En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
25 Mart 2021



AHLAK VE HUKUK NASIL BOZULDU?

Milletimiz asırlarca üstün ahlak ve adalet anlayışıyla dünyaya ışık tuttu, yol gösterdi. Kontrolümüzdeki ülkeler ahlak ve hukuk anlayışımız altında adalet, barış ve huzur içinde yaşadı. Osmanlı'nın gerileme dönemiyle birlikte hukuk ve ahlaki kurallar bozulmaya başladı. Çağımızda ise sömürgeci batının eseri olan yozlaşma, yolsuzluk ve çürüme yeni dünya düzeni oldu. 

Ahlak ve hukuk toplumsal kurallardır. Bu kurallar toplumsal değerleri, can, namus ve mal güvenliğini korumak, barış ve huzuru içinde yaşamak için gereklidir. Her toplumun kuralları farklı olsa da bunların çoğu evrenseldir yani dünyanın ve dinlerin kabul ettiği kurallardır. Bu kurallar nasıl bozuluyor? Her çeşit kriz, salgın hastalık, kaos, savaş gibi durumlarda kurallar çiğnenmeye başlar ve krizlerin uzaması halinde kuralsızlık ve hergün çıkan yeni kurallar yol olur. Egosu peşinde koşan herkes kendi çıkarına olan yeni kurallar koyar. Böylece hukuk ve ahlak çiğnenir, ahlaksızlık ve hukuksuzluk yeni yaşam tarzı olur.  

Ahlaksız ve hukuksuz yaşam tarzı, medyadan eğitime kadar sürdürülen zihinsel savaşın eseridir. Küresel medya herşeye yön verirken toplumu güdüyor, zihinleri dönüştürüyor. Küresel yaşam tarzı toplumu yozlaştırıyor, değerlerini yok ediyor. Toplumun ruh sağlığını bozuyor, her çeşit kötülük ve suç üreterek hayatı yaşanmaz hale getiriyor. Hak ve hukuk çiğnemeyi normal hale getiriyor. Güçlü ve zengin olanın haklı olduğu bir sistem inşa ediliyor. Ahlaksız diziler, televole, aile ve kadın programlarıyla aile ve ahlak yapımız bilinçli olarak dinamitleniyor. Toplumu ahlak ve değerlerini yok ederek ahlaksız yaşam tarzını dayatan zihinsel savaşı görmeden, bilmeden, anlamadan toplumu, ahlak ve hukuku koruyamayız. Zihinsel savaşta öncelikle milletin temeli olan milli değerler, ahlak ve aile yok ediliyor. Toplum medyada pompalanan sürekli şiddet haberleriyle sarsılıyor. Karıncayı incitmeyen bir millet kasten birbirine düşman hale getiriliyor. Toplum kızgınlık, korku ve panikten düşünemez halde. 

Ülkemizde 30 - 40 yıl öncesine kadar bu tip olaylar yok denecek kadar azdı. Yüzlerce ülkede sinsice uygulanan küresel oyunlar, diziler, filmler ve programlar sonucu bu olaylar giderek arttı. İstatistikleri incelerseniz zihinsel savaş ve bunun sonucu olan suç oranlarının gittikçe arttığını göreceksiniz. Karıncayı incitmeyen bir millet, komşusu açken tok yatmayı yasaklayan inancımız, milli kültürümüz ve değerlerimiz zihinsel savaşla önce tahrip edildi. Çizgi filmler, oyunlar, diziler ve aile yapısını bozan programlarla şiddet içeren ahlaksız yazılımlar zihinlere yüklendi. Küreselleşmeyle yayılan kadına şiddet, ahlaksız ve vicdansız yaşam tarzı, zihinlere yüklenen küresel yazılımın çıktısıdır.

Gerçek bu olmasına rağmen, zihinsel işgal ve zihinsel soykırımın mimarı olan küresel anlayış, konuyu saptırmaya, çözümleri önlemeye ve kontrolü elinde tutmaya çalışıyor. Halbuki şiddet, taciz, tecavüz, gasp, hırsızlık gibi olaylardaki anormal artış, sinsice sürdürülen zihinsel savaşın sonucudur.

Küresel akıl kadın erkek çatışmasıyla pedofili dahil tüm cinsel sapıklıkları normalize ederken aileyi yıkıyor. GREVIO adı verilen sömürge müfettişleri ve sömürge medyasıyla da kadına şiddeti ve suçları önleme numarasıyla aslında bu yıkımı yönetiyor. Aydın dünyası ve halkın gözünden kaçırılan ise bir avuç oligarşinin çatışma ortamı yaratarak küresel sömürüyü gizlemesidir. Dünyadaki sömürüyü özetleyelim ; 26 kişinin geliri 4 milyar insanın gelirinden fazladır. Bu sömürü sonucu ortaya çıkan sosyo-ekonomik  sorunlar ve zihinsel savaş, artan psikopatik kişilik ve suç oranlarının gerçek nedeni. Küresel şebekenin görevi ise küresel sömürüyü gizlemek için devletleri suçlamak ve çözüm olarak küresel sözleşmeleri dayatmak. Borsa, döviz, emtia spekülasyonuyla devletleri sömüren, borç ve yüksek faizle ülkeeri esir alan, küresel fiyat artışlarıyla vergi ve zamları yutan küresel oligarşiye tek laf etmezler. Yoksulluğun doğurduğu sosyo ekonomik sorunların asıl nedeni : küresel sömürüdür. Bu sömürüyü gizlemek için devlete saldıran ise yerli oligarşi ve piyonlarıdır.

Küresel oligarşi, bu sömürüyü gizlemek için kadın - erkek dahil tüm sosyal grupları, ırkları, inançları birbiriyle çatışmalı haline getiriyor. Bu çatışma yüzünden enerjilerini tüketen ve düşünemez hale gelen toplumlar, oynanan küresel oyunu göremiyor. Dünya çatışırken küresel sermaye cebini dolduruyor. Servetin az bir kısmıyla da suçlulardan bunalan bir toplum yaratıyor ki, sömürü düzeni devam etsin. Kadın ticaretinden uyuşturucuya, kumardan alkole, mafyadan çetelere sorunları yaratan da, modern yaşam tarzını çözüm diye dünyaya dayatan da aynı irade. Küresel sömürü, suç ve çatışma tezgahını bilimsel verilerle bozacak olan aydın ve bilim dünyası ise, ne yazık ki küresel oyunun figüranı. Bu oyun idrak edilmeden ne sömürü biter, ne de suç oranları düşer.

Sömürü ve zihinsel savaşın ürettiği sosyal ve ruhsal hastalıkları önleyecek olan Diyanet ve akademi sosyal ve ruhsal yönden sağlıklı toplumun formülünü ortaya koyamıyor. 

Zihinsel savaşın sonucu olan her türlü acımasızlık, katliam, tecavüz,  toplumu suç makinasına dönüştürüyor. Bu ortamda vicdan, merhamet, empati, ahlak, adalet gibi temel işletim programlarını zihinlere yüklemek mümkün olmuyor. Asıl yapılması gereken : zihinsel soykırım ve zihinsel işgali önlemek. Toplum, medyadan zihinlere yüklenen yazılımların etkisiyle zombileşiyor. Zaten zihinsel savaşın amacı, zombi toplum. Zihinsel savaş, bunlarla sınırlı değil. En sağlam inançlar, dini kurumlar ve örgütler bile, medya bombardımanıyla sarsılıyor. 

Toplumun temeli olan aileyi yıkmak için sürekli kadın erkek çatışması ve aile içi şiddet haberleri medya tarafından bilinçli olarak servis ediliyor.  Homoseksüellik ve lezbiyenlik, LGBT ve cinsiyet eşitliği maskesi altında empoze ediliyor.  Piyasaya çıkarılan robot çocuklar pedofiliyi azdırıyor. Milletin temeli olan aile kurmak zorlaşırken, bir + sıfır gökdelen dairelerde aile kavramı yerini garsoniyer yaşantıya terk ediyor. Ekonomik sıkıntılar ve işsizlik nedeniyle bekarlık özgürlük olarak sunuluyor.

Bu savaşta doğrudan beynimize saldırıyorlar, farkında değiliz. Tüm değerler siliniyor, beynimiz biçimlendiriliyor, zihinlere yeni programlar yükleniyor. Bizi biz yapan değerler elden giderken habersiz seyrediyoruz. Beş duyumuz ve zihnimiz gizlice ele geçiriliyor. Sonuçta algımız giderek değişiyor, dünyayı artık bu pencereden görüyoruz. Bizi yanıltarak irademizi ele geçirmeye çalışan bu karanlık savaş uyutuyor, aldatıyor ve tüm değerlerimizi yok ediyor. Görmemiz istenenleri görüyor, yapmamız istenenleri yapıyor, sinsi bir savaşın kurbanı oluyoruz. Yaşamsal sorunlarda bile beyinler donmuş, insanlar boş boş bakıyor. Her çeşit zihinsel aldatma sonucu dostu düşman, düşmanı da dost görmeye başlıyor, kendimizden bile şüpheye düşüyoruz. Sanki zaman tünelinde aklımız ve dimağımız kayboluyor. Akıl tutulması işte bu! Bilinçaltına gönderilen sinyallerle körpe beyinler yıkanıyor, geleceğin suç makinası olan küresel robotları hazırlanıyor. İnsan ve toplumun yaşam tarzını kurgulamanın en kestirme yolu bu. Böyle karanlık bir ortamda, bunlarla hayatınızı tüketirken suçu nasıl önleyeceksiniz?

Eğitim ve medyanın eseri; kendi değerlerinden habersiz, dizi filmlerde gördüğünü taklit eden saygısız, bilgisiz, boş beyinli tipler giderek artıyor. Zihinsel soykırım işte bu. İnsan beynini ve yaşam tarzını kurgulayan kültürel salgın, sessiz ve derinden bulaşıyor. İnsan beynine en yoğun bilgi girişinin olduğu ortamlar; eğitim kurumları, medya, internet ve eğlence mekanları bu salgının yayılma yerleri. Çünkü bu virüs eğitim, öğretim ve medya yoluyla zihinlere kolayca nüfuz ediyor. Öncelikle aydın, sanatçı, toplum önderleri ve bilim adamları seçiliyor. Stratejik beyinlerin sessiz ve derinden ele geçirilmesi, her çeşit işgalden daha kolay ve etkili bir yöntem. Eğitim ve medyanın eseri; kendi değerlerinden habersiz, dizi filmlerde gördüğünü taklit eden saygısız, bilgisiz, boş beyinli tipler giderek artıyor. Zihinsel soykırım işte bu. 

TV kanalları adeta uçak gemisi olmuş, toplumun algısını bombalayan haberler, diziler, programlar uçak ve helikopter gibi birbiri ardına sortiler yapıyor. Kıtalararası balistik füzelerin yerini uzaklardan gönderilen toplumu sarsan önemli dosyalar almış. Makyajlı ve süslü kuvvetler, bilgi verirken bütün yetenekleriyle zihnimizi ele geçiriyor. Ülkemizi tehdit eden füze saldırısına karşı S - 400 füze kalkanıyla önlem alırken, zihinleri tarumar eden zihinsel bombardımana karşı ne yapıyoruz? 

TV kanallarına konuşlanmış sivil kuvvetler, bildiklerimizi tersyüz eden dosyalarla beyinleri haşat ediyor.  Algılar tamamen değişiyor. Medya ortamında sürekli yapılan bilinçaltı saldırılar karşısında bizi biz yapan değerlerimiz mutasyona uğruyor, toplumun DNAsı değişiyor. Karıncayı incitmeyen bir millet ahlaki, vicdani, milli ve insani değerlerini yok eden saldırıyla suç makinasına dönüşüyor. Gece gündüz yapılan bombardımanlar sonucu olup biteni şaşkınlıkla izliyoruz. Sanki hızlı trene binmiş gibi asırlık değişimleri sanal alemde bir anda yaşıyoruz. Bizi biz yapan değerleri, Milli irademizi, altımızdaki halıyı çekiyorlar farkında değiliz. Ekonomik krizlerle zombileşmiş kitleleri suç makinası gibi formatlamak küresel şeytan için çok kolay.

Uzaktan kumanda elimizde, ekran karşısında hipnotize oluyoruz. Morfinli diziler ve reklamlar toplumun bilinçaltını uyuşturuyor, teslim alıyor. Bağımlılık artarken özgürlükler kayboluyor. Algıyı yöneten toplumu esir alıyor. Kanlı ve acımasız savaşlar, kıyamet sahneleri, soygun, hırsızlık, kapkaç, tecavüz ve insanlık dışı ne varsa hepsi, sıradan olaylar gibi zihinlere işleniyor. Amaç, insanlık vicdanını yok ederek vahşet dolu kötü bir dünyaya ve kötülük yapmaya alıştırma. Her çeşit kötülük ve ahlasızlık normalize ediliyor, fuhuş, zina, homoseksüel ilişkiler onurlu yaşam diye sunuluyor. Beyinlere kazınan algı aynı: kötülük o kadar da kötü değil, hayatın parçası. Kötülük dünyasında kötülerle ve kötülüklerle yaşamaya alışmalıyız. Çünkü kötülüğün cezası yok. Kötülük bulaşıcı hastalık gibi hızla yayılıyor. Toplumsal çürüme ve şiddetin asıl nedeni bu. Bu yüzden dünyadaki vahşeti film gibi izliyoruz. Küresel akıl, toplumu özgürlük bahanesiyle her türlü suçlunun kol gezdiği bir dünyaya hapsediyor, sonra da beladan muzdarip insanları reyting konusu yapıyor.

Küresel irade youtube, facebook gibi sosyal medyada ve TV kanallarında ekonomiden siyasete, sanattan televoleye kadar herşeye yön verirken  toplumu güdüyor, zihinleri dönüştürüyor. Medyada binlerce kişi bu amaçla küresel iradenin hizmetinde. BBG, televole, aile ve kadın programlarında aile ve ahlak yapımız bilinçli olarak dinamitleniyor. Toplumu zombiye dönüştüren zihinsel savaşı görmeden, bilmeden, anlamadan zihinleri işgal etmek isteyenlere karşı önlem almaya çalışıyoruz. Toplumu zihinsel yönden esir almaya çalışan zihinsel savaşın inceliklerini bilmeden, bu savaşı kazanmak mümkün değildir. Milyonların önünde horoz dövüşü yapanları millet saf saf izlerken, toplumun bilinçaltına ekonomiden siyasete, şiddetten ahlaka kirli yazılımlar sinsice yükleniyor.

Zihinsel savaş sonucu, ahlak ve hukuk anlayışı değişiyor. Vesayet altındaki modern sömürgelerde, ezen ve ezilen kitlelerin kuralları zaten farklıdır. Sömüren tabaka, sömürü düzeninin devam etmesi için kendi çıkarına olan kuralları, medya ve sözde demokratik kurumlar yoluyla dayatır. Benzer durum borçlu ülkeler için de geçerlidir. Güçlü ve zengin olanlar kuralları koyar, borçlu ülkeler ise bu kurallara uyar. Zihinsel savaş yönetime getirilecek kadroları da devşiriyor. Küresel akıl için demokrasi, modern sömürünün devamını sağlayan kadroların para ve medya gücüyle halka seçtirilmesi ve yönetime getirilmesidir. Aslında bu yöntem gelişmiş ülkeler için de geçerlidir. Seçilme için gerekli olan medya ve para gücü, ABD, AB gibi gelişmiş ülkeleri bile 340 trilyon dolar borçlandıran, IMF, BM, NATO, DÜNYA BANKASI... gibi kurumlarla dünyaya yön veren küresel akılda var. Bu güç ve akılla aşık atacak kapasite ise maalesef kimse de yok. Unutmayın, sadece onbin aile dünya servetinin çoğuna sahipken, milyarlarca insan açlık, kıtlık, susuzluk ve hayat pahalılığı ile can çekişiyor.

Bu güce rağmen ülkeler sömürü kurallarına karşı gelir ve direnirse, darbelerle ezilir. Dervişin uzaylı gibi gökten inmesini ve seçilmişleri kuyruğuna takıp yeni kuralları 15 günde dayatmasını unutmayın. Ahlaksız ve hukuksuz yaşam tarzında, bu acı gerçeklerle yüzleşmek yerine herkes, mış gibi yaşamaya başlar. Gıdadan enerjiye,  ilaçtan taşımaya enflasyonu artıran küresel aklı görmek yerine herkes birbiriyle çatışır. Bu çatışma ve kör dövüşü yüzünden ülkeler ekonomik, sosyal, ruhsal ve zihinsel kriz içinde debelenir durur. Sonuçta yeni düzenin kuralları borç veren küresel akıl tarafından kurtuluş olarak sunulur.  

Pandemide kurtuluş olarak sunulan DSÖ ve İMF yardımlarını unutmayın. Küresel ısınmada kurtuluş olarak sunulan Paris anlaşmasını ve bu kurallara uyum şartıyla ülkelere verilen kredileri unutmayın. Pandemi döneminde borsa, faiz, döviz, altın, gıda ve emtia spekülasyonlarıyla, yüzlerce trilyon dolar el değistirdi. Bu modern soygunun binde biriyle zihinler dijital yeni düzene göre formatlanıyor. Ülkelere yardım diye verilen krediler, küresel spekülasyonlarla elde edilen paranın yüzde biri bile değildir. Dünyayı kirleten ve krizden krize sokan akıl, para ve medyanın gücüyle dünya ve insanlığı kurtarmak için çırpınıyor. Gerçekte ise esas amaç postmodern sömürü düzenini ve zombi toplumu inşa eden dijital devrimi tamamlamak. Bu amaçla hergün şiddet, cinayet, gasp, hırsızlık, yolsuzluk gibi her çeşit suç ve kötülük haberleriyle zihinler dijital hukuk ve evrensel ahlaka hazırlanıyor. 

Bu amaçla hergün şiddet, cinayet, gasp, hırsızlık, yolsuzluk gibi her çeşit suç ve kötülük haberleriyle devletin yetersiz olduğu, tek çözümün dijital hukuk olduğu fikri toplumun bilinçaltına işleniyor. Bu sinsi yazılımla toplumun devletten umudunu kesmesi ve dijital yaşam tarzına geçmesi isteniyor. Çinde başlayan kameralı dijital takip ve ceza ödül sistemi dalga dalga yayılıyor. Bu sistem savcı, hakim, avukat, adliye gibi klasik hukuk sistemi yerine, yapay zekanın dijital ceza sistemini getiriyor. İtirazın olmadığı, insanı robotlaştıran zombi topluma geçiyoruz. Şiddet olaylarından iklim felaketlerine kadar toplumun devletten umudunu kesmesi ve küresel çözümlere yanaşması isteniyor. Sorunu yaratan akıl, sahte çözümleri de sunuyor.

Halbuki küresel ısınma, Pandemi, açlık, kıtlık, susuzluk, krizler, savaşlar, isgaller ve kaos kimin eseri? Brezilyanın yağmur ormanlarını, fastfood ve palm yağı için uzak doğu doğasını talan eden, petrol ve doğalgaz için dünyayı kana boyayan kim? Uzakdoğuya özel ve jumbo jetlerle zevk ve sefa turizmi düzenleyen kim? Altın ve madenleri yağmalama için doğayı talan eden kim? Okyanusları bile sömürü için kirleten kim? Dünyayı kirleten tüketici yaşam tarzı kimin eseri?

Böyle bir dünyada biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan bize ait değerler, kurallar, sağlık ve özgürlüğümüz yani bizim hayatımız nerede?

Milyonlarca insan aile ve sosyal yapımızın çökertilmesinden rahatsız ama bilimsel çözümler üretemiyor. Bilim sebep-sonuç ilişkisini araştıran disiplinin adı ise, sonuçlar ilişki kurulan sebeplerin ürünüdür. Kötü sonuçları önlemenin yolu, buna yol açan sebepleri önlemekten geçer. Türkiye, milli değerlerini, hukuk, ahlak ve aileyi yok eden bu savaşta aklını kullanmazsa, sorunu yaratan küresel aklın dayattığı sahte çözümlerle kuyruğu peşinde koşan kedi gibi tükenecektir. İslamın temeli ; sağlık ve hayatı, kul hakkını yani hukuku, aklı, ahlaki ve nesli korumaya dayanır. Sağlıklı çevre ve sağlıklı toplum, inancımızın gereğidir. İnancımız, iyiliği ve kötülükle mücadeleyi emreder. İyilik sağlık, kötülük her çeşit hastalıktır.

Her çeşit sosyal hastalık ve kötülüğün ilacı olan inanç ve kültürümüz, insanlık için kurtuluş reçetesi. Bu reçeteyi dünyaya sunacak olan aydınımız çağdaş diye dünyayı ve insanı hasta eden anlayışın peşinden koşuyor, ondan medet umuyor.

Çağımızda sürdürülen zihinsel savaşı bilim ordusunu organize etmeden kazanamayız. Başımıza musibet gelmeden proaktif önlem alamıyoruz. Düşmanın silahıyla zafer kazanılmaz. Tweeter, facebook, instegram... Her alanda milli medyamızı kurmalıyız. Tek çare : En gelismiş bilimsel ve teknolojik yöntemleri araştıran Medya Akademisidir.



Bu yazı 629 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    9,101 µs