En Sıcak Konular

Dr.<br />Kemal Yeşilçimen


Dr.
Kemal Yeşilçimen
3 Aralık 2011

HALKIN KAFASI KARIŞIYOR...



Bilimin sükûneti ve kuralları içinde tartışılması gereken konuları, halkın gözü önünde tartışmayalım. Neden mi? Halkımız otorite kabul ettiği bilim ve din adamlarının medyada kavga etmesini istemiyor, çünkü çelişkili ifadelerden rahatsız oluyor. Kafası karışıyor, ne yapacağını şaşırıyor, zihinsel dengesi bozuluyor, bilime ve tıbba olan güveni kalmıyor. Otoriteler, birbirine zıt önerilerde bulunduğu için güveni sarsılıyor. 

Halkın kafası neden karışıyor? Birisi, bu ilacı almazsan ölürsün diyor, diğeri de alırsan ölürsün diyor. Peki halkımız ölmemek için ne yapsın? Bilimsel kanıtları değerlendirsin, kendi kararını kendi versin, bizden uyarması diyorsunuz. İyi güzel de ülkemizde ‘bilimsel değerlendirme’ konusu ders olarak okutulmadığı için halkımız bilimsel değerlendirme yapamaz. Hocalar arasında fikir birliği varsa bundan yararlanır.

Ayrıca sizin ne dediğiniz değil, halkın ne anladığı önemlidir. Biz buna algı diyoruz. ‘Bu ilaçlar zehirliyor, doktorlar da hala bu ilaçları bize yazıyor’ algısı, nelere yol açar hiç düşündünüz mü? Siz olsanız ne yaparsınız? Veya ekmek zararlı derseniz asgari ücretli karnını neyle doyuracak hiç düşündünüz mü? Söylediğimizi hiç hafife almayın. Diyelim ki ilaçları çöpe attınız ve hastaneye gittiniz, doktorlar da size, zehirliyor ve öldürüyor diye bildiğiniz bu ilaçları tekrar yazdı. Ne yaparsınız? Yazılan ilaçların çoğu, bu çeşit yayınlar yüzünden torba torba çöpe gidiyor, milletin devletin parasına yazık değil mi? Doktorlar, tabii ki aldıkları eğitim ve bilimsel kurallar gereği bu ilaçları yazacaklar, bunda bir yanlışlık var mı? Varsa, bu yanlışı düzeltmenin yolu tıp eğitimini değiştirmekten geçer. Bunun da yeri medya değil, bilimsel arenadır, bilimsel kongrelerdir.

Çelişkili bilgilerin medyada tartışılması reyting yapsa da,  zihinsel öfke ve şiddete yol açıyor. Toplumda artan şiddet dalgası, medya kaynaklı zihinsel yazılımdan dolayı giderek artıyor. Dizilerde sunulan hayatla kocasının sunduğu hayat arasındaki çelişki nasıl ki bunalıma yol açıyorsa, otoritelerin arasındaki çelişki de kafa karışıklığına yol açıyor. Toplum, bu kısır tartışmaları anne-baba kavgasına benzetiyor ve hoşlanmıyor. Bilim ve din adamlarının ağız dalaşı etmeden çelişkisiz bilgiler vermesini istiyor. Ne yapacağını madde madde öğrenmek ve uygulamak istiyor. Çünkü bilgi, eğitim ve kültür düzeyi ancak buna elveriyor. Bu tesbiti yapmak halkı küçümsemek değildir. Halkımıza, ‘bilimsel değerlendirme’ dersini ilkokuldan üniversiteyi bitirinceye kadar öğrettikten sonra, karşılaştığı sorunları kendisinin analiz etmesini, çözmesini isteyelim. Bu eğitimi vermeden, bilim adamlarının bile uzlaşamadığı konuları halka yansıtmak doğru olur mu? Üniversite mezunları bile metanaliz, konfidens interval nedir bilmezken halkımız nereden bilsin? Halk, bilimsel değerlendirmeyi bilmeden doğru ve güvenilir bilgiye nasıl ulaşabilsin?  

İçtihat ve konsültasyon kendi kuralları içinde adabına göre yapılır. Halka açıklama ise birlik ve sükunet içinde yapılır, her kafadan çıkan farklı sesle kargaşa içinde yapılmaz. Medyada yapılan bu tartışmaları, halkın anlamasını ve analiz etmesini istiyorsak, öncelikle bilimsel değerlendirme dersini okullara koydurmak için mücadele etmeliyiz. Bilimsel değerlendirmeyi öğretmeden halkın bilimsel tartışmaları anlamasını istemek, bilmediği dilde halka yayın yapmaktır. Neden böyle yapıyoruz?

Deprem, Teravih namazı, kurban, kolesterol, aşı gibi birçok konuda, koca koca hocaların verdiği çelişkili bilgilerin nelere yol açtığını gördük. Halkımız bu kavgaları kahrederek izliyor, sonra da ayrışıyor, bölünüyor. Kurbanı inkar edenler, horoz da kurban olur diyenler, hadis ve sünneti inkar eden Amerikan yapımı hocalar boy boy ekranda halkın inançlarıyla alay ediyor. Kimi hocalar 7 şiddetinde deprem olacak derken kimi de 2030 yılına kadar deprem yok diyor. Kimi kolesterol ilaçları hayat kurtarıyor derken kimi kullanmayın öldürür diyor. Kimi bal yiyin derken kimi de asla yemeyin zararlıdır şeker hastası yapar diyor. Kimi bol bol meyve yiyin derken kimi meyve yemeğin früktoz zararlı diyor. Kimi ekmek yemeğin glisemik indeksi yüksek, resmen şeker hastası olursunuz derken diyabet doktorları aksini yapıyor. Bilim Kurulu GDOlu mısır şekeri zararlı değil derken kimi de zararlıdır, diyabet salgınına yol açacak diyor.

Domuz gribi aşısında bile aynı çelişkiyi yaşadık. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu mutlaka domuz gribi aşısı yaptırın derken Başbakanımız ve bir kısım doktor yaptırmayın dedi. Sonunda Bilim Kurulu değil Başbakanımız ve aşı yaptırmayın diyen hocamız haklı çıktı. Bu ortamda kime güveneceğiz? Halkın kafası tabii ki karışır. Bilim ve din adamlarını, bilim kurumlarını küresel vesayetten kurtarmadan işimiz zor. Çağımızda modern sömürgecilik topluma yön veren bilim ve din adamlarını devşirme yoluyla yapılıyor. Küresel vesayet altındaki bilim dünyasının yıllarca yumurta ve tereyağını yasaklarken sigarayı ilaç niyetine önerdiğini unutmayalım. Şimdi günah çıkardığına bakmayın. Doğal tereyağını afaroz edenler yıllarca kanserden kalp damar hastalığına kadar her türlü hastalığa yol açan transyağların reklamını yaptılar. Şimdi ise tersini öneriyorlar. Küresel çıkarların oyuncağı olan bu bilim dünyasına nasıl inanalım. Zihinleri düşünemez hale getiren Fulbright eğitim sistemi değiştirmeden, küresel oyunları anlayamayız.

TRANSYAĞLAR HER YIL 540.000 KİŞİYİ ÖLDÜRÜYOR. SİGARA BU YÜZYIL 1 MİLYAR İNSANI ÖLDÜRECEK YANİ HER YIL 7 MİLYON İNSANI ÖLDÜRÜYOR. SİGARAYA VE YOL AÇTIĞI HASTALIKLARA HER YIL 25 MİLYAR $ HARCIYORUZ. ALKOL HER YIL 3.5 MİLYON İNSANI ÖLDÜRÜYOR YANİ BU YÜZYIL 500 MİLYON İNSANI ÖLDÜRECEK. FASTFOODA 15 MİLYAR HARCIYORUZ. GAZLI İÇECEKLERİN FATURASI, İLAÇ FATURASINI GEÇİYOR. GAZLI İÇECEKLERE BAĞLI ÖLÜM YILDA 184.000. GDO LU GIDALAR, MISIR ŞEKERİ VE DİĞERLERİ... 

BU RAKAMLAR ATMASYON DEĞİL, BİLİMSEL ARAŞTIRMALARIN SONUÇLARI OLARAK DÜNYA SAĞLIK TEŞKİLATININ RAPORLARINA GİRMİŞ KANITLAR.  ABD, PETROL İÇİN ÜLKELERİ İŞGAL EDER, MİLYONLARCA MASUM İNSANIN BEYNİNE BOMBALAR YAĞDIRIRKEN NEDEN MİLYARLARCA İNSANI ÖLDÜRENLERE KARŞI KILINI KIPIRDATMIYOR. BU KADAR İNSANIN ÖLÜMÜ TERÖR DEĞİL Mİ? HADİ ABD’DEN VAZGEÇTİK, BİZİM TABİB ODALARI, TIP DERNEKLERİ, BİLİMSEL KURULLAR NEDEN BU İNSANLIK DÜŞMANLARINA KARŞI KAMPANYALAR AÇMAZ? NEDEN BUNLARIN YASAKLANMASINI İSTEYEN BİLİMSEL RAPORLAR YAZIP YÖNETİMLERE SUNMAZ? NEDEN BU KARARI DESTEKLEYEN BİLİMSEL KONGRELER YAPMAZ? MİLYARLARCA İNSANIN ÖLMESİ BİLİM EHLİNİ KESMİYOR MU? AKADEMİ VE TABİB ODALARINI HAREKETE GEÇİRMEK İÇİN KAÇ MİLYAR İNSANIN ÖLMESİ LAZIM? TÜRKİYENİN TERÖRLE SAVAŞINDA, TÜRKİYE ALEYHİNE TAVIR ALANLAR, SAHTE BARIŞ ÇAĞRISIYLA TERÖRE YANDAŞ OLANLAR, MİLYARLARCA İNSANIN KATLİ KARŞISISINDA NEDEN BARIŞ ÇAĞRISI YAPMAZLAR VE NEDEN BUNLARI SATMAYIN ARTIK DEMEZLER?

Transyağlar her yıl 540.000 kişiyi öldürüyor. Sigara bu yüzyıl 1 milyar insanı öldürecek yani her yıl 7 milyon insanı öldürüyor. Sigaraya ve yol açtığı hastalıklara her yıl 25 milyar $ harcıyoruz. Alkol her yıl 3.5 milyon insanı öldürüyor yani bu yüzyıl 500 milyon insanı öldürecek. Fastfooda 15 milyar harcıyoruz. Gazlı içeceklerin faturası, ilaç faturasını geçiyor. Gazlı içeceklere bağlı ölüm yılda 184.000. GDO lu gıdalar, mısır şekeri ve diğerleri... 

Bu rakamlar atmasyon değil, bilimsel araştırmaların sonuçları olarak Dünya Sağlık Teşkilatının raporlarına girmiş kanıtlar.  ABD, petrol için ülkeleri işgal eder, milyonlarca masum insanın beynine bombalar yağdırırken neden milyarlarca insanı öldürenlere karşı kılını kıpırdatmıyor. Bu kadar insanın ölümü terör değil mi? Hadi ABD’den vazgeçtik, bizim Tabib odaları, Tıp dernekleri, Bilimsel kurullar neden bu insanlık düşmanlarına karşı kampanyalar açmaz? Neden bunların yasaklanmasını isteyen bilimsel raporlar yazıp yönetimlere sunmaz? Neden bu kararı destekleyen bilimsel kongreler yapmaz? Milyarlarca insanın ölmesi bilim ehlini kesmiyor mu? Akademi ve Tabib odalarını harekete geçirmek için kaç milyar insanın ölmesi lazım? Türkiyenin terörle savaşında, Türkiye aleyhine tavır alanlar, sahte barış çağrısıyla teröre yandaş olanlar, milyarlarca insanın katli karşısısında neden barış çağrısı yapmazlar ve neden bunları satmayın artık demezler?

Hadi bunlar görevini yapmıyor, peki Tweeter ve Facebook için bile karar alan Anayasa Mahkemesi neden böylesine hayati bir konuda Anayasamızın 56. maddesini uygulamaz? Madde çok açık :

’’Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir’’  Bu vahim durum karşısında halkın kafası karışmasın da kimin karışsın?

Kafa karışıklığının esas sorumlusu, bulanık suda balık avlama yöntemiyle bizi hasta eden gıdaları pazarlayan gıda, kola, sigara, alkol, GDO  sektörü ve bu sektörün reklamlarıyla yaşayan küresel medya. Hasta eden gıdaları pazarlayan gıda sektörü ve bunların reklamını yapan medyanın bilim adamı kılığında sahaya sürdüğü askerleri de kafa karışıklığı yaratan zihinsel savaşın figüranları.

Bilim dünyasının temsilcileri ve aydınlar, en tartışmalı ve karışık konuları halkın önünde yaparak halkın kafasını karıştırıyor ve güvenini sarsıyor.  Bilimsel tartışmaları, bilimin sükûneti içinde kapalı kapılar ardında yapmalı ve çıkan doğruları madde madde söylemeliyiz. Bu önemli görev, sektörün vesayet ve boyunduruğunda olmayan özgür ve bağımsız bilim adamlarının organize ettiği milli kongreler ve milli kurumlar tarafından yapılmalı. 

Bir kısım medyanın halkı aydınlatmak yerine kafasını karıştırmak veya televole ile uyutmak için uğraştığı bir ortamda halkın işi zor. Öncelikle, her konuda halkın kafasını karıştıran tartışmalara son vermek gerekiyor. Halkın kafasını karıştırıp toplumu infiale sürükleyenleri bir kere daha yazalım.

KAFAYI KARIŞTIRANLAR :

1. HASTA EDEN GIDA, SİGARA, ALKOL, KOLA SEKTÖRÜ 

2. HASTA EDEN SEKTÖRÜN REKLAMLARIYLA BESLENEN KÜRESEL MEDYA

3. HASTA EDEN SEKTÖRÜN PARALI ASKERLERİ

4. HASTALIKTAN BESLENEN MODERN TIBBIN FEDAİLERİ.

Milli iradenin talimatlarını yerine getirecek olan bilim kurullarının, bunlara karşı önlem alması ve bunları hizaya getirmesi gerekiyor. 

 



Bu yazı 1,914 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Mart 2024 NASIL ÖZGÜR OLURUZ ?
    • 13 Ekim 2023 GÜCÜ DOĞURAN TEKNOLOJİK AKILDIR
    • 27 Eylül 2023 ÇARE SİZSİNİZ 2008
    • 17 Temmuz 2023 NEDEN BÖYLEYİZ?
    • 20 Nisan 2023 GÜCÜN KAYNAĞI NEDİR? - 2016
    • 14 Şubat 2023 BİLİMDE KANITIN GÜCÜ
    • 8 Şubat 2023 SÖMÜRÜ VE YOLSUZLUK KADER Mİ?
    • 4 Mayıs 2022 YAŞAM TARZIMIZ NEDEN DEĞİŞMELİ?
    • 12 Mart 2022 HEKİMLİK ÖLDÜ, YAŞASIN DOKTORLUK !
    • 11 Ekim 2021 TÜM SORUNLARIN ANASI
    • 10 Ekim 2021
    • 9 Ekim 2021 ASIL PANDEMİ BU !
    • 8 Ekim 2021 POSTMODERN SÖMÜRÜ
    • 7 Ekim 2021 EĞİTİM NASIL OLMALI?
    • 1 Ekim 2021 YÜZ YIL SONRA...
    • 20 Ağustos 2021 GERÇEK ÇÖZÜM BU
    • 11 Ağustos 2021 KÜRESEL SAVAŞI KİM KAZANACAK?
    • 10 Ağustos 2021 SOSYAL OLAYLARDA BİLİMSEL YAKLAŞIM NASIL OLMALI?
    • 27 Haziran 2021 ASIL PANDEMİ BU
    • 6 Haziran 2021 ÇEVRE SAVAŞI

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,982 µs