Sorunların çözümünde herkesin izlediği yol, önce sorunları ortaya koymak sonra da çözümleri sıralamaktan geçer. İnsan aklı daima sorunlardan çözüme doğru gider. Sorunların çözümünde az seçilen diğer yol ise, çözümlerden soruna doğru gitmek yani kulağı tersten göstermektir. İnsan aklı doğrudan gösterilen çözümlere yani kulağı doğrudan göstermeye itibar etmezse tersinden göstermek yararlı olabilir.
Sorunlarla boğuşurken çoğu zaman sorunu yaratanları ve niyetlerini ıskalarız. Çünkü önemli olan, öncelikle sorunun ortadan kalkmasıdır. Halbuki, sorunu yaratanı ve niyetini bilmeden sorunu çözmek bir şey ifade etmez. Sorunu yaratan her kimse, mesajını iletinceye ve istediğini alıncaya kadar benzer veya başka sorunları yaratmaya devam edecektir. Ağlayan bir çocuğun sesinden bir tokatla veya kapıyı kapatarak kurtulabilirsiniz. Ancak çocuğun istekleri ileri ki yıllarda değişik şekillerde bize ve çevreye zarar verecek boyutta devam edecektir.
Devletler veya insanlar arası ilişkiler de böyledir. Bu yüzden akil insanlar, sorunun nedenini anlamaya ve bu sorunu yaratan aklı bilmeye çalışır. Özetle, etkin dinleme ve anlama işlemi olmadan sorunu bilemeyiz, sorunu bilmeden de sorunu çözemeyiz. İnsan aklının çalışma yönü genelde böyledir. Bu yol mantıklı olmakla birlikte, karmaşık sorunlarda yanıltıcı ve uzun olabilir. Örneğin bizdeki terör sorununda olduğu gibi. 30-40 yıl bu sorunla cebelleştik, 40.000 insan ve 500 milyar dolar paramız gittikten sonra aklımız başımıza geldi ve sorunu anlamaya ve çözmeye çalışıyoruz.
Aynı sorunu Taksim ve Mısır’daki darbe olayında da yaşıyoruz. Taksim’de ağaçla başlayan olaylar, parkın kralı yapılmasına rağmen dış güçlerin iç işlerimize müdahalesine dönüştü. Adamlar, bize akıl vermeye ve hatta dikte etmeye başladılar : şunu yapma, bunu yap, bu gitsin yerine şu gelsin demeye başladılar. Demek ki sorun ağaç değilmiş. Sorun olarak bahane ettikleri ağaçtan çözüme değil de, çözüm olarak önerdiklerinden soruna doğru gelirsek yani tersine bir yöntem kullanırsak, en azından bu olayların dış kaynaklı bir operasyon olduğunu anlayabiliriz. Çünkü dış güçlerin ve içimizdeki uzantılarının hep birlikte istedikleri şey aynı. Bu kadar da göstere göstere istenmez ki : Falan gitsin yerine bu gelsin. Bilim, teknoloji ve dev yatırımlardan vazgeçin. Emredersiniz. Gerçek dertleri anlaşıldı ise çözüm kolay ancak dış güçlerin dayattığını yapacak değiliz.
Mısır’daki darbe olayında da batının bahane ettiği göstermelik sorunları çözerek darbe önlenemezdi. Perde arkasında, darbenin kirveliğini yapan batılı elçilerin istekleri çok farklıydı. Mursi, bu isteklerin aksine benzin kuyruklarını ve sömürüyü önlemek, ekonomiyi düzeltmek için, yılda 80 milyar dolarlık imtiyazı olan batının petrol ve doğalgaz şirketlerinin ayağına bastığı için devrilmiştir. Yani sorunu anlamak sorunu çözmek anlamına gelmiyor. Batının menfaatleri söz konusu olduğunda, batının takındığı maskelerin ve güler yüzün de bir sınırı vardır. Ne zaman ısıracağını bilmeniz gerekir. En azından bir kısım batılı gücü arkanıza almanız gerekiyor, yoksa şamarı yani darbeyi yersiniz. Ya da isteklerini elde etmek için kaos ve iç karışıklıkla hırpalayıp balans ayarı çekerler. Acı ama gerçek.
Einstein, ‘sorunu yaratan bakış açısıyla sorunu çözemeyiz’ derken konuyu ne kadar güzel özetliyor. Biz şimdiye kadar daima sorunu yaratanların bize dikte ettiği bakış açısıyla sorunları çözmeye çalıştık. Örneğin, küresel ısınma. Küresel ısınmayı yapan kim? Bir asırdır peşinden koştuğumuz, yakalamaya çalıştığımız, her askeri, resmi ve bilimsel bildiride sürekli kafa ütülediğimiz, ‘çağdaş ve modern yaşam tarzı’ değil mi? ‘Batı trenine bindik, inemeyiz’ derken ne demek istiyoruz? İşte bu bakış açısı, bu gözlük, bu paradigma, sorunu yaratanların bakış açısıdır. Bizim kendimize ait gözlüğümüz olmadığı için daima batının elimize tutuşturduğu sakat gözlükle dünyayı ve hayatı görmeye ve çözmeye çalışıyoruz.
Halbuki, Einstein ne diyor : ‘sorunu yaratan bakış açısıyla sorunu çözemeyiz.’ Peki Einstein’ı bilmeyen var mı? Tabii ki yok. Bilim ve aydın dünyamız, batı gözlüğü ile bakarken görebildiği Einstein’ın sadece uzamış saçları. Küresel ısınmayı önleyen Brezilya’nın dev ormanlarını vahşi batının yok ettiğini göremiyor. Dünyanın oksijenin çoğunu üreten deniz yosunlarını, hangi yaşam tarzının yok ettiğini bilemiyor. Dünyamızı ve kaynaklarını hoyratça yok eden tüketime dayanan vahşi yaşam tarzının hangi anlayışın eseri olduğunu anlamıyor. Tek yaptığı kulağına söylenenleri papağan gibi tekrarlamak. İnsanlığı Bermuda şeytan üçgeni; taşıt, TV, asansöre hapseden, özgürlüğünü bile kısıtlayan batı tipi yaşam tarzını idrak edemiyor, halbuki kendisi de bu kara delik içinde, her çeşit hastalıktan yok oluyor farkında değil.
Bilim ve aydın dünyamız, acı gerçekleri görmüyor, duymuyor, okumuyor, anlamıyor, konuşmuyor : Bilim; sebep �" sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer ama bilimin sadece lafını ediyor. Bilim dünyamız, neden ilaç ve aşı üretemiyor ve başkalarına milyarlarca dolar ödüyoruz diye düşünmüyor. Niye Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Kanser bilim dalları yok, neden Önleyici Halk Sağlığı Fakülteleri yok diye kafa yormuyor, mücadele etmiyor. Kaynaklarımızı kuyruğu peşinde dolanan kedi gibi, bitmek bilmeyen sonuçların peşinde koşarak çarçur ediyoruz, göremiyor.
Harcanan paraya rağmen, halkımız daha sağlıklı değil. Bu yüzden ne dev hastaneler, ne sağlığa harcanan milyarlar ve ne de giydiğimiz kırmızılar sağlığı korumuyor. Son 9 yılda hastalık harcamaları 8 kat artarken hastalıklar azalmamış hızla artmış, bilemiyor. Bunca yıldır milyonlarca insanımız önlenebilir nedenlerden ölmüş ve hastalanmış, umurunda değil. Ülkemizde insanların % 86’sı önlenebilir nedenlerden ölüyor, idrak yolları hasta, çalışmıyor. Son 22 yılda % 1000 artan şeker hastalığını önlemeyi akıl edemediğimiz için her yıl 4 milyar doları şekerle ilgili hastalıklara harcıyoruz anlamıyor.
1923 yılı hekim sayısı : 554, 1960 yılı hekim sayısı : 9826 , 2011 yılı hekim sayısı : 120.000, 2023 yılı hedefi : 300.000, 100.000 doktor ithal edilecek. Herkese bir doktor olsa ne yazar diyemiyor. Dilinde felç var, acı gerçekleri konuşamıyor. Dünya Sağlık Örgütü, çok az masrafla hastalıkların önemli oranda önleneceğini, bu yolla sağlık sistemlerinin iflas etmesinin önleneceğini bildiriyor, okumuyor. Her yıl hastalıklara harcadığımız para 67 milyar dolar ve bu rakam giderek artıyor. SGK bütçesi alarm veriyor. SGK’daki batak; 57.6 milyar TL, görmüyor.
Dev bir sektör, bizi hasta ederken de, güya tedavi ederken de cebimizi, bütcemizi boşaltıyor ve hepimizi kedinin kuyruğu peşinde koştuğu gibi boş işler peşinde koşturuyor, uyutuyor, oyalıyor. İnsanımız anlamaktan aciz, zavallı durumda. Varsa yoksa Taksim, Gezi parkı. Hergün Taksim’e, Gezi’ye gidersek, bu sorunlar sihirli bir şekilde çözülecek. Batının sihirli değneğine bakmaktan ne zaman kurtulacağız? Yoksa sorunlardan kaçmanın yolu artık bu mu? Sıra, yaşamsal sorunlara ne zaman gelecek?
Bilim ve aydın dünyamız, sadece görme özürlü değil, aynı zamanda anlama özürlü. ABD Başkan yardımcısı Al Gore, ‘UYGUNSUZ GERÇEK’ diye belgesel yapıyor, dünyayı uyarmak için servetini harcıyor, ülkemize gelip konferanslar veriyor. Bizim kaymak tabakamız binlerce dolar verip konferansı dinliyor ama anlamaktan aciz sadece bakıyor ve adamın ne kadar şişman ama hareketli olduğunu, çok iyi ingilizce bildiğini söylüyor. İdrak düzeyi bu. Peki, adamın söylemeye çalıştığı GERÇEK ne? Anlamıyor. Adam yırtınıyor ; ‘Modern ve çağdaş yaşam tarzı bizi ve dünyamızı yok ediyor, sizin anlamadığınız GERÇEK bu’ diye ama nafile. Belgeselin ismi olan UYGUNSUZ, ’niye uygunsuz’ diye soruyor ama boşuna. Yere göğe sığdıramadığımız, modern ve çağdaş diye şişindiğimiz bu yaşam tarzı bu kadar iyiyse, bizi ve dünyamızı neden yok ediyor, ‘UYGUNSUZ GERÇEK’ bu diyor ama hikaye… Bizim bilim ve aydın dünyamız, acı gerçekleri duymuyor, görmüyor, anlamıyor… Beyin nakli nasıl yapılır?
KAYNAKLAR
1. BEYİN NAKLİ NASIL YAPILIR? http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=108
2. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap
3. Soframızda radyasyonlu çatal var. Hürriyet 14 nisan 2006 S:24
4. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor.
http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html
5. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com/c/ho.asp?Pagenum=11&id=6455&yid=-1&
6. Duran E.:Kalp ve damar cerrahisi. Sönmez B.:Koroner arter hastalıkları Cilt II, s 1344, 2005.
7. Altun B,Arıcı M, Nergizoglu G, et al . Hypertens. 2005 ;23(10):1817-23
8. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx
9. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu �" 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432
10. 'Happy' araştırması.
http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html
11. Arici M, Turgan, C, Altun B, et al. J Hypertension 2010; 28(2): 240-44.
12. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933
13. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE �" 2010. http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm
14. Dilovasında çocuklar kanser içiyor. http://www.ntvmsnbc.com/id/25169730
15. http://www.bizimsaglik.com/c/ho.asp?id=7063&Title= Sigara yasağı kalp krizine “DUR” dedi
16. http://www.aksam.com.tr/guncel/sgkda-576-milyar-liralik-batak/haber-223118
17. http://www.aksam.com.tr/ekonomi/sgk-butcesi-alarm-veriyor-hedeflenen-acik-asilabilir/haber-223271
18. Yeşilay alkol raporu - 2009. http://www.yesilay.org.tr/Raporlar/2009_Alkol_Raporu.pdf
19. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz. http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/
20. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html
21. www.aciamagercek.com
22. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar-lik-sigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm
1999’da ABD’de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti.
24. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html
25. http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/08/30/ilacta-yolsuzlugun-belgesi
26. PARAMIZLA HASTA OLUYORUZ http://www.kemalyesilcimen.com/haber.php?haber_id=59
27. KÖTÜ KADERİMİZ NASIL DEĞİŞİR? http://www.kemalyesilcimen.com/haber.php?haber_id=67
28. HASTALIK BORSASINDA KAYBOLAN SAĞLIK http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=224
ZİYA ÖZEL'İN KANSER İLACI İNTERNETTEN KAPIŞ KAPIŞ
TÜRKİYE - 23 Eylül 2013
Zakkumlu tedavi 25 yıl sonra bile Türk halkının umudu! Patenti ABD tarafından alınan ancak 4 aşamalı testten henüz ilkini geçen ilaç, el altından satılıyor.
Bundan 25 yıl önce 'kanserin çaresini buldum' dediği için 'şarlatan' ilan edilen Dr. Ziya Özel'in zakkumdan elde ettiği 'Anvirzel' isimli ilaç, internet üzerinden Honduras'tan sipariş edilip usulsüz olarak Türkiye'ye getiriliyor. 4 aşamalı 'faz' testlerinden sadece ilk aşamayı geçen ilacı, Türkiye'de bir çok kişi internet üzerinden 1500-2000 dolara alabiliyor. İrlanda'da da özel olarak üretilip satın alınan, ancak tam olarak onay alamadığı için güvenli olup olmadığı belli olmayan ilaç sebebiyle, bir çok hasta farkında olmadan kobay olarak kullanılıyor.
Şu an Faz-2 testleri için bekleyen, ismi bile Türkçe olan Anvirzel (An=Anti, Vir=virüs, Zel=Özel'in zel'i) isimli ilaç, Dr. Ziya Özel'e o yıllarda Türkiye'de destek verilmediği için 1996'da Amerika'da tescil ettirildi. Ancak ilacın formülü dışarı sızınca Honduras'ta bir klinikte de üretimine ve satışına başlandı. ABD'den verilen patentle üretim yaptığı iddia edilen bir kliniğe ait ofisin İstanbul'da olduğu iddia ediliyor.
Türkiye'de bulunan kanser hastaları, tetkiklerini firmaya gönderip ilaçları 1500-2000 dolar arasında bir fiyatla Honduras'tan getirtebiliyorlar. İnternetten ilaç hakkında bilgi almak istediğinizde, çok sayıda kullanıcı yaptığı yorumlarda, ilacı İstanbul'daki bir irtibat bürosu kanalıyla Honduras'tan getirttiğini belirtiyor. Anvirzel, Faz-2 ve diğer aşamaların tamamlanıp FDA onay verdiğinde ise Türkiye'ye ve bütün dünyaya ABD'den tedarik edilecek. Bir başka deyişle, Dr. Özel'in “Bunun patenti bize ait olursa, Türkiye'nin dış borcu diye birşey kalmaz” dediği ilacı, yurt dışından ithal etmeye başlayacağız.
Dr. Ziya Özel, 1988 yılında 'zakkumdan elde ettiğim ilaç kansere iyi geliyor” dediğinde, başta 'ilaç lobisi' olmak üzere bir çok yetkili karşı çıkmıştı. Hâtta bir vatandaşımız, kaynatıp içtiği zakkum yapraklarından hayatını kaybedince ismi 'zakkumcu doktor'a çıkan Ziya Özel, bir anda?'istenmeyen doktor' oldu. En sonunda ABD'den davet alan Dr. Ziya Özel, Pharmaceutical Ventures Thrust isimli bir firmayla anlaşma imzaladı. Firma doktorumuz için, Ozelle Pharmaceuticals isminde bir şirket kurdu ve 400'de 1 hissesini Dr. Özel'e vermek kaydıyla Anvirzel'in patentini aldı.?
İlacın Faz-1 safhasında, hastalar üzerinde olumlu etki yaptığı ve kanser hücrelerini öldürdüğü saptanınca, daha çok hasta üzerinde denenmesi için Faz-2'ye start verilmişti. Türkiye'de büyük tepki ile karşılaşınca 1992'de ABD'den zakkumdan elde edilen “Oleander” maddesinin bağışıklık sistemini güçlendiren etkisi üzerine patent alan Dr. Özel şöyle konuşmuştu: “Benim yaptığım zakkum ekstresi, kanser ilacı değil. Bu, vücudun bağışıklık sistemini güçlendiren bir sistem. Sadece iyilik yapmak istiyordum, mücadelem buydu. Neredeyse vatan haini ilan edildim.”
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle