En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
8 Ekim 2021

POSTMODERN SÖMÜRÜ



POSTMODERN SÖMÜRÜ 

Eskiden ordular kanlı savaşlar sonunda ülkeleri işgal ederek sürekli haraca bağlardı. Yenilen ülkeler ise eli mahkum bu haracı öderdi. Haracı vermekten yan çizen ülkeler tekrar işgal edilerek haracı verecek yönetimler iş başına getirilirdi.

Son yüzyılda bu yönteme, yaşam tarzı yoluyla sömürmek eklendi. Tüketici yaşam tarzıyla ülkeler borç ve faize garkedildi. Borç alan emir alıyordu. II. Dünya savaşı sonrası kurulan sistemle modern sömürü dönemi başladı. Sömürüde yapılan devrime, döviz adı verilen kağıtlarla haraca bağlama yöntemi eklendi. Galip ülkeler artık fiziki işgale gerek kalmadan bir kutu mürekkep karşılığında haracını kolayca alıyordu. Mesela 100 milyar $ karşılığı mal veya altın vereceksin diyor, bir kurşun atmadan, bir asker bile sokmadan bunu alıyordu. Eğer bir ülkenin halkı 100 milyar dolarlık kağıt almışsa, bu kadar mal veya altın vermiş demekti. FED 200 yılda bastığı paranın 3 katını pandemi de bastı. Merkez Bankaları, bankalar, zenginler ve halk bu kağıtları aldığında kendini mutlu ve güvende hissediyordu. Ancak, basılan kağıtları almamakta direnen ve diğer ülkelere kötü örnek olan Irak, Libya gibi ülkeler yine savaş ve işgalle cezalandırıldı.

Bu sömürüyü önlenmesi gereken beyin gücünün yabancı kolejler ve Fulbright eğitim sistemiyle devşirilip küresel tarafa transfer edilmesiyle modern sömürü kurumsallaştı. Modern sömürü, ülkelerin beyin gücünü küresel çıkarlar için kullanarak yapılan sömürüdür. Beyin gücünü küresel çıkarlara kaptıran ülkeler, ilaç, aşı ve yüksek teknoloji gibi pahalı ürünleri üretemez ve bunları almak için borç - faiz sarmalına girerek modern sömürüye mahkum olur. Sömürü ve fakirliğin nedeni beyin gücünün yabancıya çalışmasıdır. Zengin ve gelişmiş olmanın yolu, yüksek teknoloji üreten beyin gücünden geçer ama bunu başarmak çok zordur. İncir üzüme dayalı ekonomiler ise asgari ücretli ırgatlık demektir.

MODERN SÖMÜRÜ NEDİR?

Sömürge denilince aklımıza boynuna halkalı zincirlerin takıldığı kölelerin yaşadığı ülkeler geliyor. Afrikadan Amerikaya kadar asırlarca bu şekilde sömürülen zenciler ve yerlilerin yerini modern dünyanın modern köleleri aldı. Modern sömürgeler görünüşte özgür ve bağımsız olmasına rağmen çatır çatır sömürülen ülkelerdir. Bu açıdan incelenirse, sessiz ve derinden hem dış sömürüye hem de iç sömürüye tabi tutulan ama aydınları tarafından gelişmekte diye uyutulan ülkeler, şimdi bu sömürü zincirlerini kırmaya çalışıyor. Dış sömürgelerin parasının çoğu dolar. Basılan dolar ve euro oranında batıya vergi ödemiş oluyorlar. Bu ülkelerin küresel finansa 370 trilyon dolar borcu var. Her yıl milyarlarca doları borcun faizi olarak ödüyorlar ama borçları ödedikce azalmıyor, aksine artıyor. Tıpkı sahte senetlerle borçlandırılan sermayeler gibi...  Fiyatı Küresel şirketlerce belirlenen petrolden doğalgaza, koladan kahveye, akıllı telefondan pizzaya, ilaçtan aşıya, BTden MRa kadar 350 küresel şirkete milyarlarca dolar ödüyorlar. Bunlar dış sömürü örnekleri. Dış sömürüyü sağlayan vesayet düzeninin kurduğu İç sömürü ise çok çeşitli ve karmaşık. Borsa, faiz, döviz, spekülasyonlar, astronomik vergiler ve geçiş ücretleri. Osmanlı bile sadece üretim ve kazançtan %10 vergi alıyordu. Modern sömürü de insanlar hem kazanırken, hem de harcarken astronomik ve akıl almaz vergiler ödüyor. Gizlice çalınan paralar hariç. Halkın gelir ve serveti enflasyon oranında her yıl sürekli ve gizlice çalınıyor. Yolsuzluk milli gelirin dörtte birini yine gizlice çalıyor ve caydırıcı önlemler olmadığı için önlenemiyor. Her yıl yenilenen kaldırımlar, 4-5 katına verilen ihaleler... sanmayın ki hizmet için.

MODERN SÖMÜRÜ NASIL YAPILIYOR?

Önce reklam ve pazarlama ile maddi gücünüzün ötesinde tüketime dayalı yaşam tarzı pompalanarak talep yaratılır. Akıllı telefondan ithal taşıta, ilaçtan aşıya ve her türlü teknolojiye kadar herşeyi, paranız olmadığı için borçla alırsınız. Size bu borcu nasıl verirler?

Borç olarak istenen rakamı ekrana yazıp hesabınıza enter yaparlar, hepsi bu kadar. FED, son 200 yılda bastığı karşılıksız doların 8 katını pandemi döneminde basmadı mı? Nasıl bastı? Mürekkep bile harcamadan enter tuşuna basarak. Devşirme ekonomistlerin görevi ise laf ebeliği ile halkı uyutmak, modern sömürüye aracılık etmek. Türkiyenin tasarruf edecek parası yokmuş, mecburen borç alarak yaşamak zorundaymışsınız. Verdikleri hayali doların karşılığında hem faiz alırlar, hem de isteklerimizi yapacaksınız diye dayatırlar. Pandemi nedeniyle 650 milyar dolar dağıttılar. Küresel ısınma bahanesiyle 3.5 milyar euro dağıttılar. Tabii bedavaya değil. Ne dedilerse yapmanız kaydı şartıyla. Modern sömürgecilik işte böyle parmak oynatarak, emir ve talimatları kibarca ileterek yapılıyor. Karşı çıkarsanız önce parmak sallar, sonra mehdi kılığında Derviş gönderirler. Derviş, 15 günde 15 kanun çıkararak isteklerini aynen dikte eder. İnat ederseniz papaz olayında olduğu gibi doları yükseltir, ekonominizi perişan ederiz diye açıkca ve terbiyesizce söylerler. Adamların gizlisi saklısı yok artık. Darbeler, postmodern darbeler, 15 temmuz gibi işgal denemeleri, direnen yönetimleri hizaya getirmek içindir. Sözün özü, ekonomi, modern sömürünün aracısı olan ekonomistlere bırakılmayacak kadar önemlidir.

MODERN SÖMÜRÜNÜN TEMELLERİ

 Küresel sömürü sistemini anlamadan olayların perde arkasını göremeyiz. Gelişmiş ülkeler halkın parasını üretken yatırımlara dönüştürürken, sömürge ülkeler halkın parasını tüketime, ithalata, betona, kripto soygunlara yönlendirir, yolsuzluğa kurban eder, aşırı vergi ve enflasyonla üstüne yatar. Toplanan vergiler ödenecek borçların faizini bile karşılamaz, yeniden yüksek faizli borç verir.

Modern sömürü, pahalı teknolojik ithalatla ülkeyi pazar haline getiren yüksek faizli borçlanma ile başlayıp cari açık, işsizlik, yoksulluk, enflasyon, asgari ücret, ekonomik kriz ve kaosla devam eden sömürü yöntemidir. Bu sömürünün iki ayağı vardır : dış sömürü ve iç sömürü. 

Dış sömürü, ülkenin kaynaklarını yüksek faiz, ucuz hammadde, pahalı ithalat, borsa, döviz, emtia spekülasyonuyla çalan sömürüdür. İç sömürü ise sömürüye yardım ve yataklık eden ve bundan payını alan sömürüdür.

İç sömürünün mimarı, dış sömürünün uzantısı olan oligarşik yapılardır. Bunlar iç sömürüden payını alır. Seçilen yönetime borçlanma ve yolsuzluk dışında kaynak bırakılmaz. Yatırım ve hizmetleri devam ettirmek için yönetimler bu yöntemle planlı olarak yüksek faizli borçlanma uçurumuna itilir. İtiraz eden ve bu sömürüye karşı çıkan yönetimler medya, oligarşik yapılar, aydın ve bilim dünyası baskısıyla hizaya getirilir. Zaman içinde yönetimler, bu sömürü düzenine karşı çıkarsa darbelerle veya ayak oyunlarıyla indirilir, yerine yenisi getirilir. Yoksulluk, yolsuzluk ve iç çatışmanın nedeni, halktan gizlenen işte bu modern sömürüdür. İdeal yönetim iç ve dış sömürüyü önleyen, bu kaynakla teknolojik devrim ve üretimi artıran ve oluşan zenginliği halka yansıtan yönetimdir.

Borçlu ülkeleri seçilenler değil borç verenlerin gizli iktidarı yönetir. Buna vesayet sistemi diyorlar. Bu sistemin taşaronu borç alanlar, mimarı ise borç verenlerdir. ABD, AB, Japonya gibi gelişmiş ama borç içinde yüzen ülkeler bile halkının değil küresel gizli vesayetin askeridir. Vietnamdan Irak işgaline kadar kararları halk değil küresel irade vermiştir. Dünya savaşları sonrası yenilgi ve yıkımlar üzerine kurulan bu sistem, darbeler, borçlar ve baskılarla güncelleniyor. Devletleri borç batağına mahkum ederek gelirlerine çöken ve devletleri halkın sefaleti karşısında çaresiz bırakan küresel sömürü, devletleri halkın malına mülküne çökmeye zorluyor. Büyük sıfırlama dedikleri bu. Küresel sömürüyü gizleyen siyaset ve aydın dünyası ise, halkı devlete karşı kışkırtıyor. Küresel aklın kendilerine verdiği görev bu.

YENİ SAVAŞ YÖNTEMLERİ

Küresel ısınmayı dünyanın başına bela edenler şimdi de kurtarıcı rolüne soyunuyor. Halbuki küresel felaketi önlemenin yolu, bu felaketin asıl nedeni olan küresel yaşam tarzından vazgeçmek. Milyonlarca uçaktan, milyarlarca otoya, ışıl ışıl şehirlerden çevre kirliliğine tüketici küresel yaşam tarzından vazgeçmek tek akılcı çözüm ama o zaman uçaklar, otolar, ışıl ışıl şehirler ve tüketici yaşam tarzı ne olacak? Küresel yaşam tarzından vazgeçmek mümkün olmadığına göre, küresel akıl için geriye tek çözüm kalıyor : Dünya nüfusunu 1 milyarın altına çekmek. Hayvan nüfusunun yok edilmesi zaten uygulamaya konmuş durumda. GDO ve toplu aşılama yoluyla küresel çapta kısırlık nüfus artışını uzun vadede azaltır. En etkili ve acil çözüm, nüfusun çoğunu yok edecek pandemiler. DSÖ ve bilim dünyasına yön veren küresel elitler sistemli ve planlı olarak yönetimleri ve dünyayı bu fikre alıştırıyor. Bu çözüm, kaynakların yaşayan nüfusa aktarılmasıyla küresel ekonomik krizlerin ve kördüğüm olan sorunların da tek çaresi. Büyük sıfırlama dedikleri olay bu. Dünya yeniden başlayacak ama yaşayan elitler için küresel yaşam tarzı, aynen devam edecek. Büyük yokoluş kurtuluş olarak sunuluyor. Savaşın şekli değişti henüz idrak edemedik.

Günümüzde kanlı savaşların azalma nedeni buna gerek kalmayışıdır. Modern sömürü, barış içinde gönüllü sömürüyü sağlamıştır. Buna ilaveten ucuz ve etkili yeni savaş yöntemleri devreye girmiştir. Teknolojik yönden zayıf ülkeleri ikna eden zihinsel, biyolojik, siber, iklim savaşı gibi savaşla tehdit ve şantaj yöntemleri yıllardır başarıyla uygulanıyor. Sonuçta teknolojik olarak güçlü olan ülkeler isteklerini kolayca kabul ettiriyor. Uçaktan füze kalkanına, ilaçtan aşıya istediği yüksek teknoloji ürünlerini tehdit ve şantajla satıyorlar.  Havuç - sopa yöntemi birlikte uygulanıyor. Küresel akıl, uygun yayın yapması şartıyla medyaya kadar fonluyor. Özgürlük dedikleri bu. Gariban ülkeler ise süpergüçlerin hışmından korunmak için küresel istekleri yapmaya çoktan razı.

Pandemiyle birlikte bu yönteme dijital yöntemler eklenmiş bulunuyor. Sadece kripto paralar değil, tapu, banka ve borsa hesapları, kredi kartları, pasaport, kimlik... aklınıza gelen ne varsa dijital kayda geçmiş bulunuyor. Artık tansiyon, kalp atışları, kan şekeri ve pek çok parametre çiplerle kontrol edilebilir ve her türlü müdahaleye açıktır. Her yere konulan kameralı takip sistemi ve yapay zekayla Küresel akıl herkesi izlerken koyduğu kuralları puanlama sistemiyle online olarak kontrol ediyor. Tüm varlığınız ve hayatınızın her anı artık küresel aklın kontrolü altında. İsterse saniyede her şeyinize el koyabilir. Sadece servetinizi değil, tüm özgürlükleri hatta sağlık ve hayatınızı bile kaybedebilirsiniz. Ne yiyeceğinizden ne içeceğinize, hatta nasıl bir taşıta bineceğinize kadar her şey buna dahil. Çinin bazı eyaletlerinde yapılan denemeler oldukça başarılı.

İster kanlı, ister kansız ve ucuz zihinsel yöntemler olsun, amaç millet ve ülkelere boyun eğdirmek: ‘Yaşam tarzını değiştir, benim istediğim gibi ol’ Şimdi artık bir tek kurşun atmadan ve kanlı savaşların risklerine girmeden ülkeler kolayca fethediliyor. İnsanların yaşam tarzını şekillendiren bu karanlık savaş hiçbir sınır tanımadan sessiz ve derinden devam ediyor. Üstelik savaş bile ilan etmeden hayatı kolaylaştırma, barış, insanlık, demokrasi ve uygarlık götürme maskesi altında, sihirli bir yöntemle toplumlar gönüllü kölelere dönüşüyor. Modern sömürü sistemi, ülkelerin anayasa ve kanunlarını bile İMF, BM, NATO, BM, Dünya Bankası... İstanbul ve Paris gibi küresel anlaşmalar... gibi bağlayıcı anlaşmalarla değiştiriyor, yaşam tarzı denen deli gömleğine sıkı sıkıya bağlıyor. Bu dayatmaların nedeni ekonomik ve sosyal kriz yaratarak dünyayı postmodern sömürüye bağlamak. Pandeminin hedefi ekonomik kriz ve kaos. Küresel ısınma bahanesiyle enerji ve hayvansal ürün fiyatlarındaki artış dalga dalga tüm fiyatları artıracaktır. Borsa, faiz, döviz, emtia, gıda,  enerji ve tedarik zincirlerinin küresel aklın kontrolünde olduğunu unutmayın.

Dünyadaki savaşın şekli değişti ama klasik orduların bundan haberi yok. Yeni savaş yöntemlerine göre hazırlık yapmayan ülkeler dağılacak. Zihinleri ele geçirdiğiniz zaman ona ait her şeyi ele geçirmiş oluyorsunuz. Zihinleri ele geçirilen toplumlar zombi topluma dönüşür. Ne derseniz onu yaparlar. Bunun için bilim ve aydın dünyasını devşirmeniz yeterli. Yaşam tarzını kurgulamak dijital ve zihinsel savaşla artık çok kolay. Siber saldırıyla internet ve bilgisayar sistemleri silinirse dünya taş devrine dönebilir. Buna elektrik su doğalgaz barajlar internet bankalar borsalar devlet hizmetleri sağlık asansörler trafik lambaları füze sistemleri... aklınıza gelen herşey dahil. Uydulardan gönderilen laser ışınlarıyla ormanları yakmak çocuk oyuncağı. Tehdit ve şantajla ülkelere boyun eğdirmek artık çok daha kolay.

Özgürlüğün gaspedildiği böyle bir dünyada her şey küresel çıkarlara bağlı : bağımsızlık, demokrasi, insan hakları… Zihinsel işgalle eski görüşler, eski inanışlar değişirken yeni bakış açısı dediğimiz paradigmalar yeni gözlüğümüz oluyor. Buna yeni normal diyorlar. Artık dünyayı bu gözlüğün gösterdiği şekilde algılıyoruz. Toplumlar, planlanan şekilde düşünüyor ve yaşamaya başlıyor. Yaşam tarzı işte böyle değişiyor. Güle oynaya yapılan bu sinsi ve karanlık savaşın hedefi; bilinçaltı kurgulama ile özgürlüklerin sessizce yok edildiği güdümlü bir dünya, zombi toplum. Yani, küresel iplerle yönetilen kuklalar alemi. Metavers ile sahte Cennette pazarlanan yerlerin tapusunu bile almanız mümkün. Yeter ki küresel tanrıya itaat edin ve gerçek hayattan koparak sahte cennette oyalanın.

Kanlı savaşlarla bu hedefe ulaşmak mümkün mü? Küresel akıl, bilimsel kongrelerden araştırma fonların, kredi ve burslara kadar bilim dünyasını vesayet altına aldığı için, akademi ve üniversiteler modern sömürü sistemi ve çözüm yollarını ders olarak okutmuyor, yönetimleri ve halkı uyarmıyor, küresel sömürüyü gizliyor yani milletlerin beyin gücü Küresel akla çalışıyor. Sömürünün devamı ve gelişmiş devletlerin bile Küresel finansa 330 trilyon $ borcu bu yüzden.

Küresel akıl borçlarla iktidarları baskı altına alırken STK, sendikalar, vakıflar ve muhalefetle iç çatışma ve kaos yaratarak küresel sömürüyü gizler. Etnik, dini, kadın-erkek, laik-antilaik gibi kışkırtmaların, çatışmaların ve toplumsal şiddetin medyada sürekli döndürülmesinin nedeni, küresel sömürüyü gizlemek ve hedef saptırmaktır. Dünya enflasyon ve krizlerle uğraşırken küresel sömürüyü göremezler. Bunun yerine birbirini yerler. Halbuki petrol ve doğalgaz için dünyayı kana boyayan ve bedavaya el koyduğu kaynakları astronomik fiyatlarla halka satan küresel şirketler değil mi? Devletler bunlara olan 330 trilyon dolar borcunu ve faizini ödemek için zam yaptıklarında günah keçisi olurlar. Ülkeleri sömüren küresel düzene karşı çıkamazlar.  Sömürüye karşı sözde mücadele eden aydın ve sol hareketlerin genetik yazılımı sömürüden yana değiştirildiği için, bunlar sömürüye karşı çıkan devletleri yıkmak için uğraşırlar. Bunların yönetimi sömürünün kontrolünde olduğu için görevleri, petrolden faize dünyayı sömüren küresel iradeyi gizlemek, buna karşı çıkan milli iradeleri devirmektir. Devletleri zam ve vergilere mecbur eden  küresel oligarşiye karşı tek laf etmezler. Aksine dünyayı sömüren küresel yaşam tarzına karışmayın derler. 

POSTMODERN SÖMÜRÜ 

Tanrının emirleri ve kadim değerler yerine insanın akıl ve değerlerini temel alan modernizm döneminde, eski çağların özelliği olan kölelik ve vahşi sömürünün şekli, modern adı verilen dönemde değişti.

Evrensel kurumlar ve küresel akıl, evrensel değerler, evrensel kurallar ve evrensel hukuk gibi kavramlar yoluyla sömürüyü de modern hale getirdi. IMF, Dünya Bankası, BM, NATO... gibi kurumlar, serbest piyasa, serbest ticaret, küreselleşme gibi kavramlar, ülkelerin kaderini belirleyen anlaşmalar ve medya, sömürüyü kolaylaştırdı. Modern sömürü milyonlarca insanı öldüren dünya savaşları, modern silahlar, nükleer teknoloji ve atom bombasıyla başladı. Savaşlar ve terörizmle devam eden modern sömürü, gelişen yeni teknolojilerle yeni bir dönemi başlatırken yeni bir şekle dönüşüyor : Postmodern sömürü

Modern sömürüye karşı çıkan ülkelerin savaşlar, darbeler, krizlerle hizaya sokulması çok masraflı ve zaman kaybına yol açıyor. Çoğu kere de halkın ve yönetimlerin direnişiyle sömürü sona eriyor. Küresel aklın geliştirdiği yeni yöntem ve teknolojilerin getirisi olan postmodern sömürü, modern sömürünün sakıncalarını ortadan kaldırıyor. 

Sosyal medya, metaverse, blockchain ve mRNA teknolojisi, yeni bir çığır açarak postmodern sömürü çağını başlatıyor. Bu dönemin başlıca özelliği ; Sosyal medya ve metavers ile başlatılan zihinsel savaş,  milyonlarca kamerayla izlenen hayatlar, yapay zeka yazılımları ve sosyal puanlama sistemi.

Küresel akıl, teknolojik yazılımlarla, insan hayatına yön verirken zamanla insanın akıl ve iradesinin yerini alıyor, insanoğlunu zombi haline getiriyor. Tüm değerleri yok ederek insanı ilkel duygulara göre yaşayan hayvan sürüsüne çeviriyor. Serveti, malı mülkü ve tüm değerleri yerine insanın kendisinin ele geçirildiği bu dönemde, yazılımı yapan küresel akıl ve irade, insanın sahibi olduğu herşeyin de sahibi oluyor. Ne yiyeceğinden ne içeceğine, nasıl bir taşıta bineceğine kadar herşey, zihinlere yükleniyor. Ayrıca cip takmaya gerek var mı? Yapılan yazılımlar, insanı gönüllü zombiye dönüştürürken sömürüyü de istenilen şekle sokuyor. Bu sömürünün özelliği, direnme ve karşı koymanın olmamasıdır. Masrafsız olan bu sömürünün temeli, Sosyal medya, metaverse, blockchain ve mRNA teknolojisinin üstünlüğüne dayanıyor. Artık postmodern sömürü döneminde silahlara, orduları ve savaşlara gerek yok.

KÜRESEL HEDEF :

ROBOT İNSAN - ZOMBİ TOPLUM

Caddeler, sokaklar, işyerleri ve evlerimiz kameralarla sürekli izleniyor. Kredi kartlarıyla yaptığımız tüm alışverişler, cep telefonu ve internetle beynimize giren çıkan her şey küresel iradenin bilgisi ve kontrolü altında. Dev ekranda sanki sanal bir hayat yaşıyoruz. Kendi yaptığımızı zannettiğimiz şeyler, aslında büyük gözün bilgisi ve programının bir parçası. Tüm yaşam tarzımız, her şeyimiz gözetim altında.

Bedenimizi esir alan taşıt, asansör ve koltuktan oluşan ‘Bermuda şeytan üçgeni’ne hapsedilen tüm yaşantımız, üzerine eklenen kredi kartı, cep telefonu ve internetten oluşan ikinci bir üçgenle, sanki bir kara deliğin korkunç çekim gücü altındaymış gibi her geçen gün biraz daha eziliyor, felç oluyor. Sorun ; özgürlük sorunu, çözüm : bilim ve akıl oyunu 

İhtiyaçlara göre değil reklâmlara göre belirlenen tüketime dayalı yaşam tarzı, üretmediğimiz malları ve olmayan paraları bize harcatarak sürekli artan faizlerle geleceğimizi ipotek altına alıyor. İnsanlar bir rüya âleminde, olmayan geleceğini tüketiyor, borçlanıyor. Paranın yerini alan kredi kartları, milli egemenliği küresel mağazalar zincirlerine devrederken, yaşam tarzımız artık kuyruğa girmek için aldığımız sıra fişinden öte bir anlam taşımıyor.

Algı yönetimi, istediği her şeyi gizlice ve sessizce değiştiriyor, ruhumuz bile duymadan. Değişiklikleri moda olarak algılıyoruz. Sadece modern yaşantı algısı yaratmak yeterli. Sağlıklı yaşam koşulları sağlanmadan, milyonlarca insanın altyapıdan yoksun şehirlere ve beton mezarlara tıkılması bile modern yaşantı algısıyla sunuluyor.

Modern sömürüde küresel yazılım hafıza kartlarımız işlenirken, ‘kuklalar alemi’ yeni yaşam biçimi oluyor. İnsanlar yıllar süren sessiz ve derin uykuya dalarken derin iradeleri hoş ve boş şeylerle zaman içinde teslim alınıyor. Ayrıca beyinlere çip takmaya gerek var mı? 

Küresel akıl, ulus devletleri borçları nedeniyle ipotek altına aldığı zaman, toplumlar ve özgürlükler Niyagara şelalesi altına girmiş gibi olur, yani karşı koyamaz, yok olur. Şimdi öyle bir zamandan geçiyoruz. Pandemiden küresel ısınmaya dayatılan kurallar, bizzat ulus devletler eliyle yapılıyor. Pandemiyle ekonomik krize sokulan ülkeler, yardım adı altında verilen borç kredilerle emir altına alınıyor. Borç alan emir alır. İnsanlık için geri dönüşü imkansız bir dönem.

YAŞAM TARZINI DEĞİŞTİRMEK NEDEN ZOR?

Modern yaşam tarzı sadece sağladığı kolaylıklar ve konfor ile değil aynı zamanda geleneksel kurallar yerine kişisel istekleri de tatmin eden yönüyle uyuşturucu gibidir. Bu uyuşturucuya alışan toplumların fiziksel ve zihinsel konforu terketmesi mümkün değildir. Bu yüzden ne yiyeceğinden nasıl yaşayacağına kadar zihinlere yüklenen yaşam tarzının esiri olmaya mahkumdur. Giderek artan borçlanma, suç oranları, hastalıklar, yozlaşma... bu bağımlılığın sonucudur. Daha fazla borçlanmadan avuç avuç alınan ilaçlara, küresel ısınmadan çevre kirliliğine kadar alınan her türlü önlem, hasta eden, kirleten, tüketen modern yaşam tarzını değiştirmek için değil bağımlı olduğumuz modern yaşam tarzını sürdürmek içindir. Modern yaşam tarzından vazgeçerek sağlıklı yaşam tarzına geçmek, bağımlı toplumların idrak edebileceği birşey değildir. Onsuz yaşamak mümkün değildir.

Klasik sömürü, karşı çıkanları zincire vurarak zorla yapılan sömürü iken, modern sömürü özgürlük, demokrasi, insan hakları ilacıyla uyutarak yapılan sömürüdür. Asgari ücrete bağlanan kitleler sömürüyü fark etmedikleri için karşı da çıkamazlar. Kredi kartı limitiyle belirlenen özgürlük sınırını artırmak için daha çok çalışmaları gerekir. Bu ise daha çok sömürü demektir. Postmodern sömürü ise sömürüye karşı çıkanları kullanarak yapılan gönüllü sömürüdür. Postmodern sömürü, kendi gönlüyle sömürüye koşan ve sömürüden zevk alan bir dünya yaratıyor. Dikkat edin, şimdiye kadar sömürüye karşı çıkan ne kadar STK, sendika, vakıf ve dernek varsa, hepsi de kurulacak yeni dünyaya ülkesini sokmak  için can atıyor, hatta zorluyor. Sömürüye karşı çıkması gereken solun genleri bile değişti, sömürüye hizmet edecek şekle dönüştü. Dijital dünyada özgürlüğün yolu daha yüksek puan almaktan geçiyor ve herkes vatandaşlık ücretini artırmak için güle oynaya sömürülmeye hazır.

Postmodern sömürü çağına geçmek için Küresel akıl, zihinsel formatla insanı zombiye çevirecek olan 6G teknolojisini devreye koymak için sinsice çalışıyor. Çünkü bu teknoloji yeryüzünde bir bağlantıya yani bir vericiye ihtiyaç duymuyor. StarLink gibi küresel şirketler artık interneti alt yörünge uyduları ile dünyaya verecek. Böylece ulus devletler ne yaparsa yapsın küresel interneti kesemeyecek, sosyal medyayı kapatırım tehdidi de böylece sona erecek. Çünkü herkes bedavadan uydu internete bağlanacak. Hatta uydudan gönderilen parazit dalgalar, ulusal interneti bile engelleyecek. Küresel irade verilerle oynayarak, interneti keyfince kullanarak zihinlere istediği formatı atacak. Dünya bedava internete sazan gibi atlarken postmodern sömürünün gönüllü kölesi olacak.

Her yıl sigaradan 7 milyon, alkolden 3 milyon, hava kirliliğinden 8 milyon, açlıktan 9 milyon, kalp -damar hastalıklarından 20 milyon insanın ölümünden trilyonlarca dolarlık rant sağlayan küresel akıl, 6 milyon insanın öldüren Covid-19 ile de korku panik kıtlık enflasyon ekonomik kriz ve kaos yaratıyor, borsa faiz döviz emtia ve gıda spekülasyonuyla trilyon dolarları cebe indiriyor. 330 trilyon dolar borcu olan dünyaya diz çöktüren küresel akıl, dijital diktatörlük çağını ilan ediyor.

Dijital devrimle birlikte 6G ve dünya etrafındaki yüzbinlerce uydu, ulus devletlerin bittiğini ilan ediyor ama ulus devletler mat olduğunun bile farkında değil. Pandemiden kripto paralara, küresel değirmene su taşımakla meşguller. Kripto paralarla ulus devletlerin egemenlik hakkı sona eriyor. Küresel eğitim, içi boşaltılan milli eğitimin yerini alarak dünya vatandaşı yetiştirmeye devam ediyor. Küresel hukuk ve küresel değerler ulusal değerlerin üzerine çıkıyor. Zihinlerin küresel iradeye bağlandığı bir dünyada, sınırlar ve bayraklar sembol olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Böyle bir dünyada demokrasi olur mu? Demokrasi özgür insanla olur. Modern kölelik ve Zombi toplum üreten küresel sömürü düzeninde demokrasi olmaz, olsa olsa sahte özgürlük ve demokrasi görünümlü modern kölelik düzeni olur.

ZOMBİ AYDINLAR VE BİLİM DÜNYASI

Aydın ve bilim dünyası, eğitimi ve zihinsel yazılımı küresel kaynaklı olduğu için, küresel formatın dışına çıkamaz. Bu yüzden pandemiden ekonomik krizlere kadar, imana dönüşen küresel formatı papağan gibi tekrarlar durur. Bu formatın dışına çıkarsa afaroz edileceğini çok iyi bilir. Covidin biyolojik savaş için kurulan laboratuarlardan kaynaklandığı ifşa edilmesine rağmen görmezden gelir, söylemekten korkar. Küresel sömürünün yol açtığı asrın ekonomik krizinin mimarı olan küresel aklı kamuflaj için pandemi ve savaşların günah keçisi olarak takdim edildiğini söyleyemez. Aksine gizler, söyleyenleri komplocu ilan eder. Çünkü bilim ve aydın dünyası, kongrelerden burslara, kredilerden fonlara kadar küresel sistemin zombisi haline getirilmiştir. Özgür ve bağımsız düşünemez. Bilim özgür ve bağımsız düşünceye dayandığı için zombi aydınlar ve bilim dünyası, bilimsel anlayışa sahip değildir. Bu acı gerçeği dünyaya anlatacak kimse de maalesef yoktur. Çünkü ekonomi, eğitim, siyaset, bürokrasi, STKlar, sendikalar, medya... küresel konrol altındadır. Asırlardır bu organizasyonu yapan küresel akıl, küresel irade ve küresel finansa, gelişmiş ülkelerin borcu 350 trilyon doları aşmıştır. Küresel banka sistemi, dünya bankası, İMF...  Küresel finansın kabesi olan FED küresel aklın ürünüdür. Bu kabeyi tavaf eden  borçlu ülkeler borsa, faiz, dolar tesbihi ile küresel finansın rahmetine muhtaçtır. Borç veren kuralı koyar, borç alan kurala uyar : Borç alan emir alır.

ALTIN VURUŞ : KÜRESEL KRİZ  

Tezgahlanan küresel krizin asıl nedeni, sınırsız  basılan ve dağıtılan kredilerin batmasıdır. Bu kısır döngü tekrar tekrar sınırsız para basmaya yol açacağı için iflaslar, enflasyon, borsa ve bankaların çöküşü kaçınılmazdır. Sonuçta her türlü servete el konulacaktır. Tarih tekerrürden ibarettir.

Ülkelerin bir avuç küresel oligarşiye 340 trilyon dolar borcu var ve bu borç ödedikçe artıyor. Gelişmiş ülkeler bile bu borcu ödeyemez, ödeyemiyor zaten. Peki oligarşi alacağından vazgeçer mi? Asla vazgeçmez ve bu borcu mutlaka tahsil edecek. Bu borcu ülkelerden nasıl alacak? Çok basit. Ulus devletleri bypass ederek yıllardır faizle artan alacağını halka ciro edecek. Nasıl yani? Alacağı 340 trilyon doları iklim tezgahıyla, enflasyonla, spekülasyonla, faizle 8 milyar insandan söke söke alacak, alıyor zaten. Pandemi, iklim krizi, tezgahlanan savaşlar ve çatışmaların yol açtığı ekonomik kriz ve enflasyon bunun yolunu açmış bulunuyor. Devletlerin astronomik borçları karbon vergisi dahil astronomik vergilerle halka ciro edilecek. Tüm servetler önce dijital sisteme, sonra da küresel yapıya aktarılacak. Yani devletler ve milletler kayıtdışına çıkamayacak. Büyük sıfırlamayla ülkelerin ve insanlık aleminin serveti küresel finansın eline geçerken modern sosyalizm kurtuluş olarak sunulacak. İnsanlar vatandaşlık ücretiyle postmodern sömürü sisteminin kölesi olacak. İnsanlık alemini yutmaya hazırlanan trilyon dolarlık köpekbalığı fonlarının hedefi bu. Ülkelere boşuna borç vermiyorlar. Krizler, savaşlar, kaoslar ve hastalıklar okyanusunda zombiye çevrilen 8 milyar insan balık sürüleri gibi küresel balinanın ağzına doğru yüzüyor. Küresel oligarşi yutuyor, sömürüyor, gübreye çeviriyor. Sosyal ve biyolojik atık oluyoruz.

Böyle bir dünyada, biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan bize ait özgür yaşam nerede?

 

KAYNAKLAR 

 

1 - Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap 2006

 

2. ÖZGÜRLÜĞÜN GASPI -  2008

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,47/


3. ÖZGÜRLÜK VE MODERN KÖLELİK

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,367/


4. DÜNYADAKİ SAVAŞ

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,378/


5. SÖMÜRÜ SİSTEMİNİ YIKMAK KOLAY MI?

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,405/


6. MODERN SÖMÜRÜ KİMİN ESERİ?

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,431/


7. 5. DEVRİMİN HEDEFİ : ZOMBİ TOPLUM

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,494/


8. DÜNYANIN EN KANLI SAVAŞI

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,329/

 

9. MODERN SÖMÜRÜ NASIL YAPILIYOR?

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,536/


10. POSTMODERN KÖLELİK - ZOMBİ TOPLUM

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,534/


11. ZİHİNSEL SAVAŞ AİLE VE AHLAKI YOK EDİYOR

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,531/


12. ZİHİNSEL SAVAŞI KAYBEDİYORUZ

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,491/


13. SOSYAL OLAYLARDA  BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI? https://www.kemalyesilcimen.com/?haber,59


14. ZİHİNSEL SAVAŞ

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,454/

 

15.  KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,559/

 

16. NASIL ÖZGÜR OLURUZ - 2008

https://www.kemalyesilcimen.com/?artikel,15/

 




Bu yazı 1,141 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    11,151 µs