En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
18 Ekim 2017

PATENT VE TEKNOLOJİ ÜRETEMİYORUZ NEDEN ?



Tüm yazılar için alttaki kutuyu tıklayınız

PATENT VE TEKNOLOJİ ÜRETEMİYORUZ

NEDEN NEDEN NEDEN NEDEN NEDEN?

Ekonomiden üretime, siyasetten savunmaya kadar herşeyin temeli  bilim ve teknolojidir. Teknolojiniz yoksa akıllı telefondan uçak ve otoya kadar dışa bağımlı olduğunuz için ekonominiz bozulur, borç almak zorunda kalırsınız. Borç alan emir alır. Düyunu umumiden, Dervişe mahkum olduğumuz 2001 krizlerine kadar bu acıyı son 2 asırdır yaşıyoruz. Sadece oto ithali bile modern sömürünün nasıl yapıldığını gösteriyor. Yergök ithal araç dolu. 30 milyon aracı ülkemizde üretseydik, bunlara harcadığımız yüzlerce milyar dolar içerde kalır, dış borcumuz olmazdı. Yüksek faizle borçlanmak ve borç verenlerin dayatmaları sonucu asgari ücretli bir ülke olmazdık. Modern sömürü budur. Kazandığımız parayı faize ödüyoruz. Borçlar ise sürekli artıyor. Sömürü lobisi ise bunları biz üretelim, dövizi teknolojik devrim için harcayalım demiyor. Aksine yerli otoda milli teşebbüslere karşı çıkıyor, şeftali üretin diye dalga geçiyor. Ülkeyi modern sömürü ve asgari ücrete mahkum eden bu lobi tasfiye edilmeden Türkiye düze çıkamaz.

Silah, füze kalkanı, uçak, nükleer teknolojiniz yoksa, savunmanızda dışa bağımlı olursunuz, Milli güvenliğiniz ve siyasetiniz vesayete dayanır. İkinci dünya savaşı sonrası dayatılan Marshall misyonu ve Fulbright anlaşmasının hedefi  vesayet altına almaktı. Vesayet demek Fulbright eğitimi demektir. Eğitim dış kaynaklı olursa, zihinleriniz, yaşam tarzınız, kültürünüz milli olmaktan uzaklaşır, gayrimilli olur. Düğünleriniz bile gavur düğünü gibi olur. Savaşların hedefi, sömürüyü pekiştiren yaşam tarzını dayatmaktır. Acıtmadan yapılan bu savaşın adı zihinsel savaştır. Hedefi bilim ve teknolojiden uzak, tüm değerlerini kaybetmiş zombi toplum yaratmaktır. Ülkeleri bilim ve teknolojiden uzaklaştırmanın yolu da, mistik yaşam tarzını empoze eden uydurma bir din ile bunu empoze eden bir avuç din adamından geçer. Koca Hint kıtası bu yöntemle acımasız bir şekilde sömürüldü. Bilim ve teknolojik üretimde bir İtalya etmeyen 57 İslam ülkesi de yine bu yolla acımasız bir şekilde sömürülüyor. 

Zihinlere gayrimilli yazılımı yükleyen Fulbright eğitimi ve yabancı kolejler yozlaşmaya ve beyin göçüne yol açarken akademiyi bilim ve teknolojide mandacılığa mahkum etti. Zihinsel işgalin kadroları, milli aşıdan milli uçağa kadar yaptığımız üretimi engelledi. Milli teknolojik hamleler darbelerle, gayrimilli medya ve iş dünyasıyla önlendi. Trilyonlarca doları dışarıya transferle görevli sömürü dünyasının içimizdeki taşaronları ve komisyoncuları, yerli oto yerine şeftali üretin diye dalga geçtiler. Vesayetin kadroları teknolojik üretimi engellemek için akademinin üniversite-sanayi işbirliğini yok ederek, akademiyi batının papağanı yaptı. Bunlar yüzünden ilaç, aşı, tıbbi teknoloji, oto, uçak ithalatına trilyonlarca dolar ödedik. Cari açığın, ekonomik krizlerin, yoksulluk ve yozlaşmanın, siyasi kargaşa ve kaosun gerçek nedeni Modern sömürgecilik işte budur.

Refah ve sağlığın yolu, bilim ve teknolojide keşif, patent ve üretimden geçer ama bilim dünyamız bu işleri bir türlü beceremedi. Son 30 yıldır trilyonlarca doları, bu yüzden ithal teknolojiye ödedik. Çünkü üniversite - sanayi işbirliği kurarak, keşfetmek ve üretmek zorumuza gidiyor. İlaçtan aşıya, muzdan yüksek teknolojiye... ithal etmek ise kolayımıza geliyor. Sağlıktan örnek verelim : Da Vinci robotlarının sayısı 300 olmuş. MR, BT… Bunların İthalatında gelişmiş ülkeleri çoktan geçtik. Ama bunların vidasını bile üretemiyoruz. En gelişmiş cihazlar bizde diye övünüyoruz. Akıllı telefona kadar ithalata giden paraları düşünün.

Modern sömürünün temeli, teknolojik kısırlığa mahkum edilen ülkeleri pazar olarak kullanmaya dayanır. Satılan pahalı teknolojinin yerli üretimine asla izin verilmez.  Kurulan sistemin özü 1 kalp pili satıp 10 TIR üzüm almaya dayanır. Bir akıllı telefon almak için 1 TIR dolusu üzüme bir yıl çalışır ya da borç alırsınız. Borç alan emir alır, bağımsızlığını kaybeder. Asgari ücretli modern esaretin nedeni budur. Yüksek teknoloji üretimi engellenirse asgari ücrete mahkum olursunuz. Değişmesin dedikleri sistem bu. Bu soygun düzeninde, milli kaynaklar faiz ve döviz lobisiyle, İMF ve oligarşiyle dışarıya pompalanır. Yöntem bu. Bu soyguna karşı çıkanları diktatörlükle suçlayıp hala bu sistemi savunanlar, sömürü düzeninin paralı uşaklarıdır. Bu savaşta terör örgütleri dahil oligarşik yapılar sömürünün devamı için çalışıyor. Ülkemizde bu iç ve dış sömürü düzenini kuranlar, içimizdeki uzantılarıyla birlikte 70 yıllık sömürü düzeninin değişmesini istemiyor. Milli iradeyi çeşitli oyun ve dümenlerle esir almaya çalışıyor

Kimse bilim yapıyoruz diye halkı uyutmasın. Patent ve teknolojiye dönüşen bilimsel araştırmamız var mı? Kilitlenen sorunları çözecek bilgi ve teknolojiyi kim üretiyor? Milli gelirin ne kadarını bilim ve teknolojiden kazanıyoruz? Kendi aşı ve ilacımızı üretebiliyor muyuz? Lafa gelince herkes bilim yapıyor. Bilimde asıl konu kazanılan trilyon dolarların kimin cebine gittiği. Asıl Da Vinci'nin şifresi bu. Bu şifreyi kesintisiz çözen ülkeler zengin ve gelişmiş olur, parmağını yalarken bizim de ağzımız sulanır.

Teknoloji üretemeyen, yaşamsal sorunları çözemeyen bu akademi maaş almak dışında ne yapıyor? Başkalarının ekmeğine yağ süren araştırmaların bize ne faydası var? Sadece makale yayınlamakla, atıf almakla sorunlar çözülmüyor. Nerede kendi sorunlarımızı çözen araştırmalar? Nerede kendimizin ürettiği ilaç, aşı ve teknolojiler? Nerede projeler? Nerede patentler? Dünyadaki donanım, yazılım, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon pazarı yılda dört trilyon $. Dünya bu dört trilyon doları paylaşırken, keşif, patent ve teknoloji üretme yerine laf üretenler yüzünden cep telefonu ve geyik muhabbete son 10 yılda 250 milyar $ harcadık. 

TÜRKİYENİN ARGE, PATENT KARNESİ

Patent sahibi olmak, ülkelerin ekonomik gücü ve teknik bilgi birikimi açısından önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Güney Kore, 1950'li yıllarda Türkiye'den çok geride iken 50 yılda sanayi, refah ve teknoloji üretme bakımından bizden çok daha ileri bir seviyeye gelmiştir. 1 milyon nüfusa göre yılda üretilen patent sayısı 2006 yılında Güney Kore'de 2 bin 189 adet, ABD 587 iken Türkiye sadece 7 dir. Arge'de verimlilik göstergesi olan 1 milyon dolarlık Ar-Ge harcaması ile üretilen patent sayısı ise Güney Korede 4.60 iken, Türkiye'de bu sayı sadece 0.14 yani çok kısırdır. Anlaşıldığı üzere önemli olan çok para harcamak değil paranın hakkını vermek yani Arge işini bilmektir. Apple gibi servet kazandıran patent odaklı Ar-Ge gerekiyor. Kıt kaynakları çarçur eden yani arge'yi bilmeyen bizim gibi ülkeler için çözüm, Argeyi bize öğretecek bir bilenle akıllı ortaklıktan geçiyor. 

Son yıllarda atağa geçen Türkiye patent artış hızıyla patent açığını kapatmaya çalışıyor. Türkiye uluslararası patent başvurularında 2019 yılında yüzde 46 artış oranıyla dünya birincisi oldu ve 22'ncilikten 13. sıraya geldi. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) verilerine göre uluslararası patent raporu hazırlamada Türkiye 2019 yılında 997 adetle 13. olmuştu. 2020de ise koronavirüse rağmen ilk 6 ayda 9. sıraya çıktı.

Üniversitelerimiz son yıllarda Arge çalışmaları medyada kötülendiği gibi değildir. Arge ve patent kısırlığından kurtulmuş ve ivme kazanmıştır.  2019 yılında 157 üniversitede ulusal ve uluslararası özel veya resmi kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen 8 bin 362 Ar-Ge projesi yürütüldü.  Desteklenen Ar-ge proje sayısı, Hacettepe Üniversitesi 533, Boğaziçi Üniversitesi 492, Ege Üniversitesi 487, Ankara Üniversitesi 464, Sakarya Üniversitesi 434 oldu. 

https://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/allNews/newsDetail?newsId=1241

Da Vinci'nin şifresi

Bilim, teknoloji, tasarım, üretim Da Vinci'nin şifresidir. Bu şifreyi kesintisiz çözen ülkeler zengin ve gelişmiş oluyor. Da Vinci şifresini çözmek bu nedenle önemli. Bu şifreyi çözemediğimiz için kendini bilim adamı zanneden yüzbinlerce insanımız yıllardır havanda su dövüyor. Herkes bilim yapacağız diye kıt kaynakları, kuruş para getirmeyen sözde araştırmalara gömüyor. Arabın gülyağı misali, her yerine sürüyor, çarçur ediyor. Trilyon dolarları cebe indiren batı dünyası da bizim bu ahmaklığımızı, bu zavallı halimizi zevkle izliyor.

Bilim ve aydın dünyamız, asırlardır fikir, bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş ve ülkeyi pazar haline getiren küresel sisteme harem ağası gibi bağlanmış bulunuyor. Bundan teknoloji, tasarım, üretim ve bizi zengin edecek bilim çıkmaz. Yıllardır bilim yapıyoruz da ne oluyor? Yaşamsal sorunlarımız çözüm beklerken, bilim ve aydın dünyamız yüzünden tüketim pazarı olmamız, sürüngenliğin ve bağımlılığın asıl nedeni. Çağımızda asgari ücretli köleleştirmenin en kestirme yolu bu.

Modern sömürgecilik işte bu! 

Adamlar, bizi otla çöple meşgul ederken milyarlarca dolarlık yapay kalp, ortopedi, göz… cihazlarını, BT, MR, ANJİOGRAFİ, RADYOTERAPİ cihazlarını, ilaçları ve yüksek teknolojiyi bize satarak köşe oluyorlar. İlaçtan aşıya, uçaktan silaha cep telefonuna yüzlerce trilyon dolarlık teknoloji pazarlarının hedefi, bizim gibi bilim ve teknoloji üretemeyen, üzüm incir ihracıyla 70 yıldır gelişmekte diye uyutulan ülkeler. Bu kadar okumuş, yazmış, yetişmiş aydın ve bilim adamı olan, bu kadar üniversitesi olan ülkeler nasıl olur da uyutulur?

Teknolojiden tıbba kadar her alanda sektörlerin kontrolüne giren kongreler, toplantılar, açık oturumlar, fuarlar bilgilendirmenin ötesinde ülkeyi pazar haline getirdi. Bilim ve aydın dünyamız başkasının keşfettikleriyle övünmekten, bunların reklamını yapmaktan özel zevk alıyor. Bu da aşağılık kompleksini yenmenin başka bir yolu. Ülkelerin kaynakları ilaç, pahalı teknoloji ve tüketime harcanıyor. Geriye kalan az miktar paranın paylaşımı ise kavgaya yol açıyor. Halbuki sorun, aydın ve bilim dünyasını kullanarak yapılan küresel teknolojik sömürüden kaynaklanıyor. Yani bilim ve teknoloji edebiyatı yapanlar, bilerek veya bilmeyerek bu modern ve kibar soygunun içinde, kendi cukkasını düşünüyor.

Bizim gibi ülkeler, 'gelişmekte olan ülkeler' masalıyla  uyutulurken tatlı bir pazara dönüşüyor. Hastalıklara harcadığımız para 67 milyar dolar olmuş ve bu rakam giderek artıyor ama aydın ve bilim dünyamız yeterli görmüyor, daha da artsın diyor. 2023 yılında sağlık sektörü büyüklüğü 170 milyar dolara ulaşacak. Batı dünyası için ballı börek. Kazandıklarımızı ilaç, aşı ve pahalı teknoloji ithaline harcayacağız ama yetmeyecek, borç alacağız. Ayrıca artan hastalıklar yüzünden sürüneceğiz. Kanser olup kemoterapi, radyoterapi olmak kolay mı? Kalp yetmezliği tedaviyle geçmiyor. Ama olsun, tedavi ve sağlık yatırımı diye pazarlama yapanlar sağolsun. 

SGK bütçesi bunlar yüzünden alarm veriyor, kimse nedendir demiyor. Sağlığa harcadığımız para ise Sosyal Güvenlik Kurumu 2011 verilerine göre, son 9 yılda 8 kat artarken hastalıklar azalmamış hızla artmış, bilmiyor. SGK açığı 34 milyar TL olmuş umurunda değil. MTV vergisi %40 artarsa sadece 2 milyar TL toplanacak yani açığın 17 de biri, ne anlama geldiğini idrak edemiyor. Ne dev hastaneler, ne sağlığa harcanan milyarlar sağlığı korumuyor ama görmüyor. 'Önce hasta et, sonra cebini boşalt' sisteminin figüranı olmak onu rahatsız etmiyor. Çünkü sistemin hayat kaynağı bu, yaşaması buna bağlı.

Modern tıp ilerlerken, hastalıklar azalacağına artıyor ama bilim dünyamız nedenlerine ve çözüm yollarına kafa yormuyor. Hastalıktan sürünüyor, hasta toplum oluyoruz farkında değil. Gelişmiş ve sağlıklı toplum olmanın yolu hastalıkları önlemekten geçiyor ama aydın ve bilim dünyamız bunu da bilmiyor. Bilim dünyamızın bildiği, kongrelerde reklam ve pazarlama. Bunları bilim diye yutturmayı iyi biliyor. 

ABD de yılda 300.000 kişi obesite ameliyatı olurken bizimkiler biz de niye az oluyor diye üzülüyor. Ama bataklığı yani gıda, çevre ve reklam terörünü önlemek, kimsenin aklına gelmiyor. Bermuda şeytan üçgeni ; medya, asansör, taşıt sağlık ve hayatımızı mat ediyor, kimse farkında değil.

Milli kurtuluşun yolu, bilim ve teknolojidir. Milli kurtuluşun yolu, milli ve bilimsel eğitimdir. Milli kurtuluşun yolu, teknolojik devrimi yapacak üniversite - sanayi işbirliğidir. Çağımızda telefondan bilgisayara, aşıdan enerjiye keşfeden ve üreten kazanıyor. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Çağımızda milletler, ancak bilim ve teknoloji ürettiği kadar özgür ve bağımsız. Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti. Bağımlılığın dipsiz kuyusundan ancak bilim ve teknoloji ipiyle çıkabiliriz. 

Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız. Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda. Filistin'den Afganistana İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. Doğal kaynaklara sahip 57 İslam ülkesi bilim ve teknolojide bir İtalya etmiyor. Modern sömürgecilik adı verilen bu sistemin amacı, cep telefonundan uçağa, ilaçtan aşıya ülkeleri acıtmadan sömürmektir. 

Ülkemizin kaynaklarını dışarıya pompalayan bilimsel ve teknolojik mandacılık sistemine karşı, şimdi milli ve yerli direniş başladı. Artık kimseye muhtaç ve bağımlı olmadan tanktan elektrikli otoya, ilaçtan aşıya teknolojiyi biz üreteceğiz. Milli iradenin kararı bu. Artık Türkiyeye emir verme, tokatlama dönemi bitti. Teknolojik işgale karşı çalışarak, keşfederek, üreterek direneceğiz. Kötü kaderimiz değişiyor, değişecek. Milli ilaç ve aşı merkezinde çalışmalar son hızla devam ediyor. Bilim teknoloji ve ARGE merkezleri açıldı. Araştırmalar son sürat devam ediyor. Akıllı telefon yaptık, elektrikli oto yakında piyasaya çıkıyor. Bütün engellere rağmen ilk defa yerli motor ürettik. Kimseden izin almadan, yedi düvele rağmen, kendi silahımızla, kendi irademizle operasyonlar yapıyoruz.

ALTAY TANKI, ATAK HELİKOPTERİ, GÖKTÜRK UYDUSU, ANKA İNSANSIZ HAVA ARACI, MİLLİ DENİZALTI, MİLLİ UÇAK, LAZER GÜDÜMLÜ FÜZELER, MİLLİ YAZILIMLAR...

Direne direne kazanacağız. Ama önce bizi modern sömürgeye çeviren eğitim sistemini değiştirelim. Yabancı çıkarlara adam yetiştiren kolej ve üniversitelere milli ve bilimsel format atalım. Milli ve bilimsel eğitimin yolunu açalım. Teknolojik devrimi yapacak üniversite - sanayi işbirliğini geliştirelim. 4. sanayi devrimini kim yapacak? İlk yapılacak iş ; şimdiye kadar ithal etmek zorunda olduğumuz ilaç ve teknolojinin Türkiyede üretim yolunu açan milli kongreler. Sorunların bilimsel çözümü buradan geçiyor. Başka çıkış yok.



Bu yazı 1,423 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,232 µs