En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
22 Ekim 2017

BİLİMSEL MANDACILIK KİMİN ESERİ?




Bilim dünyamız ve üniversiteler, asırlardır bilim ve teknolojik yönden kastre edilmiş ve ülkeyi pazar haline getiren küresel sisteme harem ağası gibi bağlanmış bulunuyor. Harem ağası yapmanın yolu, önce bilim ve teknoloji üreten yolu budamak, sonra da teknolojik üretime ve kazanca dönüşmeyen sözde bilimsel çalışmalarla kıt kaynakları tüketmek : Bilimde kendi kendini tatmin. Yapılan anlamsız araştırmalar ve son 30 yılda ithal edilen trilyon dolarlık teknolojiyi reklam ve pazarlama, kendini tatminden başka bir işe yaramıyor. Sadece oto ithali bile modern sömürünün nasıl yapıldığını gösteriyor. Yergök ithal araç dolu. 30 milyon aracı ülkemizde üretseydik, bunlara harcadığımız yüzlerce milyar dolar içerde kalır, dış borcumuz olmazdı. Yüksek faizle borçlanmak ve borç verenlerin dayatmaları sonucu asgari ücretli bir ülke olmazdık. Modern sömürü budur. Kazandığımız parayı faize ödüyoruz. Borçlar ise sürekli artıyor. Sömürü lobisi ise bunları biz üretelim, dövizi teknolojik devrim için harcayalım demiyor. Aksine yerli otoda milli teşebbüslere karşı çıkıyor, şeftali üretin diye dalga geçiyor. Ülkeyi modern sömürü ve asgari ücrete mahkum eden bu lobi tasfiye edilmeden Türkiye düze çıkamaz.

Akademik yozlaşmanın en yaygın türü olan "bias" ; Gerçeği gizlemek, gerçekleri tersyüz etmek. Bilim dünyasını ve halkı aldatmak. Bunu yaparken de bilimi ve istatistiği alet etmek, yalan dolanla sonuçları değiştirip yalan konuşmak ve yalan yazmak. Bilimde en büyük suç bu. Soru çalmak, intihal, yalan yayınlar, Türkiye aleyhine imza toplamak ve kongrelerde modern sömürüye aracılık etmek, reklam ve pazarlama ile milli kaynakları yabancılara peşkeş çekmek bir bütündür ve hedefi modern sömürüdür. Modern sömürü, akademi aracılığı ile yapılan sömürüdür.

Bu sahtekarlığı yapan bilim mafyasına gerçekleri ters yüz ettikleri için en ağır ceza verilmelidir. "Bias" suçunu işleyenlerin bilimde karşılığı, bilim dünyasından afarozdur. Çünkü gerçeği gizleyenlerin, yanıltma ve aldatma suçu işleyenlerin bilim dünyasında yeri yoktur. İntihal yani bilimde hırsızlık, buna göre daha hafif bir suçtur. Türkiye'yi kana boyayan, yakan yıkan, masum insanların canına kıyan terör örgütünü gizlemek veya masum göstermek, kamu düzenini yani halkın can ve mal güvenliğini koruyanları suçlamak, terörün kendinden daha ağır bir suçtur. Çünkü hem halkı, hem de insanlığı aldatma, yanıltma ve dolaylı olarak terörü temize çıkarma yani tüm insanlığın vicdanını yok etme girişimi en büyük suçtur.

Yaşamsal sorunlarımız çözüm beklerken, bilimsel mandacılıkla oyalanmamız bağımlılığın asıl nedeni. Dün Hintlilere logaritma cetvellerini ezberleterek beyinleri körelten anlayışın bugünkü yöntemi çok farklı. Çağımızda asgari ücretli köleleştirmenin en kestirme yolu bu. Modern sömürgecilik işte bu! Küresel yapı, otla çöple, maçla, morfinli dizilerle uyuturken milyarlarca dolarlık ilaç, aşı, cihaz ve yüksek teknolojiyi bize satarak köşe olurken, bizimkiler öylece bakıyor. Yıllardır insanımızın korkulu rüyası olan Kanamalı Kırım Kongo hastalığının aşısını bile üretemedik ama lafa gelince herkes araştırma yapıyor. Para kazanmanın yolu bilim ve teknolojide keşif, patent, projeden geçiyor, onu da bilmiyor. Hastalıkları önleyebilse, tasarruf edilen hastalık harcaması kendi cebine girecek ama onu da beceremiyor. Tek bildiği diplomalı işsiz üretmek. Sürüngenliğin nedeni bu.

Bilim dünyamız bu acı gerçekleri bilmez, görmez, duymaz, okumaz, anlamaz, konuşmaz. Okumak sebep-sonuç ilişkisi kurmak, bilimsel düşünmek. Okumak ; idrak etmek, gereğini yapmak, kötü kaderini değiştirmek. 

Bilim; sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer ama bilim dünyamız, bilimin sadece lafını eder. Bunca yıldır milyonlarca insanımız önlenebilir nedenlerden ölmüş ve hastalanmış, umurunda değil. Umurunda olsa ülkemizde insanların % 86'sı önlenebilir nedenlerden ölürken önlem alır, tekrarına mani olmak için, hadi önlemek kavramından haberi yok, hiç olmazsa 'bir şeyler yapmalı' diye imza toplardı. Okumak tebliğ etmek, bilimsel gerçekleri halka anlatmak. Okumak acı gerçekleri haykırmak. Aydın ve bilim dünyamızın idrak yolları hasta, bu yüzden ne yapacağını bilemiyor.Modern tıp ilerlerken, hastalıklar azalacağına artıyor ama bilim dünyamız nedendir diye kafa yormuyor. Bilimsel rehberlerden kongrelere kadar yediren, içiren, uçuran küresel irade ne derse O. Akademik yozlaşma işte bu.

BU NE BİÇİM OKUMAKTIR?

Bilim ve aydın dünyamız çıkar ve post kavgası yaparken kendinden, ülkesinden ve dünyadan habersiz. Gönül ve akıl insanımız Yunus Emre ne diyor : 'İlim kendin bilmektir. Sen kendini bilmez isen bu ne biçim okumaktır' Aydın ve bilim dünyamız bu zavallı halini bilmeden, hiç kimseye ışık veremez.Her yer üniversite doldu ama hala bilimsel anlayıştan yoksunuz. Çünkü ezberci, teste ve dersaneye dayalı eğitim sistemi, beyinleri uyuşturuyor ve bilimsel anlayışı yok ediyor. Üniversitelerin çoğu sosyal bilimler ama sosyal olayları bile analizde, kimse bilimsel sebep sonuç ilişkileri kuramıyor. Akademisyen geçineni bile terör örgütünü değil, terörle mücadele etmek zorunda olan devletini suçluyor. Bu mu bilimsel dediğiniz kafa? Bu zavallıların beyni, kamu düzeni olmazsa bırakın maaşı, nefes bile alamıyacağını neden düşünemiyor. Beyinleri donmuş, fara bakan tavşan gibi.

Bilim dünyamız, hangi sorunları çözen ulusal bilgi üretiyor, bunları kim nasıl uyguluyor? Sonuç ne? Bu yeterli mi? Kötü kaderimiz değişiyor mu? Eksik olan nedir? Başkalarının çıkarlarına hizmet eden reklam ve pazarlama yerine, kendi yaşamsal sorunlarımızı çözmeye yönelik bilimsel araştırmalar ve kongreler yapmayı ne zaman akıl edeceğiz? Bilimsel yozlaşma ile teknolojik, ekonomik ve kültürel işgalin yol açtığı yaşamsal sorunlara çözüm arayan 'Ulusal Bilim Kongreleri' ne zaman ve kimin tarafından düzenlenecek? Ulusal kongrelerde, üretemedigimiz için milyarlarca $ ödediğimiz ilaç, cihaz ve teknolojiyi nasıl üreteceğimiz konusunda multidisipliner oturumlar ne zaman yapılacak? Kongreler ithal ürünler pazarı ve gösteri merkezi olmaktan ne zaman kurtulacak? Binlerce ilaç ve molekül içinde bize ait bir şey var mı? Çağımızda İlaçtan aşıya, uçaktan silaha yüzlerce trilyon dolarlık pazarın hedefi, bizim gibi bilim ve teknoloji üretemeyen, fındık fıstıkla oyalanan ve 70 yıldır gelişmekte diye uyutulan ülkeler.

Altyapısı bile olmayan üniversitelerde zaman ve para gücünü tüketmek, kopya ve palavra araştırmalarla bilim yapıyor görünmek bir işe yaramıyor. Bizim araştırmalar para kazanmıyor, kıt kaynakları tüketiyor. Akademik yozlaşmanın en belirgin özelliği, bilimsel intihal yani hırsızlık. Başkasının keşfettiği, akıl ettiğini aşırma oldukça yaygın. Bu kadar okumuş, yazmış, yetişmiş adama, bu kadar üniversiteye rağmen neden bu haldeyiz? Mağara adamının yaptığı evler tarihe meydan okurken, daha 20 yıllık binaları çürük diye yıkıyoruz. Göl havzasına havaalanı yapanları unutmayın. Bunları kim yaptı, altında kimlerin imzası var, bunlar nereden diploma aldı? Bunlar hep akademik yozlaşmanın eseri.

ÇÖZÜM : BEYİN NAKLİ

Bilim ve teknolojik sömürüden yoksulluğa, ekonomiden siyasete tüm sorunların anası olan akademik yozlaşmayı önlemenin yolu, geniş çaplı tasfiyeden geçiyor. Sömürü sisteminin uzantısı olan bu yapıları temizlemeden, üniversite - sanayi işbirliğini kurmak, bilim ve teknolojik gelişimi sağlamak imkansız. Bilim ve teknolojik gelişimi engelleyen yozlaşmış yapıların tasfiyesini, bilim dünyamızı harekete geçirecek beyin naklinin izlemesi gerekiyor.

Beyin hücreleri ne kadar yetenekli olursa olsun beyin değildir. Beyin; sorunları idrak eden, araştıran, çözen ve yöneten akıldır.Beynimizi üstün kılan, vücudun mükemmel çalışmasınısağlayan beyin hücrelerinin arasındaki network yani iletişim ağıdır. Beyin olmadan organların sağlıklı çalışması ve yönetimi mümkün değildir. Öncelikle yapılması gereken iş, nitelikli beyin hücrelerinden bu anlamda bir beyin oluşturmaktır. İkinci aşamada yapılacak operasyon ise beyin naklidir. Bunun anlamı, akıl ve bilim gücünü sağlam bir kafatası içinde Milli Sağlık Akademisi, TÜBİTAK,  Bilim ve Teknoloji Merkezi benzeri yapıları toplayan beyin nakli olmalı yani aklımızı başımıza almalıyız. Üniversiteler, bilim ve düşünce kuruluşları, milli sorunları çözecek bilginin üretildiği, akıl eden, planlayan, yöneten bir beyine dönüşmelidir. Tüm eğitim, öğrenim ve sanayi, bu merkezin hedeflerine uygun olarak yeniden düzenlenmeli ve çalışmalıdır. Bu beyin naklini başarmadan kendi geleceğimizi kendimiz tayin edemeyiz.

Hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması için tıp eğitimi ve sağlık sistemi de yeniden düzenlenmeli. Tıp eğitimi ve sağlık sistemi hastalık odaklı değil sağlık odaklı olmalıdır. Hastalıkların önlenmesi için gıda sektörünün terbiye edilmesi, hastalık üreten yaşam tarzının ve bunun mimarı medyanın sağlıklı hale getirilmesi gerekiyor. Bunların yapılması şart ama hastalık ve sömürüden beslenenler hemen karşı çıkıyor. Bunların şerrinden hastalıkları önleyemiyoruz. Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve sağlıklı çevreye bağlı. Fastfood'dan kolaya yediğimiz içtiğimiz zararlı katkı maddeleri, kimyasallar, tarım ilaçları, sigara, alkol halkı zehirliyor. Bunları araştıracak ve bilimsel çözümler sunacak bir beyin olması gereken MİLLİ SAĞLIK ENSTİTÜSÜ (TÜSEB) sürekli engelleniyor. Tabib odaları yönetimi, Üniversite Dayanışma Platformu, sendikalar, vakıflar ve dernekler ve 91 tıp fakültesi dekanını anında toplayan üst akıl, MİLLİ SAĞLIK ENSTİTÜSÜ (TÜSEB), Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesine ve kanunu çıkaran milli iradeye karşı adeta savaş açıyor.

Çözümü, milli düşünenler bulacaktır. Tartışma yeri milli kongrelerdir. Farklı fikirleri bilim dünyası tartışacak, milli irade de imkan ve ihtiyaçlara göre karar verecek, işin takipçisi olacaktır. Beyin işlevi görecek bu kurumların, küresel iradenin yani hastalık lobisinin eline geçmesini önleyecektir. Küresel iradenin devşirme medya ve kongrelerinde çözüm aramak beyhude, devşirme akademiden medet ummak aptallıktır. Milli çıkarları düşünen, kendi sorunlarımıza çözüm arayan milli kongrelere ihtiyaç duyuyoruz. Üretimi engelleyen, cari açıkla ekonomiyi tehdit eden ithal lobisine ders vermek gerekiyor. Ülkemizde rahatlıkla üretilen gıda, tarım, hayvancılık ürünleri dahil pek çok ürünün ithalinden beslenen bu lobi, ekonomik krizi tetiklemek, işsizlik ve enflasyonu artırmak için milli iradeye sinsi bir savaş açmış bulunuyor.

Modern sömürüden beslenen bu yapılar, süpergüç olmamızın önünde duvar gibi duruyor. Sömürüden beslenen vesayetin kripto fosilleri, Türkiyenin önünü açacak milli kongreleri engellemek için yarış ediyor. İthal taşıttan pahalı teknolojiye kadar sömürüden beslenen oligarşik yapılar, bu gelişimi engellemek için her yolu deniyor. Vesayetin ve modern sömürünün zincirleri kırılacak. Milli iradenin kararı bu. Oyunun kuralı basit ; her yönden akıllı ve güçlü olan kazanır. Asırlardır devam eden küresel oyunları anlayıp buna göre strateji geliştiremeyen kaybeder. Hastalıkları önleyecek ve bilim - teknoloji üretecek şekilde, bu köhnemiş yapı ve sistemin baştan aşağı değişmesi gerekiyor.

İLK HEDEF : MİLLİ KONGRELER


KAYNAKLAR

1.Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'na bağlanması tasarısına, 91 tıp fakültesi dekanı itiraz etti :http://www.medimagazin.com.tr/hekim/universiteler/tr-saglik-yokune-itiraz-2-15-59524.html


2. REDDEDİYORUZ! http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/tuseb-4657.html


3. Üniversitelerimiz ne kadar üretken?


http://www.milliyet.com.tr/universitelerimiz-ne-kadar-uretken-/gundem/ydetay/2135142/default.htm


4. http://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2015/12/24/ar-ge-destegi-nasil-verilmeli


5. https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-4-bin-60-akademisyen-bylockcu-cikti-11-681-71626.html


6. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/universiteler-ne-ise-yarar--2518305


7. http://m.haberturk.com/yazarlar/pervin-kaplan/974474-akademisyenlerin-atif-cetesi


8. http://www.pervinkaplan.com/detay/akademideki-450-bin-tezin-kaci-calinti/2210


9. http://goktanay.blogspot.com.tr/2015/11/akademik-alanda-yanls-yapanlar-hep.html?m=1


10. http://www.pervinkaplan.com/detay/akademide-hirsiz-var/1204


11. http://www.pervinkaplan.com/detay/bastir-500-dolari-yayinlat-makaleni/716


12. http://www.pervinkaplan.com/detay/akademide-bu-uckagit-pes-dedirtiyor/1295


13. http://www.pervinkaplan.com/detay/her-universite-kendi-intihalini-ortecek-mi/717


14. http://www.pervinkaplan.com/detay/bir-milyon-tl-ye-doktora-yapar-misiniz/1064


15 http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/391198.aspx



Bu yazı 1,354 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,729 µs