En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
18 Aralık 2011

KÜRESEL SAĞLIK ANLAYIŞININ ŞİFRELERİ



KÜRESEL SAĞLIK ANLAYIŞININ ŞİFRELERİ 

• Küresel sağlık anlayışı, hastalık üreten yaşam tarzının daima sonuçlarıyla ilgilenir. Sonuçları düzeltmek için araştırmalar ve keşifler yapar, çözümler üretir. Çünkü sonuçlarla uğraşmak karlı bir iştir; altın yumurtlayan trilyon dolarlık dev bir sektördür. Hastalık üreten yaşam tarzının sebeplerini ortadan kaldırmak ise, altın yumurtlayan tavuğu kesmektir.

• Hastalık üreten yaşam tarzının doğal sonucu olan hasta sayısındaki patlama, trilyon dolarlık sağlık sektörünün can damarıdır. Sektörün sadece 2007 yılı ABD cirosu bile 2.3 trilyon dolar. Dünya cirosu ise akıl almaz boyutta. Bu verimli kaynağın değerlendirilmesi için ne gerekiyorsa yapılır, hiçbir fedakarlıktan kaçınılmaz.

• Milyar dolarlık bilimsel araştırmalardan, onbinlerce bilim adamı ve doktorun dünyanın bir ucundan öbür ucundaki kongrelere taşınmasına kadar her çeşit harcama finanse edilir. Ancak, hastalık üreten bataklığın kurutulmasına gelince, gerçek anlamda hiçbir mücadeleye izin verilemez. Sonucu etkilemeyen göstermelik çabalar, ‘dostlar alış verişte görsün’ türünden reklama yönelik çalışmalar vaziyeti kurtarmak için zorunludur.

• Bunların hepsi gerçektir. Hastalıklar ve sağlık harcamalarının birlikte artması yüzünden, bu sektör giderek dev bir pazara dönüşüyor. Hasta eden yaşam tarzının mimarları, hasta ederken de tedavi ederken de cebini doldururmayı ve  herkesin hayır duasını almayı ihmal etmiyor. Herkes Allah razı olsun diyor. Ne güzel bir dünya değil mi? Hastalık sektörünün, dünyayı kan revan içinde bırakan silah ve petrol sektöründen farkı bu. Bu trilyon dolarlık sektörün başarısı için, herkes senaryoda verilen rolleri çok iyi oynuyor, kimse bindiği dalı kesmek istemiyor.

• Sağlığa ticari meta olarak bakıldığında, bundan doğal bir şey olamaz. Neden acaba? Müşterilerini azaltan bir şirket yaşayabilir mi? Sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi için gerekli harcamaları kim finanse edecektir? Ölmesini veya hastalanmasını engellediğiniz ve sağlıklı yaşamasını sağladığınız insanlardan hangi gerekçeyle para alacaksınız?

• Sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesinin finansmanı ayrı bir sorun, azalttığınız müşteriler nedeniyle dev bir sektörün çöküşü başka bir sorun. Trilyon dolarlık masrafları ve kayıpları kim karşılayacak? Örneğin, hipertansiyona yol açan risk faktörlerini doğuran yaşam tarzını değiştirdiğiniz zaman, ilaçları kime satacaksınız? Bu anlayış, bilimsel araştırmaların yönünü de belirlemiş oluyor: Altın yumurtlayan tavuğu kesmeyen ve bu tavukların sayısını artıran araştırmalar.

Obesiteyi başımıza bela eden gıda sektörü ve gdo lu mısır şekerini hizaya getirmek yerine, obesler için binbir çeşit diyetler, zayıflama klinikleri, mide ameliyatları, ilaçlar, uzmanlar, yaşam koçları, spor salonları, yüzme havuzlu siteler... Ne kadar karlı bir sektör değil mi? ABD de yılda 300.000 kişi obesite ameliyatı olurken bilim dünyamız bizde niye az diye üzülüyor.

• Araştırmaların finansmanı, getirisi olan hastalıklara dayandığı için geri dönüşü olmayan bilimsel araştırmalar bilimin çıkmaz sokağı. Risk faktörleri ve hastalıkların önlenmesi geri dönüşü yok ediyor. Bu yüzden hastalık üreten bataklığı kurutma görevini şimdilik üstlenen yok. Bu görevi üstlenmesi gereken sosyal güvenlik ve kamu kurumlarının ise ayırabileceği kaynağı yok. 

• Sektörün büyümesi ise bilimi teşvik ederken, gelişeceği yönü de belirliyor: Getirisi olan hastalıklar! Götürüsü olan sebepler ne olacak?  Hastalıkları önlemek bindiğiniz dalı kesmek anlamına geliyor. Hastalıkları önlerseniz trilyon dolarlık dev sektör nasıl yaşayacak? Zincirleme iflasları nasıl önleyeceksiniz. Hastalıktan beslenen sektörün yaşaması için hasta olmanız gerekiyor. Hastalıklar azalırsa, sağlam yani sağlıklı insanlardan hangi gerekceyle para alacaksınız? Bu sorular bilim dünyasını aşıyor olmalı. 

• İşte bu hastalık üreten bataklığı göz ardı ederek para getiren sonuçlarla uğraşan ‘bırakınız hasta olsunlar’ anlayışı, küresel sağlık sisteminin temel şifresidir. ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ kampanyalarına destek veren küresel şirketler, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması savaşına her nedense destek vermezler. Çünkü erken teşhis kampanyaları sonrası, tedavisi gereken dev bir hasta potansiyeli keşfedilir. Bu zengin maden yatağı ilaç, teknoloji ve hizmet sektörü için piyangodan çıkan büyük ikramiyedir. Satışlarda patlama yaşanır. Böylece sektör yeni bir kampanya için gerekli enerjiyi fazlasıyla toplamış olur. Bir taraftan hastalık üreten yaşam tarzının pompalanması, diğer taraftan hasta edilen bu verimli madenlerin işletilmesi küresel sistemin yaşam kaynağıdır.

• Sigara, alkol, fastfood, kola, kimyasallar, tarım ilaçları, GDO ve ilaçların ölümcül ciddi yan etkileri yüzünden her yıl onlarca milyon insan pisipisine ölüyor veya hastalıktan sürünüyor. Hastalık canavarının parçaladığı insan hayatı, vahşi hayat belgeselinde leş kargalarının üşüştüğü trilyonlarca dolarlık kanlı bir pazar yaratıyor. Milyonlarca insanın kanı, canı, gözyaşı hastalık sektörünün cebime para olarak akıyor. 

• Bilim dünyası insan hayatına tecavüzü önlemek yerine neden tecavüzün ayrıntılarını tartışıyor? Bilim dünyası neden tecavüzü porno gibi izliyor. Tecavüzü önlemek mi önemli, yoksa tecavüz sahnelerinin ayrıntıları mı? Obesite bir düzine hastalığa yol açarken bilim dünyamız obesite ameliyatları bizde niye az yapılıyor diye üzülüyor. Bir devir ülser ameliyatlarıyla milyonlar kesilirken şimdi bu ameliyatlar tarihe karıştı ama bilim dünyamız özür bile dilemiyor.

• Bilim deney ve gözleme dayanır ama porno gibi tekrar tekrar denenmesine göz yummak ve itiraz etmeden izlemek şart mıdır? Bu gözle izlemenin nedeni, küresel şirketlerin bilinçaltına islenen "tecavüz kaçınılmazsa..." yazılımı olabilir mi?

• Sigara ve alkol her yıl 11 milyon insanın ölümüne yol açarken, insan hayatına tecavüzü seyretmek, bundan rant sağlamak karlı bir iş. Bilim dünyası ölümleri ve ciddi yan etkileri bu yüzden görmezden geliyor. Bilim dünyası ölüm ve hastalıkları önlemek yerine teferruatı tartışıyor. 

• Bilim dünyası tabu haline getirdiği bilimsel rehberlere iman ediyor ama bunları lüks otellerde küresel şirketlerin yaptığı milyar dolarlık araştırmaların ve küresel çıkarların dikte ettiğini unutmuş görünüyor. Ucuz olanın tasfiye edilip pahalı olan ilaç ve yöntemlerin zihinleri esir aldığını görmezden geliyor.

• Hastalıkların önlenmesine yönelik kampanyalar bu sektör için çok zararlıdır. Çünkü hastalıkların önlenmesine harcanan her kuruş hasta sayısını  azalttığı için, hastalık madenlerinin işlenmesiyle büyüyen bu dev sektör çökecektir. Bu yüzden perde arkasından küresel şirketlerin desteklediği sağlık kampanyalarında şu gerçeği görürsünüz: Bu kampanyalar hastalardan oluşan pastayı küçültmeye değil, büyütmeye yöneliktir. Bu nedenle hastalıkların önlenmesi ve sağlığın korunması savaşını yönetmek, bu çeşit küresel desteğin ne anlama geldiğini idrak eden sivil toplum kuruluşlarına ve bağımsız ulus devletlere düşer. 

• Aslında bu satranç oyununda yadırganacak bir durum yoktur. Yaşam tarzı dediğimiz bu hayat oyununun bir tarafında insan, toplum ve toplumun organize gücü olan ulus devletler vardır. Oyunun diğer tarafında ise insanın özgür iradesini yok ederek toplumun yaşam tarzını kendi istediği şekilde kurgulamaya çalışan küresel sistem vardır. 

• Bu mücadelede gelişmiş ülkeler dahil tüm dünya ülkeleri, kendilerini mat edecek kadar zekice hazırlanmış bir oyunla karşı karşıyadır. Bu oyunun ilk hamlesinde, toplumun beyni olan aydınlar, küresel sistemin ödül ve cukkalarıyla memnun edilir. Her çeşit yayından bilimsel çalışma ve kongrelere kadar, toplum ve devletten destek alamayan aydınlar ve bilim adamları mecburen bu desteği, ilgi ve şefkati gördüğü küresel safa geçmek zorunda kalır.

• Bu satrancın kalan hamlelerinde beyin gücünden yoksun kalan ve körebeye dönen toplum ve devletler için, küresel oyunlar karşısında mat olmaktan başka bir seçenek yoktur. Çünkü bu oyunu, beyin gücünü kendi safına çeken kazanacaktır. Ve ilk saf değiştirmeye zorlanan da toplumun organize güçleri, aydınlar ve bilim adamları olacaktır. Bu saftan sökülen her çivi, toplum ve devlet binasının çöküşü demektir.

• Özellikle en büyük değerin para olduğu, ahlak ve hukuk gibi değerlerin ise para etmediği toplumlarda, bu oyunun galibi daima küresel sistem olacaktır. Beyin gücünü kaptıran devlet ve toplumlar ise, savaş meydanında başsız kalan cengaver gibi kelle koltukta haybeye kılıç sallayacak, her çeşit sosyal, bedensel, ruhsal ve zihinsel hastalıklar içinde kıvranacaktır. Bundan daha doğal bir sonuç olamaz.

Kaynak :

Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir? Hayykitap, 2006

http://www.kemalyesilcimen.com/artikel.php?artikel_id=84



Bu yazı 1,727 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,500 µs