En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
8 Ekim 2014

BİR SONRAKİ NESİLDE BU HASTALIKLARDA PATLAMA OLACAK



TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ 

 

Dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’ den ürküten bir kehanet geldi. Hotamışlıgil 4 hastalık saydı;

 

Kalp, kanser, diyabet, obezite ve solunum hastalıkları.

Bir sonraki nesilde bu hastalıklarda patlama olacak” dedi.

Türkiye için de uyarı yapan ünlü Profesör “Genetiğimiz çok uygun orada fokurdayan bir durum var” diyerek en kritik hastalıkları sıraladı.

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, genetik hastalıklar ve obezitenin insanlığın geleceğine tehdit eden en önemli sorun olduğunu söyledi.

Prof. Hotamışlıgil, “Böyle giderse önümüzdeki 25 yılda dünyadaki toplam milli gelirin en az yarısının bu hastalıkların tedavi için ayrılması gerekecek” tespitini yaptı.

Bilgi kirliliği var

Kısa süre önce, Metabolik Hastalıklar alanındaki buluşlarıyla, 9. Danone Uluslararası Beslenme Ödülü’nü kazanan Prof. Hotamışlıgil, Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Vakfı’nın (SÜGAV) beslenme zirvesine katılmak için Türkiye’deydi. Bugün Gazetesi’ne konuşan Hotamışlıgil Türkiye için de kritik uyarılar yaptı.

Dünyanın temel bilimlerde çok ilerlediğini söyleyen Hotamışlıgil, aynı gelişmenin beslenme alanında olmadığını söyleyerek, “Günümüzde beslenme konusu, en fazla bilgi kirliliğinin olduğu alan. Bizim çalışmalarımız temel bilimlerdeki ilerlemeyi beslenme alanına da getirebilmek üzerine” dedi.

Çok azını biliyoruz

Beslenme konusundaki mevcut bilgilerin sadece, ‘şunu ye, bunu yeme’ düzeyinde kaldığı tespitini yapan Hotamışlıgil, şöyle devam etti:

-”Oysa beslenme, hem sağlık hem hastalık için dünyadaki en önemli araçlardan biri. İçerisinde en çok çeşitlilik ve zenginlik bulunduran maddeler var gıdada ama biz bunun çok azını biliyoruz. Burada önemli bir fırsatı kaçırıyoruz. Genetik bilimi ile beslenme daha fazla temas etmeli.”

Savaştan beter 4 hastalık 

Kalp, kanser, diyabet, solunum ve obeziteyi dünyayı tehdit eden en önemli sorun olarak nitelendiren Hotamışlıgil, bu meselenin savaş, küresel ısınma, açlık veya susuzluk kadar önemli olduğunu söyledi.

Hotamışlıgil, şunları söyledi:

-”Bu kronik hastalıkları yok edebilmek için bütün dünya kaynaklarını tüketmek gerekiyor. Önümüzdeki 25 yılda bu hastalık-larla mücadele için dünyanın toplam gelirinin yüzde 50′si kadar bütçe ayırmak gerekecek.Böyle bir kaynak olmadığı için de, yüz milyonlarca insan hastalanacak ancak tedavi edilemeyecek.”

Türkiye’ de hastalıklar artacak

Türkiye’nin durumunu da değerlendiren Gökhan Hotamışlıgil, ülkedeki kronik hastalık ivmesinin çok hızlı arttığına işaret etti. Genç nüfusta bu riskin çok anlaşılamadığını vurgulayan Hotamışlıgil, Türkiye ile ilgili önemli uyarılar yaptı:

-”Tedbir alınmazsa bir sonraki nesilde obezite ve kronik hastalıklar patlayacak. Bizim genetiğimizde kalp hastalıkları, diabet ve obezite riski çok yüksek. Orada fokurdayan bir durum var.”

Hotamışlıgil, “Aileden, devlete; sivil kuruluşlardan üniversitelere herkesin bu işin içinde olması gerekiyor. Önce hasta olunur sonra hastalık tedavi edilir zihniyeti var. Halk Sağlığı okulumuz yok. Kamu sağlığı kuruluşu yok. Bunlara doğru kayış olmalı” ifadesini kullandı.

Koruyucu hekimlik kritik

Kronik hastalıklarla mücadele için koruyucu ve önleyici hekimliği kitleye yaymaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Hotamışlıgil, bunun yolunun da doğru ve bilimsel beslenmeden geçtiğini ifade etti. Önümüzdeki 25 senede beslenme biliminde büyük dönüşü-me ihtiyaç olduğunu söyleyen Hotamışlıgil, “Beslenmede yeni bir çağ açmak şart” dedi.

Genlerimiz değişti mi?

Kronik rahatsızlıkların normalde genetik yoluyla geçtiğini söyleyen Hotamışlıgil, şu bilgileri verdi: “Genlerimizle değişti mi diye düşünürken artık genlerin alışkanlıklardan etkilendiğini tespit ettik. Mesela genlerde olmasa bile kilo almış bir annenin çocuğunun kilolu olma ihtimali çok yüksek. İnsanın deneyimi bir sonraki nesle kodlanabiliyor. Bunu beslenmeyle çözmeye çalışıyoruz.”

Kaynak: http://www.milliyet.com.tr/harward-daki-turk-profesorden/gundem/detay/1879806/default.htm

BENZER YAZILAR :

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen

26 Kasım 2012

AMERİKA'YI NE ZAMAN KEŞFEDECEĞİZ?

www.aciamagercek.com

Belli başlı 5 kronik hastalık olan kanser, şeker, ruhsal bozukluklar, kalp ve solunum hastalıklarının 20 yıl içinde küresel ekonomiye getireceği yükün 47 trilyon $ olacağı bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun Harvard Halk Sağlığı Fakültesi ile yürüttüğü araştırmaya göre, bu hastalıklar her yıl 36 milyon insanın ölümüne yol açıyor. Bu hastalıklar yağlı ve şekerli gıdaların çok tüketildiği, insanların daha az hareket ettiği ve fazla alkol ile sigara tüketiminin olduğu zengin ülkelerden ziyade fakir ülkeleri daha çok etkiliyor. Bu tür hastalıkların yol açtığı ölümlerin yüzde 80'i az ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.  

Halbuki, Dünya Sağlık Örgütü, çok az masrafla 5 kronik hastalığın önlenmesinde önemli ilerlemeler sağlanabileceğini açıkladı. Örgüt, özellikle fakir ülkelerin küçük miktarlarda yapacağı sağlık harcamaları sayesinde, sağlık sistemlerinin iflas etmesinin de önüne geçilebileceğini bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü, hükümetlere bir dizi öneride bulunarak sağlık alanında atılabilecek adımları sıraladı. Buna göre, tütün ve alkol vergilerinin artırılması, kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanması, tuz ve transyağ içeren gıdaların tüketim seviyesini düşürecek kampanyalar düzenlenmesi ile diyet ve fiziksel aktiviteyi artırmayı amaçlayan bilinçlendirme kampanyalarının başlatılması, bu hastalıkları ve neden olduğu ölümleri azaltabilir.

Yıllardır söylediğimiz bilimsel gerçeklerin tekrarı. Bu yayının üzerinden bir yıl geçti, en az on kere konuyu gündeme getirdik ama kimse merak edip sorgulamadı, araştırmadı. Komik bir harcamayla hastalıklar nasıl önlenir diye kimse sormadı bile. Biz söyleyince veya gündeme getirince kimse önemsemiyor, belki de diziler, oyunlar daha önemli. Neyse ki toplumsal beynimiz yavaş yavaş bitkisel hayattan uyanıyor. Sevindirici bu gelişme nedeniyle konuyu bir kere daha açıklamaya çalışalım.

Örneğin hipertansiyon ve damar sertliği kontrol altına alınabilirse, buna bağlı oluşan kalp-damar hastalıkları, kalp krizi, felç gibi ölümlerin yarısından sorumlu hastalıklar önemli oranda önlenebilir. Bunların önlenemeyişinin nedeni, toplumun hastalık üreten yaşam tarzını sürdürmesidir. Bu yaşam tarzı sadece hasta etmekle kalmıyor aynı zamanda hastalığı, doktora gitmeyi, düzenli ilaç almayı ve hasta eden bu yaşam tarzını idrak ettiren sağlık bilincini de yok ediyor.

Hipertansiyon ve damar sertliği tedavisinde son derece etkili ilaçların aylık maliyeti 5- 10 Euro’dur. Ancak hastaların yarısı hastalığın farkında değil, farkında olanların ancak yarısı doktora gidiyor, gidenlerin de çoğu tedaviyi uygulamıyor. Böyle bir topluma bilim ne yapsın, teknoloji ne yapsın? Hasta eden yaşam tarzı beyinleri de uyuşturuyor, işlemez hale getiriyor. Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor. Bizi hasta eden bu yaşam tarzını değiştirebilirsek işte o zaman bu kötü gidişi önleyebiliriz. Bu cümleyi ikiye ayırabiliriz:

1.    Hasta eden yaşam tarzı nedir? Gıda güvenliği, çevre kirlenmesi, yaşam alanların gasbı, sağlıksız şehirlerde çok katlı beton mezarlara hapsedilmemiz…

2.   Bu yaşam tarzını kimler, nasıl değiştirecek? Bu irade nasıl oluşacak?

Bilim; sebep-sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, hasta eden sebepleri değiştirmeden hastalıkları önlemek mümkün değil. Bu ise, hasta eden yaşam tarzını sağlıklı şekle dönüştürmeyi görev edinen Milli Sağlık Akademisi, Halk Sağlığı Fakülteleri, Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Onkolojinin kurulması demektir. Böyle bir organizasyon ülkemizde var mı? Neden yok? Neden kurulmuyor?

Bütün bunları kurmaya karar vermek için zihinsel bir devrim gerekir. Bir kere daha söyleyelim: Bu devrimi yapmadan sağlıklı yaşamak mümkün değildir. Bu devrim, sağlık sisteminin sonuçlarla yani hastalıklarla değil, hastalıkları önleyen sebeplerle yani hasta eden yaşam tarzıyla uğraşan bir yapıya dönüşmesi demektir.

Bu yöntemle yılda 50 milyar doları aşan harcamaların azalması, hastalıktan beslenen sistemin çöküşü demektir. Hastalık lobisi buna izin verir mi? Sigaraya, alkole ve bizi hasta eden bir sürü sebebe harcanan milyarlarca doların tasarrufu kimin yararına, kimin zararına? Unutmadan söyleyelim; hastalıklara yol açan riskleri satanlara ve bu riskleri alanlara yalvararak hastalık üreten yaşam tarzını ve hastalıkları önleyemeyiz.

Sigara, alkol, aşırı kalori ve tuzlu gıda tüketenlerin hasta olma riski ve hastalık harcamaları, bunlardan uzak duranlardan katbekat fazla. Bu nedenle hastalık üreten yaşam tarzıyla kendini hasta edenlerin masraflarını sağlığına dikkat edenler yani hastalık yapan risklerden uzak duranlar ödüyor. Suyu getirenle testiyi kıranların eşitlendiği haksız bir dünyada yaşıyoruz. 

Halbuki hastalıkları önlemenin birinci yolu, risklerden uzak duranları cezalandırmak değil ödüllendirmek olmalıdır. Sağlıklı yaşamayı yani sağlığı korumayı teşvik etmek için ABD meclisi yeni bir yasa çıkardı. Kişiler, sağlığını koruyacak şekilde yaşam tarzını değiştirirlerse, kişi başına 400 dolara kadar ödül alacaklar. Bu yasanın, ABD’nin  devasa sağlık sorunlarının çözümüne katkıda bulunacağı düşünülüyor. Bu yöntemi yıllardır söylüyoruz ama Amerikan vatandaşı olmadığımız için kimse takmıyor. Bilim ve aydın dünyamız bile yabancıların ağzına bakıyor. İnşallah bizde de uygulanmaya başlanır da sağlığı korumak özendirilmiş olur. Nasıl olsa bu yöntem Amerika’da bilimsel olarak onaylandı. Kendi bilim insanımızın fikir ve önerilerini ne zaman dikkate alacağız?

Hastalıkları önlemenin ikinci yolu ise kendini bilerek hasta edenleri caydırmak olmalıdır. Hastalık risklerinden uzak duranlar, bu risklere çanak tutanların hastalık harcamalarını neden ödesin? Kim kendini hasta etmek için çalışıyor ve bunu da özgürlük olarak anlıyorsa faturayı kendisi ödemelidir. Hastalıkları önleyen ve sağlığı koruyan sistem bu temel üzerine kurulmalıdır. Yani riskleri davet edenler, risklerin sonucuna katlanmalıdır. Ancak bu yolla sosyal güvenlikte hak ve adalet korunurken, hastalıklar önlenir ve sağlıklı toplum olabiliriz.  

Taşıt üzerinde anahtar unutanlar, çalınan taşıtın parasını kaskodan alabiliyor mu? Dikkat edenler, unutanların parasını niye ödesin? Bu yöntem nedeniyle taşıt çalınması en aza inmiş bulunuyor. Kaldı ki, sigara, alkol, aşırı tuzlu ve kalorili gıdaları zevk için tüketenler, unuttuğu için değil bilerek bu riskleri davet ettiği için sonucuna da kendileri katlanmalıdır. 

Peki ‘hastalıkları azaltan ve sağlığı koruyan sistem’ nasıl çalışacaktır? 

Hastalık yapan riskleri satın alanların hastalık harcamaları, bu risklerden uzak duranlardan 10 kata kadar yüksek olduğu için, bu fazladan harcamaları karşılayan 'Hastalık fonu' kurulması gerekiyor. Bu fonun iki kaynağı olacaktır; Bu riskleri satanlar ve bu riskleri satın alanlar. Örnek olarak dev sigara tekelleri ve sigara içenler bu fona para aktarmak zorundadır. Sigaranın fiyatı 5 TL ise, 10 TL hastalık fonu için kesilecek, ayrıca dev sigara tekelleri, ABD’ye ödediği 246 milyar doların beşte biri kadar parayı, hastalık tazminatı olarak bu fona aktaracaktır.  

Bilim, sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü sonuçlara yol açanların bunun tazminatını ödemesi gerekir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin fiyatı cezbedici değil, caydırıcı olmalıdır. (1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti. Kanada’nın Quebec eyaleti sigara üreticisi şirketlere 58 milyar $’lık dava açtı. Eyalet yönetimi sağlık harcamalarını sigara üreticilerinden tahsil edecek) 

Benzer şekilde obesite, diyabet, metabolik sendrom, hipertansiyon, kalp… gibi bir düzine hastalığa yol açan sağlığa zararlı şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları satanlar, çok ucuz olduğu için yüzlerce gıdanın içine giren GDO’lu mısır şekerini satan küresel şirketler ve bütün bunları tüketenler, hastalık fonuna tazminat ödemek zorundadır. Hastalık lobisine dokunmadan hastalıkları önleyemeyiz. Hastalığa yol açan risklere, çevreyi yaşanmaz hale getiren kirli sanayi ile zehir saçan halk otobüsleri de dahildir. Halkı enayi yerine koyan yeşile boyama, riskleri azaltmıyor. 

Özetle hastalıklar içinde kıvranan zavallı ülkeler, çok basit ve ucuz yöntemlerle hastalıkları önleyebilir ve sağlıklı toplum olabilir. Gerek toplumda gerekse karar vericilerde bu bilincin oluşma maliyeti ise çok düşüktür. Ama ucuz yöntemler sosyetemizi bozuyor. Bu nedenle önce hasta olup, sonra tedavi oluyoruz. Sanki hasta olmak marifet, tedavi olmak lütuf! Bu nedenle modern hastanelerde, ileri teknolojiyle teşhis ve tedaviyle övünmeye devam ediyoruz. Hastalıklarla beslenen canavarın buna ihtiyacı var. Sağlıklı yaşamak mümkün değil mi? Tabii ki mümkün. Ancak dizilerden, maçlardan, geyik mevzulardan kafamızı kaldırıp birazcık hayatımızla ilgili konulara zaman ayırmamız gerekiyor. Anlattığımız yöntem palavra değildir, konunun uzmanları bilir.

Bir kere daha anlatalım: 1948’de ABD kongresi patates zararlısı için 500 bin dolar ayrılmasına karar verdi. Savaş sonrası patates önemliydi. Ancak savaş bitmesine rağmen savaşta ölenden daha fazla Amerikalıyı öldüren gizli düşmanı araştırmak için de bütçeye 500 bin dolar gibi küçük bir para konuldu. İşte meşhur FRAMİNGAM araştırması böyle başladı. 13 yıl sonra bu araştırmanın ilk sonuçları yayımlandı:

ABD’nin yeni düşmanları belli olmuştu: Bunlara karşı amansız bir savaş açıldı. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler bu mücadele sonucu yüzde 53 azaldı. Bu savaş, diğer savaşların aksine ABD’ye her yıl 200 milyar dolar kazandırmış oldu. Bilimin gücü işte bu: yarım milyon dolar gibi küçük bir parayla yapılan araştırma, her yıl bire 400 bin kazandırıyor. Her yıl bu kadar kazandıran başka bir yatırım daha var mı?  Koyduğunuz bir yatırıma karşılık bin değil, 400.000 mislini kazanıyorsuz. Ayrıca da sağlık ve hayatınızı. Ne kadar karlı ve akıllı bir yatırım değil mi? Ayrıca her iki mezardan biriyle her iki hastaneden biri açılmadan kapanıyor. Demek ki kazanmak için önce hasta olmak, sonra da hastanelerde ömür tüketmek ve mezar doldurmak gerekmiyor. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümleri yüzde 53 azaltan yöntemleri uygulamak yeterli. Ama gel de anlat. Bilimsel, mantıklı, ucuz ve kolay yöntemler sosyetemizi bozuyor. Hastalıktan sürünmeye ve ölmeye mahkumuz.

KAYNAKLAR

1.    Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap
2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html

2.   Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1&

3.   Soframızda radyasyonlu çatal var. Hürriyet 14 nisan 2006 S:24
5. Dilovası boşaltılıyor. Hürriyet, 2 temmuz 2006, s:16
6. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar liksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm
1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti
7. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html
8. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx

4.   Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu – 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432
10. 'Happy' araştırması. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html

5.   http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek
12. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933
13. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE – 2010. http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm
14. Dilovasında çocuklar kanser içiyor. http://www.ntvmsnbc.com/id/25169730
15. http://www.bizimsaglik.com/c/ho.asp?id=7063&Title= Sigara yasağı kalp krizine “DUR” dedi
16. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html
17. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/
18. Yeşilay alkol raporu - 2009. http://www.yesilay.org.tr/Raporlar/2009_Alkol_Raporu.pdf

www.aciamagercek.com

TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ 



Bu yazı 1,662 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,470 µs