En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
12 Nisan 2013

GIDA TAKİP MERKEZİ KURULMALI




Yeni dünya düzeni, GDO’lu gıdaları yedirmek üzerine kurulu. Neden mi? Tüketime dayalı yaşam tarzı yüzünden, dünyanın çekebileceği yükün en fazla bir milyar olduğu tartışılıyor. Halbuki, dünya nüfusu şimdiden 7 milyarı aştı. Bunun bir milyarının 21. yüzyılda sigaradan öleceği hesaplanıyor.

Alkol, uyuşturucu, fast-food, sağlığa zaralı gıdalar, şişmanlık, diyabet, hareket azlığı, çevre kirliliği nedeniyle ne kadar insanın öleceği ise henüz bilinmiyor. Dünya çapındaki küresel amcalar, nüfusu azaltmak için yıllardır kafa yoruyor, doğum kontrol yöntemlerini dayatıyor ama nüfus yine de artıyor.

İnsan neslini önemli oranda kurutmanın yolu, GDO operasyonuyla yapılacak olan kısırlık savaşı. Tek garantili çözüm bu. Sessiz ve derinden, kimsenin ruhu bile duymadan. Kısırlık şu an % 30 düzeyinde ancak, 2030 yılına kadar % 90 olmalı. GDO’lu pilavı iştahla kaşıklayan milletler, yaşayabilmesi için gerekli olan altın oran ; 2.31 altına düştüğünde tarih olabilir.

Maalesef biz bu rakamın altına çoktan düşmüş bulunuyoruz. 1970′lerde % 2 olan kısırlık oranı, 10 yıl önce % 15 iken şimdi % 30′lar düzeyinde. Millet az da olsa, çocuk sahibi oluyor ama yaşlı ve hasta nüfus giderek artıyor. Bunlara kim bakacak? Sosyal güvenlik primlerini kim ödeyecek?

Henüz her mahalleye tüp bebek merkezleri, sperm bankaları kurulmadı ama kurulursa şaşırmayın. Emme-basma tulumba gibi çalışacak bir sistemle, insanlar çocuk sahibi olmak için çırpınırken cepleri acıtmadan boşaltılacak. Bir taşla iki kuş. Bu yüzden ümitler GDO üzerine bağlanmış durumda.

Ya yiyeceksiniz, ya da yiyeceksiniz, çaresi yok. Bilerek veya bilmeyerek, güzellikle veya zorla yiyeceksiniz, helal haram demeden… Öyle ya da böyle. Zaten yıllardır yiyoruz da haberimiz bile yok, öfkemiz bundan. Yediğiniz içtiğiniz şeylerin üzerinde GDO yazısını hiç gördünüz mü? Göremezsiniz. Dünyada üretilen milyonlarca ton GDO nereye gidiyor?

Geri kalmış Afrika ülkeleri bile, GDO bizi doyurmak için değil kısırlaştırmak için veriliyor diye reddederken GDO’lu ürünleri kim yiyor? Uzaylılar mı yiyor? GDO’lu soya, mısır… özütü 1500 çeşit gıdanın içinde. Cikletin içinde bile var. Ne işe yarıyor? Neden her şeyin içine azar azar çaktırmadan katıyorlar?

İzah edelim: mikrosomal RNA’lar vücutta hiçbir sınır tanımadan DNA’ya kadar ulaşıp üstünde yüklü genetik bilgiyi aktarıyor. Sonrası malum. Çok az miktarda yeterli. Hatta hayvanların yemesi bile yeterli. Mikrosomal RNA’lar hiçbir sınır tanımıyor.

Hayvandan insana geçiş artık mümkün. Sizin yapabileceğiniz bir şey maalesef yok. Çünkü mikrosomal RNA nedir, onu bile bilmiyorsunuz, dünyadan haberiniz yok, maçlarla, dizilerle zaten uyutuluyorsunuz. Yıllardır, GDO’lu pirinçleri yerken ruhunuz bile duymadı.Yalan mı?

Ne ürettiğiniz biliminiz var, ne de bu konuda araştırma yapabilecek bilim adamınız. Onların bilim adamı ne diyorsa O olur, herkes ona inanır, size zaten kimse inanmaz. Çünkü bilimi de onlar üretiyor, kuralları da onlar koyuyor. Sizin yaptığınız o bilimden idrakınız düzeyinde anlama hepsi bu.

Daha düne kadar GDO analizi bile yapamıyordunuz. GDO araştırması ise asla yapamazsınız. Neden mi? Hem kanunen yapamazsınız hem de bu araştırmaları yapacak ne paranız var, ne alt yapınız ve ne de bilim adamınız. Anayasamıza göre uluslararası mahkemelerin kararı ulusal mahkemelerin üstündedir. Bilin bakalım bu maddeyi anayasaya hangi milliyetçi büyüğümüz koydu? Parayı veren kuralı koyar, parayı alan da kurala uyar. Mesele bu kadar basit.

Derelere akıtılan zehirler, içme suyumuza karışan kanalizasyon suları, yemyeşil çevreye atılan, toprağa gömülen binlerce varil içindeki kimyasal atıklar, filtresiz bacalardan üstümüze çöken zehirli dumanlar…

Ciğerimize çektiğimiz hava, yediğimiz içtiğimiz sağlığa zararlı partiküller, kimyasal zehirler, tarım ilaçları, hormonlar, GDO’lar, kanser, hastalık ve ölüm olarak geri dönüyor. Neredeyse sağlam insan kalmadı.

Her çeşit hile, desise, sahtekarlık, yalan, dolan, tahşiş… ahlaken çürümüş toplumlarda ne ararsanız vardır ve şaşılacak bir şey değildir. Bu şartlarda toplumun sağlıklı yaşaması, sağlıklı gıda bulması, sağlıklı beslenmesi mümkün mü?

Bir sürü kurum iş yapıyor görünüyor ama… Bir sürü kurum olması suçluların kendilerini gizlemesi için uygun zemin hazırlıyor. Bürokratik oligarşi işte bu. Huzuru mahşerde herkesin eli bu oligarşinin yakasında olacak. Kul hakkı sadece hırsızlıkla olmuyor.

Temiz gıda, temiz su, temiz hava, temiz toplum kul hakkıdır. Bunları kirleten oligarşiye, bu dünyayı dar etmek kimin görevi? Cennet vatanımızı hastalık üreten bataklığa çevirenlere karşı bizi kim koruyacak?

Nerede bilim adamları ve aydınlar? Önce hasta eden ve sonra da tedavi için süründüren kötü kaderimiz ne zaman değişecek? Yazık bu millete. Allah korkusu olan imanlı insanlardan oluşan GIDA TAKİP MERKEZİ kurulması gerekiyor, hem de ACİLEN !

www.kemalyesilcimen.com    www.aciamagercek.com 

Twitter:@YesilcimenKemal 

TÜM YAZILAR İÇİN AŞAĞIDAKİ KUTUYU TIKLAYINIZ     

   


Bu yazı 1,579 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,449 µs