En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
31 Temmuz 2013



AYDINIMIZ KAFADAN HASTA

Çağımızda aydının tarifi nasıl olmalıdır? Aydın; toplumun, çevrenin, ülkenin, dünyanın sorunlarına kafa yoran, bilimsel çözümler üreten ve çözüm için elini taşın altına koyan insandır. Köy kahvesi de çözümler üretir ama bilimsel olmaktan uzaktır. Bilim adamları kendi alanında bilimsel çözümler üretse de, elini taşın altına koymadıkça aydın olamaz.

Bilimsel çözüm; sorunlara duyarlılık, okuma, araştırma, engin bilgi birikimi, sorgulama, öngörü, gözlem, analiz, sentez, tebliğ demektir. Herkes keyfine bakarken elini taşın altına koymak aydın olmak için yetmez, dürüstlük, cesaret, fedakarlık ve ilkeli bir yaşam ister. Peki bizim aydınımız böyle mi? Çoğu aydınımız, başkasının ışığını yansıtan ayna, çünkü beynindeki jeneratör yabancı, kimin kültürünü yansıtıyorsa onun çıkarlarına çalışıyor. Bize faydası yok, sadece zararı var.

Emperyalist güçlerin zihinlerini sömürdüğü ve dünyayı sömürmek için kullandığı bu aydın tipine sömürge aydını diyoruz. Bunlara kısaca batı uşağı da diyebilirsiniz. Başkasının şavkıyla kendi halkını aşağılayan bu aydın tipinin beynindeki yazılım milli değil, bu yüzden bizim sorunlarımızı değil dış güçlerin dayatmalarına tercüman oluyor. Dış güçlerin yazılımını yansıtan bu tercüme aydınlar yabancının esiridir. Çünkü küresel eğitim sisteminin zihinlere yüklediği yazılım da, bilgi de küresel çıkarlara göre şekilleniyor. YÖK ve üniversitelerin amacının milli ve yerli değil küresel aydın yetiştirmek olduğunu hatırlatalım. Bu yüzden yüklenen bilgiler işe yaramıyor, sorunları  daha karmaşık hale getiriyor. Duyarlı olması gereken insanımızı, dünyadaki vahşet ve sömürü karşısında duyarsız hale getiriyor. Yüklenen gereksiz bilgi yüzünden beyinler şişmiş, yavaşlamış, çalışmıyor. Aydınlar ansiklopedi gibi ama sağlık ve hayatının sorunlarını çözemiyor, yabancıdan medet umuyor. Küresel aydın hastalığı işte bu. Özetle aydınımız kafadan hasta.

Bu aydınlar kendi sorunlarını okumaz. Okumak; olayların, sorunların perde arkasını anlamaktır, kıraat etmek, göz gezdirmek değildir. Bu aydınlar araştırmaz, düşünmez. Duyduğunu basma kalıp tekrarlar : Bir asırdır söz edilen ; Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Peki ne oldu bu canavara? Merak etmez. Etse, bu tek dişi kalmış canavarın tek dişiyle bile koca Osmanlıyı parçaladıktan sonra bir asırdır sömürdüğünü, sürekli sömürerek koca bir dinazora dönüştüğünü görürdü. Görse, üç asırdır Afrika'dan Asya'ya, Çin'den Hindistan'a, İslam ülkelerine, Kızılderililere, zencilere kadar tüm dünyayı vahşi bir şekilde sömüren ve kılıçtan geçiren vahşi batının peşinden koşmazdı. BM denen ucubenin bu sömürü düzenini temsil ettiğini görür, 5 daimi üyesi arasında niye bir tane bile İslam ülkesi yok diye karşı çıkardı. Bunların insan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi fiyakalı laflarına kanmayın. Bu ezberler ülkeleri sömürmek için kullandığı klasik yazılımdır. Önce etnik ve dini çatışmalarla terör ve kaos yaratır, sonra da bu masallarla sömürü düzenini kurar. Iraktan Libyaya kadar yaptıkları bu : 3S yani Seni Sana Öptürürler.

Bu aydınlar düşünmez. Düşünse, tek dişi kalmış canavarın borsa, faiz, döviz oyunlarıyla, işgallerle, baskıyla, darbelerle, terörle, kaosla, iç savaşla insanlığı yutan dinazora dönüştüğünü anlardı. Anlasa, IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, OECD, G8, G20, Bilderberg, Davos, Avrupa Konseyi gibi kurumların dinazorun keskin dişlerine dönüştüğünü, avlarını bu dişlerle parçaladığını görürdü. Görse, modern sömürü çağında bir avuç oligarşinin, gücünü ve aklını Piyasa tanrısının görünmeyen eliyle gösterdiğini bilirdi. Bilse, piyasa tanrısının ödül ve ceza sistemiyle ülkeleri ve halkları terbiye edip hizaya getirdiğini anlardı. Anlasa, bu akıl oyunuyla dünyanın nasıl sömürüldüğünü idrak ederdi. İdrak etse, peşpeşe yapılan ve ülkemizi güç duruma düşüren dinazor operasyonlarına alet olmazdı.

Peşpeşe operasyonlarla adeta iç organlarımız boşaltılıyor, bu aydınlar alet oluyor. Kutsal değerlerimize, dinimize, diyanetimize yapılan saldırılar bir operasyon. Etnik, dini, tarihi ve kültürel ayrıştırma ve kışkırtmalar bir operasyon. Bir anda ülkede iç savaş oluyormuş görüntüsü veren ve bize milyarlarca dolara patlayan olaylar, terör ve kaos bir operasyon. Adamlar haftalar öncesinden canlı yayın araçları ve otelleri kiralıyor, saatlerce kesintisiz canlı yayınlarla ciğerimizi söküyor, iç ve dış imajımız sıfır oluyor, bizim satılık aydınlar küresel senaryoda baş rolde. Verilen mesaj şu : İtaat etmezseniz, Mısır gibi, Irak gibi, Suriye gibi olursunuz. Bu küresel ahtapotun aydın geçinen içimizdeki uzantıları da dış güçlerin uşağı olmuş, terör, kaos, iç savaştan medet umuyor. Başkentlerinde teröre çadır kuran zihniyet, bunların zihnine de çadır kurmuş, terörü tezgahlıyor. Sömürü düzeninin değişmesine tahammülleri yok. Ülke yönetiminin halkın eline geçmesini ve egemenliğin kayıtsız şartsız halkta olmasını istemiyorlar. Bu yüzden sözde aydın ve akademisyenler, milli iradeyi yıkmak için savaş çağrısı yaparken ağızlarından kan damlıyor. Resmen millete savaş açıyorlar. Bunlar halkın seçtiği milli iradeye düşman. Bunlar milli iradeden öcü görmüş gibi korkuyor. Bu kanlı zihniyet, bu yüzden ülkeyi fitne ve nifak çukuruna düşürmek için elinden geleni ardına koymuyor. Yönetim biçimi, modern sömürü de devam etsin, her yer anında sütliman olur. Ama kafesteki kuş Türkiye artık özgürlüğe uçuyor.

ANKA İNSANSIZ UÇAĞI, ATAK HELİKOPTERİ, HÜRKUŞ, GÖKTÜRK UYDUSU, ALTAY TANKI, MİLGEM, MİLLİ DENİZALTI, MİLLİ FUZE, MİLLİ AŞI, MİLLİ İLAÇ, ELEKTRİKLİ YERLİ OTO....

Teknoloji ithaline bağımlı yapan Modern sömürü düzenini yıkan ve kötü kaderimizi değiştiren bu milli devrimi durdurmak artık imkansız. Terörden kaosa bütün sıkıntıların nedeni bu. Türkiye artık köklerinden koparılıp saksıya esir alınan ve yeşerdikce budanan süs bitkisi değil.

Bu sömürge aydını sömürünün arka planını bilmez ve araştırmaz. Araştırmış olsa, kendilerini Anzak askeri gibi kullanan küresel oligarşinin, gizli ve açık işgalle aldığı petrolü 15-20 misli fazlasına satarak borsa, faiz, döviz oyunlarıyla dünyayı nasıl sömürdüğünü anlardı. Anlasa, 2 katı vergi alıyor diye kendi devletine saldırmak yerine, dünyayı sömüren küresel oligarşiye kafa tutardı. Bu genetiği değiştirimiş satılık aydınlar sömürgecilere toz kondurmuyor ama kendi devletine faşist ve sömürgeci diye saldırırken ağzından kan damlıyor. Bunlarda zerrece akıl ve vicdan olsaydı, küresel sömürü düzeninde alkol, sigara, uyuşturucu, kumar, fastfood, kola, kahve, janjanlı gıdalar, GDO, kimyasallar, aşı, ilaç, petrol, taşıt, silah, uçak, bilişim, turizm, medya, telekomünikasyon yoluyla küresel diktatörlüğe aktarılan trilyonlarca doları araştırırdı. Araştırmış olsa, modern sömürü sistemini değiştirmek isteyen milli iradeye diktatör yalanıyla savaş açmazdı. Milli irade, milletin bin yıllık kültür ve değerlerini ve milli ideallerini temsil eden ve geleceğe taşıyan iradedir yani bunların asırlardır yok etmek istedikleri irade. Milli iradeye savaş açanlar, bu milletin verdiği imkanları sonuna kadar kullandılar, özgürce yaşadılar ama bir türlü milli olamadılar. Savundukları küresel çıkarlar ve küresel iradenin emirleri dışına çıkamadılar.

Bu sözde aydın taifesi, batının elimize tutuşturduğu sakat gözlükle sorunları görmeye ve çözmeye çalışıyor. Sömürü dünyasının çıkarlarını korumak için gereken bu. Einstein ne diyor : Sorunu yaratan bakış açısıyla sorunu çözemeyiz. Bu sahte aydınların batı gözlüğü ile görebildiği Einstein'ın sadece uzamış saçları. Küresel ısınmayı önleyen Brezilya'nın dev ormanlarını vahşi batının yok ettiğini göremiyor. Görse, iki tane ağaç için kopardığı yaygarayı binlerce nükleer santral ve havaalanı için talan eden küresel amcalarına karşı yapardı. Dünyanın oksijenin çoğunu üreten deniz yosunlarını, hangi yaşam tarzının yok ettiğini bilemiyor. Dünyamızı, doğal çevreyi ve kaynaklarını hoyratça yok eden tüketici yaşam tarzının, küresel oligarşinin eseri olduğunu anlamıyor. Tek yaptığı kulağına söylenen küresel emirleri papağan gibi tekrarlamak, ülkemize hakaret etmek ve terörü desteklemek. Bunlar küresel köyün kavalcısı.

Bu yabancı uşakları acı gerçekleri görmez, duymaz, okumaz, anlamaz, konuşmaz : Bilim; sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer ama bilimin sadece lafını eder. Neden hasta topluma dönmüşüz görmez. Neden ilaç ve aşı üretemiyor ve başkalarına milyarlarca dolar ödüyoruz diye düşünmez. Niye Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Kanser bilim dalları yok, neden Önleyici Halk Sağlığı Fakülteleri yok diye kafa yormaz, mücadele etmez. Hatta milli iradenin sağlıklı toplum için aldığı kararlara ve yaptığı güzel şeylere karşı çıkar. Örnek verelim :

Tabib Odaları dahil, bir sürü sendika, vakıf, sivil toplum örgütünde yuvalanmış bir sürü aydın müsveddesi, milli iradenin kurmuş olduğu TUSEB (MİLLİ SAĞLIK ENSTİTÜSÜ) ve SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ'ne karşı çıkıyor. Peki neden? Hastalıklar önlenirse, sağlıklı toplum oluruz ve hastalıktan beslenen küresel canavar ölür. Bu yüzden bu taife, alkolden sigaraya önleyici yasaklara direnir, sağlıklı nesiller için yapılan okullarda süt dağıtımını  bile baltalar.  Milli iradeyi tanımayan bu zihniyet, köprüden baraja, bilimden teknolojiye her şeye karşı çıkıyor. Bunların derdi, sömürü düzeni devam etsin, ülkemiz geri kalsın. Bu düzeni değiştirmek isteyen milli iradeye savaş açmalarının nedeni bu. Bu yüzden sistemin değişmesini istemiyorlar.

Bunlarda birazcık vatan millet sevgisi olsaydı, batının halkı birbirine düşürmek ve sömürmek için öğrettiği zehirli dille konuşmazdı. Bu sahte aydın ve akademisyenlerde birazcık insanlık olsaydı, insanlık düşmanı terör örgütlerine arka çıkmaz, bunları besleyen vahşi batıya lanet okurlardı. Bunlarda birazcık akıl olsaydı, Afrika'da birbirini doğrayan milyonlarca zenciye dağıtılan palaları, Saddam'a ve Esad'a kimyasal silahları, vahşi batının hediye ettiğini bilirdi. Bunlarda birazcık feraset olsaydı, İslam alemini vahşi batının bu aydın taifesini kullanarak sömürdüğünü görürdü. Zihinsel savaşla, paranın gücüyle, STK ları, vakıfları, sendikaları, sivil örümceğin ağındaki gizli örgütleriyle İslam ülkelerini nasıl kan revan içinde bıraktığını anlar, oyuna gelmezdi.

Bunlarda birazcık millilik olsaydı, Milli iradeyle bunu  yıkmaya çalışan küresel irade arasındaki savaşı görür, milli irade yanında yer alırdı. Bunlarda bir nebze özgür düşünce olsaydı, darbelerin neden yapıldığını idrak eder, SİSİ düzenine tavır alırdı. Bu aydınlar birazcık demokrat olsaydı, Vahşi batının darbe yaptırdıktan sonra, 'iyi polis - kötü polis' numarasıyla milli iradeye nasıl baskı yaptığını görür, 'biraz demokrat olun' diye batıdan hesap sorardı. Oysa darbeyi yaptıran batı bizim aydına demokrasi dersi veriyor, bizim aydın da ülkesini batıya şikayet ediyor hem de bir sürü para verip işgalcilerin gazetelerinde... Özgürlük, bağımsızlık, demokrasi ve insan hakları önündeki en büyük engel, darbeler yaptıran vahşi batı değil mi? Bu sahte aydınlar da, ikiyüzlü batının uşağı.

Bunlarda biraz feraset olsa küresel ahtapotun kolları trilyon dolarları nasıl sömürüyor görürdü. Morfinli diziler halkı nasıl aldatıyor, uyutuyor bilirdi. Batının halkın arasına nasıl nifak ve fitne soktuğunu anlar, bunlara alet olmazdı. Vahşi batının tezgahladığı etnik ve mezhep savaşlarıyla, İslam alemi ve Afrikanın nasıl sömürüldüğünü, bilim ve teknolojide 57 İslam ülkesinin doğal kaynaklara rağmen bir İtalya etmediğini idrak eder, bu oyunun piyonu olmazdı. Modern kölelik düzenini ve hastalıklı yaşam tarzını, deli gömleği gibi dünyanın ve insanlığın üzerine, uşaklığını yaptığı anlayışın nasıl geçirdiğini anlardı. Anlasa, bu deli gömleği içinde debelenip durmazdı. 

Bu aydınlar, bizi vatanımızda köle yapmak için II. Çanakkale savaşını da başlatan yedi düvelin devşirip üzerimize saldığı yeni Anzak askeri. Kendi ülkesini, devletini ve halkını aşağılayan, kötüleyen, yabancılara jurnalleyen bu aydın tipinden kurtulmak gerekiyor. Bilimden sanata, kültürden siyasete bu hastalıklı anlayışın değişmesi şart.

Dünyayı sömüren ve kana bulayan anlayışın uzantısı olan bu karanlığın tek tedavi yolu, bizim engin kültürümüz ve gönül dünyamız. Ağzından kan damlayan kirli zihniyetin ilacı, Hacıbektaştan Yunusa Anadolu erenlerinin insanlığa sunduğu barış ve kardeşlik anlayışı. Sömürüyü yasaklayan, kul hakkını esas alan, karıncayı bile incitmeyen milli kültürümüz, dünyanın yaşam sigortası. Adalet, özgürlük ve bağımsızlık ateşi olan İlay-i kelimetullah anlayışı, barış ve kardeşliğin güneşi. Bu aydınlığı hasta dünyaya ve modern esaret altında inleyen insanlığa yansıtacak aydınlar, dünyayı kan, ızdırap ve gözyaşına bulayan sömürü dünyasının peşinden koşuyor, ondan medet umuyor. Küresel aydın hastalığı işte bu. Bu aydınlar kafadan hasta. Beyin nakli nasıl yapılır?  

KAYNAKLAR

1.Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'na bağlanması tasarısına, 91 tıp fakültesi dekanı itiraz etti :

http://www.medimagazin.com.tr/hekim/universiteler/tr-saglik-yokune-itiraz-2-15-59524.html

2. REDDEDİYORUZ!  http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/tuseb-4657.html

3. Üniversitelerimiz ne kadar üretken?

http://www.milliyet.com.tr/universitelerimiz-ne-kadar-uretken-/gundem/ydetay/2135142/default.htm

4. http://www.sabah.com.tr/yazarlar/oguz/2015/12/24/ar-ge-destegi-nasil-verilmeli 

   

 



Bu yazı 2,770 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    16,369 µs