En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
9 Ocak 2020

MİLLİ AŞI VE İLAÇ MERKEZİ NEDEN YOK?



2

AŞI VE İLAÇ MERKEZİ NEDEN YOK? 


Bu yazı 2009 yılında yayınlandı. Bu yazıdan sonra Milli ilaç, aşı ve milli tıbbi teknoloji çalışmaları hız kazandı. TUSEB bu amaçla kuruldu. Virüs salgını, Milli kurtuluş savaşı anlayışı ile Milli ilaç, aşı ve milli tıbbi teknolojik devrimi hızlandıracak. Eylülde bazı aşılarımız piyasaya çıkacak. İsrail aşı tamam derken bizde tamam diyeceğiz. Bilim ve teknolojide mandacılık sona eriyor.

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,498/


AŞI ve İLAÇ DOSYASINI AÇIYORUZ

 

Aşı konusunda yapılan kısır tartışmalar asıl hayati sorunu gizliyor. Bilim dünyamız ve aydınlarımız şu sorulara cevap vermelidir. Ulusal felakete yol açabilecek biyolojik teröre karşı ‘Milli Aşı ve İlaç Merkezi’ neden yok? Ne zaman ve nasıl kurulacak? Kim kuracak? Altı ay gibi kısa bir sürede aşı üretilen bir dünyada biz kanamalı Kongo virüsünden neden ölüp gidiyoruz? Milyonlarca insanın ölümüne yol açabilecek salgın halinde hiçbir ülke kendi halkına bile yetecek aşıyı zamanında üretemiyor. Peki bu durumda biz ne yapacağız? Böyle bir felaket karşısında dilencilik yapmanın yararı olmayacağına göre, ‘Milli Aşı ve İlaç Merkezi’ için acilen düğmeye basılmalıdır.

Bu amaçla TÜBİTAK, gerekli bilim ve teknoloji transferi için, bilim ve iş dünyası arasındaki organizasyonu yapmalıdır. Çünkü sorun milli güvenlik sorunu, çözümü de bilim ve akıl oyunudur. Yüzlerce üniversitesi ve binlerce nitelikli bilim adamı olan dünyanın 16. büyük ekonomik gücü Türkiye’ye yakışan budur. Kriz ortamında kıvranırken her yıl yabancılara kaptırdığımız milyarlarca doların çok az bir kısmıyla can güvenliğimiz için zorunlu olan bu merkezi acilen kurmalıyız. Koskaca İslam coğrafyası, Asya ve Afrika üreteceğimiz aşı için onlarca milyar dolarlık dev bir pazar. Hedefimiz ; Güvenli aşı, insani görev. Milyarlarca insana en büyük sağlık hizmeti. Büyük Türkiye işte böyle olur.

MİLLİ GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE

Her yıl yapılan milyarlarca dolarlık ithalatın ekonomik boyutu bir yana milli güvenliğimiz de risk altında. Artık biyoterör sadece mikrop veya virüslerle yapılmıyor. Aşı ve GDO'nun biyoterör için kullanımına karşı uyanık olmalıyız. Kullanılan birçok aşının sonradan çıkan yan etkileri veya etkisiz olmasının sakıncaları ihmal edilemez. Domuz gribi veya kuş gribi numarasıyla, başkasının ağzına bakan koskoca bilim dünyamızın bile nasıl aldatıldığını bizzat yaşadık. Farklı ülkelerden alınan bir sürü aşının etkinlik ve güvenlik takibi de kolay değildir. En güvenli yol kendimizin üretmesidir.

Biyoteknolojiyle her çeşit saldırının yapılabildiği çağımızda, dışarıdan alınan aşılar milli güvenliğimizi tehlikeye sokuyor. Örneğin bu aşıların toplumları kısırlaştırmak için denendiğini biliyoruz ve ülkemizde kısırlık giderek artıyor. Oligarşik yapıların, dış güçlerin himayesinde yaptığı nüfus planlamasını da unutmayalım. Kendimizin yapmadığı hiçbir teknoloji bizim değildir ve her türlü tehlikeye açıktır. Başkasının ipiyle kuyuya inemeyiz. Geçtiğimiz yıllarda başka ülkelerden ithal edilen aşılar yüzünden aşıya rağmen nükseden salgınlar, aşımızı mutlaka kendimizin yapmasını zorunlu kılıyor. Yarın biyolojik terörün salgınlarına teslim olmak istemiyorsak bugünden tezi yok Milli aşı merkezini kurmalıyız.

Kötü kaderimizi değiştirecek beyin nakli olan; ‘Milli Araştırma Merkezi’, ‘Milli Sağlık Akademisi’, ‘Milli Aşı ve İlaç Merkezi’ ve Bilim Teknoloji Merkezini başarmak dileği ile… 30 Ekim 2009

“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamayı alışkanlık haline getirmiş milletler, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, sonra da istiklal ve istikballerini kaybederler.” Atatürk.



Bu yazı 1,337 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,597 µs