşmayacaksınız.

Ben öyle yapıyorum. Hatta en iyisi, cep telefonlarını kulaklıkla kullanmak. Nispeten daha koruyucudur. Bilgisayarlarınızı gerekli değilse boş yere açık bırakmayacaksınız. Baz istasyonlarına 1 kilometre uzaklıkta oturacaksınız.

Çocuğumuza cep telefonu almayalım mı?


Çocuklara küçük yaşta cep telefonu almayın. Ama mutlaka almak zorunda kalırsanız da; çocuğunuzu bu telefonlarla 30 saniyeden fazla konuşturmayın ve mutlaka kulaklık kullanmasını sağlayın.

 

OFİSİNİZİ HAVALANDIRIN

İşyerlerinde ne yapabiliriz? Bilgisayarlar sürekli açık, cep telefonları mecburen kullanılıyor. Evet doğru; işyerlerinde bilgisayarlar açık, cep telefonları sürekli yanınızda ve konuşmak zorunda kalıyorsunuz. Hatta belki odanızda televizyon da vardır. Ama her şeyin bir çaresi var. Öyle bir ortamda iseniz; biraz önce de söylediğim gibi cep telefonunu kulaklıkla kullanın, televizyonu uzağınızda tutun. Ama en önemlisi de odanızı sık sık havalandırın. Çünkü radyasyonlu ortamları havalandırmak gerekir. 

 

ODA SPREYLERİ ZEHİRLİ


Telefon, bilgisayar, televizyon zararlı diyorsunuz. Günlük hayatımızda tahmin edemediğimiz ama sık kullandığımız başka neler kanser riskini artırıyor?

Mesela oda spreyleri doğrudan doğruya petrol kökenlidir. O spreyleri sıktığınızda aslında zehir soluyorsunuz. Bu spreylerdeki zehir akciğerinize geçiyor ve bağışıklık sisteminizi bozuyor.

Sonra plastikten mutlaka vazgeçin, mutfağınıza sokmayın. Çünkü plastik her yerde zehirdir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey... Bakır, beyin tümörlerine neden oluyor. Yanına bile yaklaşmayın.

Yeni arabalardaki güzel kokular, kanserojendir. Sodada bile radyasyon vardır. 1-2 tanenin zararı yoktur ama aşırı miktarda tüketmeyin. İşte görüyorsunuz; sağlığımıza zarar veren bir sürü tuzak var. Ben, o nedenle zaten her konuşmamda ‘gözünüzü dört açın, okuyun, bilinçlenin’ diyorum herkese. Bilinçli olun, iyi markalar kullanın ve elinizden geldiğince önlem alın.

Çocuklarımız ille de fast food ve patates kızartması diye tutturursa ne yapalım?

Hiç mi yedirmeyelim?

Çocuklarınıza fast food türü yiyecekleri en fazla iki haftada bir yedirin. Unutmayın ki, haftada 3 kez yenilen fast food; beyin tümörleri, lenfomalar ve lösemileri 3 kat artırıyor. Çocuklar patates kızartmasına da bayılır. O yüzden pişirme tekniğinize dikkat edin. Patatesleri temiz yani daha önce hiç kullanılmamış bir yağda biraz kızartın. Bunların dışında; çocukları beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan uzak tutun. Gazlı içecek değil, posasıyla beraber meyve suyu verin. Haftada iki kez içine zerdeçal katılmış balık çorbası içirin. Bol bol meyve ve yoğurt (prebiyotik ve ev yoğurdu olsun) yedirin.  

Sabah  14 Ağustos 2008

 

 

Avrupa'da yaşayan 10 yaşındaki bir çocuk, yiyecekler yoluyla her gün ortalama 128 kimyasal kalıntıya maruz kalıyor. Bunların bir kısmı ise kansorejen...

Avrupa'da yaşayan 10 yaşındaki bir çocuk, yiyecekler yoluyla her gün ortalama 128 kimyasal kalıntıya maruz kalıyor. Bu 128 kimyasal kalıntı 81 değişik ürün aracılığıyla çocuklarla tanışıyor.

Bu ürünlerden bir kısmı "kansorejen" olarak nitelendiriliyor.

Bu bilgilerin sahibi ise Fransa ve Belçika'daki araştırmalar.

Generations Futures, Health and Environment Alliance, Reseau Evvironnement Sante ve WWF Farance bu araştırmanın sahibi...

Araştırmacılar, Fransa'nın çeşitli bölgelerinden, 10 yaşındaki bir çocuğun bir gün boyunca  yediği yiyeceklerden satın aldılar. Yiyecekler organik değildi ancak, dengeli beslenen bir çocuğun yediklerini içeriyordu.

Araştırmacılar bu yiyecekleri bağımsız laboratuarlara yolladılar. Yiyeceklerde tarım ilacı kalıntısı, dioksin, ağır metaller olup olmadığını incelemelerini istediler.

Sonuçlar şaşırtıcıydı. Örneğin somon balığında bulanan 34 kimyasal maddenin bir kısmı kansorejendi.... Aynı şekilde peynirde de altı kansorejen maddeye rastlandı. Sabah kahvaltısında çocuklara yedirilen tuzsuz tereyağında ise 15 tarım ilacı kalıntısına bulundu. Tüm bunları bir çocuk gün içinde yiyordu. Tabi ki tüm bu kimyasal kalıntılar yasal sınırlar içindeydi. Dr. Laurent Chevallier, tüm bu kimyasalların biraraya geldiğinde yaratacağı etkiden endişeli... François Veillerette de araştırmacılardan biri... "Sonuçlar beklediğimizden de kötü" diyor ve ekliyor "Tüm bu kimyasallar kalıntılar tek başlarına belki sorun yaratmıyor. Ama tüm bunlar biraraya geldiğinde bir kimyasal kokteyl yaratıyorlar. Bunun da uzun dönemde bizlerin üzerinde yaratacağı etki gözardı ediliyor. Burada zararlı olan kimyasal kalıntıların miktarı değil. Bu küçük küçük dozlar, uzun süreli alındığında yaratacağı etki..."

www.iyilikguzellik.com özel Nihal Doğan

Birbirinden ilginç konular:

Sağlıklı Beslenmenin Temel İlkeleri

Taş devri diyeti

Nişasta bazlı şeker hastalık ve ölüm saçıyor

Hileli gidalar

www.beslenmebulteni.com

 

Çinde çevre kirliliğine bağlı ölümlerde ilk sırada

Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin’de, hızlı ekonomik büyümenin çevreye ve insan sağlığına etkisi devam ediyor

PEKİN (CİHAN)- Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin’de, hızlı ekonomik büyümenin çevreye ve insan sağlığına etkisi devam ediyor. Çin’de hava kirliliğine bağlı bir yılda ölenlerin sayısı 650 bin kişi. Bu rakamla Çin dünyada hava kirliliğine bağlı ölüm sayısında birinci sırada yer alıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünyada hava kirliliğine bağlı ölüm sayısında Çin birinci sırada yer alıyor. Dünyanın en kalabalık olan ülkesinde fabrikalardan ve kalabalık otoyollardan yayılan hava kirliliği, sorunun sadece bir parçası olarak gösteriliyor. Çin’de yaşanan çevre kirliliği sonucu kardiyovasküler rahatsızlıklar ve solunum hastalıklarından dolayı yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği bildirildi.

Yayınlanan verilere göre ayrıca, dünyada hava kirliliğine bağlı ölüm sayısında Çin'i 527 bin 700 kişi ile Hindistan ve 99 bin 400 kişi ile Pakistan takip ediyor. Türkiye'de ise yılda 21 bin 300 kişi hava kirliliğinden yaşamını yitiriyor. Türkiye hava kirliliği ölümlerinde dünyada 14. sırada yer alıyor.

Hong Kong Üniversitesi Kamu Sağlığı Bölümü'nden Profesör CM Wong, "Asya'daki hava kirliliğinin boyutu ekonomik büyüme nedeniyle dünyanın diğer ülkelerinkinden daha ciddi . Hava kirliliğinin büyük bölümü de Asya kaynaklı." şeklinde konuştu.

Uzmanlar, bir taşıtın insanın günlük gereksinimi olan 15 metreküp havayı 10 dakikada kirlettiğini belirtiyor. İnsanlardaki kanserin yüzde 2-5’i endüstriyel etkilenmeye bağlı olduğu ifade edilirken, havaa kirliliği en fazla akciğer kanserine neden oluyor.

Pazartesi, 01 Ağustos 2011

Hamburgercilere 40 santimlik kapı zorunlu olmalı

 

Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıklarının bu hafta başında aldıkları karara göre yeni dönemde kantinlerde hamburger, hazır meyve suyu, enerji içeceği ve kızartma gibi ürünler kesinlikle satılmayacak.

Obeziteyi engellemek ve öğrencilerin sağlıklı beslenmesini sağlamak amacıyla yürütülen çalışma kapsamında okul kantinlerinde ayran, yoğurt, meyve ve taze sıkılmış meyve suyu satışı zorunlu hale getirilecek.

Obezite salgını var

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre son yıllarda ‘küresel salgın’ boyutlarına ulaştı. DSÖ, 2005 yılında 1 milyar 600 bin kişinin fazla kilolu, 400 milyon insanın ise obez olduğunu bildiriyor.

Çocuklar da erişkinler gibi obezite tehdidi altında. Tonton kızlarımızın, tosun oğlanlarımızın sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Örgüt, günümüzde en az 20 milyon çocuğun obezite sorunu olduğu düşüncesinde.

Obezitenin iki temel sebebi var: Birincisi beslenme yanlışları, ikincisi ise hareketsizlik.

Evet, ama yetmez

Bakanlıklarımızın aldıkları bu karar yerinde ama kesinlikle yeterli değil.

Evet, ama yetmez diyor ve ekliyorum:

       Okulların, parkların ve oyun alanlarının yakınlarında fast-food restoranların sayısına sınırlama getirilmelidir.

       Fast-food restoranların reklâmlarına en azından okul ve park çevrelerinde sınırlama konmalıdır.

       İnsanların rahatça yürüyüş yapabilecekleri alanlar ve bisiklete binebilecekleri yollar yaratılmalıdır.

       Okul spor salonları ve spor aletlerine okullar kapalı olduğu zamanlarda da kolayca ulaşma imkânı sağlanmalıdır.

       Çocukların okullarına servis araçları ile değil yürüyerek veya bisikletle gelmeleri özendirilmelidir.

       Sebze-meyve, süt ve süt ürünleri satan dükkânların açılmasını teşvik edilmeli ve bunlara çeşitli vergi kolaylıkları getirilmelidir.

       Yüksek kalorili, besleyici değeri az olan yiyeceklere ve şekerle tatlandırılmış gazlı içeceklere özel vergiler konmalıdır. Restoran menülerinde yiyeceklerin kalori değerlerinin de yer almasını sağlanmalıdır.

Gelelim neticeye

Bu tedbirlerle beraber yapılması çok önemli bir husus daha var. O da acil bir yönetmelik çıkarılarak hamburgerci dükkânlarına 70 derecelik meyille çıkılması ve kapılarının genişliğinin de 40 santimden fazla olmaması zorunlu hâle getirilmelidir.

Çünkü yüzde 70’ lik bir meyli nefesi tıkanmadan çıktıktan sonra bir şeyler yiyebilecek durumda olan bir kimse 40 santimlik kapıdan da geçebiliyorsa ona hamburger de kola da pizza da patates kızartması da anasının ak sütü gibi helâldir. İstediği şeyi istediği kadar yiyebilir; afiyet şeker olsun!


Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta 01 Ağustos 2011
ahmetrasimk@mynet.com

 

 

 

 

 

 



Bu haber 3,282 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,052 µs