En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
23 Mart 2021

DÜNYANIN EN KANLI SAVAŞI



 ESKİ YAZILAR : 2015

Dünyanın en kanlı savaşları diye google taraması yaparsanız, en çok ölüme yol açan savaşları görebilirsiniz. Sigaradan fastfooda, koladan her çeşit içkiye, sağlıksız gıdaya, katkı maddesine, GDO'ya, kimyasallara, çevre kirliliğine kadar pek çok silahla milyarlarca insanı öldürmeye devam eden batı tip yaşam tarzının soykırımı andıran katliamları ise her nedense gizlenir.

Her yıl milyonlarca insanı öldüren sigara, alkol, fastfood, kola ve kanserojen tarım ilaçlarının katliamını gizlemek için ülkeler suni gündemlerle meşgul edilir. Milyonlarca insan küresel şirketlerin sağlık düşmanı üretimleriyle ölür ve hastalıktan sürünürken, küresel medya ve uzantıları, terör, kadına şiddet, kazalar, etnik ve dini çatışmalar ile gündemi meşgul ederek asıl vahşeti gizleyecektir. Hangisinden ölen daha çok? İnsanlık alemi bu küresel tezgahı idrak etmeden sağlık ve hayatını koruyamaz. DSÖ araştırmasına göre, sigaradan bu yüzyıl 1 milyar insan ölecek, milyarlarcası da hastalıktan sürünecek. Her yıl 7 milyon insan da hava kirliliğinden, 3 milyon insan alkolden 7 milyon insan da sigaradan ölüyor. Fast-food tarzı kötü beslenme sigaradan daha ölümcül. Her yıl 11 milyon kişi zararlı gıdalarla kötü beslenmeden ölüyor. Sigara, alkol, zararlı gıdalar her yıl 22 milyon insanın ölüyor. Bu ölümlerin çoğu önlenebilir. Modern diye sunulan bu vahşi yaşam tarzı, Rus ruletinden daha tehlikeli. Rus ruletinde ölüm ihtimali % 17. Dama çıkan kedi haberleriyle dünyayı uyutan medya bu acı gerçeği neden gizliyor? Hani yaptırım? Hergün şiddet, hırsızlık, televole ile zihinleri uyuşturan medya savaşlardan daha ölümcül ölümleri önlemek için ne yapıyor?

Aşağıdaki yazıda, küresel yaşam tarzının yani ulaşmak için çırpındığımız çağdaş uygarlık düzeyinin hasta eden ve öldüren, acı ama gerçek hikayesini okuyacaksınız.

I. Dünya Savaşı : 1914 - 1918 / Dünya Genelinde - 15.000.000 Ölü

II. Dünya Savaşı : 1939 - 1945 / Dünya Genelinde - 40.000.000 Ölü

Moğol İstilası : 1206 - 1368 / Avrasya - 30.000.000 Ölü

Hanedanlık savaşı : 1616 - 1662 / Çin 25.000.000 Ölü

Taiping İsyanı : 1851 - 1864 / Çin -  20.000.000 Ölü

Timur'un Fetihleri : 1369 - 1405 / Rusya,Asya - 15.000.000 Ölü

İki cihan harbinin doğurduğu açlık ve kıtlıktan sonra insanları sağlıksız gıdalarla şişmanlatmak, sigara, içki… gibi zararlı hasta etmek ve öldürmek zor olmadı. Barış döneminde yapılan bu sinsi savaş, hastalık üreten küresel yaşam tarzını dayatan yeni dünya düzenine dönüştü. Toplumlar bu sahte barış döneminde en kanlı savaşlardan daha fazla zayiat verdiler. Her yıl 20 milyona yakın insan kalp damar hastalıklarından ölüyor. Obesite ve hipertansiyonlu hasta sayısı birer milyar kişiyi aşmış. Diyabet ve ona bağlı bir düzine hastalık patlama yapmış. Milyarlarca insan aşırı yemekten, bir milyar insan ise açlık ve kıtlıktan kırılıyor. Her yıl 25 milyon kişi kanser olacak, milyonlarcası tedaviye rağmen ölecek… Daha saymaya gerek var mı?

BU YÜZYIL BİR MİLYAR İNSAN SİGARADAN, 400 MİLYON İNSAN ALKOLDEN ÖLECEK

Dünya Akciğer Vakfı, mevcut eğilimin sürmesi halinde bu yüzyılda 1 milyar kişinin sigara içmesi ya da sigara dumanı yüzünden hayatını kaybedeceğini bildirdi.  Vakıf, sadece 2013 yılında 6 milyondan fazla kişinin tütün kullanımının yol açtığı hastalıklar yüzünden öldüğünü açıkladı. 

Sigara, bu yüzyıl 1 milyar insanı öldürecek, milyarlarcasını da hastalıktan süründürecektir. Alkol de aynı şekilde insanlık düşmanıdır. Alkol her yıl 2.8 milyon insanı öldürüyor, yani bu yüzyıl yarım milyar insan alkolden ölecek. Milyarlarca insanda bu yüzyıl alkolizm zararlarından sürünecek. Bundan daha dehşetengiz bir terör var mı? Ülkemizde sigara ve alkol ekonomiyi de krize zorlamaktadır. Sadece sigaranın yılda 15 milyar dolarlık maliyeti, yol açtığı hastalıkların faturasıyla birlikte 25 milyar doları geçmektedir. Sağlığa zararlı kola ve gazlı içeceklere harcadığımız para, inceleyin göreceksiniz, ilaç faturamızı aşıyor. Bizi hasta eden-ilaç satan ve bu yolla milyarlarca doları dışarıya transfer ederek ülkemizi krize sokmaya çalışan oyunu görelim.  

İşte bu katliamlar, II. Dünya savaşı sonrası barış döneminde ve herkesin gözü önünde oldu ve olmaya devam ediyor. Bu katliamda kullanılan modern silahlar; içki, sigara, fastfood, GDO'lu piliçler ve pirinçler, GDO'lu buğday ürünleri ve mısır şekeri, katkı maddeleri… ABD askerlerinde damarları bozduğu için gariban ülkelere parayla hediye edilen süt tozunu ve konserve etleri unutmayalım. Mahalle aralarına kadar yayılan hastaneler, ilaç ve tıbbi teknoloji ithaliyle farkında olmadan ABDye çalışıyor. Sömürgeci batı planlarını 50 yıl öncesinden yapıyor. Önce BT, MR, ANJİYOGRAFİ cihazlarını satıyor, sonra da böbrek yetmezliği artınca diyaliz cihazlarını satıyor. Aydın ve bilim dünyasını kolejlerle, Fulbright eğitimiyle ele geçirmeniz yeterli. Tıp eğitimini hastalıkları önlemek yerine, ilaç ve tıbbi teknoloji dağlarını tüketmek üzerine kurmanız yeterli. Eline çekiç verilen çakacak çiviyi yaratır. Önce hasta et, sonra cebini boşalt yöntemini başarıyla ve kolayca uygularsınız. Son 30 yılda  trilyonlarca doları küresel akla hediye ettik dersek modern sömürü daha iyi anlaşılır. 

Açlık ve kıtlık döneminden çıkan insanlar, sağlığa zararlı gıdalarla yaylım ateşine tutuldu, tutuluyor. Her çeşit kimyasal ve zehirlerle, katkı maddeleriyle insafsız bir bombardıman yapıldı, yapılıyor. III. Dünya savaşı, sağlıksız gıdalarla yapılıyor. İnsanlık alemini tatlı tatlı, zevkle öldüren bu savaş, bir taraftan hasta edip yok ederken, diğer taraftan acımasız bir şekilde sömürüyor.

Son 50 yıldır, bu sömürüyü ve hastalıkları artıran savaş yöntemleri acımasızca kullanılıyor. Medyanın morfin gibi kullanıldığı zihinsel savaş yöntemi çok başarılı. Reklamlarla hastalık üreten yaşam tarzını beyinlere yüklemek, sağlıksız beslenme alışkanlıklarıyla toplumları hasta etmek artık çok kolay. Bilim adamı kılığında ekrana ve sayfalara çıkan şarlatanlar, zehirleri bize ilaç ve kurtuluş umudu olarak sunarken, utanmadan sıkılmadan hastalık sektöründen paylarını alıyor. Bu hastalıklara karşı bizleri uyaran halk kahramanlarına ise arsızca saldırıyor, onları toplumda küçük düşürüp tasfiye etmeye çalışıyor. Çünkü hastalık lobisi, halkı hasta edip güya tedavi numarasıyla soyarken çatlak ses istemiyor. Diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, kanser ve bir sürü hastalık salgını, hastalık lobisinin emrindeki hainlerin ve bu hastalık savaşının doğal sonucu.

Chicago Üniversitesi, yüzbin reklamı inceledi: Reklamı yapılan gıdaların % 98'i yağ, tuz ve şeker yükü, % 90'ı ise besin değeri düşük bulundu. Bu yüzden ABD'de çocuk obezite oranı 1978-2004 yılları arasında 3 kat arttı. Çevre kirliliği, gıda üzerine oynanan oyunlar, fastfood, kola, içki, sigara, katkı maddeleri, hormonlar, kimyasal zehirler, tarım ilaçları, GDO ve daha niceleri hastalık patlamasına ve petrolden bile zengin yeni bir sektörün doğmasına yol açtı : Sağlık sektörü günümüzde uğruna kanlı savaşların yapıldığı petrol sektörünün bile önüne geçmiş bulunuyor.

Hastalık patlaması başka bir işe daha yarıyor. Hastalıklı toplumlar üretemiyor ve ilaçtan aşıya, Emardan Tomografiye başkalarına muhtaç sömürge oluyor. Teşhis ve tedavi etme numarasıyla ülkelerin kaynakları emme-basma tulumbayla soyulurken ülkeler modern sömürgelere dönüşüyor. Ülkelerin kaynakları ilaç, pahalı teknoloji ve tüketime harcanıyor. Geriye kalan az miktar paranın paylaşımı ise kavgaya yol açıyor. Halbuki sorun, küresel teknolojik sömürüden kaynaklanıyor. Gelişmekte olan ülkeler masalıyla bizim gibi ülkeler uyutuluyor, tatlı bir pazara dönüşüyor. Hem de aydın ve bilim dünyasını kullanarak. Onlarda bir şekilde payını alıyor. En hayati aşıları ve Penisilini bile şimdilik üretmekten aciz durumdayız. 2 yıl önce penadur yoktu ithal bile edemedik. Ama EMAR çekiminde dünya şampiyonuyuz. 

ABD'de her yıl 300.000 kişi şişmanlık nedeniyle ameliyat olurken, bilim dünyamız ameliyatlar bizde niye az yapılıyor diye üzülüyor. Binbir çeşit diyetler, zayıflama ilaçları ve merkezleri, bitkisel numaralar, uzmanlar… Modern tıbbı ne kadar güzel özetliyor. Bu sistem, şişmanları öğütüp paraya çevirirken GDO'lu mısır şekeri, fastfood, kolalı içecekler ve alkol sağlık ve hayatımızı çökertiyor, kimsenin umurunda değil. Hangisini önlemek kolay? Bu sağlık düşmanlarını mı yoksa diyabeti, şişmanlığı, hipertansiyonu ve bunlara bağlı bir düzine hastalığı mı? Her yıl milyarlarca doları hastalıkları önleyemeyen bilim dünyamız yüzünden hastalıktan beslenen canavara hediye ediyoruz. Artan hekim sayısının tarihi seyri hastalık savaşının şiddetini çok güzel özetliyor : 1923 yılı hekim sayısı : 554, 1960 yılı hekim sayısı : 9826 , 2013 yılı hekim sayısı : 130.000, 2023 yılı hedefi : 300.000, 100.000 doktor ithal edilecek. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artarken hastalıklar azalacağına hızla arttı. Geçtiğimiz yıl ülkemizde muayene olan hasta sayısı 700 milyona ulaştı. 30 yıl sonraki felaketi öngörelim : Diyabet, kısırlık, hipertansiyon, kalp, damar, böbrek, akciğer hastalıkları, kanser, depresyon ve her çeşit hastalık patlama yapacak, askere alacak adam kalmayacak. Bir yıl içinde doktora başvuru sayısı 800 milyon olmuşsa, o toplum hasta bir toplumdur. Batının hasta adam dediği Osmanlı bile bu kadar hasta değildi. Hastalık salgını, aynı zamanda milli güvenlik sorunudur. 

Hastalık savaşının özeti şu : Önce hasta et sonra cebini boşalt. 70 yıldır bizi hasta eden yaşam tarzı bilinçli tercihimiz değil, küresel planın ve yeni dünya düzeninin eseri. Bu savaş, sadece geleneksel alışkanlıklarımızı ve değerlerimizi yok etmekle yetinmiyor, tüm insanlığı bedensel, sosyal, ruhsal ve zihinsel hastalık dünyasının gönüllü köleleri yapıyor. Reklam ve medya dünyası, irademizi önce bağımlı hale getiriyor, sonra da yaşam koçları, diyetisyenler, doktorlar, çeşit çeşit uzmanlar göstermelik özgürlük formüllerini parayla satıyor. Önce bağımlı hayatın modern köleleri oluyoruz, sonra da parası olanlara kısmi özgürlük veriliyor. Parası olanlar için yüzme havuzları, tenis kortları, koşu bantları, organik gıdalar, damacana sular, duvarlar arkasında lüks yaşam. Sinsice çağdaş köleliye dönüşen fakir veya zengin hayatın kontrolü piyasa tanrısının vicdansız kurallarına geçiyor.

Bilgi ve paranın akışkanlığı sayesinde sınır tanımadan her yere yayılan yaşam tarzı, tsunami gibi bize ait ne varsa içine çekiyor ve kendi istediği şekle dönüştürüyor. TV karşısındaki koltuğumuz uzaktan kumandalı bin bir kanal ve reklâmla beynimizin işgal edildiği, yeniden düzenlendiği mini hapishanemiz. Bu sanal hayatta her şey hafıza kartımıza işleniyor, biz de güya 'özgür seçimler' yapıyoruz. Bunun neresi özgürlük? Özgürlük adına özgürlüğün yok edildiği karanlık bir savaşın kurbanıyız. Bu savaş ; zihinsel soykırımla bütün insani, vicdani, ahlaki ve milli değerleri yok ediyor, sonra da modern kölelik programlarını yüklüyor. Böyle bir dünyada demokrasi olur mu? Demokrasi özgür insanla olur. Modern kölelik ve Zombi toplum üreten küresel sömürü düzeninde demokrasi olmaz, olsa olsa sahte özgürlük ve demokrasi görünümlü modern kölelik düzeni olur.

Bu savaş, insanlık alemini hasta ediyor, sömürüyor ve aklını alıyor. İnsanları zevk sefa peşinde hastalık, ölüm ve esarete sürüklüyor. Ne yiyeceğimizden ne giyeceğimize, ne yapacağımıza kadar herşey, beynimize bir virüs gibi gizlice yüklenen dış programlar tarafından belirlenmiş oluyor. Yani bizler, başkalarının programladığı sanal bir hayatı yaşıyormuş gibi yapıyoruz. Aslında yaşadığımız bizim hayatımız değil, benliğimizi silen, ne olduğu belirsiz dış dünyanın bitmek bilmeyen istekleri...

Yaşam tarzının yol açtığı küresel felaketler bunlarla sınırlı değil. Küresel ısınmaya bağlı iklim değişimi ve su seviyesinin yükselmesi, önümüzdeki yıllarda toplu göçlere ve toplu ölümlere yol açarak dünyayı yaşanmaz hale getirecek. Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete. Küresel yaşam tarzı sadece insanlığı değil dünyamızı da yok ediyor. Modern yaşam tarzı madem matah bir şey, neden kuyumuzu kazıyor?  ABD Başkan yardımcısı Al Gore'un belgeselini yaptığı  'Uygunsuz Gerçek' işte bu : Yere göğe sığdıramadığımız çağdaş uygarlık düzeyi neden sonumuzu hazırlıyor? 

Bu yaşam tarzının mimarları, hastalık üreten yaşam tarzının yol açtığı ölümler yetmiyormuş gibi GDO yoluyla tüm insanlığı kısırlaştırmak istiyor. Nüfus artışını küresel ısınma için baş sorumlu ilan edenlerin çözüm önerisi, dünya nüfusunu bir milyarın altına indirmek. Halbuki küresel ısınmaya ve her çeşit hastalığa yol açan neden, küresel yaşam tarzı yani kendileri. Bu yaşam tarzını değiştirmek dışında her yolu deniyorlar ama nafile. Bilim ; sebep sonuç ilişkisini araştıran disiplin ise, felakete yol açan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçiyor. Anadolu erenlerinin gönül anlayışı çözümün temeli. Tüketimi önleyen gönül dünyamız, karbon emisyonunu artırmıyor, aksine azaltıyor. Dünya ve insanlığın kurtuluşu ; karıncayı bile incitmeyen, herkese kucak açan bizim engin kültürümüz ama bu anlayışı dünyaya sunması gereken aydın ve bilim dünyamız, bizi hasta eden vahşi batının peşinden koşuyor, ondan medet umuyor. Medet umdukları batı, her çeşit vahşetin, sömürünün ve zulmün nedeni. Kana boyadıkları dünyada, canı için göç edenlere bile zulmeden, insanlık ve vicdandan yoksun vahşi Batı. 

KÜRESEL PLAN VE YÖNTEMLER

Küresel savaş topyekün. Sadece küresel savaş planını bilmek yetmez, kullanılan yöntem ve araçları da bilmek zorundayız. Artık bu savaşta GDOdan biyoteknolojiye, siber savaştan biyolojik savaşa kadar her yöntem kullanılıyor. Din ve hukuk adamlarından, aydın ve bilim dünyasına kadar herkes sanki bu savaşın askeri. Artık hukuk, bilim veya din adamı diye kimseye güvenemeyiz. Terör örgütleriyle yapılan vesayet savaşları, zaman içinde yerini hukuk ve din adamalarıyla yapılan savaşa bıraktı. Devşirme din adamları, kadim dinlerin altını oyuyor ve inançları kökten sarsarak modern putperestliği, deizm ve ateizmi pazarlıyor. Savaşan taraflar, hukuku kullanarak diğer tarafı tutukluyor ve tasfiye ediyor. Zihinsel savaş ise, bilim ve aydın dünyasını kullanarak medya yoluyla yapılıyor. Vesayet altına alınan bilim ve aydın dünyası, gerçekleri değil kendilerini büyütüp besleyen küresel finansın ajandasını papağan gibi tekrarlıyor. Küresel akıl ve finansın kurumları daha güçlü olduğu için ulus devletler bunların kontrolü dışına çıkamıyor. Çünkü ilaçtan aşıya dünyadaki bilimsel araştırma merkezlerine sahip olan küresel finans, bilime ve bilim dünyasına yön veriyor. Borsa, altın, döviz, gıda ve kripto paralar üzerinde yapılan trilyon dolarlık spekülasyon ve soygunlar, bilim dünyasının yaptığı planlı açıklamaları takip ediyor. Birisi açıklıyor, diğeri sessizce silkeliyor. Pandeminin ilk aylarında 50 trilyon $ bunların güya bilim adına yaptığı açıklamalar sayesinde el değiştirdi. Dünya küresel finansın oyuncağı haline gelen bilim dünyasına artık şüpheyle bakıyor. Toplanan paraların küçük bir kısmı, ülkelerin dijital devrimle zombi toplum hedefine geçmesi için kullanılyor. Dayatılan yeni dünya düzeni  kurtuluş olarak sunuluyor ama her şeyi tartışmalı diyen bilim dünyası etken virüsün yapay olduğunu tartışmıyor. Yapay olduğunu söyleyenler ise yok ediliyor. Çünkü virüs yapaysa, bir avuç elit teröristin başlattığı dünya çapında biyolojik savaşın kurbanıyız demektir. Küresel ısınmadan dünyanın kurtuluşuna açıkca ifade ettikleri reçete ise, dünya nüfusunun hızla azaltılması. Bunun anlamı, kitlesel kısırlıktan kitlesel ölümlere kadar yeni pandemilere, nükleerden yangınlara yeni felaketlere hazır olun demektir.

ABD, küresel ısınma için 10 yıl içinde 100 trilyon $ harcayacağını ilan etti. Yani dünya yeni bir dönem giriyor : Küresel ısınma ile mücadele adı altında yaşam tarzı tamamen değişecek. Mesela hayvancılık yok edilecek : yani et süt peynir yoğurt gibi hayvansal besinleri unutacaksınız. Hayvancılık nasıl biter? Nasıl mı? Bilim dünyası etin ne denli zararlı olduğunu beyninize kazır. Yem fiyatları kasten artırılır. Mera ve otlaklar madencilik bahanesiyle yok edilir. Yangınlar ile de her şey yok edilir. Sonuçta gıda üretimi krize girer, açlık ve kıtlık yüzünden isyanlar çıkarılır. İklim felaketleri nedeniyle göç artar. Pandemi yüzünden ekonomi ve sağlık sistemi çöker. Milyonlarca insan ölür, açlık susuzluk ve hastalıktan kırılır. Zombiler dönemi başlar. Bunun üzerine BM küresel devlet gibi yönetimi devralır. Bundan sonra ulusal devletler etkisini kaybeder ve dünya yeni düzene geçer. Bunlar masal değil. Adamlar pervasızca bunların olacağını Economist ve Time gibi yayın organlarında açıklıyor zaten. 

Müsilaj, pandemi, yangınlar, ekonomik kriz, açlık, kıtlık, susuzluk, savaşlar, terör... bu döneme geçişi hızlandırmak için. Herkes küresel ısınma için küresel gücün canla başla çalıştığını zannedecek ama gerçek tamamen tersi : Milyonlarca uçak, özel jetler ve yatlar, ışıl ışıl şehirler, petrol ve doğalgaz savaşları devam edecek. Kimse niye bunları yapıyorsunuz diyememiyecek. Kimse daha sıcak ve kuru bölgelerde yangınlar neden olmuyor da, turizm bölgelerinde oluyor düşünemeyecek. Katrilyonlarca dolarlık dijital devrim ve küresel ısınma ekonomisine geçmek için yangınlar, müsilaj, salgın hastalıklar, çevre felaketleri artacak, kitlesel kısırlık ve artan ölümler nedeniyle dünya nüfus artış hızı frenlenecek, sonra da aşağıya çekilecek. Hedef ; hastalık üreten çevrede hastalıklar içinde debelenen zombi toplum.

Dünya ve Türkiye, hastalıklardan yangınlara kuyruğu peşinde koşan kedi gibi bela ve felaketlerle zaman harcarken, küresel aklın hasta insan, zombi toplum ve dijital devrim planı tıkır tıkır işliyor. Zombiye çevrilen zihinlerin bu plana karşı çıkma şansı şimdilik yok. Çünkü başına gelecek belalardan haberleri yok. Bilmek zaten yeterli değil. Küresel oyunlar konusunda her türlü bilgi ve donanıma sahip bilim insanlarından oluşan Tıbbi istihbarat örgütü belki çözüm olabilir. Tabii binbir sorunla uğraşmaktan yorulan ve bu yüzden büyük resmi göremeyen yönetimlerin ve karar vericilerin öncelikle bu felaketi idrak etmesi gerekir. Bilim ve teknolojideki yetenekleri ve gelişmeleri takip eden, gerektiğinde onları kilit noktalara transfer eden, koruyan, kollayan, onlara her türlü imkanı sağlayan ekip ve kurumlarımız yok. Sağlık istihbaratı, virüs salgınlarından aşı, ilaç araştırmalarına, dijital devrimden yapay zekaya kadar bütün gelişmeleri takip ederek salgın ve felaketler öncesi proaktif önlemler alır. Biyolojik savaş ihtimaline karşı hazırlık ve alınacak önlemler, ancak ve ancak güvenilir ve liyakatli bilim ve istihbarat ekiplerini bir araya getiren sağlık istihbarat örgütü ile başarılır.

NASIL KURTULURUZ? 

Özgürlüğün para ve güce devredildiği dünyada, insanlık alemi ters çevrilmiş kaplumbağa gibi debelenip duruyor. Bu karanlık savaşta teslimiyet kölelik, kaçmak ise imkansız. Direnmek ve sağlıklı yaşam alanları yaratmaktan başka çaremiz yok. Küresel akıntıya karşı koyacak irade, güç ve bilgiye muhtacız. İnsanlık tarihinin bitmek bilmeyen bu özgürlük savaşı, bizimle dış dünya arasında sonsuz cephede devam ediyor. İrademizi yok eden bu savaşın hedefi; zihnimizi ve bedenimizi ele geçirmek. Taşıdığımız bedeni kim yönetecek? Patron kim olacak? Dış dünyadan beynimize yüklenen programlar mı, yoksa biz mi? En küçük ayrıntısına kadar planlanan böyle bir dünyada biz kimin hayatını yaşıyoruz? Gasb edilen bizim hayatımız nerede?

Bu savaşın galibi, insan bedenine ve onu yöneten beynine hükmedecektir. Bu savaşı; ya biz kazanacağız ve gerçek anlamda özgür olacağız, ya da ipleri dış dünyanın eline teslim edecek ve gönüllü kuklalar olacağız. Bu nedenle, 'hastalık ve esaret üreten yaşam tarzımız nasıl değişir' sorusu içine, gerçekte 'nasıl özgür oluruz' şifresi gizlenmiş bulunuyor, yani insanlığın özgürlük savaşı.

 

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,329/

 

KAYNAKLAR 

1. http://onedio.com/haber/insanlik-tarihinin-en-kanli-10-savasi-369639  

2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html 

3. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap, 2006 

4. Erişkin diyabetli sayısı 1990'da 1 milyon. TKD Arşiv 2000; 28: 20-26. 

5. Kalp krizi ölümlerinde Avrupa'nın zirvesindeyiz. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/saglik/58911.aspx 

6. Vasküler risk çalışmasının sonuçları açıklandı.http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx 

7. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu" 2007 

8. 'Happy' kalp yetmezliği araştırması.http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html 

9. Yapay kalbin trilyonlık faturasını devlet ödeyecek.

http://www.sgk.com.tr/616-Haber-400-bin-euro%60luk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek.html 

10. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://www.milliyet.com.tr/turk-insani-genisliyor--diyabet-artiyor----pembenar-detay-sagliklibeslenme-1301390/ 

11. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı!http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm

12. Hastalıkların maliyeti 47 trilyon doları bulacak. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html 

13. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/ 

14. SAĞLIK HARCAMALARI 9 YILDA 8 KAT ARTTI.http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html 

15. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-dunya-saglik-harcamalari-127-trilyon-dolara-cikacak-1-11-65015.html

16. SAĞLIK HARCAMASI 12 YILDA 16 KAT ARTTI.http://www.bugun.com.tr/saglik/saglik-harcamalari-71-milyar-artti-haberi/206471 

17. KAÇAK SİGARA TERÖRÜ FİNANSE EDİYOR. http://www.milliyet.com.tr/kacak-sigaranin-para-trafigi-gundem-2058743/ 

18. Kanada'da 58 milyarlık Sigara Davası.http://www.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar-lik-sigara-davasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm

19. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kalp-damar-hastaliklarinin-tedavisi-ve-korunmasi-yetersiz-kaliyor-olum-vakalari-artiyor

20. http://www.medimagazin.com.tr/ilac-sanayi/genel/tr-ilk-9-ayda-ilaca-195-milyar-euro-harcandi

21. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/guncel/tr-ilacin-devlete-faturasi-artiyor

22. 230 milyar lira ''duman'' oldu.   http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=

23. 1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyardolar ödemeyi kabul etti  

http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar liksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm 

24. 30 YIL SONRA TÜM TÜRKİYE DİYABET OLACAK :http://www.medimagazin.com.tr/hekim/genel/tr-30-yil-sonra-tum-turkiye-diabet-olacak-2-12-65643.html

25. 21. YÜZYILDA BİR MİLYAR KİŞİ SİGARADAN ÖLECEK.  http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2015/03/150319_sigara_olum


Bu yazı 1,294 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,724 µs