En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
19 Şubat 2017

MİLLİ KURTULUŞUMUZ YAKINDIR



Tüm yazılar için aşağıdaki kutuyu tıklayınız.

REKLAM VE PAZARLAMA YAPMAYI 

KİMSE BİLİMSELLİK OLARAK YUTTURMASIN

Bilim, teknoloji, tasarım, üretim ve para, Da Vinci’nin şifresidir. Bu şifreyi kesintisiz çözen ülkeler zengin ve gelişmiş oluyor. Da Vinci şifresini çözmek bu nedenle önemli. Bu şifreyi çözemediğimiz için kendini bilim adamı zanneden yüzbinlerce insanımız yıllardır havanda su dövüyor. Herkes bilim yapacağız diye kıt kaynakları, kuruş para getirmeyen sözde araştırmalara gömüyor. Arabın gülyağı misali, her yerine sürüyor, çarçur ediyor. Yozlaşmış akademi, küresel araştırmaların aptal ayağı olmayı bilim yapmak zannediyor. Trilyon dolarları cebe indiren batı dünyası da bizim bu ahmaklığımızı, bu zavallı halimizi zevkle izliyor.

Çağımızda telefondan bilgisayara, aşıdan enerjiye keşfeden ve üreten kazanıyor. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Milletler, ancak bilim ve teknoloji ürettiği kadar özgür ve bağımsız olabilir. 

Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti. Bağımlılığın dipsiz kuyusundan ancak bilim ve teknoloji ipiyle çıkabiliriz. Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız. Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda. 

Filistin’den Afganistan’a İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. Doğal kaynaklara sahip 57 İslam ülkesi bilim ve teknolojide bir İtalya etmiyor. Modern sömürgecilik adı verilen bu sistemin amacı, cep telefonundan uçağa, ilaçtan aşıya ülkeleri acıtmadan sömürmektir.

Ülkelerin beyni sayılan akademik dünyayı ele geçirmenin amacı da, bu modern sömürü sistemini kurmak ve trilyon dolarları acıtmadan götürmek içindir. Yeter ki bu akademi, pahalı ilaç ve teknolojiyi kendi ülkesinde üretmeye kalkışmasın.

70 yıllık bilim karnemizin sorumlusu yozlaşmış akademiye soralım :

Teknoloji üretemeyen, yaşamsal sorunları çözemeyen akademi ne işe yarıyor?

Başkalarının ekmeğine yağ süren araştırmaların bize ne faydası var? 

Sadece makale yayınlamakla, atıf almakla sorunlar çözülmüyor. Oyun dümene dayalı atıf indeksi ve h faktörü karın doyurmuyor. 

Nerede kendi sorunlarımızı çözen araştırmalar? 

Nerede kendimizin ürettiği ilaç, aşı ve teknolojiler? 

Nerede projeler? Nerede patentler? 

Dünyadaki donanım, yazılım, bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon pazarı yılda dört trilyon $. Dünya bu dört trilyon doları paylaşırken, keşif, patent ve teknoloji üretme yerine laf üretenler yüzünden cep telefonu ve gsm hatlarına son 10 yılda 250 milyar $ harcadık. Dünya 4. sanayi devrimine giderken sizin planınız ne?

Bilim dünyamız ve üniversiteler, asırlardır bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş ve ülkeyi pazar haline getiren küresel sisteme harem ağası gibi bağlanmış bulunuyor. Harem ağası yapmanın yolu, önce bilim ve teknoloji üreten yolu budamak, sonra da teknolojik üretime ve kazanca dönüşmeyen sözde bilimsel çalışmalarla kıt kaynakları tüketmek : Bilimde kendi kendini tatmin. Bütün bunların nedeni ; masa başından herkes bilimsel araştırma yapsın kolaycılığıdır. Bilim böyle yapılmaz. Bilim merkezleri olmadan bilim yapılırsa bilimin cılkı çıkar. Laf olsun diye yapılan kopya araştırmalar kendini tatminden başka bir işe yaramıyor. Yozlaşmış akademi, bu acı gerçeği neden gizliyor : Patent, proje, teknoloji geliştirir satarsan paran olur. İthal malların reklamcısı olursan borcun olur.

Üniversitelerin öncelikle kendi bilimsel rehberlerimizi hazırlaması ve hayati sorunlarımıza çözüm arayan ulusal kongreleri yapması gerekiyor. Üniversiteler beyindir. Bu beyin milli ve yerli yazılıma kavuşmadan, organlar bizim yararımıza çalışamaz. YÖK ve Üniversitelerin darbelerle belirlenen hedefinin küresel insan yetiştirmek olduğunu hatırlatalım da neden işlerin sürekli ters gittiği anlaşılmış olsun. Domuz gribi skandalının bilim dünyamızın eseri olduğunu unutmayalım. Her yağmurda göl olan göl havzasına havaalanı yapanların bu üniversitelerde yetiştiğini bilelim. Deprem bölgesi ülkemizde mağara adamının evleri tarihe meydan okurken, riskli diye yıkılan ve yıkılması gereken daha 20-30 yıllık olan milyonlarca binanın plan, proje, yapım ve onayını verenleri kim yetiştirdi. Yozlaşmış akademi şişinmek yerine utanmalı.

Bilim ve teknoloji bu açıdan ikiye ayrılır :

Cebimizi dolduran ve cebimizi boşaltan. 

Aşıdan ilaca, akıllı telefondan kalp piline ürettikleriniz cebinizi doldururken, ithal ettikleriniz cebinizi boşaltır. Kimse başkasının keşfettiklerini kullanmayı, reklam ve pazarlama yapmayı bilimsellik olarak yutturmasın. Akademik dünyanın, ithal edilen milyarlarca dolarlık yüksek teknolojiyle övünmesi, caka satması sizi aldatmasın. Bu sömürünün amacı, trilyonlarca dolarlık ilaç ve teknolojiyi reklam ve pazarlamaktır. 

Daha yenilerde JAMA dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırma, satılması  istenilen ilaçların yazılması için 3 dolarlık pizzanın yeterli olduğunu gösteriyor. 280 bin doktor üzerinde yapılan araştırmaya göre, pizza dilimi arttıkça yazılan ilaç miktarı da artıyor. Küresel pazarlama insanları ne hale dönüştürüyor, anlayın. Gavurun ekmeğini yiyen... atasözü demek ki doğruymuş. Size de bu 3 dolarlık adamların bilimsel masallarını dinlemek düşüyor. 

Modern sömürüye çalışan bilim mafyasıyla ve bilimsel mandacılıkla gidilecek yer, sömürge pazarı olmaktır. 

Yüzbinlerce molekülün pazarlandığı dünyada bunların keşfettiği bir tek ilaç var mı?

Milyarlarca $ ödediğimiz ilaç, cihaz ve teknolojiyi üretmeye yönelik multi-disipliner bilim dallarının çözümler ürettiği ulusal kongreler neden yapılmıyor? 

Küresel sistemin kurduğu düzene uymak zorunda olan hekimleri suçlamıyoruz. Lafımız bu modern sömürü düzeninin turistik fedailerine. 

MİLLİ SEFERBERLİK MİLLİ KONGRELERLE BAŞLAR

Son 30 yıldır trilyonlarca $ ödediğimiz ilaç, cihaz ve teknolojiyi üretmenin yollarını arayan ulusal kongreler milli seferberlik demektir. Tıptan mühendisliğe tüm bilim dallarında yapılan kongrelerde, Üniversite, Sanayi, Bilim Teknoloji Bakanlığı katılımını sağlayan oturumlar milli ve yerli çözümler üretecektir. Kongrelerin hiç değilse bir günü bu konuya ayrılmalıdır. Kongrelerin bilimsel programı, ülke çıkarlarına göre belirlenmeli. Ülkeyi ithal ilaç ve teknolojinin açık pazarı haline getiren kongreler, milli üretimin yollarını araştıran şekle dönüşmelidir. Milli kurtuluşun başka yolu yok. Artık bayi toplantısına dönen kongrelerde küresel çıkarların reklam ve pazarlaması yerine, ilaç, aşı ve tıbbi teknolojinin ülkemizde üretimi için toplantı ve paneller yapılmalıdır.

Sömürünün ve yoksulluğun nedeni ; yozlaşmış, kısırlaşmış, ithalci akademidir. Kendinizin üreteceği bilim, teknoloji, patent, proje, fikir olmazsa, mecburi istikamet ithalattır. Çözümler dışarıdan gelir. Bilimsel mandacılığın nedeni, ilaçtan aşıya başkasından medet uman kısırlaştırılmış ithalci akademidir. Bu sömürünün girdabına düşen ülkeler için karşı koyacak, savunacak hiçbir yol yoktur. Çünkü toplumun beyni olan bilim ve aydın dünyası artık sömürüden yana çalışır, onların taşaronluğunu yapar. Bundan teknoloji, tasarım, üretim ve bizi zengin edecek bilim çıkmaz. Yıllardır bilim yapıyoruz da ne oluyor? Adamlar, bizi otla çöple meşgul ederken milyarlarca dolarlık kalp, ortopedi, göz… cihazlarını, ilaçları ve yüksek teknolojiyi bize satarak köşe oluyor. Gelişmekte diye 70 yıldır uyutulan ülkeler ise pazar oluyor.  

Tıptan mühendisliğe tüm bilim dallarında yapılan kongrelerde, Üniversite, Sanayi, Bilim Teknoloji Bakanlığı katılımını sağlayan oturumlar ne zaman düzenlenecek? Küresel şirketler de tabii ki bu toplantılara katılacak ama birlikte üretim için. Herkes kazansın. Alnımızda enayi yazmıyor. Son 30 yılda trilyonlarca doları, bu yozlaşmış akademi yüzünden telef ettik. Sömürüden yoksulluğa başımıza gelen tüm felaketlerin nedeni, çözüm üretmek yerine sömürüye aracılık eden yozlaşmış akademidir. Modern sömürü bu yolla yapılıyor. Akademiyi küresel kontrol altına almak bunun için gerekli. 

Bilim dünyamız ve kongreler küresel boyunduruktan kurtulmadan bilim ve teknolojide ilerleme hayaldir. Milli kurtuluşumuz bizi modern esarete mahkum eden bu sistemin değişmesiyle olacaktır. Kurtuluşumuz yakındır.

 



Bu yazı 1,337 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,263 µs