En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
4 Eylül 2017

AKIL OYUNU



Tüm yazılar için alttaki kutuyu tıklayınız

 

Zihinsel köleliğe yol açan ezberci eğitim, insan kaynaklarını da sömürünün aracı yapıyor. İslam alemi küresel çıkarlara göre zihinleri formatlayan yabancı kolejlerde, kendi evlatlarını, kendi eliyle ve kendi parasıyla sömürü imparatorluğuna kurban veriyor. İki asırdır oligarşik yapı için kurulan yabancı kolejlerden, yurtdışına eğitim için gidenlerin yabancı çıkarlar için devşirilmesine kadar iç ve dış sömürüye elverişli bir sistem kurulmuştur. Hatta Osmanlıyı kurulan bu şebeke yıkmıştır.

Dünyada kurdukları sömürü sistemi yabancı kolejler ve akademide devşirdikleri yapıların eseri, darbe ve vesayet üzerine kuruludur. Bu oligarşik yapıların yardımıyla işgal ederler, iki başlı sömürü sistemini kurarlar, acıtmadan sömürürler. Yöntem bu. Sömürü sistemini bozanları oligarşik darbeyle devirirler ve sisi ile sömürüye devam ederler. Darbeler başarısız olur, sömürü tehlikeye girerse, her çeşit terör ve kaosla ülkeyi perişan eder, koalisyonlarla tekrar teslim alırlar. Dünyada kurdukları sömürü sistemi böyle işliyor. Türkiye, bu sistemi 15 temmuzda başlarına geçirdi.

FETÖ ihanetinde gördük ki, eğitim için her fedakarlığa katlanan millet, çocuklarının yabancı çıkarların taşaronu olmasını önleyemiyor. FETÖ küresel çıkarların kod adı. Şimdi de durum farklı değildir. Üniversiteler ve akademi bile, yetiştirdiği elit tabakaya milli ruh veremiyor. Bu yüzden eğitimi için bir servet harcadığımız gençlerin hedefi ülkeyi terketmek ve yabancı bir ülkeye kapağı atmak. Bu eğitimin kurbanları, yabancı çıkarlara reklam ve pazarlama aracı olmayı aydın ve bilim adamı olmak zannediyor. Eğitim adı altında zihinlere atılan format bu. Bu formatın robotları da, trilyonlarca dolarlık ileri teknolojiyi ülkemizde üretmek yerine, ithaline aracılık yapmayı daha zevkli buluyor. İmam hatip okulları, yabancıya aracılık eden milli ruhtan yoksun elite alternatif olarak kuruldu. Fulbright eğitim sisteminin yok ettiği milli ruh verilirse, sömürüye giden kötü kaderin değişeceği düşünüldü. Milletin bulduğu çözüm bu.

Acı gerçek şu : Akademi ve okullar, milletin çıkarları düşünen insan yetiştiremiyor. Çünkü 70 yıllık Fulbright anlaşmasıyla resmileşen gayrimilli eğitim, milli ruhu yok ediyor. Sömürüyü içselleştiren gayrimilli eğitim, postmodern sömürüyü gelişmişlik olarak sunarken, her çeşit sömürüyü idrakten aciz hale getiriyor. Çalınan sorularla kurulan hırsızlık düzeni devleti ve kurumları ele geçiriyor. Sıra bu sistemin değişmesinde. Yoksa 15 temmuzlar devam eder.

Yabancı istihbarat örgütleri, akademiyi yani beyinleri ele geçirme amacıyla bazı bilimsel dergilerde, fetö benzeri yapıların naylon yayınlarını basarak, akademik kadroları kolayca klonluyor. Sömürgeci ülkeler kongrelerden burslara, ödüllerden dış yayınlara kadar çevirdikleri numaralarla, kısa sürede ülkelerin akademik yapısını ele geçiriyor. Beyni ele geçirdiğiniz zaman o ülkeyi modern sömürge yapmak çok kolaydır. Çünkü bilimden teknolojiye, medyadan siyasete ve bürokrasiye kadar ülkeleri yöneten kadroları akademi yetiştirir. 

 

Bu yapılardaki kirlenmeyi temizlemek zordur. Çünkü bu yapılar tekrar kendini kopyalama yeteneğine sahip olduğundan, kısa süre sonra karşınıza daha büyük bir güç olarak çıkarlar. Türkiyede 200 üniversite ve 160.000 kişilik dev bir akademik güce rağmen neden keşfettiği bir ilaç yok sorusunun cevabı burada saklıdır. Beşik uleması gibi her yere klonlanan ve küresel çıkarların reklam ve pazarlamasına çalıştığı için ülkemizi modern sömürgeye çeviren yapılar tasfiye edilmeden bilim ve teknolojik gelişimi yapamayız. Bunların misyonu bu gelişimi engellemektir.

 

Deprem araştırmalarında bile soykırım yasası çıkaran ülkelerin araştırmalarına bizi muhtaç bırakan bu yapılardır. Taş devrinin evleri tarihe meydan okurken, deprem riski nedeniyle yıkılan henüz 20 yıllık çürük binalar dolaylı olarak bunların eseridir. Göl havzasına havaalanı yapanlar bu anlayışın ürünüdür. Domuz gribi skandalında küresel şirketlerin aşılarını kakalayan yine bu anlayışın akademik uzantılarıdır. Kendi kaynaklarımızı kullanarak enerji üretmemizi engelleyen, Kanal İstanbuldan köprülere, nükleer enerjiden füze kalkanına kadar her türlü gelişmeye taş koyan, karşı çıkan, engelleyen işte bu yapıdır. Üniversite - sanayi işbirliğini ve bilim teknoloji merkezleri kurulmasını engelleyen, pahalı ithal teknoloji ithaline mahkum ederek döviz kaynaklarını yabancılara hediye etmeyi, millete bilimsel pozlarda yutturan yine hep bu yozlaşmış akademidir.

 

Enkaza dönen köhnemiş sistem lime lime dökülürken bu sistemi hala körü körüne savunan bilim ve aydın dünyamız bu enkazın altında kalıyor ama farkında değil. Bu enkazın nedeni, bilim ve teknoloji üretmekten aciz, sömürü sisteminin taşaronları. bu enkaz sistemini kuranlar bizi gelişmekte olan ülkeler masalıyla, yalan rüzgarıyla 70 yıldır aldatıp uyuttular. Sürekli ithalatla ülkeyi sömüren, üniversiteler ile sanayinin bağını koparan ve bu yolla bilim ve teknolojik gelişimi hadım eden yine bu anlayış.  70 yıldır trilyonlarca doları ilaç, aşı ve teknoloji ithalatıyla ülkeyi yabancılara bağımlı hale getiren oyun bunların eseridir. Bir futbolcuya 25 milyon euro harcamaya laf etmeyen zihniyet, milli ilaç, milli aşı, milli taşıt, milli uçak, milli helikoptere karşı çıkıyor, şeftali üretin diyor.

 

Bu oligarşik anlayış, dış sömürge sisteminin taşeronu. Bunların distribütörlüğü sayesinde ülkenin kaynakları dışarıya pompalanıyor. Bilim ve teknolojik esaretimizin nedeni bunlar. Elektrikli yerli otoya, milli ilaç ve aşıya karşı çıkanlar da bunlar.

 

Küresel irade ile birlikte iç ve dış sömürü düzenini kuranlar, milli iradeyi çeşitli oyun ve dümenlerle esir almaya çalışıyor. Elimizi, kolumuzu bağlayan, beynimizi uyuşturan bu oligarşi yüzünden ülkemizin sorunlarını çözen, kötü kaderini değiştiren düşünce, bilgi, araştırma ve projeler üretemiyoruz. Gecekondu üniversiteler diplomalı işsiz yaratmaktan başka bir işe yaramıyor. Gösterişli binalar ve dev kampüsler ise dünyanın en iyi üniversiteleri arasına girmeye yetmiyor. Düşünen ve sorgulayan yetenekli çocuklarımızı bir servet ödeyerek gönderdiğimiz şaşalı okullar, insanımızı bilimsel düşünemeyen bir topluma dönüştürüyor. Modern sömürge yapmanın yolu, beyinleri uyuşturan ezberci, dersaneci eğitim. İşte bu yüzden bilim dünyamız, keşfetmek ve üretmek yerine, ithal edilen ayfonlarla, aypedlerle gösteriş yapmayı marifet sanıyor. İthal ürünlerle caka satmak kimi zengin ediyor? Ürettiği ile değil, tükettiği ile övünenler yüzünden Apple trilyon dolara koşuyor.

 

Üniversiteler, sarımsağın Çin'den ithalini bile sorgulamaktan aciz dünya vatandaşı yetiştiriyor. Dünyanın en verimli mera ve otlaklarında çobanın eline deynek veren organizasyonu yapacak insanları bu akademi yetiştirmekten aciz. Et yemeyin zararlı diyorlar. Bu yüzden gelişmiş ülkelerin onda biri kadar bile et yiyemiyoruz. Gelişmiş ülkeler ile sömürge ülkeler arasındaki fark et tüketimidir. Uygarlığı et yemeye borçluyuz.

 

Dünya 4. Sanayi devrimine koşarken, bizim akademi yerli elektrikli taşıta omuz vermiyor. Oligarşi ise ileri teknoloji yerine şeftali üretin diyor. İthal taşıtlar elektrikliye göre 12 misli yakıt tüketiyor, parça ve bozulma oranı 10 misli fazla. Bu akademi ve ürünleri, her türlü milli ve yerli gelişmeye engel.

 

Teknoloji üretemeyen, yaşamsal sorunlarımızı çözemeyen bilimsel anlayışımız ne işe yarıyor? Başkalarının ekmeğine yağ süren araştırmaların bize ne faydası var? Sadece makale yayınlamakla, atıf almakla sorunlarımız çözülmüyor. Nerede kendi sorunlarımızı çözen araştırmalar? Nerede kendimizin ürettiği teknolojiler? Nerede projeler? Nerede patentler? ABD' de 600.000 patent başvurusunun 100.000 'i patent alırken, bizler komik bir şekilde parmaklarımızı sayıyoruz. Zihni sinir projeleriyle medya milleti uyutuyor. Gelişmiş ülkelere göre alınan patent ve proje sayısı ile bilimsel araştırmaların teknolojik üretime dönüşme oranı, 70 yıllık bilimsel enkazın göstergesi. 

 

Çağımızda telefondan bilgisayara, aşıdan enerjiye keşfeden ve üreten kazanıyor. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Çağımızda milletler, ancak bilim ve teknoloji ürettiği kadar özgür ve bağımsız olabilir. Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti. Bağımlılığın dipsiz kuyusundan ancak bilim ve teknoloji ipiyle çıkabiliriz. Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız. Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda. Filistin'den Afganistan'a İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. Doğal kaynaklara sahip 57 İslam ülkesi bilim ve teknolojide bir İtalya etmiyor.

 

Modern sömürgecilik adı verilen bu sistemin amacı, cep telefonundan uçağa, ilaçtan aşıya ülkeleri acıtmadan sömürmektir. Kaynakları dışarıya pompalayan sömürü için, akademik üst akıl 70 yıldır gelişmekte olan ülke diye toplumu uyuttu. Trilyonlarca dolarlık teknoloji ithalini gelişme diye yutturdu. Gerçek gelişme, ALTAY TANKI, ANKA VE HÜRKUS UÇAĞI, GÖKTÜRK UYDUSU, MİLGEM, MİLLİ DENİZALTI... gibi projeleri engelleyen, bilim dünyamıza suikast kuran hep bu üst akıldır.

 

FETÖ soruşturmasında ortaya çıkan acı gerçek şu : 

 

Kimin doçent , prof. olacağına üniversite imamı olan bakkal karar vermiş. Şaka gibi, acı ama gerçek. ARGEye ayrılan milyarlarca doların, Tübitak ve bilim teknoloji merkezlerine tüneyen Fetöcü akademi tarafından devleti ele geçirmek için kullanılmış. Bu ülke için çalışan gerçek bilim insanlarımızın nasıl yok edildiğini unutmayın ve önlem alın. Akademinin bu ülke için çalışmasının önünü açmak için, yozlaşmış akademi tasfiye edilmelidir. Sahte yayınlarla bu bakkalların verdiği paralel akademik ünvanlar geri alınmalıdır. Yoksa modern sömürge olmadan kurtulamayız. Bu acı gerçeği, bıkmadan yorulmadan tekrarlamaya devam edeceğiz.

 

Kaynaklar 

1.http://www.takvim.com.tr/guncel/2017/08/22/pamukkale-universitesinde-fetocu-sahtekarlik#

2.http://m.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/391198.asp 

3.http://www.aktuel.com.tr/gundem/2016/08/01/tubitaktaki-feto-ceteleri-1470052009 

4. http://m.haberturk.com/yazarlar/pervin-kaplan/974474-akademisyenlerin-atif-cetesi 

5. http://www.yenisoz.com.tr/akademisyen-cetesi-haber-9426 

6. http://www.pervinkaplan.com/detay/bastir-500-dolari-yayinlat-makaleni/716 

7.http://goktanay.blogspot.com.tr/2015/11/akademik-alanda-yanls-yapanlar-hep.html?m=1 

8. http://m.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/universite-bilim-ve-uretim--2454140/ 

9. http://m.milliyet.com.tr/yazarlar/abbas-guclu/universite-sayisinin-artmasi-iyi-2453757/

10. http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/mehmet-tezkan/egitimli-gencler-neden-terk-2523812/

 

 



Bu yazı 1,283 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,344 µs