En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
15 Ekim 2015

KÜRESEL AKIL NE DİYORSA O !



ESKİ YAZILAR İÇİN ALTTAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ

Belçika hükümeti, halk sağlığını olumsuz etkileyen gıdaların tüketimini azaltmak amacıyla "şeker vergisi" çıkarıyor. Meşrubatlardan ek vergi alınacak. Okullardaki meşrubat ve şekerleme makinaları kalkacak. Özellikle şekerli meşrubat tüketimi halk sağlığını olumsuz etkiliyormuş.

Yıllardır bıkmadan usanmadan yazıyoruz, söylüyoruz ama kimse bizi takmıyor. Tanzimattan beri bu böyle. Sebep : Etrakı bi-idrak. Türkler bilmez, anlamaz, idraktan yoksun. Yani onları adam yerine koymayın, dinlemeyin. Kendi bilim ve aydın dünyamız bile yabancıların ağzıyla bizi tiye alıp aklınca dalga geçiyor. Dünyada örneği var mı diyorlar. Kim uygulamış, kim yapmış diyorlar. Bu ülkede lafınızın geçerli olması için, ya yabancıyı kaynak göstereceksiniz, ya da bizzat yabancılar bunu yapın diyecek. Bilim, akıl, mantık, ahlak konusunda kendimiz dünyaya ne zaman örnek olacağız?

Alkole aşırı vergi koyalım, böylelikle alkole bağlı hastalıkların tedavisini içenler ödesin, hem de alkolik üreten bataklığı kurutalım dediğimizde, hastalık lobisi hemen saldırıya geçiyor. Neymiş, özgürlükler engellenemezmiş. Alkol içme özgürlüğünü engelleyen yok ki? Kimse bizim vergilerimizi çalarak tedavi olmaya kalkmasın. Özgürce kendi parasıyla tedavi olsun. Her mahalleye AMATEM açmak çözüm değil. Alkole, sigaraya, fastfooda, uyuşturucuya alıştıran, bizi bağımlı yapan bataklığı ne zaman kurutacağız?  

Her yer fastfood restoranı, tatlıcı, kafe, pastane dolu. GDO'lu mısır şekeri kotaları arttıkça artıyor. Ne mi oluyor? Her yıl 4 milyar doları şeker ilaçlarına verirken, ekonomistlerimiz FED'le yatıp FED'le kalkıyor. Neden? Çünkü bunların başka dünyaları yok. Bu zombi aydınlar, 'önce hasta et, sonra cebini boşalt' sisteminin figüranları. Bu medya zombileri için, Amerika ne derse o. Aynı şey sigara için de geçerli. Milyarlarca dolar kaçakçılık yoluyla terörü beslerken, bu zombiler sanki dilsiz, bu konuyu konuşmaz, tartışmaz, yabancıların ağzıyla iç savaştan bahseder, zehir saçar. İşte bu zombiler yüzünden, içkiden sigaraya, bilimden teknolojiye her konuda bağımlıyız. Sigara ve alkol yasağı deyince hemen yaygaraya başlarlar. Serbest piyasaya müdahale edilemezmiş. Zorla içiren yokmuş, istemeyen içmezmiş. İşte bunlar yüzünden gençlerde içki ve sigara alışkanlığı giderek artıyor. Bunlar için özgürlük, patronları olan küresel şirketlerin toplumu hasta etme hakları. Evrensel hukuk ise bunların koruma kalkanı. Parayı veren kuralı koyuyor. Bizim sağlıklı yaşama hakkımız ne olacak?

Kalp, damar, böbrek hastalıkları, diyabet, kanser ve önlenebilir ölümlerde dünya şampiyonuyuz. Neden mi? Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor. Küresel şirketler çevreyi kirletirken, sigara, alkol, fastfood, kirli hava… ile bizi zehirlerken, özgürlük şampiyonlarının sesi çıkmıyor. Reklamı yapılan gıda ve içeceklerin çoğu sağlığa zararlı ama evrensel hukuk diye bülbül kesilenler, maktul ve mağduru değil katili savunuyor. Örneğin sigara, kanser ve kalp hastalığına yol açıp öldürürken, küresel lobiler evrensel hukuk ve özgürlük diye direniyor. Halkımızın sağlık ve hayatı giderken evrensel hukuk seyrediyor. Halbuki aynı irade, kendine tehdit olanı yok etmeyi, öldürmeyi önleyici hak olarak görüyor. Önlenebilir ölümlerde son 30 yıldır milyonlarca insanımız pisipisine ölürken, evrensel hukuk bizi hasta eden küresel şirketleri himaye etti. Ne yani, evrensel hukuk küresel şirketleri koruyor diye, sağlıklı yaşam hakkından vaz mı geçeceğiz?  

Anayasanın 56. maddesi çok açık : 'Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir'. Küresel şirketlerin tweeter ve facebook özgürlüğü konusunda duyarlı olan Anayasa mahkemesinin sağlık ve hayatımız konusunda da aynı hassasiyeti göstermesini bekliyoruz.

Aşağıdaki yazı 3 yıl önce 'sağlığı koruyan sistem nasıl kurulur' başlığı ile  yayınlanmış olup, 20 yıldır anlattığım çözüm ve önerilerdir. Aynı şeyleri yıllardır tekrar ederek kafamızı şişirip moralimizi bozuyorsun diyenler okumasın, çünkü yine tekrar ediyorum. Arap atasözü ne diyor : Tekrar güzel şeydir, velev ki yüzseksen kere olsa bile.

 

SAĞLIĞI KORUYAN, HASTALIKLARI ÖNLEYEN SİSTEM NASIL KURULUR?

 

Hastalıkları önleme ve sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temiz tutma devletin görevidir. Bilimsel kanıtlara ve rakamlara dayalı bilimsel değerlendirme olmadan işin içinden çıkamayız. Bilim; sebep sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, sebepleri ortadan kaldırmadan kötü sonuçları önleyemeyiz. Toplumu hasta etmek veya hasta eden riskleri göze almak özgürlük değildir. Hasta olma hakkı diye bir hak yoktur. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ve özgürlüğü vardır. Sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlık insan hakkı ise, bu hakkı gasp edenlere karşı resmen savaş açmalıyız. Çünkü insan haklarının ihlali sivil toplumun ve devletin çok ciddi müdahalesini gerektirir. Bizi hasta edenleri ve bu ortama göz yumanları affedemeyiz. Aksi halde önlem alınmadığı için pisipisine ölen ve hastalanan milyonların hesabını veremeyiz.

 

Şimdi, hastalıkları azaltan ve sağlığı koruyan sistemi güzelce anlatalım. İnşallah uygulanır ve kötü kaderimiz değişir. Başka şansımız yok.

 

Sigara, alkol, aşırı kalori ve tuzlu gıda tüketenlerin hasta olma riski ve hastalık harcamaları, bunlardan uzak duranlardan katbekat fazla. Bu nedenle hastalık üreten yaşam tarzıyla kendini hasta edenlerin masraflarını sağlığına dikkat edenler yani hastalık yapan risklerden uzak duranlar ödüyor. Suyu getirenle testiyi kıranların eşitlendiği haksız bir dünyada yaşıyoruz.

 

Halbuki hastalıkları önlemenin birinci yolu, risklerden uzak duranları cezalandırmak değil ödüllendirmek olmalıdır. Sağlıklı yaşamayı yani sağlığı korumayı teşvik etmek için ABD meclisi yeni bir yasa çıkardı. Kişiler, sağlığını koruyacak şekilde yaşam tarzını değiştirirlerse, kişi başına 400 dolara kadar ödül alacaklar. Bu yasanın, ABD'nin devasa sağlık sorunlarının çözümüne katkıda bulunacağı düşünülüyor. Bu yöntemi yıllardır söylüyoruz ama Amerikan vatandaşı olmadığımız için kimse takmıyor. Bilim ve aydın dünyamız bile yabancıların ağzına bakıyor. İnşallah bizde de uygulanmaya başlanır da sağlığı korumak özendirilmiş olur. Nasıl olsa bu yöntem Amerika'da bilimsel olarak onaylandı. Kendi bilim insanımızın fikir ve önerilerini ne zaman dikkate alacağız? Ülkenin önünü tıkayan, milli iradeyi ve değerlerini yok sayan yapıyı bir türlü aşamıyoruz.

 

Hastalıkları önlemenin ikinci yolu ise kendini bilerek hasta edenleri caydırmak olmalıdır. Hastalık risklerinden uzak duranlar, bu risklere çanak tutanların hastalık harcamalarını neden ödesin? Kim kendini hasta etmek için çalışıyor ve bunu da özgürlük olarak anlıyorsa faturayı kendisi ödemelidir. Hastalıkları önleyen ve sağlığı koruyan sistem bu temel üzerine kurulmalıdır. Yani riskleri davet edenler, risklerin sonucuna katlanmalıdır. Ancak bu yolla sosyal güvenlikte hak ve adalet korunurken, hastalıklar önlenir ve sağlıklı toplum olabiliriz.    

 

Taşıt üzerinde anahtar unutanlar, çalınan taşıtın parasını kaskodan alabiliyor mu? Dikkat edenler, unutanların parasını niye ödesin? Bu yöntem nedeniyle taşıt çalınması en aza inmiş bulunuyor. Kaldı ki, sigara, alkol, aşırı tuzlu ve kalorili gıdaları zevk için tüketenler, unuttuğu için değil bilerek bu riskleri davet ettiği için sonucuna da kendileri katlanmalıdır.

 

Peki 'hastalıkları önleyen ve sağlığı koruyan sistem' nasıl çalışacaktır?

 

Hastalık yapan riskleri satın alanların hastalık harcamaları, bu risklerden uzak duranlardan 10 kata kadar yüksek olduğu için, bu fazladan harcamaları karşılayan 'Hastalık fonu' kurulması gerekiyor. Bu fonun iki kaynağı olacaktır; Bu riskleri satanlar ve bu riskleri satın alanlar. Örnek olarak dev sigara tekelleri ve sigara içenler bu fona para aktarmak zorundadır. Sigaranın fiyatı 5 TL ise, 10 TL hastalık fonu için kesilecek, ayrıca dev sigara tekelleri, ABD'ye ödediği 246 milyar doların beşte biri kadar parayı, hastalık tazminatı olarak bu fona aktaracaktır.

 

Bilim, sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü sonuçlara yol açanların bunun tazminatını ödemesi gerekir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin fiyatı cezbedici değil, caydırıcı olmalıdır. (1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti. Kanada'nın Quebec eyaleti sigara üreticisi şirketlere 58 milyar $'lık dava açtı. Eyalet yönetimi sağlık harcamalarını sigara üreticilerinden tahsil edecek)

 

Benzer şekilde obesite, diyabet, metabolik sendrom, hipertansiyon, kalp… gibi bir düzine hastalığa yol açan sağlığa zararlı şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları satanlar, çok ucuz olduğu için yüzlerce gıdanın içine giren GDO'lu mısır şekerini satan küresel şirketler ve bütün bunları tüketenler, hastalık fonuna tazminat ödemek zorundadır. Hastalığa yol açan risklere, çevreyi yaşanmaz hale getiren kirli sanayi ile zehir saçan halk otobüsleri de dahildir. Halkı enayi yerine koyan yeşile boyama, riskleri azaltmıyor.

 

Bir kere daha anlatalım: 1948’de ABD kongresi patates zararlısı için 500 bin dolar ayrılmasına karar verdi. Savaş sonrası patates önemliydi. Ancak savaş bitmesine rağmen savaşta ölenden daha fazla Amerikalıyı öldüren gizli düşmanı araştırmak için de bütçeye 500 bin dolar gibi küçük bir para konuldu. İşte meşhur FRAMİNGAM araştırması böyle başladı. 13 yıl sonra bu araştırmanın ilk sonuçları yayımlandı:      

ABD’nin yeni düşmanları belli olmuştu: Bunlara karşı amansız bir savaş açıldı. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler bu mücadele sonucu yüzde 53 azaldı. Bu savaş, diğer savaşların aksine ABD’ye her yıl 200 milyar dolar kazandırmış oldu. Bilimin gücü işte bu: yarım milyon dolar gibi küçük bir parayla yapılan araştırma, her yıl bire 400 bin kazandırıyor. Her yıl bu kadar kazandıran başka bir yatırım daha var mı?  Koyduğunuz bir yatırıma karşılık bin değil, 400.000 mislini kazanıyorsuz. Ayrıca da sağlık ve hayatınızı. Ne kadar karlı ve akıllı bir yatırım değil mi? Ayrıca her iki mezardan biriyle her iki hastaneden biri açılmadan kapanıyor. Demek ki kazanmak için önce hasta olmak, sonra da hastanelerde ömür tüketmek ve mezar doldurmak gerekmiyor. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümleri yüzde 53 azaltan yöntemleri uygulamak yeterli. Ama gel de anlat. Bilimsel, mantıklı, ucuz ve kolay yöntemler sosyetemizi bozuyor. Hastalıktan sürünmeye ve ölmeye mahkumuz.

Hastalıkları önleyen ve sağlığı koruyan sistemi bakalım biz ne zaman uygulayacağız?

 

KAYNAK : http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=204

 

ESKİ YAZILAR İÇİN ALTTAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ

 



Bu yazı 1,412 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    12,882 µs