• Kalpten ölümler şakaya gelmez, genç yaşlı tanımaz. Kalp hastalığı buzdağı gibidir. Buzdağının görünen kısmı, aniden ölen ve toplumu derinden sarsan genç insanlardır. Dolayısıyla, ailesinde erken ölüm görülen kişilerle birlikte, yüksek tansiyonu, yüksek kolesterolü olan, sigara içen, şeker hastası ve şişman kişiler koroner kalp hastalığı yönünden mutlaka incelenmelidir. Kişi sağlam dahi olsa, kardiyolojik kontrolden geçmesi gerekir. Böyle bir kontrol sonucunda önlemler zamanında alınır ve birçok hayat kurtulabilir.
• Bilimsel çalışmalar belirli koşulların ve yaşam biçiminin kalp krizi tehlikesini arttırdığını, bu koşullar değiştirilirse kalp krizlerinin de azaltılıp önlenebileceğini ortaya koyuyor. Belirli sağlık önlemlerine dikkat edilir ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlık haline getirilirse özellikle çocuklara erken yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme ve yaşama alışkanlıkları kazandırılırsa kalp ve damar hastalıklarını önlemek ve azaltmak mümkün olur.
• Kalp krizi piyangodan çıkmıyor, yanlış yaşam tarzının doğal sonucudur. INTER-HEART çalışması, kalp krizinin risk faktörleri ve yaşam tarzı ile ilgisini çok açık gösterdi. 52 ülkede 30,000 kişi üzerinde 9 değiştirelibilir risk faktörünün kalp krizi üzerine etkisi araştırıldı. Sigara, meyve-sebze ağırlıklı beslenme, Hipertansiyon, düzenli egzersiz, Diyabet, alkol, Bel-kalça oranı, psikososyal unsurlar ve Apolipoprotein düzeyinin etkisi araştırıldı. Risk faktörleri dünyanın her yerinde aynı ölçüde önemli bulundu. Tüm etnik gruplarda, cinsiyet ve yaştan bağımsız olarak bu değiştirilebilir 9 Risk Faktörünün, kalp krizi riskini %90 oranında öngörebildiği anlaşıldı.
• Avrupada yıllardan beri sürdürülen EUROASPIRE araştırmasının sonuçları, Yaşam tarzının önemini ihmal ettiğimizi gösteriyor. Bunca ilaca, doktora, çabaya rağmen hipertansiyon, şeker hastalığı, şişmanlık gibi yaygın sağlık sorunlarının önlenmesi ve tedavisinde başarılı değiliz. Çünkü Yaşam tarzına gerekli önemi vermiyoruz. • EUROASPIRE-3 araştırmasının sonuçları ise ürkütücü. Kalp sağlığımız alarm veriyor. Ülkemizde koruyucu önlemler yetersiz. 50 yaş altı kalp krizinde Avrupa şampiyonuyuz. Sigara kullanımında da birinciyiz. Koroner hastaların bile yarısından fazlası sigara içmeye devam ediyor ve sedanter yaşıyor. Bu hastaların üçte biri obes ve şeker hastası. Tedaviye rağmen bunların ancak üçte birinin tansiyonu kontrol altında.
NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
ÖNCELİKLE SİGARA İÇİMİNİ ÖNLEMELİYİZ
• Kalp krizi geçiren hastaların çoğu hala sigara içiyor. Bunlarda tekrar kriz geçirme oranı 3 misli daha yüksek.
YÜKSEK TANSİYON KONTROL EDİLMELİ
• Tansiyonu normalin üstünde olanların sayısı rekor düzeye ulaşmış durumda. METSAR çalışmasına göre toplumun yüzde 56’sının kan basıncı normalin üstündedir.
Erişkin nüfusun 17 milyonu yüksek tansiyon hastası olup, bunların yalnız yüzde 40’ı tansiyonunun yüksek olduğunun farkında, yüzde 60’ı ise habersiz riskli yaşantısına devam ediyor. Bunların önemli bir kısmında böbrek fonksiyon kaybı tespit edildi. Toplumun kan basıncı giderek yükseliyor. Geçmişte tansiyon düşüklüğü olanlarda bile zaman içinde hipertansiyon gelişiyor. 21 milyon kişinin tansiyonu ise yükselme eğiliminde.
• Yediğimiz içtiğimiz her şey katkı maddesi dolu. Bunların çoğu tuz ve şeker deposu. Sağlığa zararlı janjanlı boyalı, gazlı, asitli, şekerli içecek ve katkı maddeleriyle beyin ve mideler yıkanıyor. Ve insanlar sürekli bunlara özendiriliyor. Tabii ki herkesin kilosu artar, tansiyonu yükselir. WHO bunların yaygın sağlık sorunlarına yol açtığını açıkladı. Yüksek tansiyon fark edilmez ve gereği gibi tedavi edilmezse kalp krizi, felç ve böbrek yetersizliği gibi öldürücü hastalıkların gelişmesi tehlikesi çok yüksektir.
• Katkı maddelerini içeren hazır gıdaları azaltmak gerekir. Çünkü içinde bol miktarda tuz vardır. Birçok kimsede sadece bu önlemlerle tansiyon önemli ölçüde düşürülebilir. Fakat pek çok hastada ayrıca ilaç tedavisi gerekir. Sağlıklı yaşam tarzı ile kullanacağımız ilaç sayısı ve dozu giderek azalır.
SAĞLIKLI BESLENMELİ, KİLOMUZA ve ŞEKER HASTALIĞINA DİKKAT ETMELİYİZ
• Şişmanlık, şeker hastalığı, kolesterol, hipertansiyon yaygın sağlık sorunu.
Şişman insan sayısı son 10 yıl içinde iki katına çıktı. Göbek tipi şişmanlık, 50 yaş üzerindeki her dört erkekten birinde ve orta yaşlı her dört kadından üçünde görülmektedir. Bu hızla yakında şişmanlığın akıl almaz boyutlara ulaştığı ABD toplumuna benzeyeceğiz.
• Şişmanlık, hareket azlığı ve aşırı beslenme zemininde gelişen erişkin şeker hastası sayısı, 1990 yılında 1 milyon iken, şimdi gizli şekerle birlikte 10 milyonu aştı.
• Erişkin nüfusun yüzde 28’inde ise açlık kan şekeri normalin üzerinde bulunuyor. Şeker hastalığı, daha çok kilo fazlası bulunan orta yaşlılarda görülür. Sağlıklı beslenme, sigaradan kaçınmak, varsa yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi risk etkenlerinin kontrol ve tedavisi, gelebilecek kalp ve damar bozukluklarını büyük ölçüde önleyebilir.
DÜZENLİ EGZERSİZ YAPMALIYIZ
• Bilimsel gözlemler, sakin ve hareketsiz bir günlük yaşam sürdürenlerde kalp krizlerinin yürüme, koşma, bisiklete binme ve yüzme gibi beden faaliyetlerini düzenli bir şekilde yapanlara oranla daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Kendinize uygun bir egzersiz programını düzenli olarak uygulamalıyız
HASTALIK ÜRETEN YAŞAM TARZIMIZI DEĞİŞTİRMELİYİZ
• Yaşam tarzı sonuçları milli felaket gibi, rus ruletinden daha tehlikeli.
Rus ruletinde ölüm ihtimali % 17. Yaşam tarzı ise rus ruletinden çok daha tehlikeli.
• Sağlık Bakanlığı ile Başkent Üniversitesi işbirliğiyle yurt çapında yapılan araştırma
Türkiye’deki ölümlerin % 86 sının, sağlıksız yaşam tarzından kaynaklandığını
gösterdi. Yani sağlığa dikkat edilse ölümlerin % 86'sı önlenebilir.
DÜZENLİ SAĞLIK KONTROLLERİ YAPTIRMALIYIZ
• Özellikle bazı kan değerlerini bilmeliyiz. Toplam kolesterol değeri, ülkemizde kalp krizi geçiren hastaların yarısında 170-200 mg. arasında olduğuna göre bu değerlerin altında olmalıdır. Kolesterolü savunan ve ilaçları kötüleyen kampanyalar yüzünden tedaviler başarısız kalıyor.
• Ülkemizde 12 milyon insanın kolesterolü 200 mg’ın üzerindedir.
Trigliserit yüksekliği ise erişkin nüfusun yüzde 36’sında mevcuttur.
• Damarlarımızın sağlıklı kalmasını sağlayan HDL kolesterolün düşüklüğü erişkin nüfusun neredeyse yarısında olan bir risk faktörüdür. HDL değerleri 40 mg. altında risk vardır. Kilo verme, egzersiz, sigarayı bırakma, diyet gibi yaşam tarzı değişiklikleri HDLyi artırır.
• LDL dediğimiz kötü kolesterol ise hastanın risk grubuna göre belirlenir. Hasta yüksek risk grubunda ise, örneğin bilinen bir koroner damar hastalığı varsa, LDL 70 mg. altına çekilmelidir. İngiltere’de LDLyi 70 altına düşüren doktorlar ödül alırken, ülkemizde sıkıntı çekmektedir.
• Homosistein, hs-CRP, Lp(a) gibi testler ise fazlaca bilinmeyen yeni risk faktörleridir. Yüksek ve orta risk grubuna giren hastaların bu testleri yaptırması gerekir. Cilt kırışıklıklarına gösterilen özeni asıl risk faktörlerine göstermek gerekir. Çünkü kimse cilt kırışıklığından ölmez.
• Homosistein, B vitamini ve Folik asit eksikliği ile ilişkilidir. Kolesterol yüksekliği kadar önemli olup tedavisi çok kolaydır. Düzenli olarak folik asit almak yeterlidir.
• hs-CRP, kalp krizi ve akut koroner sendromu dediğimiz durumları önceden tahmin eden bir testtir. Kolesterol ilaçları, bu riski azaltır.
• Lp(a) için 30 mg. üzeri değerler koroner artmış risk anlamına gelir. Niacin ve statin grubu ilaçlarla tedavi edilir.
• Yakın akrabalarınız içinde genç veya orta yaşlılıkta kalp hastalığından kaybedilmiş olanlar varsa, kalp hastalığına yakalanma olasılığı yüksektir. Bu durumda yaşam tarzınız belirleyici olabilir. Belirli aralarla yaptıracağınız sağlık kontrolleri ile kalp hastalığı riskini azaltacak önlemler belirlenir.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle