En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
21 Nisan 2018

MODERN TIP ; BİLİMSEL TIP DEĞİLDİR



Bilimsel tıp, milyar dolarlık bilimsel araştırmalardan elde edilen salt bilimsel gerçekleri kapsıyor. Modern tıp ise bu araştırma sonuçları ve ürünlerinin kongrelerde ve modern hastanelerde pazarlandıktan sonra, bir sürü işlemden geçmiş, ileri teknoloji ürünleriyle süslenmiş, bilimsel rehberlerle donatılmış, akretidasyon ve performans sistemiyle organize edilmiş tıbbı temsil ediyor. Benzetmek gerekirse, tarladan restorandaki masaya gelinceye kadar ürünler nasıl değişiyorsa, araştırma merkezlerinden zincir hastanelere gelinceye kadar bilimsel tıp ta bir sürü değişimden geçiyor ve müşterilere modern tıp olarak sunuluyor. Doğal sütün endüstriyel bir sürü işlemden geçip paket halinde tüketiciye sunulması gibi bilimsel tıpta, bir çok işlemden geçtikten sonra modern tıbba dönüşüyor. Paket süt ne kadar sütse, modern tıpta o kadar bilimsel tıptır. 

Çağımızda geçerli olan Modern tıp, küresel sektörlerin yönlendirdiği, organize ve finanse ettiği milyar dolarlık bilimsel araştırmalara ve yine küresel şirketlerin organize ve finanse ettiği bilimsel rehberlere ve bayi toplantısına, reklam ve pazarlama fuarlarına dönen bilimsel kongrelere dayanır. Kanıta dayalı tıbbın kanıtları, her nedense bu bilimsel araştırmaları finanse eden küresel şirketler ve onların finanse ettiği bilim dünyası tarafından toplanır. Bu yüzden hastalıkları önleyen araştırmalar yapılmaz. Bu yüzden istenmeyen sonuçlar ve yan etkiler gizlenirken, istenen sonuçlar istatistik numaralarıyla abartılır. Bu yüzden bilimsel araştırma sonuçları sık sık değişir. Yararlı denilen ilaç ve tedaviler, yeni çıkan ilaç ve tedavileri pazarlamak için yararsız, etkisiz veya zararlı oluverir. Hastalıktan beslenen sistemin devamı için, hastalıkları ticari hale getirmek gerekir. Sektör bindiği dalı niye kessin? Hastalık canavarını besleyen devletlerin ise hastalıkları önleyen araştırmalara finansmanı yoktur. Obesiteyi önlemek yerine, binbir çeşit diyetler, spor salonları, ilaçlar, mide ameliyatları trilyon dolarlık sektörün beslenmesi için gereklidir. Modern tıp işte budur.

Modern tıp, hastalık üreten yaşam tarzının daima sonuçlarıyla ilgilenir. Sonuçları düzeltmek için araştırmalar ve keşifler yapar, çözümler üretir. Çünkü sonuçlarla uğraşmak karlı bir iştir; altın yumurtlayan trilyon dolarlık dev bir sektördür. Hastalık üreten yaşam tarzının sebeplerini ortadan kaldırmak ise, altın yumurtlayan tavuğu kesmektir. Hastalık üreten yaşam tarzının doğal sonucu olan hasta sayısındaki patlama, trilyon dolarlık sağlık sektörünün can damarıdır. Sektörün sadece 2007 yılı ABD cirosu bile 2.3 trilyon dolar. Dünya cirosu ise akıl almaz boyutta. Bu verimli kaynağın değerlendirilmesi için ne gerekiyorsa yapılır, hiçbir fedakarlıktan kaçınılmaz. Onbinlerce doktor ithal etmekten, milyar dolarlık bilimsel araştırmalara, onbinlerce bilim adamı ve doktorun dünyanın bir ucundan öbür ucundaki kongrelere taşınmasına kadar her çeşit harcama finanse edilir. Ancak, hastalık üreten bataklığın kurutulmasına gelince, gerçek anlamda hiçbir mücadeleye izin verilemez. Sonucu etkilemeyen göstermelik çabalar, ‘dostlar alış verişte görsün’ türünden reklama yönelik çalışmalar vaziyeti kurtarmak için zorunludur.  

Bunların hepsi gerçektir. Hastalıklar ve sağlık harcamalarının birlikte artması yüzünden, bu sektör giderek dev bir pazara dönüşüyor. Bu trilyon dolarlık sektörün başarısı için, herkes senaryoda verilen rolleri çok iyi oynuyor, kimse bindiği dalı kesmek istemiyor. Sağlığa ticari meta olarak bakıldığında, bundan doğal bir şey olamaz. Neden acaba? Müşterilerini azaltan bir şirket yaşayabilir mi? Sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi için gerekli harcamaları kim finanse edecektir? Ölmesini veya hastalanmasını engellediğiniz ve sağlıklı yaşamasını sağladığınız insanlardan hangi gerekçeyle para alacaksınız? Sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesinin finansmanı ayrı bir sorun, azalttığınız müşteriler nedeniyle dev bir sektörün çöküşü başka bir sorun. Trilyon dolarlık masrafları ve kayıpları kim karşılayacak? Örneğin, hipertansiyona yol açan risk faktörlerini doğuran yaşam tarzını değiştirdiğiniz zaman, ilaçları kime satacaksınız? Bu anlayış, bilimsel araştırmaların yönünü de belirlemiş oluyor: Altın yumurtlayan tavuğu kesmeyen ve bu tavukların sayısını artıran araştırmalar.

Araştırmaların finansmanı, getirisi olan sonuçlara dayandığı için geri dönüşü olmayan bilimsel araştırmalar bilimin çıkmaz sokağı. Risk faktörleri ve hastalıkların önlenmesi geri dönüşü yok ediyor. Bu yüzden hastalık üreten bataklığı kurutma görevini şimdilik üstlenen yok. Bu görevi üstlenmesi gereken sosyal güvenlik ve kamu kurumlarının ise ayırabileceği kaynağı yok. Sektörün büyümesi ise bilimi teşvik ederken, gelişeceği yönü de belirliyor: Getirisi olan sonuçlar!  Götürüsü olan sebepler ne olacak?  Bu sorular bilim dünyasını aşıyor olmalı.

İşte bu hastalık üreten bataklığı göz ardı ederek para getiren sonuçlarla uğraşan ‘bırakınız hasta olsunlar’ anlayışı, modern tıbbın temel şifresidir.  ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ kampanyalarına destek verenler, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması savaşına her nedense destek vermezler. Çünkü erken teşhis kampanyaları sonrası, tedavisi gereken dev bir hasta potansiyeli keşfedilir. Bu zengin maden yatağı ilaç, teknoloji ve hizmet sektörü için piyangodan çıkan büyük ikramiyedir. Satışlarda patlama yaşanır. Böylece sektör yeni bir kampanya için gerekli enerjiyi fazlasıyla toplamış olur. Hastalıkların önlenmesine yönelik kampanyalar modern tıbbın ilgi alanında değildir. Çünkü hastalıkların önlenmesine harcanan her kuruş hasta sayısını azalttığı için, hastalık madenlerinin işlenmesiyle gelişen modern tıbbın aleyhinedir. Bu yüzden tarama kampanyaları, hastalardan oluşan pastayı küçültmeye değil büyütmeye yani yeni hastalık madenlerinin keşfine yöneliktir.

Trilyonlarca dolarlık çıkarların korunması ve bu çıkarlardan beslenenlerin yaşaması için kurulan bu düzenin bilimsel ambalajla kaplanması gerekir. Modern tıbbın sorunsuz pazarlanması için kutsanması gerekiyor. Finansörler değişirken çıkarlar da değişiyor. Haliyle kutsal metne çevrilen bilimsel rehberler de değişiyor. Bu inanışta dün haram denilen şeyler bu yüzden bir süre sonra helal oluyor. Dün tereyağ ve yumurtayı afaroz edenler bugün kutsuyor. Nedeni basit : pazarlanacak gıda ve ilaçların finansörleri değişirken afaroz eden papalarda değişiyor. Değişim bunlarla sınırlı değil. Bilimsel araştırma sonuçları bir çok aşamadan sonra hastalara sunuluyor. Bu yüzden yanlış anlamaları önlemek için bilimsel tıbbı, modern tıptan ayırmak gerekiyor. Çağımızda bizim muhatab olduğumuz tıp ; bir sürü işlemden geçmiş, modern hastane ve ileri teknoloji ürünleriyle süslenmiş, bilimsel rehberlerle donatılmış, akretidasyon ve performans sistemiyle organize edilmiş modern tıptır. Modern tıp, bilimsel tıbbın savunucusu olması gereken doktorları ayartan ve trilyon dolarlık kirli çıkarların askeri yapmaya çalışan tıbbın adıdır. Dünyayı aldatmanın yolu da bilimsel tıbbı modern tıp olarak sunmaktan geçer. Modern tıbbın kirli çıkarlara bulanmış olduğunu bile bile bilimsel tıp olarak sunanlar ve ikisinin arasındaki farkı gizleyenler, milyar dolarlık çıkarların askeri olabilir. Bunun bilimle ne ilgisi olabilir?

Modern tıbbın pazarlama stratejileri, zincir hastaneler, performans sistemi, paket programlar, ticari kaygılar, malpraktis gibi hukuki sorunlar, bilimsel gerçeklerin hastaya yansıması üzerinde kırılmalara ve değişime yol açıyor. Bu konuda örnekleri çoğaltmak mümkün : Doktorların riskli işlemlerden kaçınması, performans nedeniyle yüksek puan getiren işlemlere yönelmesi, para hırsı nedeniyle tanı ve tedavinin aşırı kullanımı, bilimsel araştırmalar için hastaların konu mankeni yapılması, ilaç yan etkilerinin gizlenmesi, bilimsel rehberleri etkileme, paket ücretler nedeniyle işlemlerin eksik veya baştan savma yapılması gibi sakıncalar modern tıbbın karanlık yüzü.

Günümüzde modern tıbbın ençok eleştirilen yanı, yalan ve paraya bulanmış olması. Robot yerine koyduğu hastalarda fabrikasyon tedavileri kutsaması. Seri üretimi yapılan ilaç ve teknolojinin maksimum tüketimi için, hasta kuyruklarını kar amacıyla işleyen dev hastaneleri fabrikaya çevirmesi. Hastayı müşteriye indirgemesi, doktorluk mesleğini de sanat olmaktan çıkarıp seri imalata geçen konfeksiyon işine çevirmesi.  

Modern tıp yüzünden soğuk makinaların içinde, bilgisayarların teşhis ve tedavisine sunulan, ölçülüp biçilen, borsada işlem gören ve menkul değerlere çevrilebilen hastalık dünyasında yaşıyoruz. Sağlık ise paranın gücüne göre alınıp satılan tüketim malzemesi oldu. Artık hekimin ve hastanın robotlaştığı, sağlığın ise metalaştığı duygusuz ve vicdansız bir dünyada yaşıyoruz. Bu yeni dünya, modern tıbbı tabulaştırırken sektörün yönlendirdiği milyar dolarlık araştırmaların özeti olan bilimsel rehberleri kutsal kitaba dönüştürüyor. Dün yumurtayı yasaklayan, bugünse helaldir diyen kutsal(!) metinler karşısında, hastalar ve hekimler ne yapacağını ve kime inanacağını bilemiyor.

Araştırmaları, ilaçları ve teknolojiyi kutsallaştıran bu yeni tıp anlayışı, sağlığı korumak ve hastalıkları önlemek yerine, gittikçe büyüyen dev bir sektör yaratıyor. Sağlığın önündeki en büyük engel; hayatımızın her noktasına burnunu sokan, kurallar koyan, özgürlüğü kısıtlayan, tehdit eden ve hatta aforoz eden işte bu modern tıp anlayışı. Hastayı müşteri olarak gören bu sistem, hekimin iyileştirici gücünü de paranın gücüne devrediyor yani ne ka para, o ka sağlık. Bu anlayış insanlık vicdanını kanatıyor.

Sağlığı koruma ve hastalıkları önleme yerine, sektöre para getiren tıbbi işlemlere odaklanan bu anlayış, sağlığın önündeki en büyük engel. Çünkü herkesi hasta, hastaları da müşteri olarak gören bu sistem, sağlığın önünde bir duvar gibi duruyor. Sağlığa kavuşmak bu yüzden parasal engellerle dolu zorlu bir yarış. Bu engele takılanlar için sağlık, hastalık çölünde Leyla gibi bir serap. Hastalık ise bu hasta yaşam tarzında herkes için mecburi istikamet.

Hastalıkların önlenmesi, hastalık oluştuktan sonra tedavisine göre, çok daha kolay, ucuz ve mantıklı olmasına rağmen, trilyonlarca dolarlık sektörün yaşaması için bizlerin hasta olması gerekiyor. Bu yüzden sağlık odaklı değil, hastalık odaklı bir anlayışa mahkum oluyoruz. Hastalık için yapılması gereken hastalıklarla boğuşmak iken, sağlık için yapılması gereken; hastalıklara yol açan risk faktörlerinin önlenmesidir. Yani sağlıklı yaşam tarzı ve sağlıklı çevrenin sağlanması, sigara, alkol, sağlığa zararlı kimyasallar, katkı maddeleri, GDO… yasaklanması, tembel yaşantının önlenmesi…

Sağlığı ticarileştiren ve daha fazla para kazanmaya dayanan bu anlayış; zincir hastaneler, ithal doktorlar ve milyar dolarlar getiriyor. Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temizleme ise sektör için çöküş getiriyor. Hastalıkları önlerseniz zincir hastaneler, ilaçlar, cihazlar ve gittikçe büyüyen trilyon dolarlık sektör ne olacak? Ecdad yadigarı Haseki, Haydarpaşa, Vakıf Guraba gibi vakıf hastanelerinin adı şifahane idi. Ecdat yadigarı sağlık sisteminde para kazanma değil, hayır işleme, sevap kazanma ve şifa anlayışı hakimdi. Allah her derdin şifasını vermiştir, araştırıp bulun bilimsel anlayışı hakimdi. Sağlam gidip hasta dönmek değil, hasta gidip şifa bulmak esastı. Onun için hastanelerin adı ; şifahaneydi.

Çağımızda daha fazla kar etmek hırsıyla her alana yayılan modern tıp anlayışı, sağlığımızı yarış pistine çevirirken sağlık çalışanlarını da para hırsıyla koşturulan yarış atı yapıyor. Bu yarışta kullanılan 'Performans' adı verilen kırbacın amacı, trilyon dolarlık küresel değirmeni döndüren bu yorgun atları çoşturmak. Hedefi ise ilaç ve teknolojinin üretim dağlarını öğütmek. Bu değirmen, gerçekte hastalıkları değil sağlık ve hayatımızı öğütüyor. Uygulandığı her yerde hasta sayısı ve ölümler azalmıyor, aksine artıyor. İnsanlık vicdanını ve genel ahlakı kanatan bu anlayış mutlaka değişmelidir ama nasıl?

Herkesi hasta, hastayı müşteri ve her şeyi de para olarak görme anlayışı işte bu nedenlerden dolayı sağlığın önündeki en büyük engel. Sağlığın önündeki engel sanıldığı gibi tıp kurumu veya bilim dünyası değil, günümüz tıbbını ve bilimi bu yola sevk eden anlayış. Hasta ile doktorun arasına karakedi gibi giren bu anlayış, sağlığın önündeki duvar. Hastalık üreten yaşam tarzı ise bu anlayışın hayat kaynağı. Sağlığın önündeki bu duvar yıkılmalı, ama nasıl?

Hastaların kanı, canı ve gözyaşını paraya çeviren bu anlayışın gayesi sağlık değil, bitmek bilmeyen kazanma hırsı. Sağlık ve hastayı metalaştıran bu sistem, pazarlama görevi verdiği hekimi komisyoncu duruma düşürüyor. Kutsal vakıf şifahanelerinin yerini, kar etmezse kapatılmakla tehdit edilen hastaneler alıyor. Bu dev hastanelerin sağlığı koruma ve hastalıkları önleme işlevi ise budanmış durumda. Sosyal Güvenlik Kurumları ve hazinenin oluk gibi akıttığı harcamaların devamı için gerekli olan bu! Yoksa hastaya susayan ve sürekli hasta üreten bu sistem her an çökebilir. Oysa ki bu sistem yüzünden devlet ve toplum yapısı çöküyor, kimse farkında değil.

YAZININ DEVAMI :

BİLİMSEL TIP ; MODERN TIP DEĞİLDİR

http://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,460/bilimsel-tip--modern-tip-degildir/prof-drbr-kemal-yesilcimen

 

KAYNAKLAR

1. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap, 2006   

2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html 

3. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1&

4. Erişkin diyabetli sayısı 1990'da 1 milyon. TKD Arşiv 2000; 28: 20-26. KKH riskini yükselten diyabet hızla artıyor. 

5. Kalp krizi ölümlerinde Avrupa'nın zirvesindeyiz. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/58911.aspx 

6. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx 

7. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu" 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432 

8. 'Happy' araştırması. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html 

9. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek 

10. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933 

11. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE" 2010.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm

12. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html 

13. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/ 

14. SAĞLIK HARCAMALARI 9 YILDA 8 KAT ARTTI. 

http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html

15. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-dunya-saglik-harcamalari-127-trilyon-dolara-cikacak-1-11-65015.html

16. ''Ölmek için acele edin'' http://www.trthaber.com/haber/dunya/olmek-icin-acele-edin-71963.html  

ESKİ YAZILAR İÇİN ALTTAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ








Bu yazı 2,446 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,966 µs