En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
8 Nisan 2020

TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL




Covid19 virüs salgınında ölüm oranı dünya genelinde % 5 üzerinde. Salgına hazırlıksız yakalanan İtalyada ölüm oranı, Almanyaya göre % 900 daha fazla. Almanya 8 yıl önce Koch enstitüsünün virüs salgını raporuna göre önlem aldığı ve sağlık yığınağı yaptığı için salgında en başarılı ülke durumunda. Çünkü 2015ten beri Wuhandan dünyaya yayılacak salgına karşı Almanya hazırlık yapıyordu. Ölüm oranının az olduğu İsrailde dijital takip sistemiyle salgına hazırdı. Norveç ve Çin, dijital takiple virüsü durdurdu. Bu sisteme geçen ülkeler ev hapsi, yoğunbakım ve mezara gitmekten kurtulduğu gibi ekonomik kriz ve kaosu da bu yolla önlemiş oluyor.

Salgının başladığı günden itibaren Bilim Kurulunun yerinde ve zamanında aldığı kararlara göre her türlü önlemi alan Türkiye, tehlike ve felaketlere karşı anında refleks gösteriyor ve gelişmiş sağlık ordusu ve güçlü devlet yapısıyla gerekeni yapıyor. ABD, İtalya, İspanya, Fransa gibi gelişmiş batı ülkeleri salgında perişan olurken Türkiye Almanyaya benzer başarısıyla dünyaya örnek ülkeler arasında. İtalyanın ölüm oranı % 12 üzerinde iken Türkiyede % 2 cıvarında. Unutmayalım gelişmiş batı ülkelerinde, yatak ve hastane  bulamayan hastalar sokaklarda ve evlerde trajik şekilde ölüyor. Çin, virüs salgınını iki ayda dijital akıllı takip sistemiyle kontrol alırken, Türkiye de virüsle mücadeleye bu akıllı yöntemi ekliyor : Hastaların ve yüksek risk grubunun akıllı telefonlarla online takibi. Bu çok önemli gelişme, milli ve yerli yazılımlarla sağlık ve hayatımızın güven altına alınması demektir. Gelişmeler sadece bunlarla sınırlı değil.

Milli Aşı ve ilaç projesi de hızla ilerliyor. SBÜ, Ege, Kayseri ve Hacettepe Üniversitesi başta olmak üzere İlaç, aşı, tıbbi teknoloji araştırma merkezlerindeki çalışmalar TÜBİTAK desteğinde hızla ilerliyor. İki üniversitemiz virüsü izole etmeyi başardı. Tamamen yerli ve milli ventilasyon cihazlarının üretimine başladık. SBÜ, 3D teknolojisini kullanarak ventilasyon cihazlarının çok sayıda hastada kullanılmasını sağlıyor. Maske ve ekipman üretimi milli seferberlik anlayışıyla devam ediyor. 

Virüs tedavisinde etkili ve ucuz tedavi yöntemi olan plazma tedavisi Çin’in ardından ilk kez Turgut Özal Tıp Merkezinde uygulandı. Birçok hastanemizde gereken hastalarda kök hücre tedavisi başarıyla yapılıyor.  Çin dahil gelişmiş ülkelerde uygulanan tüm tedavi yöntemleri ve ilaçların yerinde ve zamanında kullanılması nedeniyle virüse bağlı ölüm ve pnömoni oranı başarılı şekilde azaltıldı. Her türlü olumsuz gelişmeye önlem olarak 2 adet dev hastane kompleksi yapımı hızla ilerliyor. Kapalı spor salonları anında hastane olarak kullanıma hazırlanıyor. Türkiye, gelişmiş sağlık sistemi ve çok güçlü sağlık ordusuyla, milli ve yerli tıbbi techizat ve malzemesiyle bu salgının üstesinden gelecektir.

Türkiye virüsle mücadelede örnek bir ülke. Sağlık Bakanlığından sağlık ordusuna, Bilim Kurulundan kurulun talimatlarını evde kalarak yerine getiren neferlerine kadar bu savaşın kazanılmasında gayreti olan herkese teşekkür borçluyuz. Sağlık alanında olduğu gibi her alanda Türkiyenin bilim ordusunun Milli iradenin önderliğinde harekete geçirilmesi halinde, Türkiyenin çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.

SALGIN NASIL ÖNLENİR

Hastaların teşhis ve tedavisinde gösterdiğimiz başarıyı salgının önlenmesinde de göstermeliyiz. Virüs taşıyan ilk vakaları tesbit edip karantinaya almak, salgın yayıldıktan sonra hastaları tedavi etmek ve salgını önlemekten daha kolay ucuz ve mantıklıdır. Tüm ülkeler maalesef bu yöntemi başaramamıstır. Türkiye proaktif önlemlerle salgının başlamasını geciktirmis olsa da, İstanbulun dünyanın merkezi olması nedeniyle salgın hızla yayılmıştır. Virüsün kasti olarak yayılması halinde bütün önlemlere rağmen salgının yayılması tabii ki önlenemez ve salgın dalgalar halinde tekrarlar. Virüsün kasten  yayılımı söz konusu değilse, virüsün yayılması ve salgına dönüşmesi proaktif yöntemlerle önlenebilir. Önlenemez demek, bırakın salgın devam etsin demektir. Önlenemez demek İngilterenin sürü yöntemine teslim olmak demektir. İngiltere muhtemelen böyle istihbari bir bilgiye sahip olduğu için sürü yöntemini telaffuz etmiştir.  Sprey tarzında hazırlanan virüslerle kalabalık yerlerde virüsü yaymak kolay olduğuna göre, kasten çıkarılan bir salgını hiçbir ülke önleyemez.

Neyse... Şimdiki derdimiz doğal yollardan yayılan salgınla başa çıkmak ve mümkünse önlemek. Şimdiye kadar aldığımız önlemler salgını azaltsa bile tamamen kökünü kazıma ve önleme iddiasında değildir. Bunun bir sürü nedeni var. Normal populasyonda test yapılmadığı için covid insidensini yani gerçek rakamları bilmiyoruz. Hem istanbul Kadıköy gibi virüsün en yoğun olduğu yerlerde, hemde en az vakanın görüldüğu yerlerde testler yapılmalı ve bu araştırma her ay tekrarlanmalıdır. Böylece salgının gerçek boyutu ve seyri bilinmeli. Bu salgının bir kişiden yayıldığını ve tekrar salgına dönüşebileceğini unutmayalım.

Dünyanın elinde herkesin pratik olarak yapabileceği virüsü tanıyan ucuz ve kolay bir test yöntemi yok. 80 milyon için geleceğe yönelik gebelik testi gibi herkesin evinde şipşak bakabileceği bir test yöntemi geliştirmeliyiz. Virüs taşıyanları bilmeden salgını önleyemeyiz. Test pozitif çıkanlar toplumdan ayrı bir yerde karantinaya alınmalı. Tabii yurtdışı temaslarda kesilmeli. Bu önlemlere Çin, Norveç ve İsrailin uyguladığı dijital takip sistemi de eklenmeli. Bu yöntemler birlikte uygulanırsa salgın kontrol altına alınır, üretim ve normal hayat yeniden başlar. Normal hayata makul bir sürede geçemezsek üretim kaybı ve hastalıklar yüzünden ekonomik kriz ve kaos çıkar.

Sessiz virüs taşıyıcıların artması halinde bütün emekler boşa gidebilir. Salgını kesinkes önlemek yerine, çok sayıda ve bitmek bilmeyen hasta bir toplumla uğraşmak, ülkeyi kedinin kuyruğu peşinde koşmasına benzer bir duruma düşürür. Ülkemizde yılda 800 milyon normal muayene olduğunu ve salgın öncesi yoğunbakım ve yatak doluluk oranlarının yüksek olduğunu unutmayalım. Bu hastalar şimdilik idare ediyor. Bir süre sonra gerek bu hastaların, gerekse salgının devamı halinde covidli hastaların eklenmesiyle sağlık sistemi çökebilir.

Salgını bitirmenin yolu, herkese kısa sürede bulaş testini yapmaktan geçer. Bilim dünyası şimdi bu tezi tartışiyor. Günde 30 bin testle salgını azaltır ama önleyemeyiz. Çünkü yılda 4 milyon kişiye test yapılması sorunu çözmüyor. 80 milyon içinde virüs taşıyanlar bulaşa devam edecek. Unutmayalım, en az 1 milyon kişide virüs var ve giderek artıyor. Bunları görmezden gelerek azalan ölümlere bakarak salgın riskinin bittiğini söyleyemeyiz. Salgın 1 kişiyle başlar. 

Şimdiye kadar uyguladığımız yöntem virüsün hızlı yayılmasını önlüyor ama salgını bitirip güvenli bir çalışma ortamı sağlamıyor. Bu  yüzden üretim durma noktasına geldi. Buna  hiçbir ülke daha fazla dayanamaz. Dünya devleri bile bir an önce ekonominin çarklarını döndürecek yöntemler peşinde. Aksi halde  ekonomik kriz, kaos ve çöküş kapıda. Sadece salgın hızını azaltmaya devam edersek toplumun çoğunluğu hastalanana kadar bu salgınla uğraşmak zorunda kalacağız. Salgını önlemenin yolu, bulaşan herkesi kısa sürede tesbit edip karantinaya almaktan geçer.

ODTÜnün bulduğu test 60 dakikada ve yüksek hassasiyetle virüsü tesbit ediyorsa, bu test cihazı için hemen seri üretime geçilmeli. Ayrıca bu tip cihazların gelişime açık olduğu bilinmeli. Belki yarın akıllı telefonla sipsak sonuç veren daha kolay ve ucuz testler geliştirilecek. Aile hekimleri ve 1 milyonluk sağlık ordusu herkese bu testi yapmış olsa, salgın 1 ayda kontrol altına alınır. 

Türkiye’yi etkisi altına alan salgının 1 yıl sürmesi durumunda turizm, eğlence ve kültür ile otel harcamaları yüzde 90’dan fazla azalacak. Devletin yoksullara aktarmak için 428 milyar liralık kaynağa ihtiyacı olacak. Bu kaynağın yüzde biriyle milli aşı ilaç ve Covid test cihazının seri üretimi yapılarak salgın kısa sürede engellenebilir. Bu yöntemle bundan sonra ortaya çıkacak mutasyon ve yeni salgınlarında önlemi alınmış olur.

Görülen o ki, virüs salgını dijital devrimin işaret fişeği. Bir yanda çaresizlik içinde "el yıkayın, evde kalın, mesafeye dikkat edin demekten başka çaresi olmayan modern Tıp, öte yanda kişiye özel kök hücre tedavisi, akıllı ilaçlar, biyoteknolojik aşılarla küresel medikal sektörün gövde gösterisi yaptığı Modern ötesi tıp. Çaresizlik içinde modern tıbbın evlere hapsettiği milyarlarca insan, biyoteknolojik dijital devrimin eseri olan dijital akıllı takip sisteminin tüm nüfusa uygulanmasını, biyoteknolojik aşı ve ilaçları dört gözle bekliyor. Virüs adı verilen, bir noktanın binde biri kadar küçük ölü bir proteinin ardındaki akıl, koskoca dünyayı hizaya getirirken, yeni bir dünya düzeninin kapılarını açıyor.

Yıllardır planlanan dijital devrim böylece başlamış oluyor. Dijital paradan dijital tıbba kadar insanlık alemi, Dijital devrimi bedenlerine takılan mikrochiplerle iliklerine kadar yaşayacak. Hastalık ve salgınlara dayanıksız 1.0 insan yerine, her şeye dayanıklı ve kusursuz 2.0 insan yakında piyasaya sürülecek. Ancak mutasyona uğrayan virüs salgınlarının öncelikle insanlık alemini canından bezdirmesi gerekiyor. Dijital dünyada bedavaya sağlık ve hayat yok. Virüs savaşı, sağlık ve hayatımızı tehdit ederken dijital devrim, zihinsel soykırımla küresel oyunu idrakten aciz, salgın karşısında çaresiz, küresel ilaç ve aşı firmalarına muhtaç, yapay zekayla yönetilen zombi toplumu yaratıyor.



Bu yazı 1,577 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,144 µs