En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
27 Temmuz 2017

MİLLİ KURTULUŞUN YOLU



Tüm yazılar için alttaki kutuyu tıklayınız 

 

7Ekonomiden üretime, siyasetten savunmaya kadar herşeyin temeli teknolojidir. Teknolojiniz yoksa akıllı telefondan uçak ve otoya kadar dışa bağımlı olduğunuz için ekonominiz bozulur, borç almak zorunda kalırsınız. Borç alan emir alır. Düyunu umumiden, Dervişe mahkum olduğumuz 2001 krizlerine kadar bu acıyı son 2 asırdır yaşıyoruz.


Silah, füze kalkanı, uçak, nükleer teknolojiniz yoksa, savunmanızda dışa bağımlı olursunuz, Milli güvenliğiniz ve siyasetiniz vesayete dayanır. İkinci dünya savaşı sonrası dayatılan Marshall misyonu ve Fulbright anlaşmasının hedefi  vesayet altına almaktı. Vesayet demek Fulbright eğitimi demektir. Eğitim dış kaynaklı olursa, zihinleriniz, yaşam tarzınız, kültürünüz milli olmaktan uzaklaşır, gayrimilli olur. Düğünleriniz bile gavur düğünü gibi olur. Savaşların hedefi, sömürüyü pekiştiren yaşam tarzını dayatmaktır. Acıtmadan yapılan bu savaşın adı zihinsel savaştır. Hedefi bilim ve teknolojiden uzak, tüm değerlerini kaybetmiş zombi toplum yaratmaktır. Ülkeleri bilim ve teknolojiden uzaklaştırmanın yolu da, mistik yaşam tarzını empoze eden uydurma bir din ile bunu empoze eden bir avuç din adamından geçer. Koca Hint kıtası bu yöntemle acımasız bir şekilde sömürüldü. Bilim ve teknolojik üretimde bir İtalya etmeyen 57 İslam ülkesi de yine bu yolla acımasız bir şekilde sömürülüyor. 


Zihinlere gayrimilli yazılımı yükleyen Fulbright eğitimi ve yabancı kolejler yozlaşmaya ve beyin göçüne yol açarken akademiyi bilim ve teknolojide mandacılığa mahkum etti. Zihinsel işgalin kadroları, milli aşıdan milli uçağa kadar yaptığımız üretimi engelledi. Milli teknolojik hamleler darbelerle, gayrimilli medya ve iş dünyasıyla önlendi. Trilyonlarca doları dışarıya transferle görevli sömürü dünyasının içimizdeki taşaronları ve komisyoncuları, yerli oto yerine şeftali üretin diye dalga geçtiler. Vesayetin kadroları teknolojik üretimi engellemek için akademinin üniversite-sanayi işbirliğini yok ederek, akademiyi batının papağanı yaptı. Bunlar yüzünden ilaç, aşı, tıbbi teknoloji, oto, uçak ithalatına trilyonlarca dolar ödedik. Cari açığın, ekonomik krizlerin, yoksulluk ve yozlaşmanın, siyasi kargaşa ve kaosun gerçek nedeni Modern sömürgecilik işte budur.


BİLİMSEL VE ZİHİNSEL MANDACILIK NASIL BAŞLADI?


Bilim evrenseldir, bilimin millisi olmaz diyorlar. İyi güzel de bilim insanlarının milliyeti yok mu? Bilim evrensel ama milli varlığımız ve çıkarlarımız ne olacak? Bilim evrensel maskesiyle yabancı çıkarlara çalışanlar yüzünden ülke ve millet varlığımız tükeniyor. Şu an bile üniversiteler ve okullar, "hedefimiz küresel insan yetiştirmek" diyor. Milli varlığımızı kim koruyacak ve milleti geleceğe kim taşıyacak? Bu ülke için, bu millet için çalışacak bilim insanlarını ve aydınları kim yetiştirecek? ‘Ekmek yediğin yerdir vatan’ diye yabancıya çalışan gayrimilli eğitimin yetiştirdiği dünya vatandaşları mı?


Kolejlerde, özel okul ve üniversitelerde bir servet harcadığınız çocuklarınız, yabancı şirketlerde iş bulsun ve yabancılara çalışsın diye mi bunca masraf, bunca sıkıntı? Yazık değil mi bu millete? Aileler perişan. İnsani değerlerden yoksun ve bencil insan yetiştiren bu eğitim sistemi yüzünden insanlar kendi ana babasına bile bakmıyor. Ondan sonra da, her yer imam hatip doldu diyorlar. Millet ne yapsın? Millet kendi kültürünü, inancını, değerlerini ve geleceğini garanti altına almak istiyor. Milletin milli değerlerini koruma refleksi bu. Yoksa maddi manevi her şeyimiz elden gidiyor. Medyayı izleyin, trafiğe çıkın yeter. Her türlü ahlaksızlık, hırsızlık, gasp, cinayet, hukuk dışılık bu eğitimin eseri. Yabancı çıkarları ve batı kültürünü beyinlere formatlayan gayrimilli eğitime karşı, bilim ve aydın dünyamız güzel bir alternatif buldu da millet kabul mü etmedi?


İşin özü şu : Bu eğitim sistemi yabancıya çalışıyor. Bilim teknoloji de nal topluyoruz. Daha bir yerli taşıt bile yapamadık ama lafa gelince, 70 yıldır nasıl bir gelişmeyse gelişmekte olan ülkeyiz. Yabancı çıkarlara çalışan bu eğitim zombileri yüzünden modern sömürge olduk. Her yer ithal taşıt dolu ama, emme- basma tulumba gibi kaynaklarımızı yabancıya pompalayan bu zihniyet, hala yerli ve milli olmasın diyor. Bunlar yüzünden son 30 yılda ilaçtan aşıya, taşıttan telefona trilyonlarca doları yabancılara hediye ettik. 


Milli olmayan bu eğitim yüzünden caddeler, yabancı isimli mağazalarla doldu. Bu eğitim yüzünden çocuklarımız otopark ve güvenlik görevlisi, kasiyer... Yabancı çıkarlara para topluyor hem de boğaz tokluğuna. Asgari ücretli modern kölelik kaderimiz oldu. Bu eğitim yüzünden açık pazar olduk. II. Dünya savaşı sonrası zihinlere takılan tasma olan Fulbright eğitim anlaşması, sömürüyü ve gizli iktidarı perçinledi. Gladyo, Fetö, darbeler bunların eseri.


İki asırdır anlamadığımız acı gerçek şu : Eğitim yabancı zihniyet ve kolejlere verilirse, eğitim gayrı milli olursa, devlet ve ordu kısa sürede yabancıların eline geçer. Bilimsel ve kültürel mandacılık ve arkasından gelen modern kölelik yabancı okullarla başlar. Kendi çocuklarınız eliyle ve kendi paranızla modern sömürge olursunuz. İster Fetönün okulları olsun isterse yabancı çıkarlara adam yetiştiren diğer okullar olsun farketmez, sonuç aynıdır. 


Bu yüzden Osmanlı ordusunu Alman paşalar, devleti de yabancı büyükelçilerin adamları yönetti. Darbeler kaderimiz oldu. Bu yüzden Bingaziden Yemen çöllerine, Galiçyadan Çanakkaleye, Sarıkamışa 7 milyon şehit verdik ve ülkeyi savunacak ve yönetecek beyin kalmadı. 


Teknoloji üretemediğimiz için her cephede gövdemizi siper ettik, etten duvarlar ördük. parasını ödediğimiz gemileri bile vermediler. Son teknoloji gemi ve silahlarla saldıran işgalcileri iman gücüyle mağlup ettik ama çeyrek milyon şehit verdik. Düşmanı perişan etmemize rağmen sonunda işgal edildik. Yabancı kolej mahsulü aydınlar, Amerikan mandası istedi. Osmanlı hep bu yabancıya çalışanlar yüzünden yıkıldı.


İmam hatip okulları ; bizi perişan eden gayri milli eğitime, yabancı kolejlere, devşirme akademiye ve bunların kurduğu modern sömürü sistemine karşı milli reflekstir. Millet, oynanan oyunu anladı : bizim taşımızla bizim kuşumuzu vuruyorlar. Bizi bize soyduruyorlar. Bir servet ödeyerek okuttuğumuz gençlerimiz, yabancı şirketlerde onların çıkarı için çalışıyor. Kongrelerden fuarlara yabancı çıkarlara reklam ve pazarlama yapıyor. Böyle bir ortamda, bilim ve teknolojik atılımı kim yapacak? Bu milletin çıkarlarını kim koruyacak? Bu millet artık çocuklarının gayrimilli eğitim sonucu modern sömürüye alet olmasını istemiyor. Kaynaklarımızı dışarıya pompalayan emme basma tulumbaya  evlatlarını kaptırmak istemiyor. Milletin istikbali olan genç beyinlerin yabancıya uşak olması ağırına gidiyor. Artık biliyor ki, ancak Milli ve yerli anlayışla yetişen nesiller bilim ve teknolojik atılımın motoru olacaktır. Güçlü Türkiyeyi, sömürüye alet olanlar değil, milli ve yerli anlayışın temsilcisi olan imanlı nesiller kuracaktır. Sömürgecilerin Fulbright eğitim sistemine göre tasarladığı gayrimilli eğitimin hedefi, ülkemizin sömürge pazarı olması. Millet dejenere ve hayırsız nesiller yetiştiren bu zihinsel boyunduruktan kurtulmak istiyor. Beğenin veya beğenmeyin milletin 70 yıllık Fulbright zihinsel sömürü sisteminden kurtulmak için bulduğu çözüm bu.


Şimdiye kadar sömürüye çanak tutan gayrimilli eğitimin devşirmeleri yüzünden ilaç, aşı ve ithal teknolojiye trilyonlarca dolar ödedik. Bu içi boş akademi yüzünden paralar, önlenemeyen hastalıklar yüzünden ilaç, aşı ve teknoloji ithalatına gitti ve gidiyor. Bütün sıkıntıların nedeni teknolojik mandacılık yoluyla yapılan modern sömürü. İşte bu yüzden sürünüyoruz. Bu yüzden ilaç ve aşı da bile yabancıya muhtacız. Bir anjiyo makinası veya tomografi cihazının vidasını vermezlerse sudan çıkmış balığa dönüyoruz. Deprem araştırmalarını bile soykırım kanunu çıkaran ülkelerin gemileri yapmadı mı? Domuz gribi aşısında bile bilim kurullarının oyuncağı olmadık mı? Hadım edilmiş bu sistem yüzünden hammadde vermeseler penisilin bile üretemiyoruz, füze kalkanı yapamıyoruz. Bizim yetiştirdiğimiz beyinler ise yabancıya çalışıyor. Ne yapsınlar sömürü sistemi böyle kurulmuş. Kaynaklar ithal teknolojiye gittiği için bilimsel araştırma ve teknoloji yatırımlarına para kalmıyor. Bizdeki akademi de kongrelerde yabancı çıkarlara reklam ve pazarlama yapıyor. Sistem böyle çalışıyor, ne yapsınlar. Bu sistemi kim değiştirecek? ARGE ye ayrılan paralar bile devşirme akademi yüzünden FETÖye gitmiş.


Çünkü son 3 asırdır ekonomi ve üretimi yabancıya teslim eden içimizdeki ecnebiler yüzünden teknoloji üretemedik. bu yüzden sürekli yenildik ve toprak kaybettik. Teknoloji ve sanayi devrimini yapanlara bu yüzden yem olduk. Bu yüzden Alman paşaların yönetimine girdik, ordumuzu Alman paşalar yönetti. Bu yüzden 250.000 şehit verdik. Ne kadar acı ama gerçek. Teknolojiniz yoksa yönetemezsiniz, yönetilirsiniz, başkasından medet umarsınız, temel sorun bu. Konu bu kadar basit.


Bu yüzden Sarıkamıştan Yemen çöllerine, Balkanlardan Galiçyaya, Kafkasyadan Bingaziye kadar bir kuru tüfekle, bir kuru çarıkla, kuru ekmekle imkansızlıklar içinde savaştık, 7 milyon güzide vatan evladını şehit verdik. Yetmedi, gelecek ümidimiz çocuklar bile cepheye koştu. Küresel plan gereği, yabancı komutanlar emrinde topraklarımızı ve kaynaklarımızı sömürmek için yetişmiş kadrolar planlı olarak biçildi. Yabancı beyinler acımadılar, acımazlar.


Gemiden silaha, tanktan topa, uçaktan füzeye düşmana muhtaç olan milletler fakirleşir, sonunda yıkılır. Osmanlı da bu yüzden yıkıldı. Teknoloji üretemeyen milletler her şekilde bağımlı olur. Bizi hamaset değil teknoloji kurtarır, yoksa sömürü ve yoksulluk kader olur. Kabeyi bile gavurun füze kalkanı koruyor ama bedavaya değil. Adamlar haraç olarak trilyon dolarlara el koyuyor, silah satıyor. Ne için? İslam alemi kan revan içinde birbirini yok etsin diye. Mescidi Aksa'yı ayaklar altına aldılar, ne yaptık? Seyrettik. Yarın yıksalar ne yapacağız? Seyredeceğiz, çünkü gücümüz yok. Güç teknolojidir. Nükleeri olan, nükleeri olmayanı döver. Füze kalkanı olmayan, atılan füzeleri seyreder. Başka ne yapabilir ki? İman gücüyle Çanakkalede etten duvarlar ördük ama gerisini getiremedik. Gerisi dediğimiz teknolojidir, Gerisi dediğimiz, milli üst aklı yetiştiren milli ve bilimsel eğitimdir. Bu gerçeği bir türlü idrak edemedik. 


Güç ve zenginlik teknolojidir. Dünya 4. sanayi devrimine koşarken teknolojisi olmayan sürünür, başkasının kölesi olur. Asgari ücretli modern esaretin nedeni bu. Bir akıllı telefon almak için 1 TIR dolusu üzüme bir yıl çalışırsınız. İlaç, aşı, füze kalkanı vermezlerse, boynunuzu bükersiniz.


Ülkemizi 70 yıldır kendilerine bağımlı yapanlar, modern sömürü düzenini böyle kurdular. Teknoloji üretemeyen kısırlaştırılmış sistemle elimizi kolumuzu bağlayanlar, dün Almana muhtaç edenler sonra da NATOya muhtaç ettiler. Askerin palaskasından füze kalkanına kadar haçlılara muhtaç olduk. Çıkarma gemisi vermedikleri için Kıbrısa bile çıkamadık, geri döndük.


Bu düzeni kuranlar Türkiye'nin bağımsız ve gelişmiş olmasını istemiyor. Bunların arzusu, Türkiye'nin modern sömürge olması. Çünkü bunların yaşaması bu sömürüden aldıkları paya bağlı, yoksa yok olurlar. ABDden, Fransaya,  Almanyadan İngiltereye kadar yedi düvelin hep birlikte Türkiyeye yaptığı kıskacın, tehditlerin, sinsi saldırıların nedeni bu. Terörden kaosa, ekonomik krizden soykırım yalanına tüm baskıların nedeni bu.


Milli kurtuluşun yolu, bilim ve teknolojidir. Milli kurtuluşun yolu, milli ve bilimsel eğitimdir. Milli kurtuluşun yolu, teknolojik devrimi yapacak üniversite - sanayi işbirliğidir. Çağımızda telefondan bilgisayara, aşıdan enerjiye keşfeden ve üreten kazanıyor. Keşfettiği ile değil, tükettiği ile övünenin özgür yaşama şansı yok. Milletler ancak bu şekilde ayakta kalabilir, yoksa ayaklar altında kalır. Çağımızda milletler, ancak bilim ve teknoloji ürettiği kadar özgür ve bağımsız. Artık sokaklarda bağırarak özgür ve bağımsız olma dönemi bitti. Bağımlılığın dipsiz kuyusundan ancak bilim ve teknoloji ipiyle çıkabiliriz. 


Gerçek dünyada keşfettiğiniz kadar özgür, ürettiğiniz kadar bağımsızsınız. Bilim ve teknoloji üretemezseniz, yaşama hakkınızda yoktur, şansınızda. Filistin'den Afganistana İslam aleminin sefaleti ve zavallı durumunun asıl nedeni bu. Doğal kaynaklara sahip 57 İslam ülkesi bilim ve teknolojide bir İtalya etmiyor. Modern sömürgecilik adı verilen bu sistemin amacı, cep telefonundan uçağa, ilaçtan aşıya ülkeleri acıtmadan sömürmektir. Asırlardır hep aynı oyun hep aynı tezgah.


Bugün artık bu acı gerçeği idrak ettik, bilim ve teknolojik işgale ve bağımlı olmaya direniyoruz. Biliyoruz ki, üstümüze köpeklerini salan düşmanın vicdanı yoktur. Biliyoruz ki, soykırım yasaları çıkaran düşmanın insafı yoktur. Bunlara karşı koyacak teknolojiniz yoksa acımazlar. Uçak düşüren son model Stinger füzelerini terör örgütlerine veren, canlı bombaları üstümüze salan düşman sana mı acıyacak? Dün son teknoloji silah ve gemilerle ülkemizi işgal edemeyenler, 70 yıldır akıllı telefondan ilaca zihinsel, bilimsel ve teknolojik işgali deniyor.


MR, BT, PET, Anjiyografi cihazları, Radyoterapi cihazları, Da vinci ameliyat robotları, yapay kalp cihazları, ortez ve protezler, stentler, kalp pilleri, kapakları, ilaç ve aşılar...


Aklınıza ne gelirse... Türkiye açık pazar. Üniversiteler ve bilim dünyamız ise kongrelerle bunların reklam ve pazarlamasına alet oluyor. Milli kongreler ne zaman deyince de bozuluyorlar. Yollar pahalı ithal taşıttan geçilmiyor. Üstelik bunlar vergiden düşülüyor. Yabancıya çalışan bürokratik oligarşi her şeyi ayarlıyor. Gizli iktidar milli iradeyi tanımıyor. Milli ilaç, yerli oto deyince hemen taş koyan bunlar. Bunlar nerede yetişiyor?


Son 30 yılda ilaç ve teknoloji için hediye ettiğimiz trilyon dolarlar bir yana, ambargonun acısını çektik. Bu cihazların bir vidasını vermeseler boynumuzu bükeriz. 2013 yılında penisilini paramızla bile vermediler. Füze kalkanını söküp götürdüler, atılan füzeleri seyrettik. Bir devir askerin palaskasında bile NATOya muhtaç olduk. Çıkarma gemisi vermedikleri için Kıbrısa çıkamadık geri döndük. Ambargoyla elimizi kolumuzu bağladılar. Haşhaş üretimini yasaklayıp Afyonu bombalamaya kalktılar. Ülkemizi bölmek için terör ve iç savaş dahil her yolu denediler. 15 temmuzda işgale yeltenenler şimdi de güneyimizde terör ordusu kuruyor. Sömürgeci eğitimin zihinsel kurbanları ise düşmanı, dost ve müttefik diye yutturmaya devam ediyor.


Emperyalizmin en büyük hedefi olduğunu unutma. Sömürge yöntemleri değişir ama hedefleri değişmez. Bu nedenle bizde kurdukları 70 yıllık sömürü sisteminin amacı, bizi bilim ve teknoloji alanında muhtaç ve bağımlı yapmak ve acıtmadan sömürmekti. Unutmayın, ilaçtan aşıya,  MRdan akıllı telefona kadar pazar olmamızın nedeni bu.


Ülkemizin kaynaklarını dışarıya pompalayan bilimsel ve teknolojik mandacılık sistemine karşı, şimdi milli ve yerli direniş başladı. Artık kimseye muhtaç ve bağımlı olmadan tanktan elektrikli otoya, ilaçtan aşıya teknolojiyi biz üreteceğiz. Milli iradenin kararı bu. 16 nisandan sonra, kurdukları modern sömürü düzeni  yıkılıyor. Artık Türkiyeye emir verme, tokatlama dönemi bitti. Teknolojik işgale karşı çalışarak, keşfederek, üreterek direneceğiz. Kötü kaderimiz değişiyor, değişecek. Milli ilaç ve aşı merkezinde çalışmalar son hızla devam ediyor. Bilim teknoloji ve ARGE merkezleri açıldı. Araştırmalar son sürat devam ediyor. Akıllı telefon yaptık, elektrikli oto yakında piyasaya çıkıyor. Bütün engellere rağmen ilk defa yerli motor ürettik. Kimseden izin almadan, yedi düvele rağmen, kendi silahımızla, kendi  irademizle operasyonlar yapıyoruz.


ALTAY TANKI, ATAK HELİKOPTERİ, GÖKTÜRK UYDUSU, ANKA İNSANSIZ HAVA ARACI, MİLLİ DENİZALTI, MİLLİ UÇAK, LAZER GÜDÜMLÜ FÜZELER, MİLLİ YAZILIMLAR...


Direne direne kazanacağız. Ama önce bizi modern sömürgeye çeviren eğitim sistemini değiştirelim. Yabancı çıkarlara adam yetiştiren kolej ve üniversitelere milli ve bilimsel format atalım. Milli ve bilimsel eğitimin yolunu açalım. Teknolojik devrimi yapacak üniversite - sanayi işbirliğini geliştirelim. 4. sanayi devrimini kim yapacak? Sorunların bilimsel çözümü buradan geçiyor. Başka çıkış yok.




Bu yazı 1,350 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,201 µs