En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
12 Şubat 2014

ZİHİNSEL TERÖR




İnançları sarsan zihinsel terörle beyinler çözülüyor. Bilgi bombardımanı altında toplum ne yapacağını bilemiyor. Derin tarihi geçmişi olan milletler bile gözlerine far tutulmuş tavşanlar gibi şaşırmış ve çaresiz. Bu yeni savaş öncekilere benzemiyor, medyada ve zihinlerde yaşanıyor. Üniformasız sivil kuvvetler ekranlarda savaşıyor. Kalemi kuvvetli, ağzı laf yapan akademik askerler ön cephede. İnsan beyninin uçsuz bucaksız kıvrımları, kıyasıya çatışmaların yaşandığı yeni savaş alanı. Bu zihinsel savaşta herkes sivil kamuflaj içinde, kim dost kim düşman belli değil. Tam bir altüst oluş yaşanıyor.

Doğrudan beynimize saldırıyorlar, farkında değiliz. Tüm değerler siliniyor, beynimiz biçimlendiriliyor, bilgisayarımıza yeni programlar yükleniyor. Bizi biz yapan değerler elden giderken habersiz seyrediyoruz. Beş duyumuz ve zihnimiz gizlice ele geçiriliyor. Sonuçta algımız giderek değişiyor, dünyayı artık bu pencereden görüyoruz. Bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bu karanlık savaş uyutuyor, aldatıyor ve tüm değerlerimizi yok ediyor. Görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor, sinsi bir savaşın kurbanı oluyoruz.

Yaşamsal sorunlarda bile beyinler donmuş, insanlar boş boş bakıyor. Her çeşit zihinsel aldatma sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor, kendimizden bile şüpheye düşüyoruz. Sanki zaman tünelinde aklımız ve dimağımız kayboluyor. Akıl tutulması işte bu! Bilinçaltına gönderilen sinyallerle körpe beyinler yıkanıyor, geleceğin küresel robotları hazırlanıyor. İnsan ve toplumun yaşam tarzını kurgulamanın en kestirme yolu bu. Zihinsel soykırımın eseri; kendi değerlerinden habersiz, dizi filmlerde gördüğünü taklit eden saygısız, bilgisiz, boş beyinli tipler giderek artıyor.

HEDEF : ZOMBİ İNSAN

Küresel akıl zihinsel savaşta hedef kitle olarak toplumu X Y Z diye kuşaklara ayırıyor. X kuşağı dediği, zihinsel soykırım ve işgalden en az etkilenen grup. Y kuşağı orta düzeyde etkilediği, Z kuşağı ise tamamen kontrolü altına aldığı yeni nesil oluyor. Dünyayı değiştirecek dedikleri bu kuşağa yeni dünyanın yazılımını ve şifrelerini yüklemekle meşgul. Değişmesi zor olan yaşlılar ise harcanacak grup oluyor.

Küresel iradenin Z kuşağına verdiği rol, yeni dünya düzenine geçişin piyonu olmak. Bunlar için vatan en çok parayı veren yerdir. Küresel şirketlerde iş bulmak için çırpınırlar. Bunlara göre vatan, millet, bayrak, devlet modası geçmis kavramlardır. Önemli olan yüksek gelire kavuşmak, tüketim tanrısını tavaf etmektir. Küresel iradenin dünyayı sömürmesi ve insanı zombileştirmesi umurlarında değildir. Önemli olan dünya hayatı, kolay para, markalar ve zevkleridir. İçtikleri kahve, Irakta ölen milyonlardan daha değerlidir ama bir kedi veya ağaç için insanı ve doğayı yakıp yıkabilirler. Bu kuşak zihinsel soykırım ve zihinsel işgalin eseridir. Küresel medya bu nesli devşirmek için eğitimden medyaya bilinçaltı yöntemleri yıllardır uyguluyor.

Z kuşağını kim neden markalaştırıyor? Z kuşağını sosyal medya ile devşiren akıl, bu kuşağı marka haline getiriyor ve ona hem küresel çıkarları hem de küresel hedefleri misyon olarak yüklüyor ve bu kuşağı özgürlük ve demokrasi savaşcısı olarak pazarlıyor. Ne yiyeceğinden ne içeceğine, ne yapıp yapmayacağına kadar yüklenen zihinsel yazılımlarla bu kuşak güya özgür seçimler yapıyor. Bunun neresi özgürlük. Küresel marka ve modelleri almak için geceden kuyruğa giren bu kuşağa verilen misyon küresel yeni dünya düzeni. Küresel aklın zihinlere yüklediği yazılım bu. Yeni dünya kurmak için çalışan bu kuşak küresel aklın piyonu ve figuranı olduğunun farkında değil. Dünyayı yönetmek için artık yönetimleri darbeyle değiştirmeye gerek yok. Yönetimler sayıca artan bu kuşağın yani küresel misyonun çizgisine gelmek zorunda. Bu kuşağın ortak özelliği, küresel yazılımın piyonu olduğundan bihaber olmasıdır. Gelişmiş ülkelerin, dünyayı sömüren küresel akla 330 trilyon $ borçlu olduğunu bilmezler. Bu ülkelerin küresel şirketlerin ardındaki küresel aklın taşaronu olduğunu görmezler.  Borç ve faizle, petrolle, ilaç ve aşılarla devletleri vergi ve zamlara mecbur eden küresel şirketleri değil kendi devletlerini sömürgeci bilirler.

TV kanalları adeta uçak gemisi olmuş, toplumun algısını bombalayan haberler, diziler, programlar uçak ve helikopter gibi birbiri ardına sortiler yapıyor. Kıtalararası balistik füzelerin yerini uzaklardan gönderilen toplumu sarsan önemli dosyalar almış. Makyajlı ve süslü kuvvetler, bilgi verirken bütün yetenekleriyle zihnimizi ele geçiriyor. TV kanallarına konuşlanmış sivil kuvvetler, bildiklerimizi tersyüz eden dosyalarla beyinleri haşat ediyor. Devlet, hukuk, ekonomi ve sağlık alanındaki algılar tamamen değişiyor. Asırlardır düzgün ve tutarlı yaşayan bir toplum, bu hızlı değişimi kaldıramıyor. Gece gündüz yapılan bombardımanlar sonucu olup biteni şaşkınlıkla izliyoruz. Sanki hızlı trene binmiş gibi asırlık değişimleri sanal alemde bir anda yaşıyoruz.

Sosyal medyanın küresel sahipleri için seçilmiş iktidarları zihinsel savaşla yıkmak çok kolay. Birkaç milyar dolarla bir düzine satılmışı bu amaca uygun olarak kiralamak mümkün.  Yüzlerce onar dakikalık videolarla milyonlarca takipçinin beyinlerinin yıkanması ve bunlar vasıtasıyla zihinlerin milli iradeye karşı kışkırtılması yeterli. Tabii bu amaca ulaşmak için yüzlerce, binlerce youtube videosuyla bıkmadan usanmadan zihinsel savaşın sürdürülmesi gerekir. Sonuçta bir avuç etki ajanı halkı uyarma tezgahıyla ekonomik kriz, kaos, isyan çıkarmak ve iktidarları devirmek için gece gündüz çalışıyor.

Uzaktan kumanda elimizde, ekran karşısında hipnotize oluyoruz. Morfinli diziler ve reklamlar toplumun bilinçaltını uyuşturuyor, teslim alıyor. Bağımlılık artarken özgürlükler kayboluyor. Algıyı yöneten toplumu esir alıyor. Kanlı ve acımasız savaşlar, kıyamet sahneleri, soygun, hırsızlık, kapkaç, tecavüz ve insanlık dışı ne varsa hepsi, sıradan olaylar gibi zihinlere işleniyor. Amaç, insanlık vicdanını yok ederek vahşet dolu kötü bir dünyaya ve kötülük yapmaya alıştırma. Toplumsal şiddetin asıl nedeni bu. Bu yüzden dünyadaki vahşeti film gibi izliyoruz.

HEDEF : İNANCIMIZI YOK ETMEK

Zihnimize sürekli olarak yolsuzluk, terör, felaket haberleri ve senaryoları yükleniyor. Wikileaks, Zeitgeist, Stratfor bu sinsi savaşın muharebe alanları. Okyanus ötesinden yüklenen kasetler, dosyalar ve filmler zihinleri allak bullak ediyor.

Toplumun bilinçaltı kodlarıyla oynanarak her çeşit şiddet körükleniyor. Peygamberlere de bu savaşta rol veriliyor. Amaç; basite indirgemek, sıradan hale getirmek. Şer lobilerinin ucuz çıkarları uğruna kutsal değerler çarçur ediliyor. Şeytanın mehdilerine yer açmak ve toplumu kışkırtmak için ne lazımsa yapılıyor. Kutsal değerlere yapılan hakaretlerle inananlar sokağa dökülürken bilinçli olarak İslam fobisi yaratılıyor. Medyadaki zihinsel terör timleri, zihinsel savaşla bu terörün etkisini milyon kat artırıyor. Yeni yöntem : zihinsel darbe, olay beyinlerde bitiyor.

İslam’a karşı Light İslam projesi de bu planın parçası. Küresel irade, asırlar önce Musevilik üstüne Hristiyanlığı nasıl elma şekeri gibi kapladı ise, şimdi de bu ikisini İslam’a bulayıp yepyeni bir ambalajda sunuyor. Bunu yedirmek için önce İslam’ı değiştirmek gerekiyor. Hz. Muhammed Allah’ın resulu ise ve Allah katında geçerli tek din İslam ise, İslam görünümlü ama içi Hristiyanlık ve Musevilik olan elma şekerini Şeytan, Adem oğluna yediremiyor.

İslam dininin kokteyl dinine uygun, light dedikleri şekle dönüşmesi lazım. ‘Hristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin, onlar birbirinin dostudur, sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır’ ayeti varken dinlerin kardeşliği nasıl olacak? Bu amaçla Kur’an  ve İslam’dan bu ambalajı bozan konular sinsice çıkarılıyor. Özetle yapılan bu.

Böylece paranın gücü ve büyüsüyle insanoğlunun gerçek Hak din arayışı sabote ediliyor. Bir taşla iki kuş : hem kendi çıkarlarını pazarlıyor, hem de insanın özgürlük arayışını saptırıyor, aldatıyor. Bu amaçla dini örgütler, vakıflar, cemaatler içine sızıyor ve bu yapıları, yeni Holistik din projesine uygun olarak kullanıyor. Her çeşit hile, desise ve entrikanın kullanıldığı bu aldatma kıyamete kadar sürecek. Kimin kimden yana olduğu belirsiz bu karanlık savaş sınır tanımıyor. Küresel şeytanın devşirdiği bir avuç besleme din ajanı, İslam’ı dejenere etmek için akıl almaz yöntemler kullanıyor. Bu hedefe uygun dini örgütler sinsice klonlanıyor.

Kitleleri birbirine düşürüp kardeş kavgası çıkarmak için biat ve itaat zinciriyle esir alınan örgütler, gece gündüz çalışıyor. Bu savaşta ayakların beyne karşı çıkma hakkı yok. Beyin ne derse ayaklar emre uyacak. İslam aleminde kaos, çatışma ve iç savaş çıkarmak için isteyen bu zihinsel terör, önce İslam’ı sonra masum beyinleri formatlıyor. Hasan Sabbah bin yıl önce üçbeş kişiyi öldürürken, bu zihinsel terör inancımızı öldürmek istiyor. İslam’ı önce değiştirip sonra yok etmeyi amaçlıyor. Şeytani planın hedefi, tüketime, israfa, her çeşit hastalığa, zulme ve sömürüye karşı olan İslam’ın genlerini değiştirmek, küresel sömürüye ve bunu dayatan yaşam tarzına uyumlu hale getirmek.

HEDEF : MODERN PUTPERESTLİK

Küresel şeytan, yeni dünya dini maskesiyle modern putperestliği ve şeytana kulluğu dayatıyor. Bu zihinsel terörle İslam’ı dejenere edenler Haşhaşi’lerden daha tehlikeli. Haşhaşi’ler, bunların yanında bir hiç. Çünkü bunlar tüm Müslümanların Tevhid inancını öldürmek ve yerine modern putperestliği inşa etmek istiyor. İmana yönelen zihinsel saldırıların hedefi, inancımızı ve kutsal değerlerimizi yok etmek isteyen zihinsel soykırım. Putperestliği yeniden dirilten savaşın hedefi ebedi kölelik, silahı ise tüketim ve israf.

Bu modern sömürü düzeni, yediğimize içtiğimize harcadığımıza kadar her şeyi dayatan yaşam tarzı olarak karşımıza dikiliyor. İnsanlık alemi, hangi inanca sahip olursa olsun tüketime dayanan bu Piyasa dinine göre yeniden formatlanıyor. Modern putperestliği zihinlere aşılayan küresel mehdiler; bu piyasa dininin elçileri, en ücra yerlere kadar nüfuz eden küresel şirketler melekleri, herkesin sürekli tavaf ettiği gökdelen ve AVM’ler ise, sanki bu sahte dinin kabesi ve tapınakları. Renkli camdan el sallayan süslü kuvvetler sanal cennetin hurileri. Kredi kartları, piyasa tanrısının güya rahmetini dağıtıyor. Tesbih edilen yeni putlar; borsa, faiz, döviz ve para. İnsanlık aleminin binlerce yıl sonra geldiği yer, kabeye kadar İslam’ı kuşatan modern putperestlik.

Bu amaçla kutsal dinlerin sinsice altı oyuluyor. Dinler, inançlar, sistemler birbirine karışıyor. Vahşi kapitalizm abdest alıp ihrama giriyor, sonra da mülkiyeti inkar ederek sosyalizme rahmet okutuyor. Günah sevap, helal haram birbirine karışıyor. Şüpheye düşen insanlar, kime ve neye inanacağını bilemiyor. Planlı, programlı, dış kaynaklı kötülük tohumları ekiliyor. Hiçbir inançta olmayan netliğe sahip olan yüce dinimiz hakkında namazdan oruca, zekattan kurbana kadar çıkarılan fitnenin amacı da aynı: zihinleri bulandırıp insanları şüpheye düşürmek. Melekler kaç kanatlı? Adam başı kaç huri düşüyor? Zihinler bunlarla meşgul edilirken göz göre göre dini, milli, ahlaki değerler yok ediliyor. Bir taraftan birbirine zıt din adamları ve dini yayınlar, öbür taraftan morfinli diziler, reklamlar, filmler beynimizi perişan edip uyuştururken narkozun etkisiyle pelte gibi oluyoruz. Sıra kanlı kardeş kavgasını başlatacak altın vuruşa geliyor. Kanlı ve masraflı savaşlar son hamle.

Bu küresel proje kapsamında devşirilen sözde din adamları, şeytani yöntemlerle inançların temellerini sarsıyor. Müminler arasına şüphe, nifak, fitne tohumları serpiliyor. Klasik dinler yerine pazarlanacak bu sahte kokteyl dinine uygun ortam hazırlanıyor. Küresel şeytan, bu yeni dine inananlara tanrı payesi ve cennetin anahtarlarını veriyor. Günah, haram ve cehennemin olmadığı bu yeni dinde, bir şeyin olması için onu aklınızdan geçirmeniz yeterliymiş. İçimizdeki şeytanı kışkırtan sahte mehdiler, inançları inkarla siliyor ve yerine narsistik quantum masalı yüklüyor. İçindeki şeytanı tavaf eden herkes, bu sahte dinin hacısı oluyor.

Bu amaçla tüm dini değerler, inançlar ve kurallar küresel mehdilerin elinde kuşa çevriliyor, altüst ediliyor. Peygamberlerin Hazreti sıfatı bile bu amaçla yok ediliyor, dalga geçiliyor. Kelimeyi Tevhid’den Hz. Muhammed Allah’ın resulüdür gerçeği de bu kapsamda siliniyor. Şeytanın yeni oyunu bu. Peygamberleri sıradan postacı haline getirip devre dışı bırakmadan, yeni kokteyl dini nasıl pazarlanacak? Hak dinler ve peygamberler hakkında çıkarılan şüphe ve fitnenin amacı da bu. Bir sürü din ajanı, sürekli kin, nifak ve fitne kusuyor. Amaç belli : Müminler şaşırsın, şüpheye düşsün, neye ve kime inanacağını bilemez hale gelsin. Amaç insanları dinden soğutmak. Küresel şeytanın mehdileri zihinsel savaşla insanları sürekli aldatıyor, birbirine düşürüyor. İslam alemindeki kardeş kavgası bunların eseri.

Bir anda piyasaya çıkan Marksist din ajanlarını da unutmayalım. Onların misyonu farklı : Dünyadaki küresel sömürüyü gizlemek ve sömürü altında inleyen müslümanları zengin müslümanlara karşı kışkırtmak ve çatışma çıkarmak. Küresel oligarşi yerine, İslami sermayeyi hedef göstermek. Sanki dünyayı yeni yeşeren Müslüman zenginler sömürüyor da bunlar onlara karşı savaş açmış. Küresel sermayeden ve asırlardır onun acımasız sömürüsünden tek kelime bahseden yok.

İslam dünyasını sömüren, kan revan içinde bırakan küresel emperyalizmi çok güzel gizliyorlar. Küresel sömürüye karşı müslümanlar nasıl mücadele etmeli, ondan bahseden yok. Verilen görev, kafalarındaki dini silah gibi kullanarak inananları yanıltmak. Sömürüden bitap düşen ülkelerde, Müslümanlar sömürüden arta kalanları paylaşırsa sorunlar çözülürmüş. İç düşman yaratma ve inananları birbirine düşürme mizanseni,  dış ve iç oligarşik yapıyı gizlemek üzerine kurulu. Zavallı İslam aleminin başına gelen musibetlerin nedeni, gözü, kulağı ve beyni olması gereken bilim ve din adamlarıyla, aydın kesiminin küresel güçlerin oyuncağı olması. Bunların bağımsız ve özgür olamayışı, kötü kaderimizin asıl nedeni.

Küresel sömürüyü kabule zorlayan ve çözümü fakirliği paylaşmakta gören küresel plan kader ve din gibi sunuluyor. Asırlardır İslam alemini ve dünyayı sömüren oligarşiyi gizleyen ve halkı birbirine düşüren bundan daha şeytani bir plan var mıdır? Bilim ve teknoloji üretimine yeni yeni başlayan ülkemizi zihinsel terörle karıştırma  planı, küresel proje. Milli sermeyenin teknolojik amaçlı kullanılmasını önleyemedikleri için, sinsice devleti ele geçirmek istiyorlar. Bilim ve teknolojide atılım olmazsa, zulüm ve sömürüden kurtulmak mümkün değil ama besleme mehdiler bu konuda tek kelime etmiyor. Batının sömürüsü, bizi öbür dünya ile oyalayan, şüphe ve nifak sokan bu sahte mehdiler sayesinde. Ne zaman bilim ve teknolojide hamle yapıyoruz, hemen küresel beslemeler saldırıya geçerek milli iradeyi yıkmaya çalışıyor.

Herkesi şüpheye düşüren bu savaşta taraflar, yöntemler ve silahlar değişik. Darbenin nasıl, nereden ve ne zaman geleceği meçhul. Bunlar savunma hücrelerimizi ele geçiren AİDS virüsü en hassas noktaları ele geçiriyor, yani düşman içimizde. İstihbarattan ekonomiye, sağlıktan kültürel savaşlara ve zihinsel darbelere kadar yapılan mücadelenin hedefi, küresel iradeyi hakim kılmak ve sürüngen yaşam tarzıyla sömürmek. Zihinsel, kültürel ve ekonomik savaşın amacı milli iradeye diz çöktürmek. Bu savaşta; tarafları, yöntemleri, kullanılan silahları bilmeden ayakta kalmak mümkün değil. Öncelikle vücudumuza yayılan küresel parazitlerden kurtulmak gerekiyor.

HEDEF : ZİHİNSEL KÖLELİK

Zihinsel ve kültürel değerleri çökertilen toplumları birbirine düşürüp yıkmak batının uzmanlık alanı. Osmanlı böyle çökertildi. Afrika böyle sömürüldü. Bir avuç sözde aydın, tarihçi, siyasetçi, medyacı, bilim ve din adamı, bu kansız savaşın komutanı. Bilinçaltı laboratuarları bu yeni savaşın komuta merkezi. En ince noktasına kadar incelenen dini, milli, ahlaki değerlerin hassas sinir uçları belirleniyor ve konunun uzmanları operasyona başlıyor. Karikatürlerle, filmlerle yapılan saldırılar, bayrak ve yüce kitabımız Kuran’ı yakma provakasyonları hep aynı senaryonun parçası. İslam alemi, nifak tohumları sonucu kan revan içinde birbirini yok ederken, sömüren dünyanın neden burnu bile kanamıyor? Müslümanları terörist gibi gösterme girişimi ve medeniyetler çatışması palavrası bu aşağılık savaşın hain planı.

Bu zihinsel savaşın hedefi toplumsal aklımızı esir alıp yönetmek. Bu savaşın kurbanları bilim ve teknoloji üretemiyor, hiçbir sorununu çözemez hale geliyor. Çağımızda asgari ücretli köleleştirmenin en kestirme yolu bu. Bu yüzden İslam alemi kan revan içinde birbirini yok ederken, batı dünyasında kimsenin burnu bile kanamıyor. Bu yüzden doğal kaynaklara sahip İslam aleminin üretimi bir İtalya kadar değil. Adamlar, bizi otla çöple meşgul ederken cep telefonundan aşıya, ilaca bize satarak köşe oluyorlar. Akıl oyunu böyle oynanıyor. Bu oyunun amacı; yalan dizilerle, anlamsız tartışmalarla, kasetlerle, zehirli dosyalarla oyalanan toplumu reklamlarla tüketim çukuruna gömmek. İsrafı yasaklayan kültürümüzü vahşi batıyla tüketmek.

Yaşam tarzımızı kirleten, değerlerimizi çürüten ve her çeşit hastalığı üreten, işte bu zihinsel savaş. Bu kirli ortamda zihinsel, sosyal ve ruhsal sağlığı korumak imkansız. Sağlıktan ekonomiye her alanda devam eden bu savaşı idrak edemeyen toplumların, en değerli varlığı olan zihnini koruması çok zor. Bu savaşı bilmeyen millet ve devletlerin yaşama şansı yok. Bu savaşın galibi, insan beynine hükmedecektir. Bu karanlık savaşta teslimiyet kölelik, kaçmak ise imkansız.

Bu savaş, zihinsel kölelik düzenini getirmek isteyenler ile buna karşı çıkanlar arasında. Allah’tan başkasına kul olmayı yasaklayan özgürlük inancı ile esareti dayatan küresel şeytan arasındaki bu savaşı, biat ve itaat zincirini kıranlar kazanacaktır.

Bu savaşı; ya biz kazanacağız ve gerçek anlamda özgür olacağız, ya da ipleri sahte mehdilere teslim ederek, paraya ve güce tapan, modern putperest köleler olacağız. Ya küresel iradenin milli irademizi yıkmaya çalışan oyun ve planlarını bozacağız, ya da sömürge olacağız. Seçim bizim.

Bu sinsi savaşı anlayan ve önlem alan Medya Akademisine ihtiyaç duyuyoruz. Yoksa halimiz harap. Bir süre sonra nasıl bu hale düştük diye dövüneceğiz ama iş işten geçmiş olacak.Çağımız bilim teknoloji çağı. Artık istihbarat savaşları her çeşit medya üzerinden yapılıyor. Bunu bireysel takip etmek yeterli değil organize takip gereklidir. Medyadaki teknolojik gelişmeleri takip edecek ve PROAKTİF önlemleri alacak kurumun adı Medya Akademisidir. 200 Üniversite ve 170 binlik bilim ordumuz niçin var? Çağımızda sürdürülen zihinsel savaşı bilim ordusunu organize etmeden kazanamayız. Başımıza musibet gelmeden proaktif önlem alamıyoruz. Düşmanın silahıyla zafer kazanılmaz. Tweeter, facebook, instegram... Her alanda milli medyamızı kurmalıyız. Tek çare : En gelismiş bilimsel ve teknolojik yöntemleri kullanan Medya Akademisidir.



Bu yazı 1,915 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,233 µs