En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
8 Şubat 2023

SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?



SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ? 2017

Sömürge denilince aklımıza boynuna halkalı zincirlerin takıldığı kölelerin yaşadığı ülkeler geliyor. Afrikadan Amerikaya kadar asırlarca bu şekilde sömürülen zenciler ve yerlilerin yerini modern dünyanın modern köleleri aldı. Modern sömürgeler görünüşte özgür ve bağımsız olmasına rağmen çatır çatır sömürülen ülkelerdir. Bu açıdan incelenirse, sessiz ve derinden hem dış sömürüye hem de iç sömürüye tabi tutulan ama aydınları tarafından 80 yıldır gelişmekte diye uyutulan ülkeler, şimdi bu sömürü zincirlerini kırmaya çalışıyor. Dış sömürgelerin parasının çoğu dolar. Basılan dolar ve euro oranında batıya vergi ödemiş oluyorlar. Bu ülkelerin küresel finansa 370 trilyon dolar borcu var. Her yıl milyarlarca doları borcun faizi olarak ödüyorlar ama borçları ödedikce azalmıyor, aksine artıyor. Tıpkı sahte senetlerle borçlandırılan sermayeler gibi...  Fiyatı Küresel şirketlerce belirlenen petrolden doğalgaza, koladan kahveye, akıllı telefondan pizzaya, ilaçtan aşıya, BTden MRa kadar 350 küresel şirkete milyarlarca dolar ödüyorlar. Bunlar dış sömürü örnekleri. Dış sömürüyü sağlayan vesayet düzeninin kurduğu İç sömürü ise çok çeşitli ve karmaşık. Borsa, faiz, döviz, spekülasyonlar, astronomik vergiler ve geçiş ücretleri. Osmanlı bile sadece üretim ve kazançtan %10 vergi alıyordu. Modern sömürü de insanlar hem kazanırken, hem de harcarken astronomik ve akıl almaz vergiler ödüyor. Gizlice çalınan paralar hariç. Halkın gelir ve serveti enflasyon oranında her yıl sürekli ve gizlice çalınıyor. Afrikadan Asyaya çalınan paralar küresel bankalara transfer ediliyor. Eskiden döviz ve altın gibi servetler bavulla kaçırılırdı. Sonra baktılar kimse görmüyor, TIR ve gemiyle kaçırma dönemi başladı. Dijital devrim sayesinde şimdi artık trilyon dolarlar kripto para yöntemiyle enter tuşuna basılarak dijital yolla kaçırılıyor. Bu soygunu önleyecek zihinleri ele geçirmek yeterli. Zihinleri küresel aklın kontrolüne geçen zombi toplumlar, bu savaş yöntemlerine önlem alamadığı için yeni dünyada asgari ücretli postmodern köle oluyor.

Yolsuzluk, dünyada milli gelirlerin dörtte birini gizlice çalıyor ve caydırıcı önlemler alınamadığı için önlenemiyor. Her yıl yenilenen kaldırımlar, 4-5 katına verilen ihaleler... sanmayın ki hizmet için. Çürük binalardan çevre kirliliğine, orman talanından sağlıksız topluma kadar tüm sorunların nedeni yolsuzluk. Şehirlerin her yağmurda göle dönmesi yolsuzluk virüsünün eseri. Küresel aklın modern sömürü için ürettiģi bu salgın küresel pandemi. Bu virüsün dini, imanı, mezhebi, etnik grubu, partisi yok. Onbinlerce insan öldüğünde toplumsal tepkiyi saptırmak için katliam suçu deniz kumuna, bina yorgunluğuna, zemine veya halkın üstüne atılıyor. Milyonlarca çürük binanın suçunu deniz kumunun üstüne atanlar, yarın bu suçu hurda demirin üstüne atacaklar. Ereğli ve İskenderun demir çelik, gerçek demiri yurtdışına ihraç edilirken, hurda demirden elde edilen dökme demir, ucuz diye depremde çöken binalarda kullanılıyor. Bu durumda ucuz olan ne? Tabii ki insan hayatı. Dökme demir deprem anında kırıldığı için çok katlı binalarda kullanımı yasak ama bizde gökdelenlerde kullanılıyor. Kimsenin umurunda değil. Medya, siyaset, bürokrasi, bilim ve aydın dünyasının ahlak sorunu, rant sorunu, zihniyet sorunu, denetleme eksikliği diye üstünü kapattığı konu, aslında organize yolsuzluktur. 

Milleti ve devleti kanser gibi içerden çürüten yapı, yolsuzluk kavramının kullanılmasından rahatsız. Onbinlerce insanın ölümüne sebep olanlar, ağır cezalardan kaçmak için suçu ahlak, rant, zihniyet gibi kelimelerin üzerine atıyor. Halbuki ahlaķı da, hukuku da, zihniyeti de çiğneyen, aynı organize yapı. Şehirleri sağlıksız gökdelen mezarlara çeviren anlayış, deprem toplanma alanlarından yürüdüğümüz kaldırımlara kadar her yeri rant uğruna işgal ederken herşeyi kitabına uyduruyor. Sağlıklı hayat için nereden yürüyeceğiz demek yerine işgal edilen yerlerin müşterisi oluyoruz. İzin ve ruhsat almadan simit bile satılamayan bir ülkenin halkı, kanun ve yönetmeliklere rağmen, görevini yapmayan bir sürü yetkilinin imzasıyla enkaz altında kalmaya devam ediyor. Görevi engelleyen ne : YOLSUZLUK

Dünyadaki yolsuzluk ve sömürü sistemini kuran ve işleten yapı, küresel akıl. Demokrasi tiyatrosuyla iş başına getirdiği siyaset kurumları, devlet gemisini atamasını yaptığı bürokrasi ile yönetiyor. Medya ve iş dünyasındaki devşirme yapıların görevi ise yolsuzluk ve sömürü sistemini birlikte işletmek. Bu yüzden kimse sistemin dışına çıkamıyor. Kimse bindiği dalı kesemiyor. Siyaset kurumları sistemi değiştirmek iddiasıyla yönetmek istiyor ama bir süre sonra sistem onları da dönüştürüyor ve sistemin yılmaz bekcisi ve işletmecisi yapıyor. Organize uyuşturucu ve sanal kumar çeteleri, kripto para soygunları, dere yatağına ve fay hattına yapılan milyonlarca çürük binayı yapanlar, göz yumanlar, ruhsat verenler... Derelere akıtılan zehirler, içme suyumuza karışan kanalizasyon suları, denizlere vahşice akıtılan kimyasallar, kanserojen tarım ilaçları, gıdalara bulaşan glifosat gibi zehirler,  atık sular, çöpler... Yemyeşil çevreye atılan, toprağa gömülen binlerce varil içindeki kimyasal atıklar, filtresiz bacalardan üstümüze çöken zehirli dumanlar, devasa gemilerle ülkemize sokulan milyonlarca ton radyasyonlu hurdalar... Küresel şirketler çevreyi kirletirken, sigara, alkol, fastfood, kirli hava… ile bizi zehirlerken, kimsenin sesi çıkmıyor. Sigara, alkol kanser ve kalp hastalığına yol açıp öldürürken, hastalık ve kötülük lobisi evrensel hukuk ve özgürlük diye direniyor.

En basit örnek sigara, alkol ve yarattığı sağlık sorunlarına her yıl harcanan 25 milyar doların son 40 yıldaki faturası ne kadar? Sadece sigaradan her yıl 110.000 insanımız ölürken milyonlarcası da hastalıktan sürünüyor. 20 yıl önce yapılan araştırmaya göre, ülkemizde her yıl 372 bin hasta önlenebilir hastalıklardan ölüyor. Alkolizm ve uyuşturucu hızla yayılırken amatem merkezleri açmakla meşgulüz. Artan kısırlık yüzünden tüp bebek merkezlerine harcanan para ne kadar? Son 30 yılda ilaç, aşı ve teknoloji ithaline trilyon dolar harcamışız. Modern sömürünün temeli yolsuzluktur. Modern sömürü değirmenini çeviren dişli, yolsuzluk. Bu değirmende, yolsuzluk için harcanan rüşvetler, prim ve komisyonlar, trilyon dolarlık gereksiz ithalatla, bosa harcanan gereksiz yatırımlarla, gereksiz harcamalarla, lüks ve israfla sadece halkı değil bütün değerlerimizi ve geleceğimizi öğütüyor. İç ve dış sömürü çarklarını çeviren yolsuzluk dişlisi kırılmadan Modern sömürüyü önlemek mümkün değil.

Yolsuzluk en basit tanımıyla, kaynakların çarçur edilmesidir. Hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması yerine pahalı ilaç ve teknoloji ithali ile dev hastaneler kurtuluş modeli olarak sunulduğu için hasta toplum olmak, hastalıklar içinde kıvranmak kaderimiz oluyor. Her yıl 800 milyon hasta müracaatı ne demek? Bununla övünen başka bir toplum var mı? Sanki hasta olmak imtiyaz, tedavi olmak bir lütuf. Dev hastaneler sağlık anlamına gelmiyor. Harcanan milyarlarca dolarlık ilaç, aşı ve tıbbı teknolojiye rağmen hastalıklar çığ gibi artıyor. Herkes hasta ve randevü bulamıyor.

Yasama, yürütme, yargı ve bürokrasi yani devlet gemisini batıran koca delik yolsuzluktur. Üstümüze çöken enkaz aslında organize sömürü ve yolsuzluk sistemi. Her enkazı temizliyoruz ama bu enkazın altından kalkamıyoruz. Fulbright eğitimi, 80 yıldır bu sisteme uygun insan sağlıyor.  Sömürü sistemi ve yolsuzluk, bu eğitimin eseri. Yolsuzluk, sömürü sisteminin temel işletim mekanizması. Düzgün insanı ve düzgün iş yapanı cezalandıran sistem, suçluları koruma üstüne kurulu. Herşey değişiyor ama yolsuzluk sistemi aynen devam ediyor. Sömürge ülkelerde yasalar, ahlaki ve dini kurallar dahil hiçbir şey bu düzeni değiştiremiyor. Her yere kanser gibi yayıldığı için önlemek mümkün olmuyor. Çünkü kanserli yapılar son derece yaygın, organize, gizli ve sinsice iz bırakmadan çalışıyor. Sistemi değiştirmek isteyen kamu gücünü kendine dönüştürüyor ya da etkisiz hale getiriyor. Karadelik gibi kaynakları, sağlık ve hayatımızı yutuyor. Bu karadelik kendine tehdit olan herkesi içine çekiyor. Bu durumda yolsuzluk mıknatısını kim yok edecek? Organize olamayan halkın, bürokrasi siyaset ve iş dünyasını içine çekip yutan bu karadeliği tasfiye etmesi ve sağlıklı bir sistem kurması nasıl olacak? Bu karadeliği yok ederseniz, ekonomi ve kamu düzeni çökermiş. Yolsuzluk, ekonomi ve kamu düzeninin kusursuz işlemesi için sistemin çarklarını yağlayan faydalı bir mekanizma imiş. Yolsuzluk durursa işler yürümez, sistem tıkanırmış. Utanmadan söyledikleri bu. Yolsuzluk siyasetin uzmanlık alanı olmuş. Yolsuzluğu önleyen 4 maddelik yasa çıkarılırsa, kimse siyaset yapmak istemezmiş. Siyaset ne için yapılıyor? Nerede kaldı Allah rızasını kazanmak, vatan, millet, bayrak sevgisi?

Yolsuzluk örgütü, yavaşlayan veya duran sistemi bir yolunu bulup işletiyor. Çünkü yolsuzluk sistemini yok eden yasalar ve uygulama yetersiz. Yasa ve yönetmeliklerde kasıtlı boşluklar var. Yöneticilerin ve 1. Derece yakınlarının mal ve servet beyanı internette herkese açık olmalı. Nereden buldun yasası, yolsuzluk yapanın varlığına çökme yasası ve caydırıcı ağır cezalar olmadığı için yolsuzluk, yapanın yanına kar kalıyor. Bu yüzden enkaz altında kalıyoruz. Siyaset, bürokrat ve yöneticilerin ve 1. derece yakınların mal beyanı internette şeffaf olsa, yolsuzluk anında önlenir ama bu görevleri yapacak kimse kalmazmış. Ne kadar acı. Hani Allah rızası, hani vatan, millet, bayrak sevdası. Demek hepsi yalanmış. Tüm sorunların anası olan sistem değişmeden yolsuzluk ve felaketler sona ermez. Yolsuzluk sistemini değiştirecek olan siyasettir. Devlet gemisini yöneten siyasettir. İsterse değiştirir, istemezse kimse değiştiremez. Fuzuliden beri değişen, endemik yolsuzluğun pandemiye dönüşmesi. Yolsuzluk virüsü küçük bir zümreden her yere yayıldı. Maddeci anlayışın yok ettiği ahlaki değerler yolsuzluğu pandemik hale getirdi.

YOLSUZLUK KÜRESEL YÖNTEM

Modern sömürüde gizli iktidar Küresel akıldır. Görünüşte yönetimleri halk seçer ama dünyayı gizli iktidar yönetir. Pandemiden küresel ısınmaya, medyadan siyasete bu gerçeği yaşıyoruz. Pandemide gizli yönetim DSÖ idi. Milyar dolarlık bilimsel araştırmalar, burslar ve yardımlarla Küresel aklın devşirdiği ve finanse ettiği bilim dünyası ve DSÖ, dikte ettiği yasaklarla dünyayı evlere hapsetti. Bu yolla tedarik zincirleri kırıldı, enflasyon, ekonomik kriz ve spekulasyonla yüzlerce trilyon dolar el değiştirdi. Bu soygunun aslan payını dünyayı yöneten küresel şirketlerin gizli iktidarı aldı. Mesela sağlık sektöründe dönen trilyonlarca dolarlık ilaç, aşı, tıbbi teknolojinin büyük payı küresel sömürüye aittir. Pazarlama komisyonları, bayilikler, distribütörlük gibi küçük paylar ise sistemin yürümesi için devşirme yapılara verilir. Ayrıca yolsuzluk kapıları sonuna kadar açılarak sömürü sistemi garantiye alınır. İnsanlık aleminin küresel akla karşı koyabilecek aklı, iradesi, örgütü maalesef yok. Ulusal yönetimler ise 370 trilyon dolar borç ve faizleri yüzünden küresel boyunduruk altında kıvranıyor. İsraili destekleyen zengin Arap liderleri ise küresel kukla. ABD bile borç alamazsa maaşları ödeyemiyor. Bu yüzden küresel akıl ne derse yapmak zorundalar. Vietnam'dan Irak'a bunu gördük. Bu yüzden küresel planlar tıkır tıkır işliyor. İnsanlık alemine geçmiş olsun.

Tehlike anında kalp hızı arttığında üzerindeki çipten otomatik olarak çobanına mesaj atarak koyunları bile koruyan dünyada, insanımızı her çeşit enkazdan koruyan sağlıklı bir sistemi kurmak zorundayız ama nasıl? Fırat kenarındaki koyundan bile Hz. Ömer’i sorumlu tutan inancımız, insanı koruyan bu sistemi kurmayı emrediyor. İlayi kelimetullah davası budur.

KAYNAK

Bakara / 188. Ayet

Birbirinizin malını haksız yollarla yemeyin. Başkalarına âit bazı malları, günah olduğunu bile bile haksız yolla yemek için mevki ve makam sahiplerine rüşvet vermeyin.



Bu yazı 470 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,628 µs