En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
28 Haziran 2020

COVİD 19 KÜRESEL TEZGAH MI?



COVİD 19 : KÜRESEL TEZGAHTIR DİYENLERİN BİLİMSEL YANLIŞLARI :

1. Covid diye bir şey yoktur, yalandır.
Halbuki Covid yalan değil gerçektir.

2. Covid grip gibi önemsiz bir hastalıktır.

Covid gribe benzer ama DSÖ rakamlarına göre 65 yaş üstünde gripten 10 kat daha fazla öldürücüdür. Yine DSÖ rakamlarına göre hastaneye başvuranlarda yani hasta olanlarda ise 60 misli öldürücü ve çok bulaşıcıdır. 10 milyon insana bulaşmasına rağmen yarım milyon insan öldü. 100 ile çarpın : 1 milyara bulaşırsa 50 milyon ölüm demektir. Az mı?

3. Diğer bir yanlış, konunun uzmanı olmayan kişilerin salgınları önlemede bilimin önemli bir başarısı olan aşıları, etkisiz veya zararlı göstermesi. Aşıların yan etkileri, yararlı etkileri yanında önemsiz olsa da aşı karşıtlarını ikna etmek zor. Bilimin aşı sonuçları tatminkar olmasına rağmen, aşı sektörünün ardındaki küresel akılla virüs laboratuvarları arasındaki bağlantılar ve küresel aklın açıkca ilan ettiği dünya nüfusunu azaltma projesi tereddüt yaratıyor. Bunun çaresi devletlerin aşı işine el atması ama devletlerin küresel akla 280 trilyon dolarlık borcu buna izin vermiyor. Gelecekte ortaya çıkabilecek kısırlık ve otoimmün hastalıklar gibi ciddi yan etkiler endişe kaynağı olsa da aciliyet nedeniyle bunları gözardı ediyoruz. Üstelik aşı sektörü yan etkiler ve riskler için hiç bir sorumluluk kabul etmiyor.

4. Covid19 küresel tezgahtır diyenlerin stratejik yanlışı ; tezlerini virüsün laboratuvar ürünü olduğu iddiasına dayaması. Virüsün yapay olmadığı genetik yöntemle ispat edilirse ne olacak? Doğal virüsler biyolojik savaşta kullanılamaz mı? Doğal virüs koleksiyonu olan terör örgütleri olamaz mı? Virüsün laboratuvar ürünü olduğunu iddia eden bilimsel yayınlar ve bilim insanları var ama bunlar engelleniyor ve kayboluyor. Bu yüzden iddiaları, genetik uzmanı - virologlar yerine konunun uzmanı olmayan kişiler dile getiriyor. Dünyaya diz çöktüren bir pandemide bilim insanlarının can korkusu nedeniyle konuşması tabii ki zordur. İlaçtan aşıya, uçaktan bilişime dünyadaki bilimsel araştırmaları finanse eden ve bilim dünyasına yön veren Küresel akıl, buna izin verir mi? Suikastler, tehditler, santajlar... Bilim dünyası korkudan tek laf edemiyor. Zaten bilim dünyasının zihinsel yazılımı, bilimsel kongrelerden burslara, kredilere, fonlara kadar küresel iradenin elinde. Bu yüzden bilim dünyası tek tük farklı ses dışında koro halinde aynı ezberleri tekrarlıyor : maske, mesafe... Farklı fikirleri ise komplocu diyerek diskalifiye etmek kolay.

Böyle bir komplo varsa yani sinsice sürdürülen biyolojik savaşın kurbanı isek, ancak işin içinde olanların bu komployu ifşa etmesiyle komplo kesinleşir yoksa bilemeyiz. Bunları kapalı kapılar ardında konuşturup gerçeģi öğrenmek ise bilim dünyasının değil sağlık istihbarat örgütlerinin işidir. Bu örgütler virüsün yayılımından aşılara kadar her konuda piyasaya çıkan veya çıkamayan fikir ve çözümlerin avcılığını yapacaktır. Zaman hayattır, erken çözümler ancak bu yolla elde edilir. Böyle bir örgüt olmadan gerçeği bilemeyiz.

Bilim ve teknolojik donanıma sahip istihbarat örgütleri olmadığı için meydan Viroloji, epidemiyoloji, biyolojik savaş ve tıbbi istihbarat konusunda komple bilgisi olmayan bir sürü akademisyen ve araştırmacı yazara kalıyor. Bunlar filin tuttuğu organına göre pandemiyi tarif ediyor. Gerçeği bu şekilde göremeyiz. Biyolojik savaş söz konusuysa, bu savaşta olmayan tek şey bu konulara vakıf Sağlık istihbarat örgütü. Bu yüzden ortalık komplo teorisinden ve dün söylediklerinin bugün tersini tekrar eden bilimsel papağanlardan geçilmiyor. Stratejik hataların nedeni bu. Pandemiyi laboratuvar ürünü yani biyolojik savaş olarak sunanların stratejik yanlışını düzelten doğru strateji şu tez olmalıdır :

Doğal ortamda evrimleşen virüsler biyolojik savaşta kullanılabilir. Bu olasılık gizlense bile bilinen bir gerçektir. Biyolojik savaş amacıyla mutasyondan varyant tiplere kadar her çeşit virüsün koleksiyonunu yapan küresel laboratuvarlar vardır. Bunlar aşı ve ilaç geliştirme gibi bilimsel amaçlar arkasına gizleniyor. Nükleer bombaları acımadan kullanan, terör örgütleriyle dünyayı kana boyayan insanlık düşmanları yok mudur?

Yani sinsice yürütülen biyolojik bir savaşta mutlaka laboratuvarda oynanmış virüsleri kullanmak gerekmiyor. Bilimsel amaçlarla saklanan doğal virüs koleksiyonlarını biyolojik savaşta kullanmak terör örgütleri için çok daha kolaydır. Covid19 dünyayı, ekonomiyi, sağlık ve hayatı perişan ettiğine göre, bu virüsü toplu taşıma veya kalabalıklarda sprey tarzında kullanmak çok mu zor? Diyelim ki virüsün laboratuvar ürünü olduğuna dair hiçbir kanıt yok. Virüs tamamen doğal ortamda ve tamamen evrim yoluyla oluşmuş olsun. Böyle doğal ortamda oluşan bir sürü virüsten, işine gelen virüslerin koleksiyonunu yapan ve biyolojik savaş amacıyla kullanan ülkeler veya terör örgütleri olamaz mı? Sprey tarzında hazırlanan virüslerle kalabalık yerlerde virüsü yaymak kolay olduğuna göre, kimsenin böyle birşey yapmayacağından nasıl emin olabiliriz? Küresel terör örgütleri veya nükleer güç sahipleri, biyolojik savaş konusunda çok mu vicdanlıdır?

Petrol için dünyayı kana bulayanlar, dünyayı hizaya getirmek için nükleer silah kullanmaktan çekinmeyenler, geride hiçbir kanıt ve iz bırakmayan böyle akıllı bir virüs silahını neden kullanmasın? Yüzlerce virüs laboratuvarı milyarlarca dolarlık arge ve araştırma sonucu bir aşı veya ilaç bulamadıklarına göre, bunlar yıllardır ne yaparlar? Bunlar Wuhandaki hayvan pazarının göbeğinde hayvanlara ve insanlara bulaşması çok tehlikeli olan binbir çeşit virüsün koleksiyonunu niye yaparlar? Bu soruların cevabı, virüsün yol açtığı sonuçlar içinde gizlidir. Biyolojik savaş, nükleer ve kimyasal savaş gibi yasak olsa da, doğal ortamda evrimleşen ama planlanan hedefe uygun virüsün araştırılması, seçilmesi ve kullanılması gelişmiş laboratuvarlarda bilimsel amaçlar arkasına gizleniyor.

Virüsün yapay olarak veya laboratuvar ortamında üretildiğine dair hiçbir bilimsel kanıt yok diye biyolojik savaş yok, bu virüs salgını kendiliğinden oluyor diyemeyiz. Hayvandan insana, insandan da insana geçmesi, biyolojik silah olmadığına kanıt değildir. Biyolojik savaş, doğal olarak bulunan veya evrimleşen virüs, bakteri ve parazitleri kullanarak yapılan savaşın adıdır. Kızılderili soykırımına yol açan virüslü battaniyeler laboratuvar ortamında geliştirilmedi, bildiğimiz virüslerle yapıldı.

Küresel aklın pandemiyi önleme gibi bir niyeti yok. Önleme niyeti olsa tüm topluma aynı anda uygulanan tarama teknolojisi ile salgını önlerdi. Marsa giden, yapay zeka ve biyoteknolojik devrimi başlatan küresel akıl için bu yöntem çocuk oyuncağı. Demek ki pandemi kurulacak yeni dijital dünya düzeni için gerekli : Maske, mesafe, işsizlik, ekonomik kriz, kaos... Dijital takip, çipli hayat, eğitimden ticarete her alanda kullanilan online yöntemler, yapay zeka ve iş hayatına giren robotlar...  Pandeminin devamı bu hayata geçişi kolaylaştırmak için gerekli. Mutasyona bağlı değilse ölüm oranları bile sürekli değişiyor. Sağlık çalışanlarındaki Covid ölüm oranlarını incelersek, hemen çoğu çalışana test yapıldığı için Covidin gerçek ölüm oranı binde 2 gibi çok düşük düzeyde. DSÖ tarafından yüzde 10 yani gribe göre 60 misli fazla diye bildirilen ilk ölüm oranları demek ki korku algısı oluşturmak için gerekliymiş. Yeni dijital düzenine geçişi kolaylaştırmak için demek ki dünyayı korkutmak gerekiyormuş. Bu korku yüzünden dünya hızla değişiyor. Ülkemizdeki motosikletli kurye sayısı bile pandemide 1.200.000 olmuş. Eğitimden ticarete, online hayata geçiyoruz. Pandemi olmasa bu kadar hızlı değişim olurmuydu?

Bilimsel öngörülere göre toplumun en az % 60ı virüsü geçirir veya aşılanırsa toplumsal bağışıklık olacak. Türkiye için hesaplarsak 83.000.000×%60= 50 milyon kişinin Covid geçireceği anlamına gelir. DSÖ ölüm oranının en az % 2.5 üzerinde olduğunu söylüyor. Türkiye ölüm oranı ise : % 2.5 civarında. Bu hesaba göre beklenen ölüm : 1.250.000 kisidir. Yani 50 milyon kişiye bulaşması halinde, ne yaparsanız yapın çıkacak en iyi rakam bu. Bunlar DSÖ denen küresel yapının bilimsel tahminleridir. Türkiye için milyon kişinin ölmesi ciddi bir kayıptır, kimse bunu göze alamaz. Eğer kayıplar gripte görülen oranda kalırsa, bu resmen DSÖ ve onun kontrolündeki yapılar tarafından korku ve panikle aldatıldığımız anlamına gelir. Geçtiğimiz yıllarda 430 bin civarında olan tüm nedenlere bağlı ölüm sayısı pandemiden dolayı neden artmadı hatta azaldı? Kayıtlar neden açıklanmıyor? Sağlıklı kayıtlar tutulmadan ve bunlar günü gününe açıklanmadan bilim dünyamız nasıl araştırma yapacak?

DSÖ ve küresel medya, pandeminin başlangıç döneminde  hatırlarsanız İtalya, İspanya, İngiltere gibi ülkelerde bile % 10 - 15 gibi yüksek ölümleriyle küresel felaket algısı yarattı. Aylar sonra gerçek ölüm oranlarının binde 2 gibi düşük olduğunu gözleyince, ekonomi ve sosyal hayatı durdurup kriz ve kaos yaratmak isteyen küresel tezgaha geldiğimizi anladık. Türkiyede virüsle ön cephede savaşan sağlık pesonelinde ölüm oranı binde 2 bile değil. Türkiye başta olmak üzere birçok  ülkenin ekonomiyi durdurmayacağız kararı kriz ve kaos bekleyenleri şaşırttı. Kriz ve kaosa yol açacak ölüm oranı yüksek yeni mutajen virüsler piyasaya çıkabilir.

Toplumları yönetmenin en kolay yolu, korku ve panikle morallerini bozmaktan geçer. Yoksulların dayanma gücü daha zayıf olduğu için pandemiye ekonomik kriz de eklenirse dijital yaşam tarzını dayatmak ve dünyayı yönetmek daha da kolaylaşır. Korku ve moral bozukluğu yüzünden panikleyen toplumlarda faiz, döviz, borsa, altın spekülasyonuyla trilyon dolarların el değiştirmesi çok kolay. Bu yüzden yaygın tarama yöntemiyle pandemiyi önlemek mümkün olmasına rağmen kimse buna yanaşmıyor. Dünyanın çoğu fakir ve moralsiz. Sahte mehdilerin dayattığı her şeyi yapmaya hazır.

Bu küresel oyunu yaygın tarama yöntemiyle bozmak çok kolay ama dünya maske mesafeye hapsolmuş durumda. Küresel akıl pandemiyle dünyanın servetine el koyuyor. Salgın bahanesiyle online eğitimden online ticarete kadar dijital projelerini uygulamaya koyan küresel akıl için trilyon dolarlar, salgının sadece bir boyutu. Ekonomi ve ticareti durdurma, kriz kaos korku panik tedit şantaj ve çaresizlik. Basit bir maske bile sorun olmadı mı? Solunum cihazı ve boş yatak olmayışı nedeniyle insanlar sokaklarda öldüler.

Barışta parayı veren kuralı koyar. Savaşta ise kazanan kuralları koyar, kaybeden bu kurallara uyacağını beyan eder. Savaşların değişmeyen kuralı budur. Virüsle savaşın daha başındayız ama virüs dünyayı parmağında oynatıyor. Virüs ölü bir protein olduğuna göre bizimle savaşan virüsün ardındaki akıl. Bu savaşta online eğitimden ekonomiyi durdurmaya kadar kuralları dayatan O. Savaş daha bitmeden savaşı kazanan kim? Virüs, A dan Z ye hayatınızı değiştiriyorsa, biz kazandık diyerek sadece kendimizi aldatırız. Virüsle savaşı kazandıysak, sosyal hayattan ekonomiye kadar virüsün dayattığı esareti neden yaşıyoruz? Virüsü yendik demek için virüsün kökünü kazımanız lazım. Bu ise bilim ve teknoloji ile olur.

Dünyadaki savaşın hastalık savaşına kaydığını henüz idrak edemedik. Hastalık savaşı, ülkeleri hapsediyor, ekonomilerini çökertiyor, dijital yaşam tarzını dayatıyor, yüzlerce trilyon dolara mal oluyor, kimse farkında değil. Borsa faiz döviz altın ve değerli madenler üzerinde oynanan spekülasyonla 50 trilyon dolar el değiştirdi, kimse görmedi. 

Uğruna bir asırdır kanlı savaşlar yapılan herkesin konuştuğu petrol sektörü 10 trilyon $ bile değil. Hastalık savaşı sadece ilaç aşı ve tıbbi teknolojiden ibaret değildir. Hastalık savaşında kullanılan yöntemlerden habersiz, bilimsel ve teknolojik alt yapısından yoksun ülkelerin eksiği Sağlık istihbarat örgütüdür. Bu yapıdan yoksun ülkelerin hastalık savaşını idrak etmesi zor, kazanması ise imkansız.

Pandemide kazanan ve kaybedenleri incelemek, pandeminin perde arkasını idrak etmede yararlı olabilir : 50 trilyon $ sadece ilk bir ayda el değistirdi. Altın ve değerli maden sahipleri kazandı. Borsa, döviz, dijital parada korkunç spekülasyonlara tanık olduk. İşsizlik arttı. Ticaret ve ekonomiler krize girdi. Bunlar pandeminin ekonomik sonuçları. Pandeminin siyasi sonuçlarını incelersek, küresel akıl ve ABD ulusalcı cephe arasında dünyanın kaderini belirleyecek olan asırlık savaşta, Ulusalcı aklın temsilcisi olan Trumpın pandeminin yol açtığı işsizlik, ekonomik kriz ve kaos yüzünden Başkanlık yarışında büyük darbe yemesi, oyunun  büyük olduğunu gösteriyor.

Pandemi bahanesiyle trilyonlarca dolar karşılıksız döviz basılıyor. Trilyonlarca dolar, euro ve karşılıksız döviz basmanın amacı, dünyada enflasyon tufanı yaratarak ekonomik kriz ve kaos yaratmak ve bu yolla mevcut iktidarları yıkıp kendi iktidarları yoluyla dijital devrimi tamamlamak. Küresel ısınma bahanesiyle enerji ve hayvansal ürün fiyatlarındaki artış dalga dalga tüm fiyatları artıracaktır. Borsa, faiz, döviz, emtia, gıda,  enerji ve tedarik zincirlerinin küresel aklın kontrolünde olduğunu unutmayın.

Yeni savaş yöntemlerini bilmeyen ve kaynaklarını buna göre organize etmeyen milletler, yeni savaşta yenilmeye mahkumdur. Bilim dünyası ve doktorlar virüs konusunda perde arkasındaki bu gerçekleri neden konusmuyor? Pandeminin insan eliyle yayılmış olabileceğini neden söylemiyor? Pandeminin biyolojik savaşın ilk perdesi olduğunu söyleyenlerin eleştirisi bu. Cevap basit : Bu görev devletlerin işidir.  Doktorlar ve bilim dünyası, bu konuda gerekli kanıtları toplayan ve değerlendiren tıbbi istihbarat örgütünün elemanı değildir. Bu görev Sağlık alanında her türlü bilgi, deneyim ve organizasyona sahip istihbarat örgütlerinin işidir. Devletler böyle hayati bir görevi tıbbi istihbarat konusunu bilmeyen meslek gruplarına tevdi edemez. Çoğu ülke bu bilgi ve yetenekte örgüte sahip olmadığı gibi böyle bir yapıyı idrak edecek akla da sahip değildir. İdrak ettikleri zaman ise iş işten geçmiş olacaktır. Böyle bir organizasyon olmadan komplo türünden yapılan yorumlar ülkeleri virüs saldırısından koruyamaz. Bilim adına aynı lafları tekrar ederekte virüsü yok edemeyiz. Virüsün ardındaki akıl, bilim ve teknoloji gücünü organize ederek planlarını icra ediyor. Başka ülkelerin tavsiye ve aklıyla hastalık ve virüs savaşına karşı koyamayız. Savaşı yöneten akıl diğerleriyle kedi fare gibi oynar. Yapılacak iş basittir : Acilen her türlü donanım ve bilgiye sahip Sağlık istihbarat örgütü kurmaktır.

Pandemi yarın bitecek, bunca masrafa ne gerek var diye kendimizi aldatmayalım. Akıl, bilim ve teknolojiyi kullanan ülkeler Wuhanda olduğu gibi salgını kontrol altına alacak, başkasının ipiyle kuyuya inen ülkeler ise çökecek. Biyoterörizme karşı hazır olmalıyız. Virüsün ardındaki akıl yeni dünya düzenini yani postmodern kölelik sistemi olan zombi toplumu kuruncaya kadar salgını kullanmaya devam edecek. Onun için bilim teknolojiyi ve başaran ülkeleri örnek alarak milli aşıdan milli test ve cihazlara kadar kendimiz çözümler üretelim. Tabii hastalık savaşında eksik ve yanlışları yönetime bildirecek ve yapılacak acil işleri organize edecek akıl Sağlık istihbarat örgütüdür. Önce böyle bir yapının kurulması gerekir. Böyle bir yapıdan yoksun ülkeler, küresel oyunları göremez, duyamaz, idrak edemez. Bilim ve teknoloji üreten ülkeler ise, mandacılık altındaki ülkeleri vesayet altına alır, ilaçtan aşıya, finanstan teknolojiye kadar sömürürler. Aşıdan testlere kadar bunu yaşıyoruz. Başkasına muhtaç olmak ne kadar zor değil mi?



Bu yazı 1,449 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,819 µs