En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
20 Ağustos 2021

GERÇEK ÇÖZÜM BU



Erken yaygın taramayla, virüs taşıyanları henüz sayıları artmadan tesbit edip filyasyon ve karantinayla salgın piklerini önlemek gerçek çözümdür. Bu stratejide ekonomiden sosyal hayata kadar bir sürü kısıtlamaya ve milyarlarca dolarlık aşı temini için dilenmeye gerek kalmaz. Virüsü ortaya çıktığı ilk anda tesbit edip salgını önlemek, aşıya karşı çıkmak değildir. Uzun süren salgınlarda toplum bağışıklığı tabii ki aşıyla olacaktır. Özellikle 50 yaşın üzerindeki yüksek riskli grup aşılanmalıdır. Burada tartışılan konu, Wuhan'da uygulanan salgını önleme stratejisi ve aşı temininde başkasına muhtaç ülkelerin karşılaştığı zorluklardır.

Aşılama stratejisinde, aşı üreticileri yeterli sayıda aşıyı zamanında vermediği için salgın kontrolden çıkmış oluyor. Öldürücü varyant veya virüslere karşı aşı üretenler size niye öncelik versin? Önce kendi insanına yapmak zorunda. Aşı stratejisinin en önemli dezavantajı ; faz I II III dönemiyle üretim ve uygulama süresinin uzun zaman almasıdır. Teknolojik gelişmelere rağmen en erken aşı üretimi 1 yıl süre alıyor. Türkiye için bu süre daha da uzun. Tehlikeli bir salgın halinde buna karşı aşı geliştirilinceye kadar milyonlarca insan ölebilir. Ayrıca aşının etkisiz olduğu varyantlar çıkabilir. Gelecekte Covidden daha öldürücü salgınlar çıkarsa, pandemiye dönüşmeden önlemenin yolu hızlı testlerle yapılan tarama stratejisidir. 

Erken yaygın taramada, virüsün genomu tesbit edilir edilmez kısa sürede hızlı testi uygulamak gerekiyor. Tesbit edilen her vakada, filyasyonla birlikte bölgesel taramayla, virüs taşıyan kişiler karantinaya alınır. Çinin Wuhan kentinde 14 ay aradan sonra 11 milyondan fazla nüfusa corona virüsü testi uygulanarak salgının yayılması hızla önlendi. İlk vaka tesbit edilir edilmez o bölgede testler tekrar edilerek salgın kısa sürede önleniyor.

Masal anlatmıyoruz. Bu yöntem İzlanda, Çin, Kore gibi birçok ülkede başarıyla uygulandı ve salgın önlendi. Çinde Wuhan, şimdi onbinlerce kişinin kucak kucağa olduğu havuzbaşı partileri ile adeta dünya ile alay ediyor. Çünkü bu yöntemle virüsün neredeyse kökünü kazıdılar. Daha sonra görülen tek tük vaka ise çıktığı bölgede aynı yöntemle önlendi.

Peki neden bu yöntemi yapamıyoruz? Bilim dünyasının kullanıldığı bu savaşta, bilim ve teknolojide vesayet ve mandacılığın sorgulanması gerekiyor. Nükleer ve biyolojik savaşı insanlığın başına bela eden bilim dünyası, küresel aklın hizmetçisi oldu. Özgür düşünce, sorgulama ve bilimsel yaklaşım yerine, küresel şirketler ve kontrolündeki DSÖ, FDA ile otorite arasında bocalayan ve onların papağanı durumuna düşen bilim ve aydın dünyası, pandemide iyi bir imtihan veremedi ve güven kaybetti. Aşı olmayan 30 yaşındaki bir insanın Covid den ölme ihtimali 250.000 de 1 gibi griple aynı olmasına rağmen, sürekli olarak yaşlılardaki yüksek ölüm oranını tekrarlayarak korku ve panik yarattı, toplumun moralini bozdu. Ölüm oranını yüksek göstermek için, PCR pozitifler yerine hastane ve yoğun bakım ölüm oranlarını verdi. Virüs bulaşan hastaların çok azının hastaneye ve yoğunbakıma yattığını gizledi. Aşıya bağlı ölüm olursa aşı yasaklanır diyenler binlerce ölüm karşısında ölüm yok diye yalan söyledi. Küresel şirketlerin reklam ve pazarlamasıyla toplumu aldatan, bilimsel gerçekleri saptıran engele dönüştü. İlaç ve aşı firmalarıyla çıkar ilişkileri açığa çıkanlar özür bile dilemedi. Çin ve İzlanda gibi ülkelerin hangi yöntemle başarılı olduğunu sorgulamadan aşı firmalarının peşine takıldı, onların sözcüsü gibi davrandı. Yaygın tarama testlerinin başarısını görmezden geldi. Aşılı olanların da bulaştırıcı olduğunu bile bile, bilimsel kanıtların aksine aşısız olanlara haftada iki kere PCR yapılmasını dayattı. Aşıdan ölenleri gizledi, ölen yok dedi, yalan söyledi. Toplumun çoğunluğu aşılı olan ülkelerde ölüm olaylarının neden arttığını izah edemedi. Geçen sene PCR pozitifler zorunlu karantinaya dediler. Şimdi bulaştırıcılık oranı yüksek olan çocuklar bile okula gitsin diyorlar. Aynı kişiye farklı aşı yapılabilir derken, şimdi yapmayın zararlıdır diyorlar. Maskeden kapanmaya çelişkiler içinde olan bilim dünyası maalesef güven kaybetti.

KENDİNE GÜVENECEKSİN 

Bilimde mandacılıktan kurtulmanın yolu bu. Başaran nasıl başarmış araştır, ders çıkar, örnek al ama başkasının ağzına bakma. Kendimize güvenelim. Bilim ve teknolojide yeteneklerimiz ve alt yapımız var, yeter ki harekete geçirelim. Türkiye isterse milli seferberlik ruhuyla antijen - antikor tarama testini milli ve yerli yapabilir. Zaten bu teknolojiyi ve tarama işini başardı. 1 milyon kişilik sağlık ordusu günde 300.000 test yapıyor. Bu işlemi Türkiye çapında yaparak virüs taşıyanları kısa sürede elimine edecek hepsi bu. Ama trilyon dolarlık hastalık lobisinin işine gelmiyor. Virüs taşımayan çoğunluk neden ekonomiyi çökerten ve ülkeyi kaosa sokacak olan yasaklara ve gereksiz işlemlere maruz kalsın? Şu an antikor pozitiflik oranını yani covid geçiren nüfusu bile bilmiyoruz. En azından bunu öğrenerek gereksiz testlerden ve aşıdan tasarruf edebiliriz.

İngiltere Halk Sağlığı kurumunun raporuna göre, 1 Şubat - 2 Ağustos tarihleri arasında yapılan araştırmada, aşı 50 yaşın üstündeki grupta çok yararlı. Aşının 50 yaş altındaki grupta ise faydası yok gibi. 16 milyon kişide 30 kişiyi kurtarmış yani milyonda 2 kişi bile değil. Aşı olmayan 30 yaşındaki bir insanın Covid den ölme ihtimali 250.000 de 1 yani %0.0004 Bulaştırmayı önlemede ise aşının zaten bir üstünlüğü yok. Bu grupta, milyarlarca doları ve organizasyonu, kitlesel tarama testleriyle salgını yayılmadan önlemeye harcasak daha mantıklı olmaz mı? Hiç değilse bu kadar para, Türkiye'de kalır. Tabii küresel koroya karşı çıkmak zor. Erkek çocuk ve gençlerde de durum aynı : 1 milyon kişi aşılanırsa sadece 2 kişiyi kurtarıyor. Çocuklarda Covid test pozitifliği yaklaşık yüzde 8 iken okulların açılmasıyla 15 günde yüzde 30'lara yaklaştı. Kısa sürede bulaşma 4 kat arttığına göre, bu hızla 1 ay içinde sürü bağışıklığı olacak demektir. O halde ölüm oranı sıfıra yakın olan Covidde çocuklara aşı yaygarası neden? Bilimsellik maskesi altında aşıyı pazarlayan küresel çıkar uzantılarına göre değil, bilimsel gerçeklere göre hareket etmeliyiz.

Her yıl 40 milyon insan önlenebilir nedenlerden ölüyor ama medya ve bilim dünyası bu felaketi ekranlarda Covid gibi tablolar halinde verip halkı uyarmıyor. Her 4 saniyede bir kişi açlıktan ölüyor ama ekranda açlıktan ölenlerin listesi covid gibi yer almıyor. İçki, sigara, fastfood, kola... gibi nedenlerden her yıl 25 milyon insan ölüyor ama bunları gizlemek için hastalık ve ölüm sektörü, Covidle zihinleri işgal ediyor. Çünkü küresel reklamlardan besleniyor. Her yıl 7 milyon insan hava kirliliğinden ölüyor ama bilim dünyamız suspus. Bugün önlenebilir nedenlerden kaç kişi yoğun bakıma yattı, kaç kişi kanser oldu, kaç kişi kalp krizi geçirdi, kaç kişi öldü kimsenin umurunda değil. Covid aşağı, covid yukarı. Her sene 110.000 kişinin sigaradan öldüğü Türkiyede bunca yaygara neden? Ülkemizde ölümlerin %86sı önlenebilir nedenlerden ama bilim dünyamız bu ölümleri önlemek için Covidde olduğu gibi yasaklar koymuyor, yasaklayın diyen raporlar yazmıyor. Çünkü küresel şirketler gücenir. Bu raporları yazmış olsa, TBMM gereğini yapacak ama yapamıyor. Bu nedenlerden ölenler insan değil mi? Covide karşı yapılan bunca kampanyayı sigaraya karşı yapsak binlerce kat insanımızı kurtarmış olacağız ama Küresel akla zihnini teslim edenlere anlatmak zor. Ucuz, kolay ve etkili yöntemler sosyetemizi bozuyor.

Türkiyedeki vakaların %90'ı Delta varyantı. Biontech Delta varyantına etkili olacak yeni aşı üzerine çalıştığını ve yakında piyasaya çıkaracağını sık sık tekrar ediyor ama elindeki aşıları satmaktan geri durmuyor. Diğer aşı firmalarıyla birlikte, medya ve bilim dünyasının öncülük ettiği bedava reklam ve pazarlama furyasında milyar dolarları zevkle cebe indiriyor. Bu paralar bizim cebimizden çıkıyor kimse farkında değil. Küresel aklın hedefi, ekonomiyi çökertmek için pandemiyi kullanmak. Aşıya harcadığımız 5 milyar dolar da hediyesi. 

Küresel aklın pandemiyi önleme gibi bir niyeti yok. Önleme niyeti olsa, Wuhan ve Pekinde yaptığı gibi yaygın tarama yöntemiyle salgını önlerdi. Marsa giden, yapay zeka ve biyoteknolojik devrimi başlatan küresel akıl için bu yöntemi uygulamak çocuk oyuncağı. Onun derdi cebini doldurmak, her yıl 8 milyar insana her çıkan virüs için aşı satmak. Yaygın tarama yönteminde, aşıların yıllar süren faz araştırmalarını, üretimini ve satacak olanların keyfini beklemek yok ama pandemiden beslenen trilyonlarca dolarlık hastalık ve ekonomiyi çökertme lobisi salgının kısa sürede sonlanmasını istemiyor. Toplumların her konuda kutuplaşması ve birbiriyle çatışması lazım ki, küresel sömürü ve soygunu kimse idrak edemesin.

Asıl sorun şu: aşıya dirençli varyantlar veya dirençli virüsler ortaya çıkarsa ne olacak? Yeniden virüse etkili aşı araştırmaları başlayacak, bu sırada pandemi dünyayı perişan edecek. Virüs dünyayı perişan ettikten sonra kuyruğu peşinde koşan kedi gibi feci sonuçlarla uğraşmak yerine Yeni Zelanda gibi yayılmadan virüsün kökünü kazımak kimsenin aklına gelmiyor.


TÜRKİYE BU TEKNOLOJİYİ BAŞARDI 

Türkiye geçtiğimiz aylarda yüksek seçicilik ve doğrulukla Covid-19 tespiti yapabilen teşhis ve tanı sistemi geliştirdi ve seri üretime geçti. Bu yeni yöntemde, PCR örneğini alırken hastaları rahatsız eden derin sürüntüye gerek kalmıyor. Ağız boşluğundan alınan numunede virüs olup olmadığı 10 saniye içinde tespit ediliyor. Bu cihaz şu ana kadar bilinen tüm varyantları başarıyla tanıdı. Yani varyantlar için tekrar tekrar test yapmaya gerek kalmıyor. Bu yöntem yerli ve milli olup, dünyayı  ve Türkiyeyi hem virüsten hem de ekonomik krizden koruyabilir ama DSÖ ve küresel akla takılan bilim dünyasına gel de anlat.

Oxford Üniversitesi araştırması, iki doz aşı olmuş kişilerin virüse yakalanmaları durumunda hiç aşı olmamışlar kadar virüs yoğunluğuna sahip olduğunu, yani bulaşmayı aşının önlemediğini gösteriyor. Koen Pouwels, aşılanmasına rağmen enfekte olan kişilerde görülen virüs yoğunluğunun, sürü bağışıklığına ulaşmayı zorlaştıracağına dikkat çekiyor. İki doz aşı olanlara eğer Delta varyantı bulaşırsa, onlar da aşı olmayan ve hastalık bulaşan insanlar kadar virüs taşıyor. Aşı olanların virüsü bulaştırma riski, aşı olmayanlara benzer olduğuna göre, bilim dünyamız aşılılara da haftada 2 kez PCR testi yapılsın diye dayatacaklar mı? Öyle ya, madem bulaşmayı önlemek için haftada 2 kez PCR testi yapılsın diyorlar, bakalım buna ne diyecekler? Aşısız olanlar ağır Covid geçirdikleri için genelde hastanede karantina altında oluyor. Virüs bulaştırma süresi daha kısa. Bulaştırma riskleri bu yüzden daha az. Aşılı bireyler ise sessiz Covidi farkında bile olmadan ayaktan geçirdikleri ve virüsü bulaştırma süresi daha uzun olduğu için virüsü çok sayıda insana bulaştırma riski çok yüksek. Bu yüzden haftada iki kere PCR testi öncelikle aşısız olanlara değil aşılı gruba yapılmalıdır. Doğrusu PCR ile değil hemen sonuç veren yaygın tarama testleri ile bulaştıranların tesbit edilmesidir. Test pozitif çıkanlar aşılı bile olsalar tecrit edilmelidir. Türkiyedeki uygulama bu açıdan yanlış.

İngiltere'de yaygın olarak kullanılan Pfizer/BioNTech ve AstraZeneca aşılarının mercek altına alındığı araştırmada, aşıların virüsten korunmada halen en iyi yol olduğu, ancak etkilerinin üç ay içinde azalmaya başladığı kaydedildi. Araştırmada, BioNTech aşısının ilk etaptaki etkinliği yüksek olmasına rağmen koruyucu etkisini AstraZeneca'ya göre daha hızlı yitiriyor. CDC yani Amerika hastalık kontrol ve önleme merkezi ise aşıların zamana ve Delta varyantına karşı etkisini yitirdiğini açıklıyor.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre, toplam pozitif Covid 19 sayısı : 6 milyon kişi. Konunun uzmanları gerçek vaka sayısının bunun 10 katı olduğunu söylüyor. Yani toplam 60 milyon kişi belirtili veya belirtisiz Covid geçirmiş. Bunlara antikor bakılması yeterli. Antikor olanlara hafta 2 kez PCR baktırmak hem yaptırmaya zorlayanlar hem de bu testi yapacak olan fedakar sağlık personeline Çin işkencesi demektir. Aşı olanlarla olmayanlar, Oxford araştırmasında bulaştırma yönünden benzer olduğuna göre bunlara da haftada 2 kez PCR yapılacak mı? Ayrıca 2 doz aşı olup antikor düzeyi düşük olanlar ne olacak? Kimse bu milleti dünyadan habersiz zırcahil yerine koymasın. Türkiye hastalık sektörünün enayi pazarı değildir. Bugün için 2 doz aşı olanların oranı ise % 56. Bu durumda, Türkiyede nüfusun çoğunda sürü bağışıklığı olması lazım ya da söylenenler yanlış. Mart 2021de yapılan açıklamaya göre, nüfusun yarısı bu tarihten önce Covid 19 geçirerek bağışıklık kazanmış. Bu orana, aşıyla bağışık olan hasta sayısı dahil değil. Bu verilere göre toplumsal bağışıklık oranı en az yüzde 80. Antikor düzeyi araştırılsa, Covid19 geçiren ve aşıyla bağışık olan hastaların ne kadarında bağışıklığın devam ettiği anlaşılır. Böylece bağışık olan milyonlarca kişiye gereksiz yere yapılan aşılar, bağışık olmayanlara yapılarak milyarlarca dolar tasarruf sağlanır ama nedense yapılmıyor. Bilimde mandacılığın sorgulanması gerekiyor yoksa küresel boyunduruktan kurtulamayız.

Son 1 yılda 90 milyon doz aşıya rağmen Covidden ölümler, 1 yıl öncesine göre 13 kat artmış, kimse sorgulamıyor. Rakamlarla oynandığı ortada. Portekizde Covidden öldü diye raporlanan 17 bin kişide yapılan inceleme büyük bir skandalı ortaya çıkardı. Lizbon mahkemesi kararına göre, hükümetin iddia ettiği gibi 17.000 değil, yalnızca 152 doğrulanmış vaka COVID'den öldü. Bu acı gerçeklerden virüsün yapay olduğuna kadar baskı ve sansüre uğrayan karanlık bir dünyada yaşamaya çalışıyoruz.

 

SEKTÖR BİLİM DÜNYASINA YÖN VERİYOR

 

Hastalık sektörü, virüs dünyaya yayılmadan salgını önlemek ve sağlığı korumak yerine, pandemi olduktan sonra milyar dolarlar getiren rant sağlama stratejisini uyguluyor. Halbuki ülke çapında tarama testleriyle, Wuhan'da yapıldığı gibi virüs yayılmadan karantinaya alıp salgını önlemek yerine toplumun yarısı hasta olduktan sonra aşıyı pazarlıyor. Sonuçta sürekli mutasyon geçiren virüsler nedeniyle sürekli aşı olmak kaderimiz oluyor. Halbuki ilk vakalar görüldüğünde bölgesel ve kitlesel tarama testleri pandemiyi önleyecek ama kimse bindiği dalı kesmiyor.

PCR testini keşfeden Amerikalı biyokimyacı Kary Mullis, bilimden anlamayan insanlar finanse ettikleri bilime hükmediyor diyerek sektörel baskıyı özetliyor. Yüzlerce milyar dolarlık aşı sektörü ve trilyon dolarlık hastalık sektöründe, kimse reklam ve pazarlama uzmanı yok zannetmesin. Domates satarken bile pazarlama esastır. Pazarlama olmadan ticaret olmaz. En büyük gizli reklam ve pazarlama ise bu sektörde, hem de küresel medyayı, bilimi ve bilim dünyasını kullanarak yapılıyor ama kimse farkında değil. Ulusal medyalar, küresel medyadan copypast yaparak farkında olmadan reklam ve pazarlama yapıyor. Bunlara para vermeye gerek yok ki. Küresel şirketlerin reklam paraları yeterli. Rüşvetlerin bile kripto paralarla ödendiği dijital bir dünyada kirli çıkar ilişkilerini ortaya çıkarmanın imkanı yoktur.

Sektörün, sözde bilim adamı, özde reklam ve pazarlamacı bilin dünyası, milyarlarca dolarlık ilaç, aşı ve tıp teknolojisini keşfetmek yerine, devlet bunları ödesin diye medyayla birlikte halkı yönetime karşı kışkırtıyor. Bunlar yüzünden pahalı ilaç ve teknolojinin deneme tahtası ve sömürü pazarı olduk. Küresel şirketler bu soygun için milyonlarca $ rüşvet verdiklerini bizzat açıklıyor(kaynaklar) ama medya, toplumu kedi köpek haberleriyle uyutarak bu ahlaksız soygunu gizliyor.

Bilimsel kongrelere, burslara, projelere, bilimsel araştırmalara milyarlarca $ harcayan küresel akıl, bilim dünyasına bilimsel gerçekler böyle diyerek yön veriyor, bilimin gönüllü askerleri de reklam ve pazarlamayı bilim adına yapıyor. Araba devrildikten sonra da, "pardon yanılmışız" diyor. Dün sigarayı stres ilacıdır diye reçetelere yazan bilim dünyası, tereyağından yumurtaya kadar küresel aklın gönüllü askeri oldu. Milyonlarca kişinin midesi bilim dünyası tarafından ameliyatla alındı, sonra da boşuna almışız antibiyotik yeterli denildi. Özür bile dilenmedi. Obesite ameliyatları ise devam ediyor. Yarın "bu ameliyatları boşuna yapmışız, ilaç yeterliymiş" derlerse şaşırmayın. Trilyonlarca dolarlık sektör ne diyorsa o.

Virüs topluma yayılmadan ve milyonları öldürmeden erken yaygın tarama ve filyasyon ile salgını önlemek tabii ki gerçek çözüm. Sektör için ise tam tersine salgın pandemiye dönüştükten sonra müdahale etmek milyarlarca dolarlık kazanç demektir. 8 milyarlık dünya nüfusuna her yıl üç kere aşı yapmanın kazancı bir yana, ekonominin kapanması, borsa faiz altın ve gıdada yapılan spekülasyonlar trilyon dolarlar demektir. Pandeminin ilk aylarında 50 trilyon dolar el değiştirdi. Küresel şirketler dünyadaki gelirin zaten çoğunu alıyordu. Bu dönemde daha da artırdılar. Toplanan trilyon dolarların az bir kısmı, yeni dünya düzenine uyum sağlamaları için ülkelere dağıtılacak. DSÖ ve küresel sağlık anlayışına uyum, aşıların dayatılması, küresel ısınmaya uyum, hayvancılığın önlenmesi, kripto para borsalarına izin, 5G, online eğitim, online ticaret... Pandemiden küresel ısınmaya küresel plana karşı çıkanlar bilim düşmanı ilan edilip dışlanacak. Bilim dünyasını finanse eden akıl, bilim dünyasına yön veriyor. 

Ülkeler her konuda küresel akla uygun hareket edecek. Küresel aklın ilan ettiği dünya nüfusunun azaltılması planına, kısırlık oranı artan ülkeler bile karşı çıkmayacak. Artan kısırlık sorunu gündemden düşecek. Kuş gribinde yerli tavuk neslini yok eden anlayışın niyeti kötü. Bunun çoğu konuda gerçekleştiğini görüyoruz. Muhalif unsurlar bunları yapmada daha da istekli. Parayı veren kuralı koyarken, paraya alan küresel dayatmayı uygulamak zorunda.

Pandemi ve biyolojik savaşla mücadele, bilimsel araştırmalardan aşılara, ilaçlardan yüksek teknolojiye kadar küresel aklın finanse ettiği bilim dünyasına bırakılmayacak kadar hayati öneme sahiptir. Bu savaşta ülkeler, Küresel akla teslim olmak istemiyorsa bunun yolu bellidir : Tıbbi istihbarat örgütü, pandemi yoluyla kurulan yeni dünya düzeninden haberi olmayan bilim dünyasına, yönetimlere, medyaya ve topluma ışık tutmalıdır. Yoksa küresel aklın oyuncağı oluruz. Tabii önce ışık tutacak yapı olmalıdır.

Koyunların bile tehlike anında üstüne takılı çipten çobanına mesaj gönderip önlem aldığı bir dünyada, yaygın taramayla virüs taşıyanları Wuhanda olduğu gibi önleyemiyorsak uzay muhabbeti etmeyelim. Nüfusun çoğunu aşılayıp kurtulduk zannetmeyin. Yeni öldürücü virüsler ve varyantlar ortaya çıkarsa ne yapacağız? Anında çözüm bu yöntemdir.

 

KAYNAKLAR

1. https://covid19.saglik.gov.tr/

2. Mehmet Ceyhan : Gerçek vaka sayısı, bizim bulduğumuzun 10 katı.

https://www.dailymotion.com/video/x7w1ku4

3. 1. https://www.dw.com/tr/oxford-ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1-a%C5%9F%C4%B1l%C4%B1lar%C4%B1n-bula%C5%9Ft%C4%B1rma-riski-y%C3%BCkseldi/a-58906855

4.   https://www.aa.com.tr/tr/bilim-teknoloji/kovid-19u-10-saniyede-tespit-eden-yerli-testin-seri-uretimi-basladi/2332131

 5.  https://www.chil.com.tr/tr/blog/antikor-tarama-testi-covid-19-teshisi-icin-neden-cok-onemlidir-7/

6. https://bioeasy.com.tr/koronavirus-testi-nedir-covid-19-test-kiti-cesitleri/

7. https://t.co/EcNFP4ua9o

8. https://t.co/xsmRHElaPZ

9. https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-covid-19da-carpici-iddia-tum-zamanlarin-en-buyuk-ustunu-ortme-olayi-11-681-96680.html?fbclid=IwAR0dMsq9ZwUP5oosF38xbhG8J7ZvFbrtDpQwRTEJydDEE94SCbmEXPmaRZ4

10. https://www.sondakika.com/haber/haber-koronavirusle-mucadele-icin-herkes-asilanmali-mi-13774447/

11. https://www.mdpi.com/2076-393X/9/7/693

12.

https://www.bmj.com/content/bmj/373/bmj.n1635.full.pdf

 13. https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-koca-delta-varyanti-turkiyede-yuzde-90i-gecti-603152.html

14. https://www.amerikaninsesi.com/a/asinin-yeni-versiyonu-100-gunde-hazir-olur/5962418.html

15. https://m.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-temel-yilmaz/3073475-koronada-genc-yas-grubunu-yogun-bakima-goturen-uc-hata-ve-hizli-tani-testlerinin-bireysel-kullanima-

16. Çok mu zor? https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,530/

17. Lizbon mahkemesi kararına göre, hükümetin iddia ettiği gibi 17.000 değil, yalnızca 152 doğrulanmış vaka COVID'den öldü.

https://www.tenkitmedia.com/mobil?islem=haber&id=5780

18.  https://tr.sputniknews.com/20210826/japonyada-16-milyon-doz-moderna-toplatiliyor-yabanci-madde-tespit-edildi-1048352205.html

19. https://www.hurriyet.com.tr/video/prof-dr-orhan-yildiz-toplumun-yuzde-50sinin-kitle-bagisikligi-kazandigini-soyleyebiliriz-41772738

20.  https://ahmetrasimkucukusta.com/2021/09/05/yazilar/tip-yazilari/kovid-asisi/tam-doz-asilanmislardaki-enfeksiyonun-virus-yuku-asilanmamis-olanlarin-251-misli/

21.  Aşı üreticisi Pfizer'in çok sayıda ülke ile imzaladığı gizli satış sözleşmesi, ulusal yasaları ihlal eden “efendi-köle” şartlarını ortaya koyuyor. https://t.co/ea8018diNu

22.  https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/cocuklarda-pozitiflik-orani-yuzde-30a-ulasti-6656243/amp/?__twitter_impression=true

23.  https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/saglik-bakanliginda-rusvet-sorusturmasi-doktorlara-ilac-yazin-diye-37-milyon-euro-verildi-iddiasi-6663833/

24.  https://www.klinikfarmakoloji.com/index.php/aci-ilac/ilac-firmalarinda-sahtekarlik-iptilasi-mi-var

25.  https://www.indyturk.com/node/270826/sa%C4%9Flik/y%C3%BCzde-90-etkili-koronavir%C3%BCs-a%C5%9F%C4%B1s%C4%B1yla-ses-getiren-ila%C3%A7-devinin-skandallarla-dolu

26.  https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/abdli-ilac-firmasinin-rusvet-iddialariyla-ilgili-bakanlik-raporuna-ulasildi-1870975

27.  https://www.bbc.com/turkce/haberler/2009/09/090903_pfizer

28. https://tele1.com.tr/abdli-ilac-sirketinden-turkiyedeki-hukumet-yetkililerine-rusvet-iddiasi-185107/

29. https://www.cnnturk.com/ekonomi/sirketler/novartis-turkiyede-85-milyon-dolarlik-rusvet-dagitti-iddiasi



Bu yazı 1,284 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,014 µs