En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
14 Şubat 2023

BİLİMDE KANITIN GÜCÜ



BİLİMDE KANITIN GÜCÜ 

Bilimde kanıtın gücü konusu, referans olarak bilimi ölçü alanlar için önemlidir. Kolesterolden covid pandemisine, küresel ısınmadan gelecekteki İstanbul depremine kadar her konuda bilimsel kanıtları değerlendirmek önemlidir. Bilimsel kanıtlar ise güçlülük derecesine göre sıralanır. Buna bilimde kanıtın gücü diyoruz. Bu temel bilim dersini bilmeyenler, etkili ve sarsıcı konuşan veya işine gelen bilim adamının yorumunu doğru zanneder. Halbuki bilimde kanıtın gücü, bilim insanının çektiği videoların sayısıyla, anlatım gücüyle, yarattığı korku ve panikle belirlenmez. Kaldı ki medyada esip gürleyenlerin çoğu, ilgili bilimsel araştırmaları yapan değil bize başkasının yaptığı araştırmaları okuyup yorum yapandır. Bu yüzden çoğu kanıta göre değil meşrebine göre yorumluyor. Anlattıkları bilimsel gerçekten çok kendi yorumudur.

Sağlık, enerji, finans, inşaat gibi trilyon dolarlık sektörlerin bilim dünyasını kullanarak nasıl para kazandıklarını biliyoruz. Bu yüzden her söyleneni şüpheyle sorgulayıp, akıl ve bilim süzgecinden geçirmeliyiz. Öncelikle  yorumların dayandığı bilimsel kanıtlarla önerileri arasında tutarlılık derecesine bakmak gerekir. Öne sürdüğü delillerle, yaptığı yorumlar abartılı veya farklı olabilir. Elde kanıt olmadan İstanbulu terkedin gidin demek bilimle nasıl bağdaşır? Buna tutarsızlık diyoruz. 

Bilim insanlarının aktardığına göre son denizaltı araştırmaları, Marmarada sadece Tekirdağ civarındaki 50 km lik fayın dışında diğer faylarda sorun olmadığını gösterdi. Yani diğer 2 fay 99 depreminde kırılmış bulunuyor. Yeni gerilim çıkması için 2070 ve ilerisi yıllar bekleniyor. Tekirdağ civarı fay ise 6.4- 6.7 arası deprem yapabiliyor. Daha önce deniz dibinde fay incelemesi gibi muazzam bir yöntem yoktu. Bilim dünyası bu gelişmenin verilerine göre deprem öngörülerini güncelledi. Bu gerçeğe rağmen korku lobisi halkı paniğe sürüklemeye devam ediyor.

BİLİM KANITA DAYANIR

Bilim adamı elindeki kanıta göre konuşur. Kanıt olmadan laf edemez, ahkam kesemez. Görevi halkı korkutmak değil, bilimsel verileri kanıtın gücüne göre doğru yorumlayıp halkı aydınlatmaktır. Son denizdibi fay analizi sonuçları, önceki araştırma sonuçlarını geçersiz hale getiriyorsa, eski kanıtlara dayalı yorumlar geçersiz olur. Çöp haline gelen geçersiz bilgilerle halkı korkutmak, ne bilime ne de vicdana uyar. Sayın Prof Dr Ahmet Ercan, Prof Dr Şener Üşümezsoyun ortaya koyduğu son bilimsel verileri gizleyerek, görmezden gelerek "çok büyük deprem geliyor İstanbulu terkedin" demek bilim adamına yakışır mı? Bilim adamı bilimsel gerçeğin bir kısmını gizleyerek yanıltıcı yorumlar yapamaz. Bu şekilde  yanıltmak bilimde en büyük suçtur. Son bilimsel kanıtları gizleyerek eski bilgilerle panik yaratanlar, halkın psikolojisini çökertiyor. Yaptıkları halkı bilgilendirme değil, kaos yaratmak. İnsanlar huzursuz, binalarda yıkalım çatışması başladı. Halkı korkutarak İstanbuldan kaçırmak için bilimsel gerçekleri saptırmak suçtur. Güya binaları yenilemeye teşvik içinmiş. Bilim adamının böyle bir görevi yoktur. Her ne maksatla olursa olsun bilimsel gerçekler tersyüz edilemez. 99 depreminden beri kırılacak dedikleri 3 fayın ikisi zaten kırılmış. Bunu neden gizliyorlar. MTA aktif fay hatlarını yeni güncelledi. Marmarada aktif fay hatları yok. Aktif fay hatları yoksa İstanbulu neden terkedelim? Aktif fay olmadan olan depremler doğal değil suni depremdir. Bahsettikleri deprem bu mu?

Korku ve panik lobisi, İstanbul depremi konusunda sonradan yanlışlanan yayınlara iman etmiş, hala yanlışlanan bilgileri papağan gibi tekrarlamaya devam ediyor. İstanbuldan kaçın kurtulun derken bu kıyamet depremini kanıtlayan kendi yaptıkları bilimsel bir araştırma falan yok. Bilimin yanlışlanan hipotezlere dayandığını görmek yerine yanlışlığı bilinen eski hipotezlere iman edenler, kıyamet yakında kopacak diyen sahte mehdiler gibi halkı korkutmaya devam ediyor. Dinler imana, bilim ise yanlışlanan hipotezleri inkara dayanır. Bunlar nasıl bilim adamı?

Bilim adamlarının diğer bir kanıtı ise tarihi belgeler. Yani 1509da olan depreme dayanarak ileri sürdüğü 500 yılda bir büyük deprem olacağı öngörüsü. Bu büyük depremi, 1999 yılında oldu diyenler var, hayır olmadı yakında olacak diyenler var. Hangisine inanacağız? Bilimsel değerlendirme konusuna dönersek bilimsel kanıtları, derecesine göre dikkate almak gerekir. Buna bilimde kanıtın gücü diyoruz. Tarihi belgeler pozitif bilimin kanıtları önüne geçemez. Yani denizdibi fay analizi gibi muazzam bir teknolojik yöntem varken diğer tarihi ve istatistiki yöntemlerle ileri sürülen yorumların gücü zayıftır. Tabii bilimsel değerlendirme nasıl yapılır temel bilimini bilmeyenlere bu konuyu anlatmak ve tartışmak zordur. Çünkü normal vatandaşlar medyanın sunduğu yorumcuya ve aklına yatan yoruma göre konuyu anlamaya çalışır. Tabii dış görünüm, papyon, anlatım ve vurgular da önemlidir. Herkesi cahil ilan edenler, korku ve panik yaratanlar moralleri bozarak topluma yön veriyor. Çünkü zihinleri yönetmenin iki yolu vardır : korkutur ve moralini bozarsın. 

Halbuki, konuyu denizdibi fay analizi gibi yüksek dereceli kanıtlara göre anlatan ve bu kanıtlara uygun olarak yorumlayan Sayın Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Prof. Dr. İlyas Yılmazelin dedikleri bilimsel gerçeğe çok daha uygun. Yılmazel, kaya zemin üzerindeki kurala uygun yapılan binaların çökme riski sıfır diyor. İstanbul bazi bölgeler dışında kayalık zemin diyor. Ama kimse duymak istemiyor. Çünkü çürük zemine izin verenler suçludur diyor. Dönüşümün nereden başlaması gerektiğini söylüyor. Ne kadar önemli bir bilgi ama kimsenin işine gelmiyor. Rant sektörünün korku ve panik yaratmasına itibar etmemek gerekiyor. Bilim insanları arasındaki ihtilafın nedeni, sözcülüğünü yaptıkları referansın ne olduğudur : Bilim veya kirli çıkarlar. Unutmayalım ki, trilyon dolarların döndüğü sağlık, enerji, inşaat gibi sektörler, pazarlamayı bilim dünyası üzerinden yapıyor.

Özetlersek, İstanbul depremi için denizdibi yeni araştırmaların kanıtları önemlidir. Yeni kanıtlara göre geçersiz olan eski bilgileri, karar ve önerileri güncellemek gerekir. Yeni kanıtlar eskileri iptal ediyorsa buna dayanan öneriler geçersiz olur. Kim söylerse söylesin bilimde kural budur. Bu yazıyı tekrar tekrar okursak, kolesterolden pandemiye kadar nasıl bir bilgi kirliliği olduğunu görür, gereksiz yapılan işlemlerden kimlerin kazançlı, kimlerin de zararlı çıktığını görür, dünyada dönen dolapları çok daha iyi anlarız.

 KAYNAKLAR

1. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/turkiye/jeoloji-profesorunden-deprem-uyarisi-akli-basinda-olan-marmaradan-gitsin-827295

2. https://kidega.com/blog/istanbulda-risk-durumu-yok/

3. https://www.ortadogugazetesi.com/prof-dr-celal-sengor-istanbulu-terkedin

4.  https://youtu.be/TSIlGwc7Fgg

5.  "Depremciler! İstanbul depremini daha çok beklersiniz. Şaşırmayın! Ancak ömrünüz yetmez" "Her an büyük deprem olabilir diye diye, 24 yıl toplumu korku ortamında yaşatıp, ruh durumunu bozdunuz. Her an bir türlü gelmedi. Geldiğini de göremeyeceksiniz" ifadelerini kullandı. 

https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/prof-dr-ovgun-ahmet-ercandan-istanbul-depremi-tepkisi-sasirmayin-2023692

 

 



Bu yazı 501 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,485 µs