YAŞAM TARZI MODERN ESARET
Eskiden özgürce yaşadığımız alanlar gökdelenler, caddeler, trafik, egzos ve çevre kirliliği ile işgal altında. Hapsedildiğimiz evler ise eşyalara boğulmuş. TV karşısında bize kalan tek özgürlük alanı koltuğumuz ise binbir kanalla algımızın yeniden düzenlendiği mini hapishanemiz. Trafik, asansör, koltuk Bermuda şeytan üçgeni gibi toplumu esir almış durumda. Bu yaşam tarzı sağlık ve hayatımızı tehdit ediyor.
Çağımızın yaygın hastalıkları ve ölümlerin başlıca nedeni hastalık üreten yaşam tarzı ile yakından ilgili. Sigaradan bu yüzyıl 1 milyar insan ölecek, milyarlarcası da hastalıktan sürünecek. Her yıl 7 milyon insan da hava kirliliğinden, 3 milyon insan alkolden 7 milyon insan da sigaradan ölüyor. Fast-food tarzı kötü beslenme sigaradan daha ölümcül. Her yıl 11 milyon kişi zararlı gıdalarla kötü beslenmeden ölüyor. Sigara, alkol, zararlı gıdalar her yıl 22 milyon insanın ölüyor. Bu ölümlerin çoğu önlenebilir. Modern diye sunulan bu vahşi yaşam tarzı, Rus ruletinden daha tehlikeli. Rus ruletinde ölüm ihtimali % 17. Yaşam tarzı ise rus ruletinden çok daha tehlikeli. Bu yüzden tüm bilimsel kuruluşlar ilk önce ve ısrarla yaşam tarzını değiştirin diyor.
İçinde yaşadığımız akvaryumu bataklığa çeviren her çeşit kirlenme bedensel, ruhsal, sosyal, zihinsel hastalıkların asıl nedeni. Bu yüzden, ‘şunu yiyin, bunu yapmayın’ türünde öneriler sağlık ve hayatımızın kilitlendiği kara kutunun şifrelerini ne yazık ki çözemiyor. Bizler bu öneriler peşinden koşarken, yaşam tarzımız hastalık üretmeye devam ediyor.
HASTALIK VE KÖTÜLÜK ÜRETİYOR
Bu yaşam tarzının mimarları, her çeşit gıdayı GDO, tarım ilaçları ve kimyasallarla bozuyor, sonra da parası olana doğal ve organik olanı pazarlıyor. Temiz su ve havayı önce kirletiyor, sonra da bunları parayla satıyor. Pahalı rezidans ve siteleri, havası temiz manzarası güzel diye pazarlıyor. GDO, mısır şekeri, katkı maddeleri ile obesite, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, kanser ve bir sürü hastalığı pandemi haline getirirken, tedavi numarasıyla ilaç, tıbbi teknoloji ve dev hastanelerle trilyon dolarlık dev bir sektör doğuruyor. Kültür balıkçılığı ve endüstriyel üretimin omega 3 benzeri eksiklerini ilaç olarak pazarlıyor.
Her yıl milyonlarca insanı öldüren milyonlarca insanı da hastalıktan süründuren sigara, alkol ve uyuşturucuyu özgürlük diye pazarlarken, amatem gibi merkezlerle ve pahalı ilaçlarla güya bağımlılığı tedavi ediyor. Hasta ederken de, tedavi ediyorum derken de trilyon dolarları cebe indirirken hayır duanızı almayı da ihmal etmiyor. Pahalı kanser ilaçlarını alan hastalar Allah razı olsun diyor. Bilmiyor ki kanser eden zararlı maddeleri satan da, ilaçtan aşıya teknoloji merkezlerini finanse eden de aynı akıl. Hasta olmazsanız bunları kime satacak? Ama önce hasta olmanız lazım. Hasta ederken de tedavi ederken de her türlü kolaylığı hizmetinize sunuyor. Pahalı spor salonları, diyetisyen ve uzmanlar, detoks merkezleri, binbir çeşit diyetler hizmetinizde. Kimyasallar, tarım ilaçları, aşılar ve GDO ile insanlık alemini kısırlaştırırken, her köşe başına açılan tüp bebek merkezleriyle cebinizi boşaltıyor.
BİNDİK BİR ALAMETE...
Suyu havayı denizleri temiz doğayı tarım ilaçları, kimyasallar, petrol ürünleri, fabrika atıklarıyla kirletiyor. Özel jetleri ve yatlarıyla küresel ısınmaya yol açanlar, binlerce yıldır insanlarla uyum içinde yaşayan hayvanları küresel ısınma tezgahıyla yok etmek istiyor. Bunların esas derdi sömürü ve esareti idrak edemeyen beyinsiz zombi toplum yaratmak. Bunun yolu suni eti pazarlamaktan geçiyor.
Binlerce yıldır doğada özgürce yaşayan insanları, çok katlı beton mezarlara akıllı bina ve çağdaşlık numarasıyla gömerken, yeşile boyadığı ev ve araçları temiz doğa diye pazarlıyor. Koltuk, asansör, taşıtla sedanter hayata mahkum ettiği milyonlara pahalı spor salonları, tenis kortları, yüzme havuzları, kiralık bisiklet ve araçları sağlıklı hayat diye sunuyor. Sağlıksız gecekondulara hapsettiği milyonları, milyon dolarlık gettolara asgari ücretli köle yapıyor.
Modern diye pazarlanan vahşi yaşam tarzı, sadece doğayı havayı suyu ve çevreyi kirletmiyor. Binlerce tv, radyo. gazete, dergi ve küresel medya ordusuyla zihinsel, sosyal ve ruhsal hayatı da zehirliyor. Akıllı telefonla sosyal medya toplumun aklını alırken, ev hapsine mahkum edilen insanlar online hayatla doğrudan küresel akla bağlanıyor. Tek tip insan modeli yaratılıyor: Aynı markaları tüketen, aynı tepkiyi veren beyinler binlerce kere tekrarlanan görüntü ve yazılımla yeniden formatlanıyor. Zihinsel savaşın zombiye çevirdiği toplumlar, küresel balinanın ağzına doğru yüzen balık sürüleri gibi. Yaşam tarzı adını verdiğimiz küresel balina yutuyor, sindiriyor ve posa halinde çıkarıyor. Şiddet, cinayet, gasp, terör ile ruh ve zihin sağlığı bozulan toplumlar sosyal atık oluyor. Fulbright eğitimi ve medya, bilgi bombardımanı ile zihinsel işgal ve zihinsel soykırım yaparak toplumu zombileştiriyor.
Zihinsel savaş önce insanı strese sokuyor sonra da yoga ve meditasyonla parasını ve zamanını çalıyor. Sosyal yaşantıyı ihtilaflı ve çatışmalı hale getiren icra, çek senet davaları için özel güvenlik, dev adalet sarayları ve hukuk ordusu dev bir sektör doğuruyor. Gelir dengesini bozan bu yaşam tarzında hırsızlık, gasp, soygun, sahtekarlık haberleri hayatı yaşanmaz hale getiriyor. Milli kültür ve inancımızın temeli, kötülük ve hastalığın olmadan önlenmesidir. İyilik ve sağlığı esas alan koruyucu ve önleyici hukuk ve tıp anlayışını yok eden küresel anlayış, her çeşit bedensel ruhsal sosyal ve zihinsel hastalık ve felaketlerin asıl nedeni. Dizilerle ve çizgi filmlerle şiddeti özendirirken, güya kadına şiddeti önlemek için İstanbul sözleşmesi gibi küresel prangayla şiddeti tırmandırır ölümleri artırırken, yönetimlerin elini kolunu bağlıyor. Kadına şiddet, etnik, dini ve siyasi çatışmaların gerçek nedeni ; yaşam tarzı denilen deli gömleği içinde debelenen insanlık aleminin, modern sömürü ve esaret zincirini kırmak yerine birbiriyle boğuşarak enerjisini, sağlık ve hayatını tüketmesi. Modern sömürüyü, hastalık ve kötülük üreten yaşam tarzını bu yolla gizlemek. Herkes birbirini yerken küresel akıl sömürüye devam etsin. Küresel plan bu.
MODERN SÖMÜRÜ
Küresel sömürü sistemini anlamadan olayların perde arkasını göremeyiz. Gelişmiş ülkeler halkın parasını üretken yatırımlara dönüştürürken, sömürge ülkeler halkın parasını tüketime, ithalata, betona, kripto soygunlara yönlendirir, yolsuzluğa kurban eder, aşırı vergi ve enflasyonla üstüne yatar. Toplanan vergiler ödenecek borçların faizini bile karşılamaz, yeniden yüksek faizli borç verir.
Dünyadaki yoksulluk, işsizlik, açlık, kıtlık, küresel ısınma ve sömürü kimin eseri? Küresel ısınmanın sigortası olan Brezilyanın yağmur ormanlarını talan eden kim? Bir asırdır kanlı petrolle karbon emisyonunu artıran kim? 4 milyar insanın gelirinden fazlasını spekülasyonlarla savaşlarla sömüren akıl, Vietnamdan Irak ve Afganistan işgaline kadar süpergüçlere emir veriyor. Çevreyi kirleten, küresel ısınmayı başımıza bela eden, sonra da küresel ısınma ile mücadele ediyor görünen kim? İç ve dış savaşlar çıkaran, terör, kaos ve krizlerle sömürüyü gizleyen, terör örgütlerini kuran, besleyen kim? Hastalık ve kötülük üreten yaşam tarzıyla dünyayı ve insanı önce hasta eden, sonra da çözüm diye trilyonlarca dolarlık sömürünün kurbanı yapan kim? Dünyadaki biyolojik savaş ve virüs araştırma laboratuvarlarına milyarlarca dolar yatıran kim? Şimdi de virüsü kullanarak dijital devrim, yapay zeka ve robot teknolojiyle işsizlik ve yoksulluğa mahkum ettiği kitleleri, devletleri yıkmak için kışkırtıyorlar.
Bilim ve teknolojiyi üreten küresel aklın karşısında durmak zor. Çünkü bilimsel ve teknolojik araştırmaları, bilimsel kongreleri, bilimsel rehberleri, bilim ve aydın dünyasını finanse ederken bunlara yön veriyor. Borsa, faiz, döviz spekulasyonuyla biriken sınırsız parayla geleceği planlıyor. Sadece mart ayında 50 trilyon $ pandemiyle el değistirdi. Pandeminin dayattığı ekonomik kriz, kaos ve dijital yaşam tarzı hangi aklın ürünü? 6G, GDO, dijital ve uydu teknolojileri, biyoteknoloji, biyogenetik ilerlemeler... bu yeni dünyayı dayatıyor. Hasta eden yaşam tarzıyla önce hasta eden sonra da tedaviyle cebini dolduran kim? Önce savaşları çıkaran sonra da barış diye modern sömürü sistemini dayatan kim? Ülkeleri faiz, döviz, borsa oyunları ve sınırsız borçlarla önce krize ve kaosa sokan, sonra da basılan paralarla kurtarma tiyatrosunu vizyona koyan kim? Milyarlarca insanı açlık, susuzluk ve savaşlarla günde 2 dolara mahkum eden, sonra da yardım tezgahıyla aşılar, kimyasallar ve GDO ile kısırlaştıran bir avuç oligarşi. İMF, DSÖ, BM, FED... kimin kontrolünde? Dünyanın en gelişmiş virüs laboratuvarlarını kim finanse ediyor? Virüs koleksiyonu olan aşıyı da buluyor. Kimse bu aklın önünde duramıyor, aksine bunlardan medet umuyor. Borçlu ülkeleri seçilenler değil borç verenlerin gizli iktidarı yönetir. Buna vesayet sistemi diyorlar. Bu sistemin taşaronu borç alanlar, mimarı ise borç verenlerdir. ABD, AB, Japonya gibi gelişmiş ama borç içinde yüzen ülkeler bile halkının değil küresel gizli vesayetin askeridir. Vietnamdan Irak işgaline kadar kararları halk değil küresel irade vermiştir. Dünya savaşları sonrası yenilgi ve yıkımlar üzerine kurulan bu sistem, darbeler, borçlar ve baskılarla güncelleniyor.
FED, son 200 yılda bastığı bir trilyon doların 8 katını son dönemde basarak dünyayı 8 kere tokatlamış oldu. Bu organize eylemler ince ayar bir plan dahilinde yapılıyor. Küresel akıl, aşırı dolar basacağı zaman önce altının fiyatını bir bahaneyle artırıyor. Sonra aşırı dolar basma haberlerini sızdırıp altına hücum başlatıyor. Fiyatı aşırı şişen altını satarak dünyayı bir kere daha tokatlıyor.
Bir bahaneyle borsaları çökertirken yüksekten sattığı hisselerden ve yüksekten sattığı altından elde ettiği ve aşırı bastığı dolarlarla, çökerttiği borsaları düşükten kapatarak trilyon dolarları tekrar cebe indiriyor. Borsa, faiz, dolar, altın ve kripto spekülasyonuyla ve bu emme basma tulumba yöntemiyle, dünyanın servetini defalarca soymuş oluyor. Son dönemde bu spekülasyonlara kripto soygununu da dahil etti. Kripto paraları artırırken de, çökertirken de, düşükten toplarken de aynı oyunu ustalıkla yapıyor.
Soygun içinde soygunun amacı ne : Biriken dolar dağlarını ülkelere yüksek faizle borç vererek küresel kontrolü sağlamış oluyor. Borç alan emir alır. Küresel aklın dünyayı yöneten gizli iktidarı böyle çalışıyor. Pandemiden küresel ısınmaya ülkelere yapılan milyarlarca dolar yardımın dayattığı kurallar, paranın gücünü gösteriyor. Gelişmiş ülkelerin küresel finansa borcu 370 trilyon doları aşmış bulunuyor.
POSTMODERN SÖMÜRÜ
Tanrının emirleri ve kadim değerler yerine insanın akıl ve değerlerini temel alan modernizm döneminde, eski çağların özelliği olan kölelik ve vahşi sömürünün şekli, modern adı verilen dönemde değişti.
Evrensel kurumlar ve küresel akıl, evrensel değerler, evrensel kurallar ve evrensel hukuk gibi kavramlar yoluyla sömürüyü de modern hale getirdi. IMF, Dünya Bankası, BM, NATO... gibi kurumlar, serbest piyasa, serbest ticaret, küreselleşme gibi kavramlar, ülkelerin kaderini belirleyen anlaşmalar ve medya, sömürüyü kolaylaştırdı. Modern sömürü milyonlarca insanı öldüren dünya savaşları, modern silahlar, nükleer teknoloji ve atom bombasıyla başladı. Savaşlar ve terörizmle devam eden modern sömürü, gelişen yeni teknolojilerle yeni bir dönemi başlatırken yeni bir şekle dönüşüyor :
Postmodern sömürü
Modern sömürüye karşı çıkan ülkelerin savaşlar, darbeler, krizlerle hizaya sokulması çok masraflı ve zaman kaybına yol açıyor. Çoğu kere de halkın ve yönetimlerin direnişiyle sömürü sona eriyor. Küresel aklın geliştirdiği yeni yöntem ve teknolojilerin getirisi olan postmodern sömürü, modern sömürünün sakıncalarını ortadan kaldırıyor.
Sosyal medya, metaverse, blockchain ve mRNA teknolojisi, yeni bir çığır açarak postmodern sömürü çağını başlatıyor. Bu dönemin başlıca özelliği ; Sosyal medya ve metavers ile başlatılan zihinsel savaş, milyonlarca kamerayla izlenen hayatlar, yapay zeka yazılımları ve sosyal puanlama sistemi.
Küresel akıl, teknolojik yazılımlarla, insan hayatına yön verirken zamanla insanın akıl ve iradesinin yerini alıyor, insanoğlunu zombi haline getiriyor. Serveti, malı mülkü ve tüm değerleri yerine insanın kendisinin ele geçirildiği bu dönemde, yazılımı yapan küresel akıl ve irade, insanın sahibi olduğu herşeyin de sahibi oluyor. Ne yiyeceğinden ne içeceğine, nasıl bir taşıta bineceğine kadar herşey, zihinlere yükleniyor. Ayrıca cip takmaya gerek var mı? Yapılan yazılımlar, insanı gönüllü zombiye dönüştürürken sömürüyü de istenilen şekle sokuyor. Bu sömürünün özelliği, direnme ve karşı koymanın olmamasıdır. Masrafsız olan bu sömürünün temeli, Sosyal medya, metaverse, blockchain ve mRNA teknolojisinin üstünlüğüne dayanıyor. Artık postmodern sömürü döneminde silahlara, orduları ve savaşlara gerek yok.
HEDEF : ZOMBİ TOPLUM
Yeni savaş yöntemleri dünyayı hızla değiştiriyor : Zihinsel savaş, hastalık savaşı ve dijital teknoloji savaşı. Bu savaşın hedefi Büyük sıfırlama dedikleri Postmodern kölelik yani Zombi toplum. Büyük sıfırlama çeşitli yöntemlerle yapılacak. Sosyal medya ve sanal alemde kullanılan e-imza, ses, foto, şifreler gibi size ait izler heklendiğinde kimsenin parası pulu malı mülkü kalmayacak. Diğer bir yöntemde borsa, faiz, döviz, emtia, bitcoin gibi dijital paralar üzerinde yapılan spekülasyon. Mesela yüzlerce kat artacak algısıyla çoğu kişi malını mülkü satıp dijital paralara yatıracak. Sonra bir anda sıfırlama olacak ve insanlar birikimlerini kaybedecek. Güneş patlamaları sonucu elektrik kesilmesi bahane olabilir. Küresel yapıya borçlu Devletler ise 286 trilyon $ borcunu halka yansıtacak. Yani varlık vergisi gibi bir vergiyle halkın servetini, borçlu olduğu küresel yapıya devredecek. Zaten açıkca söylüyorlar ve kendi mülklerini satarak güya örnek oluyorlar. Sonuçta herşey küresel aklın olacak. Vatandaşlık maaşı dedikleri, kölelik ücreti. Modern sosyalizm dedikleri bu. Büyük sıfırlamanın mali yönü bu. Kültürel yönü ise zihinsel soykırımla bütün değerlerin silinmesi.
Küresel akıl, ulus devletleri borçları nedeniyle ipotek altına aldığı zaman, toplumlar ve özgürlükler Niyagara şelalesi altına girmiş gibi olur, yani karşı koyamaz, yok olur. Şimdi öyle bir zamandan geçiyoruz. Pandemiden küresel ısınmaya dayatılan kurallar, bizzat ulus devletler eliyle yapılıyor. Pandemiyle ekonomik krize sokulan ülkeler, yardım adı altında verilen borç kredilerle emir altına alınıyor. Borç alan emir alır. İnsanlık için geri dönüşü imkansız bir dönem.
Sonuçta devletler, sınırlar, ordular, din ve kültürler ortadan kalkacak. Sembolik vatandaşlık maaşıyla modern sosyalizm adı verilen zombi topluma geçilecek. Bunları hayal zannetmeyin, Küresel akıl, ABD ve dünyada karşı çıkanları perişan ederek büyük sıfırlama ve dijital dünyaya hızla ilerliyor.
Dünyada son hızla devam eden hastalık savaşı, zihinsel savaş ve dijital savaşı idrak edecek ve bunu yönetecek kurumları olmayan hiçbir ülke, kahramanlık türküleri söyleyerek, kahramanlık filmleri çevirerek sağlık savaşını kazanamaz, ayakta bile kalamaz. Milyonlarca insanın ölümüne yol açan Pandemide bunu gördük. Dünya sanki önceden planlanmış online eğitime, dijital ticarete, dijital coinlere, HES koduyla dijital takibe bırakın sorgulamayı ne olduğunu bile anlamadan bir anda geçiverdi. Ansızın ortaya çıkan virüs savaşında, zengin ve gelişmiş ülkelerin bile maske, solunum cihazı, ilaç ve aşı konusunda ne kadar aciz duruma düştüğünü idrak ettik. Milli aşısı olmayan ülkelerin, bilim ve teknoloji de ileri şirket ve ülkelere el avuç açarak ne kadar zavallı duruma düştüğünü bizzat yaşadık. Aşıyı verirlerse yaparsınız, vermezlerse ne yapacaksınız? Yıllardır Milli ilaç ve Milli aşı anonsu yaptığımızda, aşının millisi mi olurmuş diye dalga geçenler, hacı bekler gibi aşı beklediler. Demek ki, savaşı da zenginliği de kazanan akıldır, bilimdir, teknolojidir ve bunu sağlayan eğitim ve organizasyondur. Çanakkalede topumuz ve mayın gemimiz olmasaydı, düşmanı denize gömemezdik. Sarıkamış soğuğunu dikkate alan akıl, bilim ve teknolojimiz olmadığı için 80.000 evladımızı Sarıkamışta şehit verdik.
KÜRESEL AKILLA ULUSAL SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ
Yeni savaş yöntemlerini kullanmak akıl irade güç bilgi ve organizasyon ister. Ülkelerin ne yazık ki bu konuda bilgisi ve hazırlığı yok. Tepki olarak ortaya çıkan anlamsız aşı ve maske karşıtlığı çaresizliğin sonucu. Kendi aşısını, kendi teknolojisini üretmek yerine sakıncalı diye mRNA aşısına karşı çıkan kitleler, GDOlu gıdalarla mRNA aldıklarının farkında bile değil. Sonuçta yıllar sonra kısırlık, otoimmün ve allerjik hastalıklar hızla artacak. Zaten son 40 yılda arttığı bilinen bir gerçek. Nüfusun yenilenme hızını gösteren altın oran 2 altına düştü. İleri tarihlerde bu oran daha da düşecek. Bill Gates ne dedi : Dünya nüfusu mRNA aşı teknolojisiyle % 15 azalacak. Tabii % 99 azalacak deseydi kıyamet kopardı. Aşı, ilaç ve biyoteknolojik keşifleri ve üretimi finanse edenler, artan nüfusun küresel ısınmaya yol açtığını iddia ediyor. Yani suçlu, para için yeraltını ve yeryüzünü vahşice talan eden, dünyayı kirleten kendileri değil, sürekli üreyen insanlık yani sizlersiniz. Çözüm ; nüfusun azaltılması. Pandemi, aşılar, GDO çözüm olabilir. Kendileri açık açık söylüyor ama 3 maymunu oynayanların küresel oyunu anlaması zor hatta imkansız. Komplo teorisi demek ise kolay. Aslında komplo kötülüktür. Komplo teorisi ise, kötülüklerin perde arkasını anlama çabasıdır.
Küresel aklın kurduğu sistem akıl, bilgi, organizasyon ve paranın sınırsız gücüne dayanıyor. Borç alan ülkeler borç verenin direktiflerine uymak zorunda. Borç alan emir alır. Gelişmiş ülkeler bile işgalden para basmaya kadar bu aklın kontrolünde. İşte Vietnam, Irak, Afganistan... Küresel akıl ne diyorsa o. Açlıktan yoksulluğa, şiddetten hastalık ve kötülüklere kadar her türlü felaketin bu yapıdan kaynaklandığını duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü bu yapı sınıf, ülke, ırk, cinsiyet ve mezhep çatışmalarını sürekli ısıtarak kendini gizlemeyi başarmıştır. Devşirme aydınlar ve muhalif siyaset, bu yapıyı gizlemek için hep devleti suçlamışlardır. Oysa devletleri de borç ve faizle sömüren bu yapıdır.
SORUNU ÜRETEN ÇÖZÜMÜ VERMEZ
Çoğu ülke, şirket, örgüt, yeni dünya düzenine karşı çıkmak bir yana, dijital düzende yer kapmaya, avantaj kazanmaya ve şekil almaya çalışıyor. Karşı çıkmanın imkansız ve anlamsız olduğunu görüyorlar. Çünkü borçlu ülkeler, küresel iradeye olan 286 trilyon dolarlık borçlarını yine borç alıp ödüyorlar. Ama ne hikmetse borçları ödedikçe artıyor. Borç alamayan yönetimler ise, krize girince iktidardan düşeceğini bildiği için tekrar borç almak için yeni dünya düzenini istemesede desteklemek zorunda. Biliyorlar ki karşı çıkanlar her çeşit yöntemle hizaya getirilir : Zihinsel ve ekonomik savaş, yaptırım ve ambargolar, hastalık savaşı... Dünyadaki muhalif hareketler bile küresel iradenin kontrolü altında. Küresel yapı açık açık muhalefete talimat veriyor ve halkın seçtiği iktidarı yıkın, sizi iktidar yapayım diyor. Muhalefetler, tüm felaketlerin anası olan küresel sömürüye karşı çıkmak yerine, halkın seçtiği iktidarları yıkmak için çalışıyor. Milli iktidarlar içerden ve dışardan saldırı altında. Dünyadaki iktidarlar veya muhalefet partileri adeta birbiriyle yarış ediyor. Küresel projeyi kim daha iyi uygularsa iktidarda o kalıyor. Herkes iktidara gelmek için, en iyi ben uygularım diyor, iktidarla adeta yarış ediyor. Sebep basit: En gelişmiş ülkeler dahil dünyanın Küresel finansa borcu 286 trilyon $. Bu borç sürekli arttığı için ödenme şansı sıfır. Bu yüzden küresel proje hızla gerçekleşiyor. Paranın karşısında kimse duramıyor. Yaptıkları sadece küresel projeye hizmet için yarış.
Ulus devletler yetkilerini yavaş yavaş küresel iradeye terkediyor. Kullanılan dolar ve kripto paralar nispetinde egemenlik küresel akla geçiyor. Dolarize olmak yetmiyor ki şimdi de para basma senyoraj hakkı bile dijital coin ardındaki küresel akla devrediliyor. Borçlu ülkeler çaresiz ve güçsüz, dijital parayı sadece ben basarım diyemiyor. Aşı pasaportundan dijital takibe, online eğitimden bankalara herşey büyük gözün kontrolünde. Pandeminin yarattığı ekonomik kriz ve kaosla karşı gelenleri tasfiye etmek artık çok kolay.
Küresel akıl ; para, bilim ve teknolojiyi üreten ve yaşam tarzını planlayan akıl. Bu akla karşı koyacak irade ve güç yok. Ona takılmaktan başka çare yok. Bilim, teknoloji, para, medya, her şey bu gücün elinde. İlaçtan aşıya kadar dünya bu güce muhtaç. Onlar keşfedecek biz de pazar olacağız. Bilim ve aydın dünyasına düşen iş, reklam ve pazarlama. İnsan DNAsına aykırı olan yaşam tarzı yıkılır ama Küresel akıl onun da çaresini buldu : İnsan DNAsını dijital yaşam tarzına göre değiştirmek. Bunun da teknolojik yolunu buldular. Bilimsel araştırma merkezleri biyogenetik çalışmalar, klonlama, yapay zeka yöntemleriyle yarı robot zombi insan yaratmak için gece gündüz çalışıyor. Küresel akıl, zihinsel savaşta kullanılan sosyal medya ve yeni yöntemlerle postmodern kölelik dönemine geçiyor. Postmodern kölelik, kendi gönlüyle köleliğe ve sömürüye koşan ve sömürüden zevk alan bir dünya yaratıyor. Böylece postmodern kölelik, sömürüye uygun zombi insan türü ve dijital faşizm düzeni geliyor. Zaten süreç pandemiyle hızlandı. İşsiz ve aç kalan kitleler yönetimleri değiştirmek için kışkırtılacak. Online eğitimden online seçimlere kadar herşey değişecek. Doğrudan demokrasi ve adalet masalıyla kadim kurumlar yapay zekaya devredilecek. Dünyanın servetinin dijital spekülasyonla bir avuç oligarşinin eline geçmesine benzer şekilde, halkın iradesi de dijital yönetim tezgahıyla küresel iradenin kontrolüne geçmiş olacak. Zaten medya ve küresel eğitimin sürdürdüğü zihinsel savaşla her şey hafıza kartımıza işleniyor, biz de güya ‘özgür seçimler’ yapıyoruz. Bunun neresi özgürlük? Böyle bir dünyada, biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan bize ait özgür irade ve yaşam nerede?
Böyle bir dünyada demokrasi olur mu? Demokrasi özgür insanla olur. Modern kölelik ve Zombi toplum üreten küresel sömürü düzeninde demokrasi olmaz, olsa olsa sahte özgürlük ve demokrasi görünümlü modern kölelik düzeni olur.
Özgürlüğün tanımı bile sessizce değiştiriliyor. Gerçek özgürlük; hayatı kendimizin yönetmesi iken, kredi kartı limiti; özgürlüğün yeni tanımı ve sınırı olarak sunuluyor. Artık daha çok özgürlüğün yolu, bu limitleri genişletmekten geçiyor. Bu sahte özgürlüğün sınırlarını daha da genişletmek için toplum tüm enerjisini, zamanını, aklını ömür boyu tüketiyor, tüketiyor, tüketiyor. Markalar dünyasında alış veriş çılgınlığı ve kredi kartı limiti özgürlük olarak hafıza kartımıza işlenirken, ‘kuklalar alemi’ yeni yaşam biçimi oluyor. Böyle bir dünyada ayrıca beyinlere çip takmaya gerek var mı?
50 yıldır modern köleliği dayatan Küresel irade, şimdi postmodern kölelik çağını ilan ediyor. Keyif onun. Postmodern sömürü, kendi gönlüyle sömürüye koşan ve sömürüden zevk alan bir dünya yaratıyor. Hedef : Redesigning life : Hayatı ve yaşam tarzını yeniden tasarlamak. İnsanlık alemi için tasarlanan yeni hayat ; postmodern kölelik, zombi toplum.
KÜRESEL PLAN BU :
ABD, küresel ısınma için 10 yıl içinde 100 trilyon $ harcayacağını ilan etti. Yani dünya yeni bir dönem giriyor : Küresel ısınma ile mücadele adı altında yaşam tarzı tamamen değişecek. Mesela hayvancılık yok edilecek : yani et süt peynir yoğurt gibi hayvansal besinleri unutacaksınız. Hayvancılık nasıl biter? Nasıl mı? Bilim dünyası etin ne denli zararlı olduğunu beyninize kazır. Yem fiyatları kasten artırılır. Mera ve otlaklar madencilik bahanesiyle yok edilir. Yangınlar ile de her şey yok edilir. Sonuçta gıda üretimi krize girer, açlık ve kıtlık yüzünden isyanlar çıkarılır. İklim felaketleri nedeniyle göç artar. Pandemi yüzünden ekonomi ve sağlık sistemi çöker. Milyonlarca insan ölür, açlık susuzluk ve hastalıktan kırılır. Zombiler dönemi başlar. Bunun üzerine BM küresel devlet gibi yönetimi devralır. Bundan sonra ulusal devletler etkisini kaybeder ve dünya yeni düzene geçer. Bunlar masal değil. Adamlar pervasızca bunların olacağını Economist ve Time gibi yayın organlarında açıklıyor zaten.
Müsilaj, pandemi, yangınlar, ekonomik kriz, açlık, kıtlık, susuzluk, savaşlar, terör... bu döneme geçişi hızlandırmak için. Herkes küresel ısınma için küresel gücün canla başla çalıştığını zannedecek ama gerçek tamamen tersi : Milyonlarca uçak, özel jetler ve yatlar, ışıl ışıl şehirler, petrol ve doğalgaz savaşları devam edecek. Kimse niye bunları yapıyorsunuz diyememiyecek. Kimse daha sıcak ve kuru bölgelerde yangınlar neden olmuyor da, turizm bölgelerinde oluyor düşünemeyecek. Katrilyonlarca dolarlık dijital devrim ve küresel ısınma ekonomisine geçmek için yangınlar, müsilaj, salgın hastalıklar, çevre felaketleri artacak, kitlesel kısırlık ve artan ölümler nedeniyle dünya nüfus artış hızı frenlenecek, sonra da aşağıya çekilecek. Hedef ; hastalık üreten çevrede hastalıklar içinde debelenen zombi toplum.
Dünya ve Türkiye, hastalıklardan yangınlara kuyruğu peşinde koşan kedi gibi bela ve felaketlerle zaman harcarken, küresel aklın hasta insan, zombi toplum ve dijital devrim planı tıkır tıkır işliyor. Zombiye çevrilen zihinlerin bu plana karşı çıkma şansı şimdilik yok. Çünkü başına gelecek belalardan haberleri yok. Bilmek zaten yeterli değil. Küresel oyunlar konusunda her türlü bilgi ve donanıma sahip bilim insanlarından oluşan Tıbbi istihbarat örgütü belki çözüm olabilir. Tabii binbir sorunla uğraşmaktan yorulan ve bu yüzden büyük resmi göremeyen yönetimlerin ve karar vericilerin öncelikle bu felaketi idrak etmesi gerekir.
ALTIN VURUŞ : KÜRESEL KRİZ - 2022
Tezgahlanan küresel krizin asıl nedeni, sınırsız basılan ve dağıtılan kredilerin batmasıdır. Bu kısır döngü tekrar tekrar sınırsız para basmaya yol açacağı için iflaslar, enflasyon, borsa ve bankaların çöküşü kaçınılmazdır. Sonuçta her türlü servete el konulacaktır. Tarih tekerrürden ibarettir.
Ülkelerin bir avuç küresel oligarşiye 340 trilyon dolar borcu var ve bu borç ödedikçe artıyor. Gelişmiş ülkeler bile bu borcu ödeyemez, ödeyemiyor zaten. Peki oligarşi alacağından vazgeçer mi? Asla vazgeçmez ve bu borcu mutlaka tahsil edecek. Bu borcu ülkelerden nasıl alacak? Çok basit. Ulus devletleri bypass ederek yıllardır faizle artan alacağını halka ciro edecek. Nasıl yani? Alacağı 340 trilyon doları iklim tezgahıyla, enflasyonla, spekülasyonla, faizle 8 milyar insandan söke söke alacak, alıyor zaten. Pandemi, iklim krizi, tezgahlanan savaşlar ve çatışmaların yol açtığı ekonomik kriz ve enflasyon bunun yolunu açmış bulunuyor. Devletlerin astronomik borçları karbon vergisi dahil astronomik vergilerle halka ciro edilecek. Tüm servetler önce dijital sisteme, sonra da küresel yapıya aktarılacak. Yani devletler ve milletler kayıtdışına çıkamayacak. Büyük sıfırlamayla ülkelerin ve insanlık aleminin serveti küresel finansın eline geçerken modern sosyalizm kurtuluş olarak sunulacak. İnsanlar vatandaşlık ücretiyle postmodern sömürü sisteminin kölesi olacak. İnsanlık alemini yutmaya hazırlanan trilyon dolarlık köpekbalığı fonlarının hedefi bu. Ülkelere boşuna borç vermiyorlar. Krizler, savaşlar, kaoslar ve hastalıklar okyanusunda zombiye çevrilen 8 milyar insan balık sürüleri gibi küresel balinanın ağzına doğru yüzüyor. Küresel oligarşi yutuyor, sömürüyor, gübreye çeviriyor. Sosyal ve biyolojik atık oluyoruz.
Böyle bir dünyada, biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan bize ait özgür yaşam nerede?
NASIL ÖZGÜR OLURUZ?
Özgürlüklerin yok edildiği karanlık bir savaşın kurbanıyız. İrademizi yok eden bu savaşın hedefi; zihnimizi ve bedenimizi ele geçirmek. Taşıdığımız bedeni kim yönetecek? Patron kim olacak? Küresel yazılım mı, yoksa biz mi?
Bizi zombiye çevirmek isteyen küresel esaretten nasıl kurtuluruz? İnsanlık tarihinin bitmek bilmeyen özgürlük savaşı, bizi evlere hapseden pandemiden online hayata kadar sonsuz cephede devam ediyor. Bu karanlık savaşta teslimiyet kölelik, kaçmak ise imkansız.
Zombi yaşam tarzını dayatan bir dünyada özgür yaşamak mümkün değil mi? Kurgulanan hayatın figüranı olmaktan başka çaremiz yok mu? Özgür irademizi yok eden küresel yaşam tarzına teslim mi olacağız? Esir alınan irademiz ve hayatımız ne olacak? Hasta eden yaşam tarzını değiştirin diyen bilime rağmen neden değiştiremiyoruz?
Modern kölelik çağından Postmodern kölelik çağına geçerek zombi toplum modelini dayatan Küresel iradeye karşı, özgürlüklerimizi nasıl koruyacağız? Asıl Da Vinci’nin şifresi bu. Sağlık ve hayatımızı kilitleyen bu şifreyi nasıl çözebiliriz? Bu şifreyi çözmeden özgür olmak mümkün değil.
Bu savaş, hayatımızı esir alan yaşam tarzına karşı vicdanımızın isyanı ve masum savaş ilanıdır. Bu savaş, irademizi ele geçirmeye çalışan zihinsel esarete karşı irademizin özgürlük savaşıdır. Bu savaşın galibi, insan bedenine ve onu yöneten beynine hükmedecektir. Bu savaşı; ya biz kazanacağız ve gerçek anlamda özgür olacağız, ya da ipleri dış dünyanın eline teslim edecek ve postmodern köleler yani zombiler olacağız. Bu açıdan sorun özgürlük sorunu, çözüm de bilim ve akıl oyunu. Bizi yutmaya çalışan küresel yaşam tarzına karşı direnmek ve bilimsel çözümler üretmekten başka çaremiz yok. Hastalık ve kötülük üreten yaşam tarzının sağlık ve hayatımızı hapseden deli gömleğini yırtacağız, ya da küresel robot olacağız. Seçim sizin.
KAYNAKLAR
1. Yeşilçimen K: HASTALIK ÜRETEN YAŞAM ÜRETEN YAŞAM TARZI NASIL DEĞİŞİR, Hayy kitap, 2006
2. ÖZGÜRLÜĞÜN GASPI https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,543/ozgurlugun-gaspi/drbr-kemal-yesilcimen
3. DÜNYANIN EN KANLI SAVAŞI https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,542/dunyanin-en-kanli-savasi/drbr-kemal-yesilcimen
4. NEDEN BAĞIMLIYIZ? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,539/neden-bagimliyiz/drbr-kemal-yesilcimen
5. MODERN SÖMÜRÜ NASIL YAPILIYOR? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,536/modern-somuru-nasil-yapiliyor/drbr-kemal-yesilcimen
6. KORUYUCU - ÖNLEYİCİ HUKUK VE TIP https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,532/koruyucu---onleyici-hukuk-ve-tip/drbr-kemal-yesilcimen
7. ZİHİNSEL SAVAŞ AİLE VE AHLAKI YOK EDİYOR https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,531/zihinsel-savas-aile-ve-ahlaki-yok-ediyor/drbr-kemal-yesilcimen
8. SAĞLIKTA KÜRESEL OYUNLAR https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,495/
9. YAŞAM TARZIMIZ HASTALIK ÜRETİYOR https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,508/
10. NEDEN BU KADAR HASTAYIZ?
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,496/
11. ARTAN HASTALIKLARIN GERÇEK NEDENİ https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,490/
12. 5. DEVRİMİN HEDEFİ : ZOMBİ TOPLUM
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,494/
13. ZİHİNSEL SAVAŞI KAYBEDİYORUZ https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,491/
14. SAĞLIK VE ÖZGÜRLÜĞÜN GASPI https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,549/
15. HASTALIK BORSASINDA KAYBOLAN SAĞLIK
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,224/
16. HASTALIK SAVAŞI https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,548/
17. YAŞAM TARZI DELİ GÖMLEĞİ
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,487/
18. TEMEL SORUN NE?
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,540/
19. SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,544/
20. DÜNYA NEREYE GİDİYOR?
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,483/
21. TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜMLER https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,476/
22. SİSTEM SAĞLIĞI KORUMA ODAKLI OLMALI https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,464/
23. TOKGÖZLÜ TOPLUM MODELİNE GEÇMELİYİZ
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,457/
24. BİLİM DÜNYASINDAKİ VESAYET https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,444/
25. BAŞKA ÇÖZÜM YOK
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,432/
26. MODERN SÖMÜRÜ KİMİN ESERİ? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,431/
27. BİLİMSEL VE MİLLİ EĞİTİM NE ZAMAN? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,413/
28. SÖMÜRÜ SİSTEMİNİ YIKMAK KOLAY MI? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,405/
29. KÖTÜLÜKLE MÜCADELE NASIL OLMALI?
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,398/
30. DÜNYADAKİ SAVAŞ
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,378/
31. MİLLİ VE BİLİMSEL EĞİTİM ŞART ! https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,355/
32. SAĞLIKTA YANLIŞ ve EKSİK OLAN NEDİR?https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,352/
33. ÇÖZÜM : BEYİN NAKLİ
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,340/
34. ÇÖZÜMDEN SORUNA https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,243/
35. SAĞLIKLI SİSTEM NASIL KURULUR - I
https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,204/
36. KARANLIK SAVAŞ : ZİHİNSEL İŞGAL https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,87/
37. 3. SAVAŞ : ZİHİNSEL SOYKIRIM https://www.kemalyesilcimen.com/?haber,65/3-savas--zihinsel-soykirim
38. NASIL ÖZGÜR OLURUZ?
https://www.kemalyesilcimen.com/?haber,80/nasil-ozgur-oluruz-
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle